"Orta çağda yaşamıyoruz. Artık savaşlar enerji için yapılıyor." Doğru orta çağda değiliz ama savaşların esas amacı enerji değil bence. Eğer öyle olsaydı. Amerika Irağa, Libyaya değil Venezuella'ya, Peru'ye demokrasi getirirdi. Orada belki daha çok petrol var. Ama savaşlar hep ortadoğuda oluyor. Neden? Çünkü Bütün dinlerin kutsal toprakları burası. Hristiyanlar güya çağ atladılar haçlı savaşları tarih oldu. Tarih olduğu falan yok. İsmini, yöntemini değiştirdiler o kadar. Zaten Irağa, Afganistana girerken Bush "Bu bi haçlı savaşıdır" demişti hatırlarsanız.
Zaten sizde birlikten kuvvet doğar demişsiniz. Bende bundan bahsediyorum. İslam milletleri birleşse. Sağlam bir yönetim olsa bizi kimse durduramaz. Enerji desen var, toprak desen var, nüfus desen var, beyin desen var, coğrafi konum desen var, var oğlu var. Ama ne yazık ki bunları değerlendirebilecek bir birliğimiz, sistemimiz ve ortak yöneticimiz yok.
Din esaslı devletlere iki örnek; biri Vatikan, diğeri İsrail. Sizce bir yahudi veya hristiyan olmadığınızı kabul edersek bu ülkeden birinde yaşamak ister misiniz? Hiç sanmıyorum.
Bush'un öyle demesi birşeyi değiştirmiyor ki? Dünya iki büyük savaş yaşadı. Bu iki savaş da enerji kaynaklarına sahip olmak adınaydı. Tarihi biraz inceleyiniz. Aynı dine mensup olanlar birbirlerini yok ettiler. Sizin kendi ifadenizle Arap liderler batıya bağlı. Peki o zaman neden şimdi batı onları tasfiye ediyor? Batıya bağlı olduğunu öne sürdüğünüz liderlerin neden çoğu savunma harcamalarını ABD veya AB'ye değil de Rusya'ya yapıyorlar? Osmanlı petrolün varlığından haberdar olsadı acaba bu kadar kolay olur muydu herşey?
İslam milletlerinin birleşmesi kolay değil. Çünkü Araplar sosyal olarak gelişmemişler. Arap geleneklerini İlam kültürü olarak dikte etmeye çalışanları da var aralarında. İslamı kendi çıkarlarına göre kullanan yönetimlerin elinde bu şekilde kalmışlar. Bakınız demokrasi isteyen, gelişmiş bir ülke isteyen Arapların haline. Irak'da Saddam'dan kurtuldukları için seviniyorlardı. Hatta liderlerini de öldürdüler. Ama hergün patlayan bombalar nedeniyle 2 milyona yakın Iraklı sivilin hayatının kaybettiği konuşuluyor. Libya'ya bakalım; senelerce kendilerini yöneten lidere ses çıkarmaya cüret edemeyen Libyalılar, batının verdiği gazla liderlerini barbarca linç ettiler. Çok medenice bir davranış. Mısır'da durum nasıl? Mübarek devrildi ama nedense halk yine sokaklarda. Suriye nasıl? Kendi halkına acımadan ateş açan bir yönetim zihniyeti... Yerine gelecek olan farklı mı olacak. Hiç sanmıyorum. Ne yazık ki Araplar Osmanlı'nın kendilerini soyutlamasından beri hiçbir gelişim sağlayamadılar. Koyun sürüsünden farkları yok. Tabi sizin belirttiğiniz gibi bir çobanları olursa durum değişebilir. Tabi başka çobanlar da ortaya çıkarsa ortalık yine birbirine girer.
Ülkemizde bu konuda iki görüş var. Forumdan da görülebiliyor zaten. Kimi ben önce Türk, sonra müslümanım der. Türk soyundan olanlar benim kanımdan ama müslüman olduğunu öne süren Araplar bizi sırtımızdan vurdu der. Diğer kesim de aksini iddia eder. Tüm müslümanlar kardeştir, müslüman olmayanlar değil der. Bu komedi her zaman vardı. Oysa bizler dünyanın en zengin enerji kaynakları üzerinde yaşayan sefil milletleri bir araya getirebilirsek bütün bu komediyi ortadan kaldırabiliriz.
Evet laiklik din ve devlet işlerini karıştırmamaktır. Sadece müslüman olan insanların oluştırduğu bir ülkede laikliğe gerek yoktur belki. Ancak biz hem müslüman, hem de Türküz. Bunun avantajını çok iyi bir şekilde kullanabiliriz. Atatürk falanca şahsın kitabında yazdığı zırvalardaki gibi değildi. Atatürk'ten önce bu coğrafyada demokrasi yoktu bir kere. Osmanlı da bu nedenle çöktü. Atatürk cumhuriyet ile her kesime eşit hak verdi. Hepsinin eşit haklarla ortak bir amaç etrafında birleşmesi için çabaladı. Bunda da oldukça başarılı oldu. Onun hedefi de zaten bir an önce güçlü bir devlet haline gelerek eskiden yönetimimizde olan toprakları kendi istekleriyle tekrar yönetimimize dahil etmekti. Bunun en ilk örneği de Hatay Cumhuriyet'nin halkoyu ile Türkiye'ye bağlanmasıydı. Bir yandan hızla büyürken diğer yandan da komşularla ilişkileri geliştirmeye çalıştı. İlerisi içn hazırlık yapıyordu. Ancak onun ölümünden sonraki yöneticiler bunu ileriye götüremediler. İkinci dünya savaşı ve soğuk savaş yılları sonrasında arada kalan ülkemiz adeta yerinde sayar gibi çok yavaş gelişti. Bu gelişim soğuk savaşın sona erip dünyanın yeniden şekillenmeye başlamasıyla bizi daha da krize soktu. bu kadar geçen süre boyunca kendimizi sanki bir yere bağlamak zorundaymışız gibi AB'ye girmek için çabaladık. Oysa biz birilerinin tarafı olmak zorunda değiliz. Biz hem Türküz, hem de asırlarca İslam ülkelerine önderlik etmiş bir milletiz.
Bu nedenle sadece dine veya ırka dayalı değil, bize yakışan dünyaya hak ettiği adaleti sağlayacak, huzuru ve barışı getirecek, herkesin eşit haklarla refah içerisinde yaşayacağı, bilime büyük önem verilen bir birlik kurmalıyız. Bunu da hem müslüman olmanın, hem de Türk olmanın verdiği tarihi bağlarımızı kullanarak, sadece bazı kesimlerin görüşlerini kabul ederek değil, her kesimin görüşüne saygı duyarak yapabiliriz. Ayrıca bu şekilde İslam'ı daha büyük kitlelere tanıtabilir ve daha hızlı yayılmasını sağlayabilirsiniz. Yoksa bugün olduğu gibi kendimizi dünyadan soyutlayıp bu güzel dini birilerinin tekeline bırakıp, müslümanları terörist sanan bir dünya olmasına destek vermekten başka birşey yapmamış olursunuz.
Bütün bunlara dayalı olarakdaha geniş bir perspektiften bakarak Ankara merkezli, her ülkenin kendi içerisinde, kendine has yasalarının olduğu, ancak her birinin birliğe ait anayasayla yönetildiği, gelirlerin eşit olarak dağıtıldığı, buna bağlı olarak sosyal yapının da eşit şekilde yapılandırıldığı, Cebelitarık'tan Bering boğazına kadar olan coğrafya üzerinde tarihten gelen bağlarımızın olduğu bütün insanlarla dev bir federatif yapı oluşturabiliriz. O zaman küreselleşen dünyada kimsenin tarafı olmak zorunda kalmayız. Hiç kimse de bize hiçbirşeyi dikte etmeye cesaret dahi edemez. Gücün merkezi oluruz ve tarihimizde olduklarımızından da güçlü oluruz.
Osmanlı'da gayrimüslimler için ayrı mahkemeler, kadılar vardı. Toplum içinde de milliyetçilik akımları ortaya çıkana kadar Ermeniler, Türkler, Rumlar, Kürtler çok iyi yaşıyordu. Hatta Ermenilere "Millet-i Sadıka" deniyordu. Bende Hristiyan veya Yahudi bir devlette kendi mahkememe sahip olacaksam yaşayabilirim. Bizim modern sandığımız çoğu ülkenin anayasasında "hristiyan bir devlettir" ibaresi bulunuyor zaten. İncile el basıp yemin ediyorlar misalen...
Savaşlar tarihten günümüze hep dinler için olmuştur. Sadece bahaneler, ifadeler, tanımlar değişmiştir. Eğer her şey enerji olsaydı Amerika Venezuela'ya, Peru'ya, veya Orta Asya devletlerine girebilirdi. -Ki Orta Asya devletlerinden biri bir kaç yıl önce iç savaş yaşadı-.
Batıya bağlı olan liderleri Batı değil halk tasfiye ediyor.Batı sadece Kaddafiyi tasfiye etti. Yakında başka bir muhalif Ahmedi Nejat'ı tasfiye etmeye çalışacaklar. Orada iç savaş çıkaramayacaklarını anladılar. Dış müdahaleye hazırlanıyorlar. Diğerlerine hiçbir şey yapmadılar. Sadece uyardılar "şşşt ayıp oluyo" dediler. Bence bu uyarılar göstermelik. Mübareğin gitmesini istemiyorlardı... Esad konusunda kararsızım...
İslam milletlerinin birleşmesi kolay değil elbet. Şu anda yaşanan sancı bunu ispatlıyor. Kimse kolay demedi. Lakin İslam milletleri 10 yıl önce olduğundan çok daha fazla birbirini seviyor şu anda. Özellikle Türkleri...
Osmanlı'da demokrasi yoktu. Ama kurulduğu ilk 250 yıl demokrasinin cumhuriyet dışında ki hemen her kısmı uygulanıyordu. Sınıf ayrımı yoktu. Kadın-Erkek eşitliği vardı; Yazar bu konuya çok vurgu yapmış. O zamanki yazarların, seyyahların görüşleriyle desteklemiş. Mesela Osmanlıda birçok kadın derneği olduğunu, kadınlara çok değer verildiğini, padişah cuma selamlığındayken kadınlara gösteri yapma izni verildiği. Ve bu gösterilerde "açız" manasında padişahın önüne sakatat fırlatıldığı, kadınlara özel okulların olduğu kadınlara verilen değeri ispatlamak için anlatılmış. Ayrıca her dinden, milletten insanın dinini, dilini, kültürünü özgürce yaşayabildiğini, eğitim ve hizmet alabildiğini anlatıyor. -Osmanlının son kısımlarını ayrı değerlendiriyorum-. Şimdi söyleyin Allah aşkına. Şu yazdıklarım bugün ne kadar geçerli? Her insan dinini, dilini, kültürünü özgürce yaşayabiliyor mu? Kadınlar başbakanın önüne sakatat atabilir mi? Şu anda yumurta atılıyor ve dayak yiyorlar ne yazık ki...
Atatürk'e lafım yok. Lakin Atatürkçü olduğunu iddia edenler bu milleti birbirine düşürmeyi çok iyi başardılar. Alevi-Sünni birbirine düştü, sağcı-solcu birbirine düştü, Türk-Kürt birbirine düştü. Demek ki biryerlerde yanlışlık yapıldı.
Ben islam birliğini isterken bugünkü İran, Afgan yönetimi gibi bir yönetim istemiyorum. Öyle olursa dünya bizi gerçekten terörist sanmaya devam eder. Ben kurulacak islam birliğinin her kesime eşit mesafede olmasını. Fakat içinde bulunan ülkelerin müslüman ülkeler olmasını istiyorum.
Cebelitarık'tan Beringe derken tam olarak neresini kastediyorsunuz? Bunun içinde Avrupa, Rusya, Çin falan var mı?