Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 4 5 6 ... 10
1
Atı alan üskadarı geçti yani artık tusaşın kimseye ihtiyacı yok kaanda zaten uçuyor bir çok tesislerde tamamlandı belki ilerde biz onlara mühendislik desteği veririz kim bilir.
2
561 km menzil aslında net bir mesajdı birilerine. O birileri de mesajı anında almışlardır. Yoksa bu kadar net menzil bilgisi mi olur?
3
Alıntı
youtu.be/1wmNNwWitU4?si=rxJW2wxvaTBr7vJ7
4
Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler / Ynt: Suriye Krizi
« Son İleti Gönderen: Prof. Dogu Bugün, 09:46:50 »
Birisi sömürge ekonomisi (kapitülasyon) iken diğeri serbest piyasa ortaklığı. Tüm iş üzerinden %50 olduğuna da çok emin değilim doğrusu. Sadece yaptığı işle sınırlıdır sanıyorum. Onlar da alt yüklenici olarak yerli firmaları kullanıyorsa payları yurt içinde kalır. (Kule, şantiye/yol inşaatları, nakil boru hattı, personel vb). Know-how'ın bor bedeli elbette vardır.

Olmayan bir malzeme, yeraltından çıkararak ekonomiye kazandırılıyor. Hiçbir şeyin tamamı ile , bir şeyin yarısından fazlası arasındaki seçim basit olmalı.

Yurt dışından aynı miktarda petrol ithalatı için 6 milyar dolar (döviz olarak) ödemek mi, yoksa alt yüklenici yerli firmaları da hesaba katarsak bir kısım  ödemesi de aslında tl olarak yapılacak 3 milyar dolar ve ayrıca  tpao'ya tamamı Türk lirası olarak 3 milyar ödemek mi?

Ayrıca tpaoya ve ortağına sizin hesabınızla ödenecek 6 milyarı ham petrol değil de  rafineri çıkışı bedeli kabul edersek üzerine üstün Türk bergi sisteminin kdv ve ötv farkını koyunca , halktan toplamda 10 milyar doları aşan pompa ücreti alınacak demektir. Bu durumda yabancı ortakların esas payı otomatikman %30'a düşer :) .

Benim matematiğim böyle çalışıyor efenim. Ben pompaya bakarım. Neticede aslında tüm bu islemlerin bedelini biz ödeyeceğiz. Gerisi şirket muhasebesi.

Sn Mehmet, vergi yaratılan bir katma değer değildir, sadece bir transferdir yurt içindeki kurum bireyler arasında, bundan dolayı işin içine katmanız yanlış. Devletin kasasına girene değil toplam yaratılan katma değere odaklanmak lazım. Gabar petrol sahasının ilerde senede 6 milyar $'lık katma değer yaratacağı öngörülüyor. Bunun ne kadarı bize ne kadarı kanadalı şirkete kalacak odaklanılması gereken nokta orası.

Bir de tabiki yabancıya çıkartmak hiç çıkartmamaktan iyidir. Bizim dediğimiz biz neden kendimiz çıkartıp katma değerin tamamının yurt içinde kalmasını sağlamıyoruz. Aşağı yukarı 50 yıldır petrol üreten bir ülkeyiz, bu kadar zor bir teknoloji var mı karadan petrol çıkarma işinde?

Ayrıca kapitülasyonlar bildiğiniz gibi Kanuni zamanında başlıyor, o zaman Osmanlı sömürge değil süper güç. Yabancılar da ürettiklerini (kapitülasyon imtiyazları ile) serbest piyasada satıyorlar. Yani şu anki durumdan çok farklı değil.
5
Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler / Ynt: Suriye Krizi
« Son İleti Gönderen: Mehmet75 Bugün, 07:10:57 »
Birisi sömürge ekonomisi (kapitülasyon) iken diğeri serbest piyasa ortaklığı. Tüm iş üzerinden %50 olduğuna da çok emin değilim doğrusu. Sadece yaptığı işle sınırlıdır sanıyorum. Onlar da alt yüklenici olarak yerli firmaları kullanıyorsa payları yurt içinde kalır. (Kule, şantiye/yol inşaatları, nakil boru hattı, personel vb). Know-how'ın bor bedeli elbette vardır.

Olmayan bir malzeme, yeraltından çıkararak ekonomiye kazandırılıyor. Hiçbir şeyin tamamı ile , bir şeyin yarısından fazlası arasındaki seçim basit olmalı.

Yurt dışından aynı miktarda petrol ithalatı için 6 milyar dolar (döviz olarak) ödemek mi, yoksa alt yüklenici yerli firmaları da hesaba katarsak bir kısım  ödemesi de aslında tl olarak yapılacak 3 milyar dolar ve ayrıca  tpao'ya tamamı Türk lirası olarak 3 milyar ödemek mi?

Ayrıca tpaoya ve ortağına sizin hesabınızla ödenecek 6 milyarı ham petrol değil de  rafineri çıkışı bedeli kabul edersek üzerine üstün Türk bergi sisteminin kdv ve ötv farkını koyunca , halktan toplamda 10 milyar doları aşan pompa ücreti alınacak demektir. Bu durumda yabancı ortakların esas payı otomatikman %30'a düşer :) .

Benim matematiğim böyle çalışıyor efenim. Ben pompaya bakarım. Neticede aslında tüm bu islemlerin bedelini biz ödeyeceğiz. Gerisi şirket muhasebesi.
6
Menzili 1000 km değil bir %15 aşağısı ama bunun çok önemi yok , Tayfun füzesi bir ara ürün asıl amaç 1800 - 2000 kmlere ulaşmak, bu aşamaya geçildiğinde Tayfun çok fazla üretilmeden kaybolup gidecek tarih sayfasında
Amacının yunanistan’a atmak mı olduğunu düşünüyorsunuz ?Hedef Yunanistan olsaydı zaten  “ overkill “ bu füze , ne gereği var menziliyle uğraşmanın.
Türkiye Cumhuriyetin tehdit algısı başkadır ve buna göre çok uzun yıllar önce AKP iktidarından da önce planı programı yapıldı buna göre de ilerleniyor
8
Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler / Ynt: Suriye Krizi
« Son İleti Gönderen: Prof. Dogu Bugün, 01:56:41 »
Ben yine araya gireyim de ;

Türkiyede veya başka yerlerde Türkiye'nin yetkili olduğu arama sahalarinda çıkacak petrol ve gaz kaynakları anca Türkiye'nin iç piyasasına gider.. yetmez ama dışa bağımlılığı azaltır veya kaynağı çeşiylendirir.

İş para kazanmaksa eğer; aslında biz(devlet) üretimden değil iç piyasa satışından kazanıyoruz. Hangi özel firma satarsa satsın önce kdv, sonra ötv , üzerine kurumlar vergisi, istihdam edilenlerden dolaylı vergi ve sigorta kesintileri derken devlete para  oradan giriyor.

Merkele rivayet edilir ya; arabaları biz yapıyoruz ama parasını siz kazaniyorsuniz diye.. o hesap.

Olaya ; enerji kaynağı çeşitlemesi, avrupaya güvenli enerji hatları hub'ı olma,  eez üzerinden yetki ve egemenlik sahası genişletme, 3'üncü ülkelerde deniz yetki ve arama anlaşmaları ile güç aktarımı ve jeopolotik genişleme açısından bakmak lazım.. yoksa devlet olarak arabın petrolünden de para kazaniyoruz zaten.
Enerji arz güvenliği açısından dediklerinize aynen katılmakla birlikte, bence önemli bir noktayı kaçırıyorsunuz. Yurt dışına çıkan müthiş bir para mevcut bu gibi anlaşmalarda. Sadece gabar'da günlük 200 bin varile kadar üretimin ilerde olacagi söyleniyor. Petrolün varilini 83 dolardan alırsak, kanadalı şirket sadece gabar'daki işten senede 100,000*365*83 = 3 milyar $'lik bir gelir sağlayacak. Diğer iki projelerinden (Akçakoca ve Cendere) de önemli gelirleri olacaktır. Bu paralar hiç de küçümsenecek paralar değil, özellikle savunma sanayi projelerine harcanan miktarları göz önünde tutarsak.

Bu gibi üretim lisansı verme anlaşmaları osmanlı zamanında verilen kapitülasyonlardan çok farklı değil. Osmanlı da zamanında kapitülasyonlarla verdiği üretim/işletme lisanslarından vergi alıyordu ama kapitülasyonlar ekonomisinin batmasına yol açtı.
9
Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler / Ynt: Suriye Krizi
« Son İleti Gönderen: Mehmet75 Bugün, 01:56:36 »
Yüzde 50 kayıp görmüyorum.. daha önce olmayan ve bizim çıkaramadığımız bir sahada petrole ulaşarak  %50 yaratılan yeni kazanç görüyorum.

Otomotiv, petrol ve doğalgazdan devletin kasasına giren para olmasa bütçe döndürülemezdi.  Yurtdışından alınan bu kaynakların parasını devlet vermiyor. Biz ırgat gibi çalışıp, turist ağırlayıp-uşaklık yapıp, gıdım gıdım ihraç ederek döviz kazanıyoruz. bu dövizle özel şirketler aracılığı ile enerji vs. alınıyor. Üstüne kdv ve ötv konup bize satılıyor. Bizim maliyemiz otomotiv/enerji/tekel sayesinde döner..
10
Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler / Ynt: Suriye Krizi
« Son İleti Gönderen: Efes Bugün, 01:31:57 »
Sayın mehmet75 dediğiniz durum Türkiye'nin ℅50 kaybını değiştirmiyor. Siz baya baya yabancıdan petrolü alıp iç piyasada satınca devlet para kazanıyor sanıyorsunuz herhalde
Sayfa: [1] 2 3 4 5 6 ... 10