Ben yine araya gireyim de ;
Türkiyede veya başka yerlerde Türkiye'nin yetkili olduğu arama sahalarinda çıkacak petrol ve gaz kaynakları anca Türkiye'nin iç piyasasına gider.. yetmez ama dışa bağımlılığı azaltır veya kaynağı çeşiylendirir.
İş para kazanmaksa eğer; aslında biz(devlet) üretimden değil iç piyasa satışından kazanıyoruz. Hangi özel firma satarsa satsın önce kdv, sonra ötv , üzerine kurumlar vergisi, istihdam edilenlerden dolaylı vergi ve sigorta kesintileri derken devlete para oradan giriyor.
Merkele rivayet edilir ya; arabaları biz yapıyoruz ama parasını siz kazaniyorsuniz diye.. o hesap.
Olaya ; enerji kaynağı çeşitlemesi, avrupaya güvenli enerji hatları hub'ı olma, eez üzerinden yetki ve egemenlik sahası genişletme, 3'üncü ülkelerde deniz yetki ve arama anlaşmaları ile güç aktarımı ve jeopolotik genişleme açısından bakmak lazım.. yoksa devlet olarak arabın petrolünden de para kazaniyoruz zaten.
Enerji arz güvenliği açısından dediklerinize aynen katılmakla birlikte, bence önemli bir noktayı kaçırıyorsunuz. Yurt dışına çıkan müthiş bir para mevcut bu gibi anlaşmalarda. Sadece gabar'da günlük 200 bin varile kadar üretimin ilerde olacagi söyleniyor. Petrolün varilini 83 dolardan alırsak, kanadalı şirket sadece gabar'daki işten senede 100,000*365*83 = 3 milyar $'lik bir gelir sağlayacak. Diğer iki projelerinden (Akçakoca ve Cendere) de önemli gelirleri olacaktır. Bu paralar hiç de küçümsenecek paralar değil, özellikle savunma sanayi projelerine harcanan miktarları göz önünde tutarsak.
Bu gibi üretim lisansı verme anlaşmaları osmanlı zamanında verilen kapitülasyonlardan çok farklı değil. Osmanlı da zamanında kapitülasyonlarla verdiği üretim/işletme lisanslarından vergi alıyordu ama kapitülasyonlar ekonomisinin batmasına yol açtı.