burada kimsenin bir şey çektiği de yok zaten.
ev, araba ve telefon satışlarına baktığımız zaman bu açıkça ortada.
milletin anlamadığı bir husus var aslında, bu ülke iyi veya kötü, doğru veya yanlış sosyolojik bir değişim geçirdi.
nedir bu değişim?
anlaşılacak bir dille tanımlayalım. eskiden İstanbul'da standart bir memur maaşıyla hanımı da çalışmayan bir insan yaşamını lüks olmasa da, lükse yakın bir standartta sürdürebiliyordu ve hatta emekli ikramiyesiyle de ortalama bir araç veya arsa alabiliyordu.
şimdi ise böyle olamıyor, artık İstanbul'da yaşayan 8 milyar altı maaş alan bir memur eğer eşi de çalışmıyorsa lüks veya lükse yakın yaşamakta güçlük çekiyor, kenara para atmak ise imkansız gibi bir şey oldu.
bu bize iki tane gerçek dayatıyor.
ilki, orta vadede İstanbul'da herkes yaşayamaz, bu nedenle İstanbul yavaş yavaş dışarı göç vermek zorunda gibi.
ben bunu da görüyorum, çeşitli nedenlerle İzmit ve Tekirdağ gibi yerlere göçen çok tanıdığım var.
tabi bu durumun diğer bir etkisi de Suriye'den gelenler için de İstanbul artık yaşanması zor bir şehir olacak ve onlar da zorlanacaklar.
bu değişimin ikinci etkisi de, orta vadede standart maaşlı bir memurluk artık gözden düşecek; yani kim oğlunun 4 milyar maaşla memur olmasını ister?
bir şey anlatayım, geçen yaz Tokat'ta evimizi boyatacaktık, boyacı da genç bir çocuk, yeni evlenecekmiş.
bizim evi tut dedik, kirasını sordu.
kirayı söyledik, genç ne dese beğenirsiniz?
"ben buraya bu parayı vereceğime 300 500 fazla verip havuzlu otoparklı ste içinde ev tutarım"
düşünün, boyacı diyor bunu.
eğer standart maaş alan bir memursanız şu lafı edemezsiniz, ben edemiyorum mesela.
çocuğum yüksek maaşlı memur olamayacaksa, standart memur olacağına kendi işinin patronu olsun görüşü yavaş yavaş oturacak bu ülkede.
standart maaşlı memurlar ise kendileri gibi çalışan bir eşle evlenmeyi tercih edecektir muhtemelen, bu şu an da böyle zaten.
benim tanıdığım evli arkadaşlarımın neredeyse tamamı, yine kendileri gibi memur eşlerle evliler.
çift maaş olunca İstanbul'da kiraların artması da zorlamıyor kimseyi.
hemen hepsi de iphone alıyor, bu aralar en çok iphone-11 alıyorlar.
evde iki maaş varsa z kuşağına süt de alınır, iphone de.
sorun şuradan çıkıyor, millet istiyor ki, 5 milyar maaşının iki buçuk milyarıyla yaşasın, kendi maaşının kalan yarısını ve eşinin maaşını doğru bankaya atıp para biriktirsin.
yahu! o 1980 model toplumsal hayattı, değiştik artık, hayat değişti.
buz dolabına iki milyar verirken telefona yedi buçuk milyar vermekte bir sakınca görmüyoruz mesela.
birinin ağırlığına bak, diğerinin ağırlığına bak yani.
artık 1980 model hayatı aramanın faydası yok, değiştik, Dünya değişirken biz tek maaşla yaşayıp, çocuk okutup, dişten tırnaktan arttırıp arsa almayı sürdüremezdik.
İstanbul dışında ev kiralarında da öyle çok anormal bir artış yok açıkçası; ama mesela fırsatçı uyanık takımı her yerde malesef.
Çayırova'da bir yakınımız için ev fiyatlarını araştırdık.
İstanbul'un dibinde burası.
bize mi öyle denk geldi bilmem, sorduğumuz tüm evler iskansız mesela.
ne zaman iskan alınacağını sorduğumuzda net bir cevap alamadık hiç birinde.
105m daire dört yüz bin,
kombi alana ait, + on bin,
tapu masrafı da var,
ben bu piyasayı biraz anladıysam, en sonunda da o iskanı senin başına yıkar satıcı.
105m ev sana geldi neredeyse dört yüz elli bine.
yakınımız kazık yiyeceğini anladığından hiç birini almadı; ama ne olacak?
emlakçılardan birisi arabadan inmeye tenezzül etmedi zaten.
nerede bu kriz?
cebimizde para var, adamlar arabadan inmeye tenezzül etmiyor, öbürü daireyi göstermeye bile gelmedi zaten.
Almanya'da tok esnaf var mıdır? bilmem; ama burada tok esnaf çok, emin olun öyle milletin açlıktan öldüğü bir kriz felan yok ülkede.
yukarıda yazdığım gibi, herkes kendi maaşıyla lüks yaşayıp, eşinin maaşının kuruşuna dokunmadan bankaya atmak istiyor sadece; ama öyle bir dünya yok.
kendi maaşınla lüks yaşayıp eşinin maaşını bankaya atmak istiyorsan yüksek maaşlı memur olacaksın artık; yoksa kiraların üç milyara dayandığı İstanbul'a eş durumundan tayin olup gelmeyiver bir zahmet.