Selamlar,
4NG Savaş uçaklarında elektronik kumanda yüzeylerinden dolayı, manuel stabil süzülme açısı tam dengede istenmez. Uçuş kontrol yazılımı burada uçağın süzülme, hücum açısını ve gerekirse takatini kontrol eder.
TAİ Mühendislerinin bir vidaya binen yükleri dahi aylarca kontrol-test ettiğini bilen biri olarak, ilk uçuş teker kesme ve belki 4-12 dk. bir alçak süzülme olacaktır. Böyle olması da gerekir. Kritik olan bu uçuşta, uçuş kontrol bilgisayarındaki yazılan yazılım... Yeni tanımlı bir uçak için bunu yazımı-entegrasyonu bittiyse ve aşama testleri tamamlandıysa, uçak kısa sürede olsa kaldırılır. yazılımın testlerinden biri dahi yetişmezse uçak beklemelidir ki aksi durumda sonuçları proje için ciddi sorunlar doğurur.
Ayrıca genel konu olarak; "Kuvvet istedi" söylemi. Kuvvet, imkansızı değil mümkün olanı ister ve sürekli projeksiyonlar yaparak önceliği temel ihtiyaç olarak belirler. Örneğin Tankı haklı olarak Kuvvet istedi ve ilerde yapılacaksa Altay'ın isterlerini iletti ama 2009 kısa vadeli tedarikte, ortada olmayan Altay'ı doğal olarak talep etmedi. Yani "temel ihtiyacım ama yerlisi gelene kadar beklerim" gibi irrasyonel yaklaşımlar Kuvvetlerden beklenmemeli... Yaptığı projeksiyona dayalı tedarikteki aksamaların neye mal olacağını en iyi Kuvvetler görür.
Şuan Kısa vadeli tedarikte ise F-16, hala Tank, Firkateyn istiyor ama mesela Atak-2'yi, ANKA-3'ü, bunun gibi sürekli gündem yapılan birçok projeyi Kuvvet talep etmedi çünkü elzem olan ihtiyaçlarının teminin gecikmesi durumunda neler olabileceğinin farkında ve "olmazsa olmaz"larını istiyor.
Yapılanlar yanlış mı? Elbette değil hatta geç bile kalınmış, ancak etkin olmak için ana projeler ayıklanmalı, tüm irade ve kaynağın belirli projeksiyonlarda yönetilmesi artık kaçınılmaz, bu projeler yelpazesini popülizm unsuru gibi algılayıp, zamansal savrulmalara devam edemeyeceğimiz aşamalardayız...
Gerçekliğimiz neydi ve Gerçek ne, Tanımımız neydi ve tanımlanan ne, Projeksiyonumuz neydi ve gerçekleşen ne, Hedeflerimiz neydi ve biz neresindeyiz? Bunları ıskalamaya devam edip, gerçeklerin yerine popülizmi, beklentiyi ve her şeyden biraz anlayışını koymaya devam edersek, bir kaç seneye bambaşka bir gerçekliğe uyanmamız kaçınılmaz olacaktır.
Yaşar Hocam,
Objektif bakan her kişi belirttiğiniz konuları görüyor ve katılıyor ancak konu özünden kimi zaman öyle farklı motivasyonlarla savruluyorki; Teknik veya ileriye dönük projeksiyon analizinde dahi, gerçekler karşı muhatabında bilinç yerine taraf bulmayla sonuçlanabiliyor..
Çok güçlü ordumuz mu var! Kime ve neye göre? Suriye, Irak ve İran'a göre mi? Yoksa konvansiyonel sistemlerden yoksun terör örgütlerine göre mi veya sana saldırması olası gördüğün motivasyonda olan disiplinlerin saldırısında kara kuvvetine mi ihtiyaçları var?! Tekrar düşünelim ne kadar güçlüyüz?
Yine söylüyoruz; Bazı elzem alanlardaki projelerin, konjonktürel açıdan zamanı aşılmak üzere! Belirli temel projeleri öncelemeli aksi halde Ülkenin geleceği açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Diğer yandan ancak tüm bunlarla eşgüdümlü olarak, Ülke geleceği adına tehlikeyi biz zaten çoktan satın almış da olabiliriz? oda ayrı tartışma konusu.