Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri 20. yüzyıldan sonra bir takım suni sınırların içinde kalmaya zorlandı. Etrafımızdaki ülkelerin yönetimleri, ajandaları bile hala Türkiye karşıtlığı yönünde hareket ediyor. Ancak bu suni sınır ve sınırlandırma çabalarının bu yüzyılda bertaraf edileceğine inanıyorum. Azerbaycan'ın Nahcivan'a karadan bağlanması, Türkiye'nin Misaki Milli sınırlarına doğru genişlemesinin gelecek 10-20 yılda mümkün olacağını düşünüyorum. Azerbaycan'ın Karabağ ve Zangezur işini tamamen çözmesi an meselesi bence. Her ne kadar komşular ve uluslararası toplumun itirazı olacak olsa da bunlar da bir şekilde göğüslenebilir.
Türkiye ise Suriye ve Irak'taki mevcut operasyonların yanı sıra Suriye'nin kuzeyine muhtemel operasyon ile Misakı Milli'nin güney kısmını çözecek. Batı Trakya ve adalar da Yunan'ın bir aptallığına bakar ki o da çok uzak değil bence.
Öte yandan konudan bağımsız olsa da şu meseleye de dikkat çekmek isterim. Hep tarihi bir söylem vardır. Çin Seddi'ni yaptıran mücbir güç Türklerdir diye. Çin seddini incelerseniz seddin doğudaki ucu Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'a kadar uzanır, batısı da bugün Doğu Türkistan diye bilinen Çin Halk Cumhuriyeti'nin Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin az doğu tarafında sonlanır. Esas itibariyle bugünkü Çin'in kuzeyinde Osmanlı ve uzantısındaki Türk devletlerini çöküşüyle birlikte oradaki Türk soylu ailelerin zamanla sindirildiğini ve yok edildiğini eklemem gerek. Tabi Moğolistan'ın doğu ve batı sınırlarının Rusya ve Çin ile paylaşıldığını, batısında Kazakistan ile bir kara sınırının olmadığını yine doğusunun da Japon denizine uzanma ihtimali varken buraların da Rus ve Çinlilerin ellerinde olduğuna dikkat etmek gerek. Demem o ki tarihteki Türk devletlerinin Çin'in kuzeyinden Anadolu'ya Osmanlı ile birlikte Balkanların ötesine bir Türk kuşağı üzerinde siyasi, askeri en önemlisi de ticari bir kuşağın üzerinde bulunuyordu. Ticaretin denizlere kaymasıyla hem Osmanlı hem de bu coğrafya üzerindeki Türk ya da Müslüman devletler egemenliklerini yitirdi. Uygur Türklerinin bugün hala devam eden bağımsızlık mücadelesi bile o kuşağın gücünü yitirmesiyle açıklanabilir. Zira Çin'in denize bağlantısı olan güneydeki Qing hanedanlığı ekonomik zenginleşmeyle birlikte kuzeye doğru genişleyerek Uygurların topraklarını işgal etti.
O sıradan sonra Balkanlara kadar kesintisiz bir Türk coğrafyası uzanır. Tabi İran'ın kuzeyindeki Güney Azerbaycan da bu coğrafyanın kayıp parçasıdır bana göre. Dünyada yeni güç merkezlerinin şekillendiği bir dönemde Türkiye'nin hem kendi hem de Türk Cumhuriyetlerinin güvenliğini sağlamak ve Türk Devletleri Teşkilatı çatısında birliği sağlamak için çok dikkatli ve aktif şekilde hareket etmesi gerekiyor. Son yıllarda hem savunma sanayisindeki atılımla hem de siyasi bazı hamlelerle bu birliği sağlamak için emin adımlar attığımızı düşünüyorum.