Aslında bilinçli cahillik.
Enkaz altında yardım bekleyen kardeşlerime Allah'tan yardım dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor malesef şu an.
Sabahtan beri enkaz altından yardım mesajı yollayanları takip ediyorum sosyal medyada. Orada olup onlara yardım edememek gerçekten çok moral bozucu. Kahroluyorum. Bir faydam olsun diye birkaç battaniye falan göndermek niyetindeydim. Ancak yardım araçlarının trafiği nedeniyle vazgeçtim. Onun yerine bunu yapabilmeleri için Ahbap derneğine elimden geldiğince bağış yaptım. Ülke genelinde halkımızın büyük desteği var. Her yerde yardım kolileri hazırlanıyor. Böyle durumlarda halkımızın kenetlenmesi harika bir şey.
Ancak bütün bunlar enkaz altında kalanların ve halen yardım bekleyenlerin yarına kadar hayatta kalabilmelerini sağlamıyor. Bu soğukta yaşama olasılıkları fazla değil. Ve halen yardım ulaşmayan yerler var. Oysa çok daha hızlı olunabilir. Depreme hazırlık ülke genelinde çok daha etkili yapılabilir. Deprem sonrası ekipler bölgeye helikopterlerle çok daha hızlı bir şekilde ulaştırılabilr mesela. Bir sürü genel maksat helikopterimiz var. Her ilde afet sırasında kullanılabilecek iş makinaları belirlenebilir ve bunları anlık olarak takip edebilecek bir sistem kurulabilir. Ekiplerin kullanabileceği ekipmanlar her bölgede kolaylıla ulaşılabilecek yerlerde depolanabilir. Gerekirse o bölgede ekipman temini için oralardaki yapı marketleriyle anlaşılabilir önceden. Bu ekipler sürekli alarm durumunda, kısa sürede toparlanıp afet bölgesine gönderilecek şekilde yapılandırılabilir. Hangi ilde, hangi afette, hangi ekip hangi alanda göre yapacak belirlenebilir. Bugün gördük ki öğle saatlerinde uçaklarla afet bölgesine gönderildiler. Kimi de kara yoluyla ulaşmaya çalıştı. Afetlerde hayat kurtarmak zamanla yarışmak demek! Yapılabilecek daha çok şey var.
Ancak bu boyutta afetler için yeterli arama kurtarma ekibi bulundurmamız çok zor. Gerçek sorun, halen depreme dayanıksız binalar yapıyoruz. Halen riski en aza indiremiyoruz. Bununla ilgili yönetmelikler, zemin etüdleri vs pek çok şey yapıldı. Bugün de gördük. Bazı binalar yerle bir. Yanlarındaki bazı binalar ise kale gibi ayakta. Japonya'da, Endonezya'da sürekli depremler oluyor. Ama bizdeki gibi afet olmuyor. Biz 17 Ağustos gibi bir afet atlattık. Binlerce can kaybı, maddi ve manevi büyük hasar gördük. Ekonomimiz bile ciddi derece olumsuz etkilendi. O deprem dışında Marmara'da yine büyük bir deprem beklentisi içerisindeyiz. Tüm deprem uzmanları bu konuda hemfikir. Ülkenin en kalabalık kenti büyük risk altında.
Bütün bunlar ortadayken, bugün aynı gün içerisinde gerçekleşen iki büyük depremle oldukça büyük bir alanda yine yıkımla karşılaştık. Yine binlerce kardeşimizi kaybettik! Bakıyorum müteahitleri suçlayanlar var, siyasetçileri suçlayan var, herkes birbirini suçluyor. Değişen pek bir şey yok. Suçlu aslında hepimiziz.
Bu kadar tecrübeyle öğrendiklerimize rağmen yeterli önlem almak yerine halen aynı dertlere ağlıyorsak bizler bilinçli cahilleriz.