Ülkemizin Japonya, G. Kore, Almanya vs gibi ülkeler kadar gelişmişlik seviyesi yakalayamamasının en büyük nedeni, bireylerin ülke sevgilerinin ideoloji sevgilerinden çok az olması. Ülkeleri için değil, ideolojileri için yaşıyorlar. Kendi ideolojilerinde insanları insan olarak kabul ediyor, diğerlerine yaşama hakkını bile çok görüyorlar. Tümüyle bir olduğumuzu, o birliğin bir tarafına zarar verildiğinde tümünün bundan olumsuz etkilendiğini göremiyorlar. Ne yazık ki bir saplantı haline getirilmiş. İnsanlar sürekli birbirlerinin fikirleriyle yarış halinde. Bugün olan biteni göremiyorlar. Geçmişte yaşıyor ve kendilerini haklı çıkartacak bahaneler üretmeye çalışıyorlar.
A partisi iktidara geliyor, önceki B partisinin neredeyse bütün projelerini rafa kaldırıyor, işini çok iyi yapanlar da dahil tüm kadroları değiştiriyor, kendi ideolojisine hizmet edenleri yerleştiriyor. İhaleler vs hep kendi ideolojisindekilere veriliyor. Sürekli zenginleşiyorlar. Bir yandan da yargı dahil tüm güce sahip olmaya çalışıyor, B partisindeki eskileri ve kendileri gibi düşünmeyenleri yargılıyor, suçluyor ve hatta karalıyorlar.
Bir süre sonra A partisi gidiyor, yerine C partisi geliyor. O da aynı şeyleri yapıyor.
Kişiler ve isimler değişse de bu kısır döngü sürekli devam ediyor.
Millete hizmet etmek net görevleri olması gerekenler, birbirlerinin altını oyma, gücü ele geçirme kavgası içerisinde kendilerini kaybedebiliyorlar.
Tüm bu çekişmede güce sahip olmak için de demokrasiyi kullanmaları gerekiyor. Çünkü ülkenin kuruluş yapısı buna mecbur bırakıyor. Demokrasiyi kullanabilmeleri için de halkın desteğine ihtiyaçları bulunuyor. Ele geçirdikleri veya sahip oldukları tüm iletişim kanalları ile bireylerin doğrudan egolarını hedef alıyor, halkın beynini yıkamaya çalışıyorlar. İnsanları sürekli kutuplaştırıyorlar. Sürekli gerilim yaratıyor, sürekli türbinlere oynuyor ve bireyleri kendilerine körü körüne destek veren fanatikler haline getiriyorlar. Fanatik hale gelenler, içerisinde bulundukları en kötü durumun bile destek verdiklerinin söyledikleri şekilde harika olduğuna inanıyorlar. Canlarını yakan bir şey olduğunda da bunun sorumlusu olarak kendileri ve destek verdikleri ideoloji dışında, kendilerine hedef gösterilen herkesi ve her şeyi suçluyorlar. Kendilerine yapılan eleştirileri birer saldırı olarak kabul ederken, eleştirildikleri konuyu kendi ideolojilerinde birileri yaptığında ölümüne savunacak kadar iki yüzlü olmayı kendilerine hak olarak görüyorlar.
Ne yazık ki ülkemizdeki siyaset anlayışı, ülkemizin en ciddi sorunu. Ne terör, ne ekonomi, ne dış güçler vs ülkeye bu kadar zarar veremiyor...
Yaratılan bu gerilim her yerde...
Bu forumda bile çok defa görebiliyoruz. Bu nedenle siyasi tartışmalardan uzak durmaya çalışıyoruz.
Buradaki konu başlığı döndü dolaştı Altay tankına geldi. Altay tank projesinin bu kadar gecikmesi konusundaki eleştirilere ben de katılıyorum. Çünkü bu tankı şimdiye kadar daha az maliyetle üretmeye başlamış olabileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda pek çok arkadaşım da aynı fikirde.
Bu eleştirileri ideolojik olarak algılayanlar da var. Ülkenin içerisinde bulunduğu gerilimli hava nedeniyle olmaması da mümkün değil zaten. Altay projesini eleştirenlerin farklı ideolojilerde olduğu için karalama amaçlı olduğunu düşünen arkadaşlar, neden aynı kişilerin benzer şekilde mesela Baykar için olumsuz eleştiride bulunmadıklarını düşünemiyor. Eğer ideolojik farklılıkla nedeniyle karalama amaçlı eleştiri varsa, aynı şekilde zıt ideolojide olduğu düşünülen diğer konularda da benzer tepkiler olmak zorunda değil mi?
Oysa başarılı olan projelerde olumsuz eleştiri değil, tersine olumlu düşünceler, hatta övgüler var.
Eğer bu ülkenin gerçekten çok daha fazla gelişmesini istiyorsanız, eğer gerçekten barış içerisinde, mutlu ve huzurlu yaşamak istiyorsanız, tüm ideolojilerini bir kenara bırakmak zorundasınız. Düşünce yapınız farklı olabilir. Olmalıdır da! Herkes aynı düşüncede olmak zorunda değil! Ancak ideolojinizi referans alarak başkalarını yargılamayı bırakmalısınız. Sizin ideolojinize göre değil, gerçekte doğru olanı referans almalısınız. Yani kısacası önce kendiniz dürüst olmalısınız. Aynı düşüncede olmasanız bile, diğerleriyle bir arada yaşadığınız için farklı düşüncelere saygı göstermeli ve hatta farklı düşüncedekileri de sevmelisiniz! Ancak o zaman bir olabilir ve hayal ettiğiniz yaşama kavuşabilirsiniz.
Mevcut siyasi yapı ile geldiğimiz durum bu. Bunu aşabilmek için önce birey olarak değişim sağlamamız gerekli!