İnsansız tarım makinaları olmalı ama bizler insanlısını bile ne kadar yapabiliyoruz? Traktör arkasına bağlanan makinalar vs yapılabiliyor. Ancak daha büyük araçlar, hasat yapan araçlar vs genelde Hollanda yapımı. Genelde Hasat zamanı kiralanıyorlar ve bir günde oldukça fazla alanda hasat yapıyorlar.
Bölük pörçük hale gelen ekim alanları nasıl birleştirilebilir? Aslında bu konuda her şeyi devletten beklemeye gerek yok. Mesela bir ya da bir kaç köy kendi aralarında organize edebilirler. Herkes bir traktör alacağına , herkesin ortak kullanacağı traktör ve diğer araçlar, makinalar olabilir. Bunun dışında ekim alanlarını değerlendirecek özel girişimler olabilir. Büyük alanlar birleştirilerek büyük çiftlikler kurulabilir. Bu çiftliklerde yeni mahsuller, yeni yöntemler geliştirilebilir. Verim artırma çalışmaları yapılabilir. İnsansız, güneş enerjisi ile çalışan makinalar geliştirilebilir. Yapılabilecek çok şey var.
Sadece tarım değil, tarım ürünlerinin tüketiciye ulaştırılması konusunda ciddi çalışmalar yapılabilir. Üretilenlerin tazeliğini koruyacak şekilde üreticiden tüketiciye kadar uzanan yoldaki yolculuğunda yalıtımlı nakil araçları, yalıtımlı depolar, yalıtımlı lojistik merkezleri yapılabilir. Ürünlerin yurt dışına hızlı nakli konusunda ciddi çalışmalar yapılabilir.
Yapılabilecek çok şey var. Var da kim yapacak o ayrı bir mesele!
Hocam endüstriyel tarım şirketlerinden bahsediyorsunuz biraz. Bazı ülkelerde dediğiniz gibi şirketleşmiş bir tarım var ve şirket tek başına 400-500 hektarlık bir tarlaya 10 biçerdöveri yanyana koyup giriyor.
Bölük pörçük arazilerin birleştirilmesi hususunda da konu arazi toplulaştırması adıyla anılıyor ve bu konuda Devletin müdürlükleri var. Kişiye ait farklı yerlerdeki araziler birleştiriliyor. Şekli uzun ince veya geometrik olarak sorunlu arazilerin daha fazla yakıt sarfiyatına sebep olduğu görüldüğü için mümkün olduğunca toplu ve kareye yakın formda yeniden düzenleniyor.
Tarımsal olarak bahsettiğiniz otomasyon şu an için bize gereksiz çünkü işçinin de kazanması gerekiyor yani en azından traktörü sürecek biri lazım ama mesela dümdüz olması gereken çeltik tarlaları için GPS ile ölçüm yaparak yüzey reglajı yapan otomatik makineler var. Tarla bildiğin dümdüz oluyor.
Bizim asıl sorunumuz insanımızdan kaynaklanan teoriden pratiğe inme sorunları var. İlacın bilinçsiz kullanımı, modern ve yeni fikirlere kapalılık, örneğin sera kültürünün yerleşmemesi, sulamanın bilinçsizce olması. Çocukluğumun serüvenidir GAP projesi, barajlar kanallar sular taşındı Güneydoğu Anadoluda çok yere ama istenen tarımsal tepki alınamadı. Çünkü köylü suyu bol buldu ve vahşice şaldır şuldur suya boğdu tarlalarını. Bol bol suluyor işte ne var diyebilirsiniz. Bu tarz sulamadan dolayı su buharlaştıkça geriye sudaki tuz çözeltisi toprakta biriktiği için bir süre sonra tarlalar ölmeye başlıyor.
Genelleme yapmayalım ama köylümüz eğitimsiz işte. Sulama gibi ilaçlamada da öyle bilinçsiz ve inat davranıyorlar ki meyve sebzenin üzerinde kanserojenlerle salata yapıyoruz. Rusya bile kabul edilemez bulup geri gönderiyor. Bir çok ilçemiz var gayet tarımsal ve kendine has ürünü var ama yörede kanser vakası patlamış yıllardır çünkü ilaçlarken önce kendisi kapıyor.
Ahlaki problemler de var. Devlet destekleme yapıyor ama mesela doğuda bir ilçe duydum herkes şeker pancarı desteği alıyor ama kimsenin ektiği yok. Gidip parasını alıyor; memur da gerek rüşvet gerek tehditle sessiz. Hatta toplamda ilçenin yüzölçümünden fazla ekim alanı varmış nasıl beyan ettilerse.
Bunun dışında Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ama bomboş duran çok büyük araziler var atıl vaziyette. Bunlar kullanılabilir (en basitinden binlerce hektar bakımsız arazide badem zeytin falan diksen az biraz tutsa yine büyük bir kazançtır) Yine bir çok tarla da İstanbullu zenginlerce rant için satın alınıp bir kenarda bekletiliyor. Adam tarımı umursamıyor ki; yazlık yapıp satacağı bir zamanı bekliyor.
Tabi ayrıca üretilen ürünün asıl kazananı çiftçi değil aracı olduğu için bazı köylüler yılgınlık içinde. Sen domatese 10 lira verirken tarlada bunu 2 liraya satamıyor adam. Aracı ucuzlayan malı çöpe döküyor ki azalınca değeri artsın karı yükselsin. (Bunlar vatan hainidir bak söyleyim) Bu ülkede vatandaşın ucuz meyve sebze yemesi işine gelmeyen insanlar var.
Devlet de çiftçisini bu konuda desteklemezse işler düzelmez. Arap şeyhinin ülkemize gelip yatına litresini 1 liradan aldığı mazotu emekçiye 7 liradan satarsan olmaz tabi.
Ziraatçi değilim; Bunlar benim görebildiklerim. İşin içine besiciliği de katarsan ohooo!