Selamlar,
Bu koalisyon, bize kendi belirledikleri gündemle değil, Yunanistan'ın Adalar üzerindeki kışkırtma ve silahlanması veya Doğu Akdeniz'de MEB anlaşmazlığı sonucu çıkacak çatışmanın, savaşa evirilmesi sonucu oluşacaktır...
Çıkarlarımızın olduğu ve Ülke adına iyi sonuçlanacağı düşünülen geleceğin müspet olasılıkları kadar, şu anın kaçınılmaz-zorunlu tehditleri ile hareket etmenin, daha gerçekçi olduğu kanaatindeyim.
Böyle bir durumda da bu koalisyonun, çevreleme harekatında kullanacağı tüm üs ve lojistik merkezlerini etkili vuracak veya baştan caydıracak, silah ve Füze sistemlerinin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır, ki Atmaca Kara+Ktj 3700 ile 450+km. bu yüzden çok önemli bir kazanımdır.
ABD-Rusya arasında Ülke çıkarları için kurduğumuz "dengeleme" politikasının, bunlardan birinin olmadığı ve Çin'in olduğu denklemde kurulamayacağı düşülürse, Rusya'nın öyle veya böyle denklemden çıkmadan bu savaşı sonlandırması, diğer denklem seçeneklerine nispeten en uygun olanıdır...
Yunanistan ve arkasindakiler ile cikacak potansiyel savasta sizce nasil bir strateji olmali? Ukraynaya yapilan yardim ne ise Yunanistanada daha fazlasi olacaktir eminim, NATO silahlarina asina olduklari icinde Ukraynaya silah aradiklari gibi aramak zorunda da kalmazlar..
Ilk darbeyi biz vurursak kesin suclu olacagiz, ama karsi taraf ilk darbeyi vurusa bence epey bir zarar goruruz, askeri ve uretim tesisleri, cephanelikler vs...
Cok buyuk bir ilk darbe vurup karsi tarafi hareket edemeyecek hale getirmeye calisip, belki uluslarasi kamuoyunda "haksiz" durumuna mi dusmek , yoksa ilk darbeyi "emmeye" calisip sonra karsilik vermeye calismak mi daha mantikli?
Sahsen, her durumda haksiz konumuna sokulacagimizi garanti olarak gordugum icin, acimasizca saldirip (butun askeri ve savunma unsurlarina, daha uslerinden cikma firsati vermeden) 1 haftada isi bitirmemiz gerektigini dusunuyorum..
Yunanistan, tüm stratejisini ani ve güçlü bir saldırı üzerine oluşturmuş durumda, bunu yaptığı sistem alımlarından da görmek mümkün. Aklı başında bir ülke neden "bize saldıracaklar" deyip, savunma yerine saldırı stratejisi seçer? Ya artık onu savunacağına inandığı bir askeri güç teminatı vardır yada suçluluk psikolojisinin hastalıklı yansımasıdır... Yunanistan ise her ikisinin de onursuzluğunu hazmetmiş bir ülke olarak, Savunmasını ABD-Fransa'ya, kalleşliğini de militarizm ile bürokrasisine zerk etmiş bir garabettir...
Yunanistan'ın adaları silahlandırması veya MEB'de hak ihlali devam ederse, kısmi de olsa ilk mermi Lozan-Paris ve BM MEB anlaşmaları gereği bizden gelecektir, çatışma ve akabinde bunu savaşa evirme seçeneği Yunanistan'a bırakılacaktır...
Yunanistan'a bu noktada ABD ve "Batı" dan tam destek gelse de, hangi uçağı, hangi üssü, hangi limanı ve gemisi olursa olsun, ABD Çanakkale'yi tutsa bile tüm hedefler TSK'nın angajmanı içinde olacağından, 48 saat içinde bu unsur ve alanları kullanamaz duruma gelecektir.
ABD'nin böyle bir durumda dahi, aldığı üslerin karşılığında Türkiye'nin kara harekatını engelleyeceğini ve siyasi destek vereceğini taahhüt etmiş olmasını da unutmamak lazım. Bu yüzden küçük küçük adımlarla, adalarda büyük sonuçların beklentisine girmelerinin sebebi de budur.
Oysa büyük sonuçlar büyük adımlarla, büyük adımlar da ancak büyük kararlarla olur ve Türkiye zamanı geldiğinde (çok uzak değil.) hangi adımı ne zaman ve nerede atacağının kararını zaten vermiş köklü bir Devlettir...