Sende haklısın... galiba suçlu arıyorum. Arada kaynamasını istemiyor olabilirim. Zaten suçlarını bildikleri için milletin karşısına çıkmaya cesaret edemiyorlar. Bu da insanın asabını bozuyor. Ucuz kahramanlığa prim vermek istemiyorum diyelim.
Bu işin teknik çözümü yok, çünkü ortalık yerde stratejik hata var. Ve bunu yapanların kim olduğu da belli... Üstüne yetmezmiş gibi yandaş-yalaka medyada 32 dişini göstererek sırıtan soytarıları gördükçe daha da asabım bozuluyor. Görmemek için başka mecralara takılıyorum, bu seferde orada kaşıma çıkıyorlar.
Atatürk ne yapmıştı dersek; evvela stratejiyi doğru kurmuştu. Düşman kim, amaçları ne, hedefleri ne; ben bu amaçlara nasıl engel olabilirim? İmkanlarım nelerdir, yeteneklerim nelerdir, harekete geçirebileceğim güç ne kadardır? Efendime söyleyim, milleten isteyebileceğim maksimum fedakarlık nedir? Kendime müttefik seçebileceğim çevre ülkeler var mı? Düşmanların ortak hedeflerini çatlatabilir miyim, saptırabilir miyim, aralarına nifak sokabilir miyim, çıkar ayrılığı yaratabilir miyim, kendi safıma çekebilir miyim? gibi sorulara cevap bulduktan sonra teknik meselelere yönelmiştir.
Yunan' a karşı kaç top, kaç tüfek, kaç yüz milyon mermi; bunların saklanmaları, depolanmaları, intikalleri, birliklere dağıtılması, lojistiği... planlar, karargahlar, emirler, harekatlar, manevralar... bunlar yapıldıktan sonra da aldığı karaların doğrulu veya yanlışlığı hakkında millete hesap verme... İşte NUTUK dediğim büyük eser bu sorumluluğun gereği yazılmış ve Millet Meclisinde okunmuştur. Bu okuma bizzat Atatürk tarafından yapılmış; sabah saat 10:00 da başlamak üzere, günde 6' şar saatten 36 saat 31 dakika olmak üzere 6 gün sürmüştür. İşte devlet adamı sorumluluğu budur.
Şimdi Allah aşkına, bu saydıklarımın hangisini doğru yaptılar yahu! Baştan strateji yanlış... Peki taktik doğru mu? hava koruması, yakın hava desteği olmadan 10 bin-20 bin askeri hangi taktik bilgiye dayanarak dar bir alana sıkıştırmışlar. Askerliğin hangi kitabında yazıyor, askerlik kanununda böyle bir rezillik olabilir mi?
Bunun sorumlusu kim diye ortaya çıktığımızda, onun da cevabı yok. Yav bir insan çıkıp da şunu şunu şunu yaptık, şöyle oldu, böyle oldu der... kimse sorumluluk almak istemiyor. Atatürk böyle mi yapmıştı. Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu emirlerin gerekçelerini, nedenlerini, sonuçlarının hesabını milletine vermiştir. ve bunu yapmasını zorlayacak herhangi bir mekanizma olmadığı halde. Liderlik budur, sorumluluk bilinci budur, kahramanlık budur. Bi' de şimdikilere bakalım; adamlar koltuklarının arkasına saklanır halde sus pus olmuşlar, milletin karşısına çıkacak cesaretleri bile yok.
Tamam biz yine tartışalım... MAM-L nin mezili şu kadar, LGB' nin tesir gücü bu kadar... dedim ya, buradan bir sonuca varmak mümkün değil... cambaza bak der gibi. Çünkü kafadan strateji yanlış.