Suriye' de statükonun sürdürülebilir olmadığı ortadadır. Cevap aranan sorular şunlar;
- İdlib merkezli cihatçı örgütlerin akıbeti ne olacak?
- Amerika/İsrail destekli PYD/YPG teröristlerinin akıbeti ne olacak?
- Türkiye' nin Suriye devletiyle olan ilişkileri nereye evrilecek?
- Suriye için nasıl bir gelecek öngörülüyor?
- Türkiye olarak bölgesel çıkarlarımız nelerdir ve nasıl bir pozisyon almalıyız?
Bu ve buna benzer soruların cevabını bulmak durumundayız. Aksi taktirde, politika belirleyen değil yaprak gibi savrulan bir ülke durumuna düşeriz. Buradan hareketle, iki tane yakıcı gündem maddemiz var;
1- Rusya/Suriye ile İdlib meselesi
2- Amerika/İsrail ikilisi ile YPG/PYD meselesi
Öyle bir hamle yapmalıyız ki, bu iki sorunu birden çözebilelim. Yani bir taşla iki kuş vuralım... Mümkün müdür? mümkündür diyorum. Aylardır, yıllardır ifade etmeye çalıştığım gibi; Suriye devletini muhatap kabul etmeden bu sorunları çözmenin mümkün olamayacağı anlaşılmıştır. Dünya devletlerinin at koşturduğu bir coğrafyada, kendi kafamıza göre at koşturmaya çalışıyoruz! Mümkün olamayacağının anlaşılmış olması gerekirdi.
Rusya, Suriye devletiyle anlaşmamız için bizi zorluyor. Amerika ise YPG/PYD teröristlerine operasyon yapmamız için zorluyor. Peki Suriye devletiyle masaya otur mamamızın gerekçe nedir? Detaylarını bilmiyoruz ama bunun iki nedeni olabilir;
1- AKP hükumetinin kuru inadı
2- Bir takım muhalif örgütlere verilmiş olması muhtemel; sözler, vaatler
Fakat bu böyle gitmez... İş sürüncemede kaldıkça yıpranan taraf biz olacağız. Gordion düğümünü çözmek gerekiyor. Bu gidişat gidişat değildir.