Özellikle 1877 Rus savaşı sonrasından itibaren 1950'li yıllara kadar Gayri Türk olan Balkan ve Kafkas milletleri ülkemiz sınırları içerisinde iskan edilmiştir. Bu unsurlar geldiğinde Türkçe bilmiyorlardı ve adapte olma süreçleri enaz iki nesil sürdü ve halen bu süreç devam ediyor.
Aynı olay şimdiki Suriyeliler için geçerli.
Ancak şöyle bir durum var, o zamanlar ülke coğrafyası boştu ve nüfusa ihtiyaç vardı. Şimdi ise coğrafyamız kendi kendine yetemiyor, en son bundan 30 yıl önce ülke nüfusu 60 milyon ve görece turist sayısı minimal iken, tarım ve hayvancılık bize yetiyordu.
Şu anda iyi bir planlama yapılırsa ülke coğrafyası 300 milyonu bile besler ama bu iyi planlama olayı biraz imkansız.
Şu durumda 10 milyona yakın göçmen ve 60 milyona yakın turist ile 150 milyona yetmeye uğraşıyoruz, Gıda ürünlerinin pahalı olmasının nedenlerinden biri de bu gerçekliktir yani sanayi toplumu olma yolunda ilerlerken tarım ve hayvancılık üretimimiz görece düştü.
İkinci olarak sanayi toplumu hatta refah toplumu olmaya doğru gidiyoruz ve maalesef uygulanan yanlış eğitim politikaları nedeniyle de son 10 yıldır sürekli artarak hem Tarım hem Hayvancılık hem de her türlü Sanayi üretimi için ara eleman ve kalifiye eleman sıkıntısı devam ediyor.
Maalesef gençlerimizi üretime entegre edemedik, işte bu durumda Hayvancılık kısmında özellikle Afganlar olmak üzere, Tekstil sektöründe Pakiler ve hemen hemen her sektörde Suriyeliler istihdam ediliyor hatta bunlar piyasada bilinenin aksine ucuz işçi falan da değil, belki sadece SSK prim ödenmiyor olabilir ama onun haricinde bir Amele veya Usta veya Çoban bir Türk vatandaşı ne kadar alıyorsa aynısını belki sıkı çalışma ile fazlasını alıyorlar.
Çünkü ucuz işçiden ziyade bize işçi lazım, bizim gençlerimizin ülke şartlarına göre yüksek getirili olan ama yapmadığı tüm işlere bir şekilde istihdam gerekiyor ve hatta bize bir bu kadar daha eleman gerekiyor dolayısıyla üreticiler halen eleman arayışında yani herkes Suriyeliler gitsin diyor ama aslında gördüğüm kadarıyla üreticiler halinden memnun.
Kısacası Suriyeliler konusu "maalesef" artık ülkemizin bir gerçeği ve istemesek de buna alışmamız lazım ama tabii ki bu kadar cefa cekiyorsak en azından Misak-ı Milli sınırlarına kadar genişlemeliyiz ancak yine şöyle bir durum var ki; bu gelen Suriyeliler bizzat Nutuk'ta yazdığı gibi Osmanlı bakiyesi ve bizden yana olan Arap asıllı tebeanın torunları.
Ayrıca halihazırda ülke coğrafyası içerisinde zaten milyonlarca Arap asıllı Türk vatandaşımız var ve bildiğiniz üzere bazı il ve ilçelerde çoğunluk durumundalar ama tabii geçen 100 yıllık süreçte ülkemize adapte olmuşlardır.
Her ne kadar şimdi Suriyeliler ile toplumumuz arası bir çok sorun ve düşmanlık olsa da, iki nesil sonra bunlar unutulur ve kaynaşmış oluruz.
Şimdi sorulması gereken soru şu; Biz tarihin her döneminde imparatorluk kurmuş ve bu bilinç düzeyinde ve kodlarında bir milletiz, başarısız olmuş bir ulus devlet mi olmak istiyoruz yoksa geçmişteki gibi imparatorluk veya şimdiki adıyla Süper Güç mü olmak istiyoruz?
Tarihin hiç bir döneminde tek bir Irk'a dayalı bir imparatorluk olmamıştır ve denemeleri de başarısız olmuştur bunun en yakın örneği Alman Nazi denemesidir. Günümüzde Abd, Rusya veya Çin hatta Hindistan, geçmişte Asur, Akad, Roma, Pers veya Cengiz imparatorlukları hatta bizim Hun veya Göktürk devletlerimiz bile çok uluslu ve çok inanışta toplulukları barındıran oluşumlardı.
Sanırım kimse farkında değil ama kimsenin dilinden Ulus devlet söylemleri düşmüyor ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde Türk ırkına mensup olan vatandaş sayısı maalesef en fazla 35 milyon, gerisi herkesin bildiği 72 millet.
Sonuç olarak ne istiyoruz sorusuna vatandaşın bir yanıtı yok ama anladığım kadarıyla devlet artık kararını verdi ve Emperyal genlerine dönmeyi düşünüyor daha bugün sayın Bahçeli 2053 vizyonundan bahsetti, daha önce açıklanan 2053 ve 2071 hedeflerini inceleyen var mı acaba?
Çok uzattım, telefondan yazıyorum, hata yapmışsam affola.