...Suriye'ye bu hukumeti sokanlar, siyasal islamin burnunun surtulmesini istiyordu. Bu cok net. Ne Esad'i ezdirdiler, ne de bu hukumete kazandirdilar. Arada harcanan islami degerler ve mucahitler oldu...
Siyasal İslamcıların tarihi, kendilerini kullandırma tarihidir. Hem kendilerine ihanet ettiler hem de milletlerine. Zaten adamların literatüründe MİLLET diye kavram yok. Oysaki milletler çağında yaşıyoruz, öyle değil mi?
1400 yıl önceki ÜMMET kavramını günümüze taşımak istiyorlardı. Oysaki ortalık yerde ÜMMET diye bir topluluk yoktu. Ümmet, Hz. Peygamber öldüğü gün dağılmıştır. Ümmet dediğiniz adamlar, Peygamberin naaşına bile hürmet göstermediler ki! Kimin Ümmetinden bahsediyorlar? Peygamber Ümmeti, Peygamberine ihanet etmiştir ve O gün bugündür lanetlidir. Bakınız, yüzyıllardır iki yakası biraya gelebilmiş mi? Gelemez hocam; çünkü Allah Kelamına, Peygamber öğretisine ihanet ettiler. İşte Siyasal İslamcı dediğiniz adamlar bunların bir kanadıdır. Bunların başka kolları, başka kanatları da var elbet...
İslamcılık anlayışının; insanlığa, dünyaya, kainata söyleyebileceği hiç bir değerler bütünü yoktur ve zaten kendi kendini de değersizleştirmiştir. Değerli olan şey Peygamber öğretisiydi; O günün şartlarında insanlığa güzel bir gelecek müjdeliyordu. Fakat bu Sami ırkı var ya...! İşte bu Sami ırkı, İnsanlığın başına beladır. Mücahit diyorlar! Peki kime karşı mücahit? Küfrana karşı mı, hayır kendine karşı?
Hocam bizim köyde, kendiyle mücadele edenlere ''derisiyle dalaşıyor!'' derlerdi. İslam dünyası işte aynen öyledir. Bir kanser hücresi gibi; kendi kendini yok ediyor. İnsanlık namına buralardan hiç bir fayda gelmeyecektir.