PKK İle Mücadele

Başlatan SKYWOLF, 11 Nisan 2009, 22:45:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hükümetin "kürt açılımı" politikasını destekliyormusunuz?

Hayır desteklemiyorum,şiddetle karşıyım
65 (75.6%)
Evet destekliyorum, çok olumlu buluyorum
12 (14%)
Kararsızım, çünkü sonuçları hakkında emin olamıyorum
9 (10.5%)

Toplam Oy Verenler: 86

Zaten Diyarbakır'da %35 katılımcılarda okumuş insanlar, şimdi okulu boykot ettiriyor kör cahil dolsunda oran %100 olsun diye ve giden öğrencinin hali de bu olur diye saldırıyı da düzenlemeyi planlıyorlar. Peki bu gerizekalı halk bunları okutmayan adamların ülkesini kurması için çalışıyor. Hadi ülke oldular nasıl devamlılıklarını sağlıyacak bu kara cahiller? Mesajı Paylaş

Terörün finansmanının önlenmesi çerçevesinde yurtiçi ya da uluslararası terörü finanse edenlerin mal varlıkları hakim kararı olmadan Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) tarafından dondurulabilecek.
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüne (OECD) taahhütleri çerçevesinde karapara aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleye dönük kanun değişikliğine gidiyor.

Hazırlanan 25 maddelik ''Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Taslağı'', bu konudaki düzenlemeleri, OECD'nin karapara aklama ve terörün finansmanıyla mücadele birimi Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) direktiflerine uygun hale getiriyor.

Taslakta, ''terörün finansmanı'' yeniden tanımlanıyor. Sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde bireysel ya da örgütsel olarak terörü finanse edenler, bunlara fon sağlayanlar, terörün finansmanı suçu kapsamına alınıyor.

Birleşmiş Milletlerin almış olduğu kararlarla terör örgütü olarak belirlenen örgütlere fon desteğinde bulunanlar da terörün finansmanı suçunu işlemiş sayılıyor.


-MAL VARLIKLARINA DONDURMA-


Taslakta terörün finansmanı konusunda iç ve dış odaklar için ''malları dondurma'' hükmü getiriliyor.

MASAK yetkilileri, mevcut düzenlemede terör örgütlerini finanse eden yerli kişi ya da yabancı kişi veya kuruluşun mal varlığına hakim kararıyla el konulduğuna işaret ederek, ''Mal varlığını dondurmada hakim kararı gerekmeyecek. Kuvvetli şüphe varsa idari tasarruf olarak mal varlığı MASAK kararıyla dondurulacak. Bu şekilde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunulmasının, malın kaçırılmasının önüne geçilecek'' dediler.


-BM KARARLARININ UYGULANMASINDA KİMLER GÖREVLİ OLACAK?-


Türkiye'nin de uymakla yükümlü bulunduğu BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasında hangi kurum ya da kurumların görevli olduğu ve uygulamayı kimlerin denetleyeceği ilgili düzenlemelerde açıkça yer almıyor. Bu durumun da uygulamada sıkıntı yarattığı ileri sürülüyor.

Taslakta OECD'nin bu konudaki kriterlerine uygun yeni bir mekanizma kuruluyor. Düzenlemede Dışışleri ve Adalet bakanlıkları ile MASAK, kararların uygulanmasıyla ilgili prosedürleri yürütecek kuruluşlar olarak belirleniyor.

Buna göre, Dışışleri Bakanlığı, BM Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili kararlarını Maliye Bakanlığına iletecek. MASAK da bu kararlarla ilgili çalışmaları gerçekleştirecek. Bakanlar Kurulu Kararı gereken konularla ilgili ön hazırlıkları da MASAK yapacak. Yargılamayla ilgili konularda ise Adalet Bakanlığı devreye girecek.

MASAK, FATF'a terörün finansmanıyla ilgili düzenlemenin Haziran ayı sonuna kadar TBMM'ye gönderileceği, yıl sonuna kadar da yasalaşacağı taahhüdünü iletti. Taslağın Meclise sevki gecikirken, yetkililer düzenlemenin yıl sonuna kadar kanunlaşması gereğine dikkat çekiyor
(Anadolu Ajansı) 19.09.2010 10:47 [ Mesajı Paylaş

doğudaki en büyük sorun, eğitimsizlikten ve işsizlikten kaynaklanıyor.bunuda terörist örgüt ve yandası bdp iyi kullanıyor. Mesajı Paylaş

Terör hiç bir zaman askeri müdaheleyle bitmeyecektir.Kısa  süreli çözümlerle bu işi halletmek imkansız çünkü bazı devlet orarlardan insanları alıp yetiştirip terörist olarak karşımıza çıkartıyor.Eger egitimle halledebilsek bu işi olacaktır.Þimdi insanlarda birde korku korkutuyorlar insanları işte
sorunu çözebilmek için korumak gerek sadece karakolları halkı yada okulu degil insanlardaki güven duygusunu oraya ögretmen gidiyor korkuyor yada
birşey ögretiyor eve gidiyor 1000 kere yıkılıyor.Orada yıllardır bir insanlar sindirilmiş korkmuş pasif durumdalar orta sokakta olay da olsa askere taş atsalarda yıksalarda gene çocuk çocuk ordaki çocukları korumak gerek terörist diye nitelendirildin mi ne oluyor damga yiyince oda diyor ben artık teröristim o zaman artık oda kirlenmiş oluyor oralara gidip emliyeti saglamaya çalışıyoruz ama biraz da egitime önem versek gerçekten gerisi gelicektir insanlar türkçe bilmiyorlar bu onların suçu degil ki dayatılanlar sonucunda bu şekile geldi işsizlik konusu gelirsek destek verilmeli aslında şöyle bir düşüncem var toplumu kadınlar yönetir her ne kadar aileye bakan erkek olsada yada parayı kazanan erkek olsa yada yöneticeler çünkü aileyle ilgilen kişi annedir kadındır bu yüzden kadınlarada egitim verilmeli onlara orda özgür  ortam oluşturulmalı yani kadınlarda para kazansın eve yardım etsin erkekler de kazansın eger destekler artarsa bu sorun çözülecektir.Þu anda devletin orda uyguladıgı macrokredi var küçük bir para veriyor diyelim  500 tl sonra faizle geri almıyor  kadınlar bu sayede evlerine bakabiliyor ihtiyaçlarını karşılıyor ama istediginde ödeniyor bu 10000 kişi üzerinde şuanda ama destek verilmeli  daha çok olması gerekir.Bu sayede kadınlarda eve yardımcı oluncada insanlarda bizi unutmadılar duygusu olur böylece devlete güven gittikçe artar.Tabi bu işin bide propogandası da var insanlar korkuyorlar görmedik mi köyü bastılar ve katliam yaptılar tek devlete destek veren o köy oldugu için.
Mesajı Paylaş

Herşeyi yaparlar. Þimdi de imam şehid etmeye başladılar,  hakkari'de çoluk çocuk 10 kişiyi paramparça edip devlet yaptı yok jitem yaptı yok ergenekon yaptı diyip bak devlet barış istemiyor diye halka propaganda yapıyorlar. Bakalım daha neler yapacaklar.

Devletin, askerin sessiz kalmasına üzülüyorum sadece. Bu bombaları yapan, getiren götüren bdp il başkanı vesaire yaratıklar hala neden nefes alıyor? ÖKK niye var bunlar hala yaşıyorsa? Bunu aklım almıyor. Mesajı Paylaş

ruhumuz var teslim etmeden önce

Ya o imam çok kötü oldu gerçekten ya.Ordaki çocuklara yardım ediyordu okutuyordu.Zaten minübüs saldırısını hiç hatırlatma Mesajı Paylaş

herkese merhaba

öncelikle şu ayrımı net olarak yapmamız lazım.teröristle mücadele farklı bir konudur,terörle mücadele farklı bir konudur.

teröristle mücadele asker ve polisin hem asli görevi hemde uzmanlık konusudur.ülkemizde terörle mücadele ağırlık olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin eliyle yürütülmektedir.bundaki baş sebepte pkk terör örgütünün avrupa'daki terör örgütleri gibi üye sayısı az,şehirde düşük yoğunluklu eylemler yapan örgüt şeklinde değil.hem kırsal alanda hemde şehirde faaliyet göstermek çabasında olan,zaman zaman alan hakimiyeti kurmak için çatışma düzeyini yükseltici eylemler yapan,sınır ötesinde yüzlerce militanın barındığı,eğitim gördüğü kampları olan bir örgüttür.keza sol franksiyonlu örgütlerde zaman zaman pkk ile işbirliğine giderek bu alan genişletme faaliyetlerine destek vermişlerdir.hizbullah gibi sağ örgütler ise pkk ile alan hakimiyeti mücadelesine girişmişler,Gaffar Okkan suikasti gibi eylemlere girişerek kendi hakimiyet alanlarını kurmak istemişlerdir.bu kısa bilgilendirmeden sonra şu tespiti rahatlıkla yapabilirim ki;
1-2002 yılındaki eylem ve çatışma yoğunluğuna bakarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatı hem kırsal alanda hemde meskun mahallerde kendine özgü bir yapısı ve şartları olan teröristle mücadelede başarılı olmuşlardır.ancak son dönemlerde gerek TSK'ya yönelik psikolojik savaş saldırılarının etkisi,siyasi belirsizliğin TSK'nın elini kolunu bağlaması,polis özel harekat teşkilatının ve jandarmanın kırsal alandaki istihbarat çalışmalarının sekteye uğraması,1992-1997 yılları arasında olduğu gibi  sınır ötesi operasyonlarının yapılamaması,hükümet desteğinin teröristle mücadele de sağlanamaması,gibi faktörler ne yazık ki teröristle mücadelede zaafiyet,çekingenlik yaratmıştır.
2-ancak 1984-1992 yılları arasında terörle mücadele de deyim yerindeyse rezalet yılları yaşanmıştı.çünkü pkk zaman zaman neredeyse bölgede fiili hakimiyetini kurmuştu.bu tarihi gerçeği de söze dökmeden geçemeyeceğim.örneğin şırnak gibi kent merkezi pkk tarafından basılmış,günlerce hem TSK'ya hemde polis güşlerine karşı koyabilmiştir.bu da durumun vehametini 1992'den önce nasıl bir acizlik halinde olduğumuzun göstergesidir.

terörle mücadele ise başka bir uzmanlık konusudur.aslında uzmanlık konsorsiyumu konusudur diyebilirim.çünkü terörün çıkış sebepleri salt ırksal olmayıp,sosyo-ekonomik temellere de dayanmaktadır.batı illerimizde yaşayan kürt kökenli vatandaşlarımızın pkk ya uzak duruşları bunun bir kanıtıdır bence.güneydoğu anadolu'da yaşam şartlarının zorluğu,ekonomik faaliyetlerin çok çok (hatta en alt düzeydeki anadolu illerinden bile) sınırlı oluşu,demografik şartların ve feodal düzenin eğitim düzeyinin yükseltilmesine direnmesi,feodal düzenin insanların tercih,ekonomik şartlarını deyim yerindeyse esir alması vb sayması uzun sürecek kadar çok faktörler yüzünden terörler mücadele en başında  beri zafiyet içindedir.buna dayarak tespitlerim şu şekildedir;
1-bu nedenle TSK ve polisin yaptığı teröristle mücadele tam anlamıyla başarıya ulaşamamakta,alınan başarılı sonuçlar havada kalmaktadır.kırsal da teröristi tepeleyen devlet şehirde kendisine taş atan çocuğu pkk boyunduruğunda kurtaramamış,aksine taş atan çocuğa ceza vererek devlete karşı olmasına dolaylı etki sağlamıştır.
2- bölgede tarım ve hayvancılık neredeyse tek geçim kaynağıdır.ancak tarımda ve hayvancılıkta dışa bağımlı hale düşmemiz en çok bu bölgeyi vurmuştur.bölge insanı yasal sınır ticareti,kaçakçılık ve mazot ticaretine mahkum kalmış bunun içinde kuzey ırakta rahatça hareket etmek arzusuyla pkk ya teslim olmak zaman zaman da destek vermek durumunda kalmıştır.
3-12 eylül 2010 referandumunda boykotun etkili olması devletin sokakta ve vatandaşın evinde artık hakimiyet kuramadığını göstermektedir.hele ki okul boykotu başka bir aşama göstergesidir.pkk okulları boykot ettirerek bölgede eğitim düzeyinin yükselmesine sekte vurarak genç nesli emri altına almak istemekte,destek vermeyen bölge halkında da ben varım devlet yok mesajı vermek istemektedir.aslında bir nevi gandhi felsefesi uygulamaya çalışmaktadır.devletimiz acil olarak hem teröristle mücadele hemde sosyo ekonomik anlamda terörle mücadele etmezse,bu boykotlar zinciri korkarım ki,hastane boykotu,adliye boykotu hatta devlet dairelerinin boykotu şekliden genişleyebilir.
4- yapılması gerekenler bölgede kırsalda pkk ya alan bırakmayacak şekilde yüklenilmelidir.bu yapılırken şehir de ve kırsal alandaki vatandaşa birinci derecede gözetilecek ve korunacak unsur olmalı,mücadelenin bölge halkına değil teröriste ve teröre karşı olduğu hissettirilmelidir.devlet eliyle ekonomik faaliyetler güçlendirilmeli,özellikle tarım ve hayvancılık bölgeye özgü koşullarla desteklenerek pkk ya ekonomik alanda söz bırakılmalıdır.
5- devlet bölgede yaşanan acı veren olayların izlerini silmelidir.pkk nın en çok sömürdüğü argümanlar bunlardır.geçmişte terörle mücadele adı altında yaşadığı faaliyetlerde ve uyuşturucu ticaretine adı karışmış kim olursa olsun adalet karşısında çıkarılmalıdır.
6-ağalık düzenine sert bir darbe vurulmalı,derebeyi gibi davranan kendisinde mahkeme gibi hüküm vermek yetkisi gören ağaların etkisi silinmelidir.aşiret ve ağalık sisteminin kaldırılması biraz hayalcilik bence ancak etkisi en aza indirgenmelidir.

şimdilik bu tespitlerim bu kadar.fikir alışverişinde bulundukça bu konuda düşüncelerimi aktarmaya devam edeceğim.

Saygılarımla...

Süvari Mesajı Paylaş
EY TÜRK İSTİKBALİNİN EVLADI!
İÞTE,BU AHVAL VE ÞERAİT İÇİNDE DAHİ, VAZİFEN; TÜRK İSTİKLAL VE CUMHURİYETİ'Nİ KURTARMAKTIR!
MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
Mustafa Kemal ATATÜRK

#657
Alıntı yapılan: süvari - 20 Eylül 2010, 17:27:23
2-ancak 1984-1992 yılları arasında terörle mücadele de deyim yerindeyse rezalet yılları yaşanmıştı.çünkü pkk zaman zaman neredeyse bölgede fiili hakimiyetini kurmuştu.bu tarihi gerçeği de söze dökmeden geçemeyeceğim.örneğin şırnak gibi kent merkezi pkk tarafından basılmış,günlerce hem TSK'ya hemde polis güşlerine karşı koyabilmiştir.bu da durumun vehametini 1992'den önce nasıl bir acizlik halinde olduğumuzun göstergesidir.
1-bu nedenle TSK ve polisin yaptığı teröristle mücadele tam anlamıyla başarıya ulaşamamakta,alınan başarılı sonuçlar havada kalmaktadır.kırsal da teröristi tepeleyen devlet şehirde kendisine taş atan çocuğu pkk boyunduruğunda kurtaramamış,aksine taş atan çocuğa ceza vererek devlete karşı olmasına dolaylı etki sağlamıştır.
2- bölgede tarım ve hayvancılık neredeyse tek geçim kaynağıdır.ancak tarımda ve hayvancılıkta dışa bağımlı hale düşmemiz en çok bu bölgeyi vurmuştur.bölge insanı yasal sınır ticareti,kaçakçılık ve mazot ticaretine mahkum kalmış bunun içinde kuzey ırakta rahatça hareket etmek arzusuyla pkk ya teslim olmak zaman zaman da destek vermek durumunda kalmıştır.
3-12 eylül 2010 referandumunda boykotun etkili olması devletin sokakta ve vatandaşın evinde artık hakimiyet kuramadığını göstermektedir.hele ki okul boykotu başka bir aşama göstergesidir.pkk okulları boykot ettirerek bölgede eğitim düzeyinin yükselmesine sekte vurarak genç nesli emri altına almak istemekte,destek vermeyen bölge halkında da ben varım devlet yok mesajı vermek istemektedir.aslında bir nevi gandhi felsefesi uygulamaya çalışmaktadır.devletimiz acil olarak hem teröristle mücadele hemde sosyo ekonomik anlamda terörle mücadele etmezse,bu boykotlar zinciri korkarım ki,hastane boykotu,adliye boykotu hatta devlet dairelerinin boykotu şekliden genişleyebilir.
4- yapılması gerekenler bölgede kırsalda pkk ya alan bırakmayacak şekilde yüklenilmelidir.bu yapılırken şehir de ve kırsal alandaki vatandaşa birinci derecede gözetilecek ve korunacak unsur olmalı,mücadelenin bölge halkına değil teröriste ve teröre karşı olduğu hissettirilmelidir.devlet eliyle ekonomik faaliyetler güçlendirilmeli,özellikle tarım ve hayvancılık bölgeye özgü koşullarla desteklenerek pkk ya ekonomik alanda söz bırakılmalıdır.
5- devlet bölgede yaşanan acı veren olayların izlerini silmelidir.pkk nın en çok sömürdüğü argümanlar bunlardır.geçmişte terörle mücadele adı altında yaşadığı faaliyetlerde ve uyuşturucu ticaretine adı karışmış kim olursa olsun adalet karşısında çıkarılmalıdır.
6-ağalık düzenine sert bir darbe vurulmalı,derebeyi gibi davranan kendisinde mahkeme gibi hüküm vermek yetkisi gören ağaların etkisi silinmelidir.aşiret ve ağalık sisteminin kaldırılması biraz hayalcilik bence ancak etkisi en aza indirgenmelidir.
Çok dogru demişssiniz 1992 yılında zaten pkk nın militan sayaısı 90bine dayanmış zaten bide ekonomik desteklerde baya baya haklısınız.
Saygılar.. Mesajı Paylaş

90 bin militan mı?? Bu rakamın kaynağı nedir? Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: orko_8 - 20 Eylül 2010, 20:44:25
90 bin militan mı?? Bu rakamın kaynağı nedir?

Tamamen sallamasyon. Üstelik bu, pkk propagandasıdır. Bir zamanlar köy çocuklarını "gerilla vurulmaz, görülmez, duyulmaz" diye kandırıp dağa çıkarıyorlardı. Böyle efsanelerin cahil halk üzerindeki etkisi malum...  Pkk militanlarının bugüne kadar tesbit edilen en çok olduğu dönem 1992 yılı başlarındanda 20 bin kişidir. Mesajı Paylaş

ruhumuz var teslim etmeden önce


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz