Türk Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı Envanteri

Başlatan AVCI, 22 Mart 2009, 19:07:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

"Sınır" kelimesi iki ülke arasındaki çizgiyi tanımlar vev hukuki işler maksadıyla kullanılır. Kaçak insan , kaçak mal, sınır ihlali ve bebnzeri polisiye işlerde önemlidir.  "Sınır" güvenliğinden içişleri esasen bakanlığı sorumludur. Bunu jandarma,polis,sahil güvenlik, gümrük muhafaza eliyle ve o sınırın bulunduğu ilçenin mülkî amirî vasıtasıyla sağlar.

"Hudut" kelimesi ise içinde askeri limitleri, angajman kurallarını,askeri istihbaratı, askeri keşifi, karşıdan gelebilecek askeri veya terör örgütü sınır ihlalini , ateşle yapılan sınır ihlalini de kapsayacak şekilde kullanılan daha geniş bir ifadedir. "Hudut" güvenliğinden Türk silahlı Kuvvetleri sorumludur.

O yüzden sınır güvenliği esjiden jandarmadayken sınır birlikleri vardı. Kara kuvvetleri ise devraldığı bu birliklere "hudut birlikleri" der. Evet kaçaçkçılıkla ve kaçak geçişle de mücade eder ancak esas görevi sınırın korunmasıdır.

Özellikle güney sınırı boyunca karşıdaki devlet otoritelerin sağlanamayıp yerlerine çeşitli silahlı grupların ve terör örgütlerinin karşımızda olması ve bu durumun bize terör eylemi, görmeyerek ateş gibib askeri etkilerinin de olmasıyla 90'ların sonunda jandarma sınır birliklerinin ywrini Kara Kuvvetlerir hudut birlikleri almıştır.

Bu terminoloji eyyorlamasından sonra hudut alayı yerinen tugayı kurulmamsının askeri ne gibi faydaları olabilir bakalım;

Öncelikle alay lojistik desteğini ve asker bütünleme gibi destekleri bağlı olduğu tugaylardan alıyordu. Sürekli aktif olan alaylarda her gün çeşitli câri durumların yaşandığından bağlı bulundukları tugayın komutanlığı ve karargahı kendi işlelrini bırakıp hudut fafaliywtlerine angaje oluyordu.  Altında hudut alalyı olan bir  mekanize tugagyın artık memkanize bir özelliği, personeli ve eğitimi kalmıyor; personel,lojistik, teçhizat,araç ve gereç olarak herşeyiyle hudut alayına destek olmamya çaçlışıyordu.

Şimdi hudut alayı tugay çevrilirken olan şey; teşkilatına bir lojistik destek taburu eklenmesi;  asal'dan kendisine mecburen asker gönderilmesi (artık; nasıl olsa bağlı olduğu tugay verir diye eksik asker gönderemeyecekler) ;  eğer o bölgede eihtiyaç varsa hudut tugayının bünyesine kendisine ait bir ya da daha fazla komando taburu bağlanması; ihtiyaç varsa hudut tugayı kadrosuna kendi topçu ve tank taburlarını bağlanması; tugay muharebe destek taburu kurulması ve bu sayede kendi tanksavar bölüğü ,hava savunma bölüğü, keşif bölüğü, havan bölüğüne kavuşması; kendi kamyin başkanlığına, lojman yönetimine, inzibat bölüğüne sahip olması; kendi ihalelerini kendisinin yapması gibidir.

 Bu vesileyle kendisine bağlı hudut alayının yükündene kurtulan mekanize tugaya ise dikkatini, varını yoğunu kendi işine vev eğitimine verebilir. Tekrar muharebe eder hale gelir.

Hudut tugayının muhariplik gücüne gelirsek;

Tank taburu ile;

1 veya daha fazla komando taburu ile (bazen 5-6 adet);

Tanksavar bölüğü, havan bölüğü, hava savunma bölüğü, keşif bölüğü ile ;

Topçu taburu ile;

Sınır boyunca her önemli tepedeki karakollarında yerleşik (istediği silahla ve personelle takviye edebildiği) en az bir takım veya bir bölük çapındaki askeri ile;

Tugay komutanı vev karargahı ile;

Artık ne kadar muharip olabilecekse o kadar muhariptir.


Ben şahsen karşı taraflarda askeri tehdit kalmadıkça veya devlet otoriteleri kururldukça hudutların jandarmaya geri verileceğini ve jandarma sınır alaylarının tekrar kurulacağını düşünüyordum.

Özellikle sınır çizgisinden ileri çıkılmış olan bölgelerdeki hudut  tugaylarının piyade tugayına dönüştürülmesini (örneğin ırak sınırındaki 4 tugay ve 2 alayın) ve o karakolların ise jandarmaya devrini öngörüyordum.

Neyse değişim ve devinim kaçınılamaz ve durudurulamazdır. Biz bir anın fotoğrafını çektik. Bu liste her geçen sene değişecek elbet.
Linkback: Ynt: Türk Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı Envanteri

Sayın Mehmet,

Sınır güvenliği aslında yasal olarak kara kuvvetlerinin asli görevi.

Burada ilginç bir nokta var. Osmanlı döneminde gümrük memurluğu da bir askeri sınıftı. Biliyorsunuz Atatürk'ün babası Ali Rıza Bey bir gümrük subayıydı. Cumhuriyet ile birlikte gümrük sınıfı jandarma sınıfı ile jandarma bünyesinde birleşti, akabinde sonradan da gümrük muhafaza teşkilatı kuruldu.

Zannedersem kaçakçılık adli boyutu olan bir suç olduğu için kaçakçılığın yoğun olduğu Suriye, Iran ve İran sınırları uzun süre jandarmada kalmış iken, diğer sınırlarda ise kara kuvvetleri görevli idi. Terör olayları döneminde başlangıçta jandarma , sınırda kaçakçılığın asıl önleme noktalarında karakollarda görev yaparken, terör hareketleri ile birlikte bu geçiş noktaları konuşlanmalarının, terör baskınlarına karşı en fazla zafiyet gösteren çukur ve geçiş noktaları olmasının zararlarını çok fazla gördük. Körfez savaşı sonrasında, artan terör ile birlikte,  sınırda,  kara kuvvetleri birlikleri jandarma birliklerine destek olarak kaydırıldı. 1990ların sonrasında da sınır görevini tamamen devralmaya başladı.   

kara Kuvvetlerine devredilene kadar, Jandarma sınır birliklerine, "Seyyar Jandarma" birlikleri deniliyordu. Zannedersem bu,  Osmanlı döneminde isyan olan yerlere kaydırılan, devamlı hareketli olan birliklerden gelen bir ad idi. O sebeple de Seyyar sıfatı kullanılıyordu. Yine 1. Dünya savaşında ve Kurtuluş savaşında,  Kara Kuvvetleri emrine giren birlikler de Osmanlı döneminde bu birliklerdi.     

Yasal olarak kara sınırlarının güvenliği ve korunması görevini  jandarmadan alıp kara kuvvetlerine veren 3497 sayılı kanun  1988 yılı sonunda çıkmış ve takip eden bir kaç sene içinde devir teslimler gerçekleşmiştir. Bu halde dahi sınır makamı sınırın bulunduğu ilçenin kaymakamıdır(!)

Size biraz gereksiz detay bilgi vereyim;

Bu yasa çıkmadan önce KKK görevi sadece askeri yasak bölgeler ve Güvenlik bölgeleri ile ilgiliydi (2565 sayılı yasa). Örneğin Sovyetler birliği sınırlarımızda (Bugünkü Bulgaristan-Gürcistan-Ermenistan ve Azerbaycan sınırlarımızda) veya Sovyetlere müzahir olan Suriye sınırında da Kara Kuvvetleri ilan edilmiş askeri yasak bölgeleri ve güvenlik bölgeleri vasıtasıyla  güvenlik sağlıyor ve askeri harekata yönelik tedbirler alıyordu (hudut taşlarının kontrolü, mayın tarlaları, ağaçlandırmalar, su kanalları inşası, askeri birliklerin yerleşimi, keşif birlikleri vb.) ama tüm sınırlarda polisiye olaylar jandarmanın sorumluluğundaydı. askeri yasak bölgede eğer karacılar bir olaya tanık olurlarsa ya jandarmaya haber verir yakalatır ya da kendileri yakalamışlarsa yine jandarmayı arar olay yerinde teslim ederlerdi. Başka bir sorumluluk almazlardı. Kendi işlerine bakarlardı.

terörün azması ve tüm güney sınırına yayılması ile  iç güvenlikten de sorumlu olan jandarma  genel komutanlığı "hem teröre karşı devam eden  hem de hudutlardaki görev sebebiyle tayin sürelerinin 2 senede bire düşmesini ve bir doğu-bir batı tayini görmelerinden şikayet ederek bu durumun değişmesini talep etmiştir.  Personel-araç-teçhizat bakımından da pek yeterli değildiler. Kaçakçılık ve polisiye sebeplerle sınırlara yakın ve alçak arazide kurulan ve hafif silahlandırılmış jandarma karakollarına (zor arazilerde bulunan bazı geçiş güzergahlarına ise karakol dahi kurulmamış ve çadırlarla yazlık statüde geçici ve seyyar karakollar kurulurdu)  yapılan saldırı ve tacizler sebebiyle verilen oldukça fazla sayıda verilen şehit ve gaziler ile yaşanan itibar kayıpları  sebebiyle yasa koyucular  gerek jandarma ve (içişleri bakanlığının)  yönlendirmesi(itelemesi) ile gerek kara kuvvetlerinin de görevi kabul etmesiyle "askeri tedbir gerektiren durum sona erene kadar geçici madde eklemek yerine" bu kanunu çıkardılar. Ortada büyük bir Fil vardı ve sorumluluğu ucuza ve mümkün olduğunca elindeki imkanlara ile üstlenecek bir ameleye ihtiyaç vardı. Bunu da zaten var olan 2565 nolu yasada zaten olan "askeri yasak bölge ve güvenlik bölgeleri" yetkisi ile ilişkilendirip yasayı geçirdiler.
 
sonuç olarak Kara kuvvetleri hem hudut güvenliğini devraldı hem de aslında terörle mücadelenin ağır yüküne ortak oldu haliyle. 90'lar boyunca Kara kuvvetleri personelinin tayin döngüsü ise tam bir keşmekeşti. Doğu görevini bitirip batıya tayin olan personel aslında karşı tepeye tayin oluyordu, çünkü batıdaki birlikler de doğudaydı. Halen de öyle sayılır. Birlikler olsa da yarı mevcutluydu. Jandarma ise maşallah 81 ilde ful kadro çalışır. Konya'ya giden 8 sene kalır mesela.

Gerek Avrupa Birliği gerekse birleşmiş milletler sınır güvenliği konusuna polisiye tedbirler ve insan hakları çerçevesinde bakarlar ve sınır birliklerinin ağır silahlı olmasını istemezler. Örneğin;  avrupa birliği fonu ile alınacak ve sınırda kullanılacak araçlara ve gereçlere 7,62'den daha büyük çaplı bir silah takılmaz.

deep not: Şimdi bugünden bakıyorum da KKK sınır güvenliğini iyi ki almış. Mesela jandarmanın ben bir mangayla ve çavuşla kapatıyordum deyip devrederken burayı niye taburla alıyorsunuz diye dalga geçtiği bir alanda sonradan anlaşıldı ki; pkk'nın yıllarca komuta heyetinin ve bekaa'da eğitimini tamamlayanların Suriye'den Türkiye'ye giriş çıkış yaptığı bir güzergahmış. Adamlar o bölgede hiç saldırı düzenlememiş ve düzenli geçişlerini kolaylıkla yapmışlar. Jandarma da orada olay yok diye adam azaltmış. Kara Kuvvetler oraya tabur yerleştirdikten sonra baktılar ki geçemiyorlar oraya da tacizlerde bulundular. Türkiye sınırlarında hiç ayak basılmamış dağ zirveleri, dere yatakları ve hatta plaj vardı. Türkiye-Suriye-Akdeniz'in kesiştiği noktadaki 300 metrelik güzelim plajda onlarca yıl keseb'li suriyeliler denize girmişler. Bizim asker oraya inince şaşkın şakın bakıyorlardı, adamlar oranın kendilerinin olduğunu o kadar benimsemişler. oradan samandağına kadar kıyıyı gözetleyebilen tek bir jandarma varlığı yok mesela. kim bilir neler ve kimler geçti kayıtsız. Çakal carlos bile orada saklanırmış zamanında, düşünün... bir çok piyade alayı ve tugayı;  hudut alayı ve tugayına çevrilerek sorun bürokratik açısından çözüldü. Oysa Kara kuvvetleri 35 yıldır bütçesinin ve dikkatinin çoğunu hudutta işlevsel bir teşkilatlanmaya ve teçhizat tamamlamasına ayırdı.  Karakolları inşa etti; güvenlik sistemleri geliştirdi, dürbününden termal kamerasına , kirpisinden kobrasına bu birlikleri donattı. teşkilatı oluşturdu. (tel bile yoktu çoğu yerde, tel çekti. bugün duvar örülüyor.)

İşin doğrusu ;( Askeri gereklilik ortadan kalktıkça )uluslar arası hukukta da olduğu üzere Sınır güvenliğini polisiye ve kolluk konularında içişleri bünyesinde kurulacak hafif silahlı bir jandarma bünyesinde veya bağımsız bir kuvvet olarak "sınır güvenlik genel komutanlığına" devretmek ve bu gereksiz yükü  KKK'dan almaktır. Örneğin Azerbaycan'da (ve eski sovyet ülkelerinin hepsinde de) bu işi "Serhad Qoşunları" yapar. Ayrı bir kuvvettir.

Madem ki tüm hudut birlikleri artık tugaya dönüştürülüyor, o zaman burada bir fırsat penceresi var.  kurulacak hudut kolordusu'na (van kolordusu müsait) mevcut hudut tugayları bağlanarak, ayrı bir hudut yapısı kurulabilir ve Kara kuvvetleri hudutla ilgili ağır vazifeyi gerçekleştirebilmiş olmanın gururuyla tugaylarını devredebilir.






Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren defenceturk.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz