"Fransa'nın iddialarını hayata geçirecek gücü var ama kısmen bu güce sahip. ABD bile kendi çıkarı olunca Fransa'ya bastı tokadı. Fransa buna cevap verebildi mi? Hayır."
evet; ama kısmen doğru sayılır bu.
tokadı basma konusu epeyi karışık, cevap verme konusuysa başka bir alem.
öncelikle beklediğiniz manada bir cevap verme çabasına gerek yok, Fransa'nın son on yılına baktığımız zaman ABD ile ilişkilerinde bazı tercihler yapıyor, ha, gerçi son on yıldan daha öncesinde de kendilerini mesela bir Baltık ülkeleri kadar ABD'ye yaslamamanın yollarını bulmuş ve işletmişlerdi zaten.
baktığımız zaman bu yolların en belirgin başlıklarından birisi de savunma sanayi politikalarında kendini gösteriyor.
bir elleriyle ABD ve diğer batılı ortaklarla ortak projeler geliştirirken zurnanın zırt dediği tüm projelerde diğer eliyle ulusal ve özgün çözümler ortaya koyuyor, bunu lafta yapmıyor, kendi başına savaş uçağı üretebilen birkaç ülkeden birisi, kendi başına uzaya erişen birkaç ülke arasında felan.
bu Fransa'da zaten kökleşmiş bir politika, ABD ile dost olmalarına güvenip tümden onlara dayanmaktan kaçıyorlar, kendi sanayilerini bir şekilde ayakta tutmayı tercih ediyorlardı zaten; ama son on yılda bu politika az daha katılaştı.
hatırlarsınız, ITAR sistemine takılma kaygısıyla alternatif alt sistem aradıklarına dair haberler de çıkmıştı.
burada sormak gerek, acaba kime ne satma ihtimalleri var da ABD ITAR rejimine takılacaklarını düşünüyorlar?
takılacaklarını düşündüklerine göre, Amerika'nın hoşuna gitmeyecek bir ticaret arzusu var demek.
cevap ne olursa olsun Fransa'da on yıldır ABD ile yeni bir güzergah oluşturma eyilimi vardı zaten, yani Fransa'nın yeni bir cevap üretmesine gerek yok, zaten on yıldır sistematik bir cevap veriyorlar yaptıkları ve yapmadıklarıyla.
bu cevaplar sinsilesini de iyice kurumsallaştırıyorlar anlaşılan.
batı masasında yeniden bir konum alma hali açıkça görülüyor, öyle ABD'nin beş büyük ülkeden birinin ağzına tokat atması o kadar kolay değil.
tokat atmak kolaysa NATO toplantısında atsalardı o tokadı.
Biden NATO toplantısında nerdeyse herkesle tek tek görüşmek zorunda kaldı birşeylere ikna etmek için, yine de sonuç şimdilik istediği gibi değil, fikirleri ha deyince kabul görmüyor kimsenin.
k
küreselleşme, bize 1990'lı yıllarda anlatılan küreselleşme olamadı.
şimdi herkes, kendi alanında kendi küreselleşme tanımını yapıp uygulamaya koymaya çalışıyor., olan biten bu.
Dünya, bir süre daha sınırları tamamen kaldırılmış kocaman bir köy olamayacak belliki, onun yerine, herkes kendi köyünün sınırlarını kabul ettirip köyünün ağası olacak geçiş aşamasında.