Bu anlaşmayı şehitler vermeden yapamazmıydık
Söylüyoruz ama dinleyen yok ki! Suriye' yle çatışmaya girmek demek, karşına Rusya ve İran' ı almak demektir. Bu ülkelerle savaşa tutuşmanın kazandıracağı hiç birşey yoktur. Yine günün sonunda, oturup mecbur anlaşacaksın. O halde savaş niye? Her meselemizi savaşarak çözeceksek, diplomasi niye var? Hayır bizler asker milletiz, her işimizi savaşarak çözeriz diyorlarsa; o halde çekip gitsinler, memleketi asker yönetsin -diyeceğim artık. En azından işi kitabına göre yapar, hava savunması olmadan gündüz gözüyle askeri intikal ettirmezler.
Efendim tarihimizde
Sakallı Nurettin Paşa diye bir zat vardır. Bu zat kendini övmeyi; kendi kendine sanlar, ünvanlar, nişanlar, şerefler vermeyi çok severmiş. Hiç alakası olmadığı halde, şu savaşı kazanan, şu muharebeyi yöneten, şu toprakları düşman işgalinden kurtaran falan..(!) Büyük Atatürk, NUTUK eserinde işbu Sakallı Nurettin Paşa' yı yerden yere vurmuştur. Yine bu Nurettin Paşa, Başkomutanlık Meydan Muharebesi' nin en cafcaflı yerinde oradaki komutanlardan birini huzuruna çağırtıp; yerli yersiz, savaşın gerçekleriyle uyumsuz emirler vermeye başlamış. Kurmay Başkanı bu emirlerin yerine getirilmesini uygun bulmamış. O esnada Büyük Atatürk durumu fark edip Nurettin paşayı huzura çekip sorguya alıyor. Verdiği emirlerin savaşın gerçekleriyle uyumsuz olduğunu anlattıktan sonra mealen diyor ki; şayet verdiği emirler yerine getirilmiş olsaydı, ordumuz çok müşkül durumlarda kalabilirdi!
Nutuk' ta konuyu şöyle özetler;
Komutanlar buyruk vermiş olmak için buyruk vermezler. Gerekli ve yapılabilecek olan işleri buyururlar. Buyruk verirken kendini, O buyruğu yürütecek olanın yerine koymak ve buyruğun nasıl uygulanıp, yürütüleceğini düşünmek ve bilmek gerektir. Kıssadan hisse günümüze geliyoruz, hayatın gerçekleriyle uyumsuz onlarca emir veriliyor ve bu emirlerin yerine getirilmesi isteniyor. Adam, İdlip' ten gireriz Şam' dan çıkarız! -diyebiliyor mesela... Peki ya sonra? Sonrası için planın yoksa bu işleri hiç bulaşmayacaksın arkadaş. Atatürk' ümüzün dediği gibi; Komutanlar buyruk vermiş olmak için buyruk vermezler... Bizde diyoruz ki; savaşmış olmak için savaşılmaz; bir siyasi hedefinin olması lazım. Ancak O hedef ulaşılabilir ve ülke menfaatleriyle uyumlu olsun. Başka ülkelerin menfaati için de savaşılmaz. Ne yazık ki Türkiye olarak 9-10 yıldır Amerikan BOP' ne hizmet etmek için cefa çekiyoruz. Bu durumun akılla, mantıkla açıklanabilir hiç bir tarafı yoktur.