Türkiye Ekonomisi

Başlatan BlackHawk89, 06 Nisan 2018, 11:55:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 27 Kasım 2018, 15:18:56
Alıntı yapılan: Canik - 27 Kasım 2018, 15:12:04
Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 27 Kasım 2018, 13:57:56
Bizler Osmanlıya kızıyoruz . Neden Amerikaya gitmedi veya coğrafi keşiflere katılmadı diyoruz. Adamlar ne güzel abd'den altınları gümüşleri getirmiş ve ekonomilerini çoşturmuşlar diyoruz.

Ancak şu an yeni bir Amerikanın keşfi gerçekleşiyor ve biz bundan bir haberiz ve büyük ihtimal gelecek nesiller bundan dolayı bize öfkelenecek.

Biz bu yeni nesil Amerikanın keşfine SPACE MİNİNG yani UZAY MADENCİLİĞİ diyoruz. Dünyanın egemen güçleri şu sıralar dünyanın dış çeperinden dünyada aşırı pahalı ve aşırı değerli madenler getirmeye çalışıyor.

İlerde bu madenlerle üretebilecekleri yeni nesil askeri ve sivil teknolojiler sanayi ürünleri ile dünya ekonomisini kuşkusuz fethedecekler.

Ha biz ha deyince buna dahil olamasakta çalışmaları hızlandırıp çeşitli bu konudaki ortaklıklara yatırım yapmalıyız. Yoksa gelişmekte olan bir ülkeden köleleşmekte olan bir ülkeye dönebiliriz.
Uzaydaki madenleri mi isleyecen!Elinin altındaki boru , toryumu islede uzaydakiler eksik kalsın!

Boryumu bu kadar abrtmaya gerek yok verimli bir tuzdur sonuçta. Bazı kullanılabileceği alanlar var zırhtır, yakıttır o konuda da uğraşıyoruz. Toryum ise nükleer tercihlere bağımlı bir madde biraz.

Benim üstte bahsettiğim bu maddeleri ilk olarak getirmek veya getirecek şirketlerde ortak ve söz sahibi olmak . Keza uzay madenciliği yasalarına göre madeni bulan şirketler bunların sahibi olacak. Ciddi maden bölgelerini kaptırırsak çok pişman oluruz. İlk getirebilelim de işlemesi bir kenarda kalsın.
Bormatik ı duydun mu ? Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: Canik - 27 Kasım 2018, 18:02:40
Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 27 Kasım 2018, 15:18:56
Alıntı yapılan: Canik - 27 Kasım 2018, 15:12:04
Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 27 Kasım 2018, 13:57:56
Bizler Osmanlıya kızıyoruz . Neden Amerikaya gitmedi veya coğrafi keşiflere katılmadı diyoruz. Adamlar ne güzel abd'den altınları gümüşleri getirmiş ve ekonomilerini çoşturmuşlar diyoruz.

Ancak şu an yeni bir Amerikanın keşfi gerçekleşiyor ve biz bundan bir haberiz ve büyük ihtimal gelecek nesiller bundan dolayı bize öfkelenecek.

Biz bu yeni nesil Amerikanın keşfine SPACE MİNİNG yani UZAY MADENCİLİĞİ diyoruz. Dünyanın egemen güçleri şu sıralar dünyanın dış çeperinden dünyada aşırı pahalı ve aşırı değerli madenler getirmeye çalışıyor.

İlerde bu madenlerle üretebilecekleri yeni nesil askeri ve sivil teknolojiler sanayi ürünleri ile dünya ekonomisini kuşkusuz fethedecekler.

Ha biz ha deyince buna dahil olamasakta çalışmaları hızlandırıp çeşitli bu konudaki ortaklıklara yatırım yapmalıyız. Yoksa gelişmekte olan bir ülkeden köleleşmekte olan bir ülkeye dönebiliriz.
Uzaydaki madenleri mi isleyecen!Elinin altındaki boru , toryumu islede uzaydakiler eksik kalsın!

Boryumu bu kadar abrtmaya gerek yok verimli bir tuzdur sonuçta. Bazı kullanılabileceği alanlar var zırhtır, yakıttır o konuda da uğraşıyoruz. Toryum ise nükleer tercihlere bağımlı bir madde biraz.

Benim üstte bahsettiğim bu maddeleri ilk olarak getirmek veya getirecek şirketlerde ortak ve söz sahibi olmak . Keza uzay madenciliği yasalarına göre madeni bulan şirketler bunların sahibi olacak. Ciddi maden bölgelerini kaptırırsak çok pişman oluruz. İlk getirebilelim de işlemesi bir kenarda kalsın.
Bormatik ı duydun mu ?

Deterjan olanını söylüyorsaız lisansta çalıştığım internet mağzasından hr gün ucuz diye kutu kutu satardık kalitesizliğinden dolayıda yarısına yakını iadeye dönerdi. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Bormatik kalitesiz değil parasıyla bile bulunamıyor yok piyasada ayrıca satiliyorsa hangi markette var söyle bende alayım  mesele  bormatik değil  senin bildigin gibi kullanım alanı sınırlı değil çok geniş.Bormatik in özelliğine gelince içinde glikoz yok anlayabildiğini sanıyorum. Mesajı Paylaş


Türkiye'de bir ilk...
Motorin fiyatı benzin fiyatını geçti! Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 30 Ocak 2019, 15:33:57
Türkiye'de bir ilk...
Motorin fiyatı benzin fiyatını geçti!

Tamam vergi vermek vatandaşlık görevidir de o kadar ağır vergi yüküyle karşı karşıyayız ki yakında alıp verdiğimiz nefes sayısı kadar vergi alırlar diye korkmaya başladım. Mesajı Paylaş

#96
Alıntı yapılan: fırtına06 - 30 Ocak 2019, 23:45:08

Tamam vergi vermek vatandaşlık görevidir de o kadar ağır vergi yüküyle karşı karşıyayız ki yakında alıp verdiğimiz nefes sayısı kadar vergi alırlar diye korkmaya başladım.

Resmi kurumların çoğu özelleşti. Para basan yollar, köprüler vs. Devletin giderleri sürekli artarken gelirleri ise neredeyse sadece halktan alınan vergiler olarak kaldı!

Ülkemizin ekonomisi genel olarak inşaat sektörü sayesinde ayakta duruyordu. Pek çok konut yapıldı. Þu meşhur faiz lobisinden alınan uzun vadeli krediler sayesinde bu çark belli bir süre döndü. Uzun vadeli, düşük faizli kredilerle vatandaşlar ev, araba vs aldılar. Tabi o uzun vade süresince gelirlerini bağlamış oldular. Alabilen aldı. Piyasa doyuma ulaştı ve sonunda tıkandı. Artık alan neredeyse yok. Çünkü herkes borçlu! Daha ne alabilecekler! Senelerini borç ödemeye adamışlar!

Ekonominin bugünkü kötü durumunun nedenlerinden biri bu sadece!

Güçlü ekonomi için  üretmek ve ürettiğini dışarıya satmak gerekir. Biz ise tam tersini yapıyoruz. Önceden ürettiklerimizi geliştirmek yerine artık üretmiyor, neredeyse her şeyi dışarıdan alıyoruz! Vahim hata!

Nefes konusunda sana katılıyorum. Diyorum bu aralar zaten, yakında hepimize birer gaz maskesi takacaklar. O maskede bir de sayaç olacak. Aldığımız nefesi metreküp olarak faturalandıracaklar! Ödemedin mi nefesini kesecekler! Gidişat onu gösteriyor!  ::)

Azla yetinen, kolay yönlendirilebilen, basit teknolojilerle uyutulabilen, düşük eğitimli kalabalık nüfus yerine; sürekli gelişmeyi, daha iyisini yapmayı hedefleyen, başarmaya çalışan, uzman seviyesinde çok iyi eğitimli, yüksek bilinçli, kalabalık olmayan nüfus ve yüksek teknoloji... Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Sn Skywolf yapmış olduğunuz yorum malesef ve malesef gerçeğin taa kendisi olmakle birlikte bazı arkadaşlar yorumunuz hakkında pek mutabık kalmayacakları kesin .Her durumda doğruyu söyleyebilmek irade ister benden size +1

Beyler eksilernizi Skywolf değil bana verin ben kolleksiyonculuğu severim. Mesajı Paylaş

https://www.youtube.com/watch?v=73mKUu38MsM&t=7s

Bir çoğunuz görmüştür ancak şu videoyu bir kez daha gözlerinizi kapatıp dinleyin. Bu anın şöyle bir önemi vardır. Türkler tarihin her döneminde ilk 3-5'de olmuş bir millettir. Ancak bir kaç zaman vardır ki Türklük işte o zaman tüm dünyaya aleni olarak ALEM BUYSA KRAL BENİM  demiştir. Bu durum sadece 2 anda olmuştur . Birisi Atilla'nın avrupa seferi diğeride işte bu kanuni dönemidir. İstanbulun fethi ve 2. ve sonrası haçlı seferlerinde haçlıları ezdikten sonraki dönemler daha düşük yoğunluklu olarak söylenebilir.

Peki biz bunu defalarca nasıl başardık ?

Osmanlı bunu öyle ruhani evliyalarla felan değil bir zahati Eğitim, bilim, üretim ile başardı. Osmanlının başarısı dünyanın en iyi eğitimli ve en gelişmiş ve teknolojik silahlarını üretip kullanan ordusuna sahip olup, tımar gibi dönemin en etkili tarımsal üretim ve vergilendirme sisteminden , sefer ganimetinden, ipek yolu gelirlerinden ve tekstil üretiminde Hindistanla dünyanın en büyük üreticisi olması (dönemin en büyük sanayi kolu otomotiv, bilişim vs gibi düşünün) sayesinde dünyanın en büyük ekonomisi olması ve eğitimde ve bilimde günümüzün üniversitesini karşılayan gelişmiş bir medrese ağına sahipti ve gerçekten bilim yapılan yerlerdi. Anadoluda bir sürü tıp , uzay gözlem fizik ve matematik medreseleri vs. vardı. (Kanuni dönemine kadar ) ve burdan gelen bilgi üretimini askeri ve üretim alanlarında kullandığından dolayı buralara geldi.

Biz bunu böyle başardık.

Yani şu an Ordumuzu milli silahlarla ve dünyanın en iyi eğitim talimatnameleri vs. ile donatmak ve eğitmeliyiz. Ama onun için ülkemizin sağlam bir ekonomisi olması lazım . Tabi ki bunun içinde iyi bir eğitim sistemi lazım.

Ekonomi konusunda ;

Bu iş şu anki gibi şu sektöre teşvik bu sektöre teşvik , gıdım gıdım ihracatı her alanda arttırmaya çabalayalım. Böyle olmaz. Bunun bazı sebebleri var. Daha sonra açıklarız. Artık devletin devletçi yüzünü gösterip kollarını sıvayıp tüm imkanlarıyla bazı sektörlerde sübvanse devlet kuruluşları kurmalıdır. Tıpkı savunma sanayisi gibi .

Savunma sanayisi nasıl parlamıştır ?

Alım garantisi, Ordu isterleri ve standartları ve o standartlara çıkmak için gerekli teknolojiyi transfer, arge vs . yöntemiyle elde etme planlamasını yapan bir ssm.

Bu mekanizmayı ev elektroniği, otomotiv, elektronik vb. sektörlere uygularsak verim alırız. Tabi herşeyden önce tarım ve haycancılığı canlandırmak lazımdır ki .  Burada birazda tarım ve hayvancılık bakanlığının tekrar silbaştan yapıp , Tarımda ve Hayvancılıkta şirketleşmeyi desteklemesi gerekirse devletleştirip devlet çiftlikleri kurup toplu olarak arazileri kiralayıp çiftcileri burda sabit düşük ücretle çalıştırması ve modern ve makineleşmiş tarımı devlet eliyle uygulaması lazımdır. Yoksa bizim çiftçimizden ne bilinçli tarım yapar, nede verim alır . Buna güvenirsek işimiz yaş.


O yüzden ya devlet başa ya kuzgun leşe. Ne bizim sanayimiz avrupalı sanayici gibi eğitimli risk seven vizyoner ve edepli ki sübvanse ve teşviği kullanabilecek birileri değildir. Nede çiftçimiz Avrupa çiftçisi gibidir. O yüzden devletin kollarını sıvaması lazım. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Yukarıdaki alıntıya eleştiri olarak; Kanuni döneminin öyle pek de methedilecek bir dönem olduğu kanaatinde değilim -ki tarihçiler; Kanuni dönemini, gerilemenin başlangıcı olarak kabul ederler. Dönemin şa' şası, geçmişin mirasından gelmektedir. Kaldı ki Osmanlı Devletinin en parlak dönemi olarak Fatih dönemi gösterilir. Kanuni dönemiyse, bağnazlık sürecinin iyice devlete egemen olduğu dönem olarak tarihe geçmiştir. Örneğin Osmalı' da çokça meşhur olan Kadızadeliler Hareketi vardır. Bu adamlar o kadar bağnaz insanlardı ki, Padişahı kışkırtmaları sonucu; döneminin en meşhur matematikçisi olan Takiyüddin Raşid' in kurmuş olduğu rasathaneyi, denizden top atışlarıyla yıktırmayı başarmışlardır. Zaten sonraki dönemde bu bağnazlık hareketleri, Osmanlı' nın başını yiyen en büyük belalardan birisi olmuştur. Günümüzde etkileri halen devam ediyor.

Kanuni' nin bir diğer yanlışı, ilk defa kapitülasyonları uygulayan padişah olmasıdır. İlk kapitülasyonlar bilindiği üzere Fransızlara verilmişti. Diğer ülkeler, kapitülasyonlarla elde ettiği ayrıcalıklar sonucunda Osmanlı pazarına egemen olmuşlar ve Osmanlı' nın geleneksel ticaret hayatını yok etmişlerdir. Öyle ki bu beladan kalıcı olarak kurtulmak Mustafa Kemal Atatürk' e nasip olmuştur. Bakınız, etkileri kaç yüzyıl devam etmiş!

Kısacası Kanuni Sultan Süleyman; öyle engin görüşlü, çağının ilerisinde bir insan değildi. Orta çağın diğer krallarından pek bir farkı yoktu. Büyüklüğü, devletin köklü geleneklerinden gelmektedir. Yani geçmişin mirasını yemiştir. Zaten akabinde çöküş başlamıştır.


Ekonomi politikalarına gelince de...

Tarım politikalarında şirketleşmeden daha çok kooperatifleşmeyi teşvik etmek lazım. Niye diyecek olursak; ne yazık ki Türkiye' deki şirketlerin %95' i ismen şirkettir. Þirket olmak demek; tüzel kişilik hukuki yapısının ''Limited şirketi'' veya ''Anonim Þirketi'' olması demek değildir. Þirketleşmenin beraberinde ''Kurumsal Kültür'' yada ''Kurumsallaşma'' getirmesi beklenirken; bir de bakıyorsunuz ki, şirketlerin %95' i adeta mahalle bakkalı veya ''adi şirket'' gibi yönetilmektedir. Bu anlayış devlet kademesinde de aynen mevcuttur. Örneğin diyorlar ya, devleti şirket gibi yöneteceğiz diye; oysaki devleti aile şirketi gibi yönetiyorlar. Aynı anlayış, en dipten en tepeye kadar aynı şekilde devam edip gitmektedir. Kısacası anlayışta bir ''taşralık anlayışı'' söz konusudur. Böyle şirketlerin uzun süre devam etmesi zaten beklenemez. Kaldı ki Türkiye' deki şirketlerin ortalama ömrü 15-20 senedir. Sonrasında ya tasfiyeye girerler ya da iflas edip batarlar. Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz