ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Küba ve Venezüella'dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Carrie Filipetti, Venezüella krizine ilişkin açıklamada bulundu. Filipetti, Türkiye'yi işaret ederek "Venezüella'daki diktatörlüğü desteklemeyi seçen herhangi bir ülkeye karşı kesinlikle sabrımız yok" dedi.
Venezüella ile ilgili son gelişmelere dair düzenlenen basın toplantısında konuşan Filipetti, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun Türkiye ziyaretinin hemen ardından bir Türk şirketi tarafından bu ülkeden satın alınan toplam 900 milyon dolar değerindeki altın ile ilgili soru üzerine, "Venezüella'daki diktatörlüğü desteklemeyi seçen herhangi bir ülkeye karşı kesinlikle sabrımız yok" dedi.
ABD'nin Venezüella'ya uyguladığı yaptırımların 'Venezüella yönetiminin finansal kaynaklarını sınırlandırmaya' odaklandığını belirten Filipetti, "Altın ya da petrol satışının gelirleri fakir Venezuela halkının değil, Maduro ve çevresinin cebine gidiyor. Venezuela halkı üzerinde daha fazla baskı kurmak için kullanılacak her para, bizim yalnızca yaptırım politikamıza değil, değerlerimize de aykırı" diye konuştu.
Venezüella'ya yapılan kaynak aktarımlarını çok ciddiye aldıklarını kaydeden Filipetti, "Bu paranın ABD müttefiki bir ülkeden gelmesi bizim için bir şeyi değiştirmez. Bu hareket tarzının sona erdiğinden emin olmak için elimizden geleni yapacağız" ifadelerini kullandı.
http://www.haber7.com/dunya/haber/2898253-abdden-turkiyeye-tehdit-kesinlikle-sabrimiz-yok
Dünyanın en zengin petrol yatakları niye benim kontrolümde değil diye bas bas bağırıyor. Adam belki diktatör ama seçimle gelmiş. Belki hileli seçimle gelmiş ama seçilmiş. Adam petrol ve diğer kaynaklardan gelen gelirleri cebe indiriyormuş. Olabilir. O oradaki halkın aptallığı. Sana ne?
Bana bu hikaye pek yabancı gelmedi ama neyse konuyu saptırmayalım.
Sen dünyanın polisimisin?
Ülkeyi ekonomik ablukaya alıp, çıkardığı petrolü sattırmayıp, halkın ızdırap çekmesine sebep gene ABD. Ondan sonra neymiş efendim diktatörmüş.
Peki senin desteklediğin dikta rejimlerine ne diyeceksin?
İki yüzlülük ve çifte standardın alası.
Maduro dünyanın en parlak demokratı olsada Amerikan himayesinde olmadıkça piyasayı en kötü diktatör olarak satılır.
Bizim şansımız herhalde hidro karbon zengini olmadığımız.
Biz Coğrafi zenginiz. Onun için üzerimize oyunlar oynanıyor.
Bulunduğumuz coğrafya çok hassas!
1823 'te donemin Amerikan baskani Monroe tarafindan ilan edilen ve sonradan "Monroe Doktrini" olarak adi gecen politika var.
Eger Avurpali herhangi bir devlet guney veya kuzey amerikada bagimsizligini kazanmis ulkelere mudahale eder veya ic islerine kasirisa yapilan hareket Amerikaya karsi yapilmis sayilir diyor ozet olarak.
Uc asagi bes yukari gunumuze kadar eklentilerle devam etmis. Uzun lafin kisasi "Amerika kitasi benim" diyor.
Eskiden Avrupalilari disarida tutmak icin uygulanmis, sonra komunizmi disarida tutmak icin, simdi de Rusya ve Cini disarida tutmak icin uygulaniyor.
Sasirtici bir yani yok yani...Oradaki her ulkeye dogurdan dolayli hep mudahale etmistir, bos birakmaz..
Genelde doguran askeri mudahaleye pek yanasmamis o ayri, hep saman altindan su yurutme tarzi ama tabi dogrudan mudahaleleri de var.
1895'te Ispanya ile savasmis, Kuba bagimsiz olsun diye
1986 da Grenadayi isgal etmis vs vs
Venezuela'da istedigi olana kadar kasir...
Rusya ve Cin'de Amerikanin basina bela olsun diye kasir..
Olan kafalarini calistirmazlarsa halka olur, o kadar petrol ama ac ve acikta..