Bora balistik füzesi artık “Combat Proven”
30 Mayıs 2019, 08:29
Hakan Kılıç
Hakan Kılıç
Pençe Harekatı’nda Bora balistik füzesinin kullanılması Türkiye’nin kendi üretimi balistik füzelerin sahaya indiğinin bir güç çarpanı olarak gerçek savaşta tıpkı F-16’lar, Fırtına Obüsü, MİLGEM veya Atak helikopteri gibi olduğunu gösteriyor. İlk defa gerçek savaş şartlarında ve gerçek hedefe doğru kullanılan ve medyaya servis edilen (en azından biz öyle biliyoruz) Bora kısa menzilli balistik füzesi (SRBM) artık savunma sanayi deyimi ile “Combat Proven” yani savaş şartlarında denenmiş, kendini kanıtlamış.
Malum Bora balistik füzesi ile IDEF-17’de ROKETSAN standında tanıştık. Ancak orada ROKETSAN çalışanlarından öğrendiğim kadarı ile aslında envantere 2014 sonlarında girmiş ama bu gizlenmiş. Katı yakıt motoru olan 7,3 m boyunda 610 mm kalınlığında 470 kg harp başlığı taşıyan füze GPS ve destekli ataletsel navigasyon güdüm sistemlerini kullanıyor ve kendi sınıfındaki füzelere göre CEP mesafesi yani dairesel sapma mesafesi oranı çok düşük.
Dolayısı ile dün Hakkâri-Derecik’ten Hakurk Kampı’na doğru ateşlendiğinde de muhtemelen kampın rastgele bir yerine düşmedi ve toplantı yeri, eğitim sahası, sığınak, cephanelik veya ulaşım güzergahı vb. kritik öneme sahip bir noktaya düştü.
Şimdi önce bu kampın önemini, sonra balistik füzenin önemini, sonra da bu atış ile verilmek istenen mesajı tartışalım.
Aslında 280 km menzilli olan ancak sonradan öğrendiğimize göre Derecik’ten ateşlenen füze Harkurk kampı veya civarına gittiğine göre 100 km dahi uçmamış yani daha yakın bir hedefe atılmış ki bunda garipsenecek bir şey yok. İlla uzağa atılacak değil. Sadece belli bir mesafeden daha yakına atılamıyor.
Hakurk’a gelince alınan istihbaratların kamp çevresinde terör unsurlarının yaz dönemi faaliyetleri için yoğun hazırlık, toplanma ve lojistik hazırlık faaliyeti yaptığını gösterdiği yazıldı, çizildi. Buranın terör örgütü için kritik önemdeki bir kamp olması bir yana Suriye'nin kuzeyindeki terör bölgelerine geçişte kritik bir konumda olduğu ve Türkiye’ye terör ihracında geçici bir konaklama tesisi gibi olduğu ve lojistik/eğitim/dinleme/motivasyon tesisi gibi hizmet ettiği söylenmekte idi.
Balistik füzeler dünyanın en etkili psikolojik harp silahıdır. Bu psikolojik etkide hedef yani savaşma azmi, moral ve motivasyonu kırılacak olan hedef düşman ülkenin sivil halkı da olabilir, ordusu da sadece komuta kademesi de hatta sadece devlet yönetimi devlet başkanı, kralı, hükümeti vb. Tarih 2.Dünya Savaşı’ndan başlayıp Afgan-Rus Savaşı’na, Çeçen-Rus Savaşı’na, 1.Körfez Savaşı’nda Saddam’dan, öncesinde İran-Irak savaşına kadar sayısız örnekleri ile dolu. Bunları ayrıntısı ile yeni çıkan bir kitapta bana ayrılan kısımda yazdığım için ve burada köşe yazısını uzatmamak için girmiyorum. Sonuçta intikam, almaktan saturasyon saldırısı ile koca bir üssü işlemez hale getirmeye varana kadar çok yönlü bir kullanımı var ve en önemli özelliği her silahın her şeyin çaresi, panzehri bulunmasına rağmen yetmiş küsur yıldır her türlü balistik füze savunma sistemi ve onların piyonları anti-balistik füze sistemlerine rağmen (PAC, SAMP-T, THAAD, SM-3, GBI, Arrow, Iron Dome vs.) hala daha %100 hatta %70-80 garantili önleyen bir sistem geliştirilemedi. Balistik füzeler tabiatı gereği kendisinden kat kat maliyetli ve kat kat yüksek teknoloji içeren anti-balistik füzelerin hep 1-0 önündedir ve görünen o ki daha on yıllarca bu çok değişmeyecek.
Dolayısı ile yukarıdaki paragrafa dönecek olursak Harkurk Kampı Pençe Harekatı’nın önemli stratejik hedeflerinden biri idi. Yani bazılarının dediği gibi ben milyon dolarlık Bora’nın çok boşa gittiğini sanmıyorum. Evet daha kısa menzilli topçu roketlerimizden Bora yerine birden fazla da atabilirdik ancak hedef ne idi? Daha da önemlisi “zamana duyarlı hedef” söz konusu muydu? Yani bugün atalım mı dediler? Yoksa, aniden gelişen bir durum/istihbarat karşısında burayı bir iki dakika içinde ne ile vururuz dediklerinde birileri “O bölgede Bora bekliyor en iyi tercih o” mu dedi?
Bu sorular bize muallak. Ancak 3-5 terörist imha etmek için koca füze harcanmayacağı aşikâr. Diğer yandan çeşitli alternatifler var. Zaman meselesini geçince o sırada bölgede hava harekâtı yerine tercih edilmesi daha az riskli görülmüş olabileceği gibi gerek test gerek personel eğitimi açısından veya gerçek savaş ortamında testi ve daha da ilerisi dünyaya “Combat Proven” olduğu göstermek için Sinop’tan Karadeniz’e atmaktansa harekatta kullanmayı denemiş olabilirler.
Ancak ben dün başka bir gazeteye verdiğim röportajda da belirttiğim gibi tüm bu ihtimal ve hedef durumlarından daha ziyade Bora’nın politik, siyasi bir mesaj daha da ilerisi bir “Hard Power” mesaj enstrümanı gibi kullanıldığını düşünüyorum. Bu mesaj balistik füze cenneti Rusya veya İran’ı (İran kendi başına balistik füze geliştiren, onlarca çeşit ve çok daha uzun menzillerde füzesi olan Ortadoğu’nun balistik füze deposudur) ana kara yönünden düşündürmeyecektir. Aynı şekilde hem NATO üyesi olduğu için hem de ana karası ve Ortadoğu’daki üsleri menzilimizin çok ilerisinde olan ABD ve İngiltere gibi ülkeleri. Mesaj sadece ana karası yönü ile İran gibi dünyanın balistik füze cenneti olmadığı için Yunanistan’ı rahatsız edebilir. Fakat bütün bunlara rağmen mesaj yine yukarıda saydığım ülkelerin tamamına idi. Çünkü hepsi bölgede top koşturuyor.
Şöyle ki: Rusya, İran, ABD, Esad ve Kuzey Irak’taki grupların Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta çeşitli planları var. Bu ülkelerin tamamı (İsrail, Almanya, Fransa ve İngiltere’yi de katalım) bize karşı tüm güney sınırımız boyunca bize karşı çeşitli ırk, mezhep, örgüt ve milletten terör unsurlarını destekliyor. Birinden S-400 diğerinden F-35/F-16 diğerinden Altay tank şanzımanı alacak olmamız veya diğeri ile SAMP-T ve diğeri ile MMU TF-X yapacak oluşumuz bunu etkilemiyor ve engellemiyor. Birisi terör örgütüne göstere göstere tırlarla silah veriyor, diğeri benim silahımı al sen ver diyor, diğeri baş kentinde büro açıp adamları sokaklarında serbestçe dolaştırıyor, üstelik terör örgütü bile demiyor ve utanmasa Türk yetkililerin olduğu toplantıya PYD’yi nerede ise çağıracaktı. Diğerleri malum 30 yıldır PKK’ya en çok silah satan Avrupa ülkeleri ve hala daha “Şu terörist, şu kadar askeri şehit etti” dediğiniz de size kolay kolay iade etmiyor. Yani karşımızda bir “Kutsal İttifak!” var.
İşte tüm güney sınırımız boyunca saydığım ülkeler Esad ve Fırat’ın iki yakasında kuzeyde kalan kısımlarındaki oluşumlara uzun menzilli ateş destek vasıtaları Fırtına obüs, topçu roketleri vb. ve İHA-SİHA, muharip uçaklar ile verilen mesajlar ile bugüne kadar “Buradayım, izin vermem” derken “Combat Proven Bora” ile “Herhangi biriniz uçuşa yasak bölge ilan etse bile fark etmez, Bora ile vururum” demiş olduk. Yada “Artık SİHA’dan çok daha hızlı ve etkili (daha ağır bomba) müdahale edecek bir şekilde uçak-SİHA sokamayacağım bölgede siz birilerini korusanız dahi ben vurabilirim” demiş oluyoruz. (Balistik füzelerin maliyeti çok yüksek olduğu için SİHA’ların önemi ve tercih edilmesi tartışılmaz, yanlış anlaşılmasın. Balistik füze 3-5 hatta 300-500 kişilik gruba atılacak bir füze değildir ve bu şekilde savaşın sürdürülebilir maliyeti kavramları alt üst edilir. Ancak bu istisna olayda farklı durumlar, dediğim gibi tek seferlik bir mesaj veya test unsuru veya çok önemli hedef var).
Türk roket teknolojisi ve balistik füze kapasitesinin, Rusya, İran, İsrail ve savaş öncesi ve yok edilen kapasitesi ile Irak ile kıyaslandığında geri kalmış olduğunu görsek de ve bunda her zaman söylediğim gibi en büyük faktörün “Erken kalkan yol alır” misali 2000’lerde yani geç başlamamızın etkin olduğunu inkar edemeyiz. Ancak çok geç başlamamıza rağmen kısa sürede kendi ayakları üzerinde duran Türk Balistik Füze Programı’nın nereye geldiğini göstermek amacı ile Bora kullanılmış olma ihtimalini de yani caydırıcılık gösterisi olma ihtimalini de göz ardı etmemek lazım. Bu vesile ile projede emeği geçen ROKETSAN çalışanlarını ve kullanıcı askeri personeli haddim olmayarak tebrik etmek istiyorum.