Gönderen Konu: Türk - Yunan İlişkileri  (Okunma sayısı 339106 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1464
  • 135
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #830 : 20 Haziran 2020, 17:02:00 »
Bati dunyasi, dogru ya da yanlis bati medeniyetinin kurucusu olarak Yunanistani goruyor onun icin Yunanistanla savas demek dogurdan ya da dolayi tum bati dunyasiyla savas demek..

İşin oralara varacağını hiç zannetmiyorum. Yunanistan dediğimiz ülke, en nihayetinde kıytırıktan bir memleket. Olası Türk-Yunan Savaşında tüm batı medeniyetinin Yunanistan yanında saf tutacağını hiç zannetmiyorum. En nihayetinde Türkiye' nin de kendine göre bir ağırlığı vardır. Yani bu iş, medeniyetler çatışmasına evrilmez demek istiyorum.

Peki evrilirse ne olur? Türkiye, batı bloğundan tam anlamıyla kopar.

Türkiye' nin batı sisteminden kopması, onların da işine gelmez. Şu kadar zenginliğiyle; Türkiye' yi kaybetmeyi göze alabilirler mi? Bi' de Yunanistan' ı düşünün; eti ne budu ne! Şu saatten sonra batı medeniyetine ne verebilir ki? Efendim... Aristo' su, Platon' u, Soktrates' i binlerce yıl geride kaldı. 10 milyonluk tembel, şımarık bir memleket. Nedir yani!

Özetle, Yunanistan' la bir hesabımız vardır ve bu hesap kapanmamıştır. Kurtuluş savaşı şartlarında gemimiz yoktu, donanmamız yoktu... Ve bu sebepten ötürü, burnumuzun dibindeki adalara sahip çıkamadık. Fakat zaman değişti... Ve Yunanistan' ın işbu şımarıklıkları arşı geçti. Bu hesabın muhakkak kapatılması gerekiyor. Ege denizinin hakkaniyet ölçülerinde bölüşülmesi gerekmektedir. Benim hemen burnumun dibinde, Yunan adası olmaz-olamaz...! Akdeniz' de Yunan adası olamaz! Kıytırıktan bir Meis adasını, her defasında getirip getirip gözümüzün içine sokuyorlar. Emekli Amirallerden birisi: Türkiye' nin kafasını daha fazla bozmasınlar... gerekirse haritayı düzeltiriz! demişti... Doğrusu da bu olur. Hakikaten şu Yunanistan' a, okkalı bir Osmanlı tokadı şart. Türkiye' ye yakın adaların tamamının Türkiye Cumhuriyetine devredilmesi gerekir. Artık siyasetimiz bu olmalı. Midilli, Sakız, Sisam, Rodos... donanmasızlıktan bunların tamamını Yunanistan' ın olmuş. Olacak iş mi yahu!

Hesabin kapatilmasi lazim, hemfikiriz.

Ama stratejik hedefler iyi konmali, hedef nedir, nereleri alacagiz, icabinda nereleri masada pazarlik icin fazladan alacagiz, bu belirttigim maddelerden bir ya da birkaci olursa ne yapacagiz bunlarin hesabinin iyi yapilmasi lazim..

Ince eleyip sik dokunmasi lazim yani, oyle Yunan itinin teki sunu dedi bunu dedi diye yarin savasa girmemek lazim.

Unutmayin, almayi dusundugunuz yerler hukuken ayni zamanda AB topragi...
What is steel compared to the hand that wields it?

Çevrimdışı Denizci16

  • DefenceTurk
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2130
  • 65
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #831 : 21 Haziran 2020, 05:14:27 »
Abdülaziz zamanı aklıma geliyor bugün farklı olabilir di diye

Konu yunanistandan fazla saptırmıcam

Donanmasızlıktan dolayı bütün adaları yunanistan a verdik

Ne kadar acıklı üzüntülü acı verici bir tespit.

Tarihte Abdülaziz zamanı olsa gerek bunlar gelir beni devirir diyerek dünyanın o zamankı en büyük 3. Donanmasını karaya demirleterek çürütüyor .

Hatta bu işi ben bizim lağvettiğimiz f-4 ler konusuna benzetmekteyim benzerlik aynı.


Halbu ki çürütmese çanakkale'de farklı sonuç alınabilirdi.

Italyanlar ile adalar için yaptığımız pazarlık farklı olabilirdi

Hatta yavuz ve midilli yi karadeniz'e salmasak bugün bile farklı sonuçlar elde edebilirdik. yada ingilizlerin Bu tarihlerde osmanlı'ya teslim etmesi gereken dreadnought'ları verseler.

Bugün yunanla ada meselesini konuşmuyor olurduk

Asıl konu son 15-20 yılda ne kadar adayı bizden aidiyeti belli olmayan adayı silahlandırarak bizden almaları bunlar şımarıklıktır aidiyeti belli değil al gitsin böyle bir mantık yok.

Ab ve abd'nin yunanın peşinde koşcağını sanmam hele tüm borçlarını üzerine yıktıgı ab nin yunanistan'a sevecen davranması beklenemez sadece ellerinde maşa koz olarak tutarlar.

Hele ki borç silme

Hibe etme gibi (yeni silah alımı)

Gibi işlere bulaşacaklarını hiç sanmam

Yoksa uzun zamandan beri. Gemi olarak fransızların belharra' ları yunanlılara hibe olarak vereceği yine uzun zaman dır abd'nin m2 brdley zma araçı yüzlerce olacak şekilde ve bununla birlikte m1 abrahams tankları hibesi ortalıkta hep konuşulup duruyor ama.ortada somut bir hibe programı yok.


« Son Düzenleme: 21 Haziran 2020, 05:20:14 Gönderen: Denizci16 »

Çevrimdışı Alpars

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1211
  • 40
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #832 : 21 Haziran 2020, 05:25:46 »
Bu sene salgından ötürü turist gelmezse yunan aç. Bırak slah almayı karınlarını doyuramazlar. Aslında yunan a baskı yapmanın tam sırası. Adalar bize kalsın.

Yunanistanda bi kaç patlama, bi kaç korona zıplaması hooop yunan tuş. Artık parçalanıp kaç bölge olurlarsa.

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44295
  • 612
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #833 : 21 Haziran 2020, 10:12:18 »
m1 abrahams tankları ...

M1 Abrams
Abrahams değil!
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #834 : 21 Haziran 2020, 11:10:07 »
Abdülaziz zamanı aklıma geliyor bugün farklı olabilir di diye

Konu yunanistandan fazla saptırmıcam

Donanmasızlıktan dolayı bütün adaları yunanistan a verdik

Ne kadar acıklı üzüntülü acı verici bir tespit.

Tarihte Abdülaziz zamanı olsa gerek bunlar gelir beni devirir diyerek dünyanın o zamankı en büyük 3. Donanmasını karaya demirleterek çürütüyor .

Hatta bu işi ben bizim lağvettiğimiz f-4 ler konusuna benzetmekteyim benzerlik aynı.


Halbu ki çürütmese çanakkale'de farklı sonuç alınabilirdi.

Italyanlar ile adalar için yaptığımız pazarlık farklı olabilirdi

Hatta yavuz ve midilli yi karadeniz'e salmasak bugün bile farklı sonuçlar elde edebilirdik. yada ingilizlerin Bu tarihlerde osmanlı'ya teslim etmesi gereken dreadnought'ları verseler.

Bugün yunanla ada meselesini konuşmuyor olurduk

Asıl konu son 15-20 yılda ne kadar adayı bizden aidiyeti belli olmayan adayı silahlandırarak bizden almaları bunlar şımarıklıktır aidiyeti belli değil al gitsin böyle bir mantık yok.

Ab ve abd'nin yunanın peşinde koşcağını sanmam hele tüm borçlarını üzerine yıktıgı ab nin yunanistan'a sevecen davranması beklenemez sadece ellerinde maşa koz olarak tutarlar.

Hele ki borç silme

Hibe etme gibi (yeni silah alımı)

Gibi işlere bulaşacaklarını hiç sanmam

Yoksa uzun zamandan beri. Gemi olarak fransızların belharra' ları yunanlılara hibe olarak vereceği yine uzun zaman dır abd'nin m2 brdley zma araçı yüzlerce olacak şekilde ve bununla birlikte m1 abrahams tankları hibesi ortalıkta hep konuşulup duruyor ama.ortada somut bir hibe programı yok.

Baştan sona facia bir yorum olmuş hocam. Normalde ayıp olmasın diye yazmam ancak çok fazla tarihi yanlış var ve bir donanma tarihçisi olarak yazma gereği duydum.

1- Zamanında donanmanın boğazda atıl durduğu padişah, Sultan Abdülaziz değil, Sultan Abdülhamit'tir.

2- Sultan Abdülaziz zamanında her ne kadar etkili bir donanma kurulsa da onu işler tutacak personel ve kurmay zeka olmadığından pek verim alınamamıştır. (Şu anki mısırın deli gibi gemi aldıktan sonraki halini düşünün.)

3- Sultan Abdülhamit zamanında donanmadan çekincesi vardır elbet keza kendinden önceki padişah, kendi kurduğu donanmada kendi adını verdiği gemiler tarafından tahttan indirildi.

4- Ancak Abdülhamit yinede bilinenin aksine donanma ile ilgilendi ancak tahta geldiğinde 93 harbinde kara ordusu ciddi bir yenilgi almış ve düzene sokulması gerekiyordu. Bu yüzden donanmanın bütçesi biraz azaltıldı.

5- Diğer yandan da o sıralar dünyada bir akım çıktı. Fransızların başını çektiği bu akım daha çok torpido gemileri ile büyük gemilerin vurulabileceği ve kıyı tipi savunmayı temel alıyordu. Osmanlı da ekonomisinin kötü durumda olmasından dolayı bu ekolü temel alıp İstanbul boğazlar ve çanakkale başta olmak üzere bir savunma hazırlıyor.

6- Tabi bu yüzden biraz torpido gemilerine vb. ufak gambotlara önem veriliyor, büyük platformların yerine yenileri koyulmuyor.

7- 1897 Osmanlı-Yunan savaşında Osmanlı ana donanması limandan çıkamıyor. Kimisi bozuluyor, kimisi kayboluyor. Yapılan hata anlaşılıyor ancak geç oluyor . Halktan para toplanıp barbaros ve turgut reis isimli kağıt üstünde iyi ama aslında eski iki zırhlı alınıyor hamidiye, mecidiye gibi orta şeker kruvazörler sipariş ediliyor.

8- Trablusgarp savaşında Üstün italyan donanması Osmanlının gambot ve torpidobot odaklı gemilerini limanlarda tek tek avlıyor.  Bunu 1911 Preveze Savaşı, 1912 Kunfuda koyu savaşı ve 1912 Beyrut savaşında görebiliriz.

9- Balkan savaşlarında ise Osmanlı donanması iyi kurgulanmış Yunan Donanmasına karşı üstün gelemedi. Ancak bu yenilginin baş mimarı Averof zırhlısı idi. Averof zırhlısının alamet-i farikası Osmanlı donanmasındaki tüm gemilerden çok daha hızlı olması bu yüzden çok kolay bir şekilde bizim hat şeklinde dizilmiş gemilerin silahlarını atış hattı dışında bırakıyordu. Bu yüzden Osmanlı Donanması Çanakkale ablukasını aşamadı.

10- Savaşın sonunda Osmanlı Sultan Abdülhamit zamanında yapılan hata anlaşıldı. Tekrardan daha büyük ve uzun menzilli toplara sahip gemilere ve averof gibi hızlı kruvazörlere yatırım yapılması düşünüldü. Halktan bir takım paralar toplansa da savaş neticesinde verilen siparişler sonuçsuz kaldı. Bu bize özel bir durumda değil. Almanlarda Rus gemilerine ve/veya gemi parçalarına el koydu.

11- Yavuzun karadeniz'de bulunma nedeni İstanbulu Çarlık Karadeniz Donanmasından korumaktı. Aslına bakılırsa yavuz ve tandemi midilli topları çok hızlı ateş eden ve çok hızlı hareket eden gemilerdi. Bu avantajlarını tıpkı Yunanlıların Averofa yaptığı gibi Çarlık donanmasına karşı kullandılar. Rusya ancak İ. mariya Dretnotlarını karadenizde göreve alınca durumu eşitledi. Ancak İstanbula tam yürüyeceklerken devrim oldu. Yani Yavuz karadeniz de olmasaydı daha fena şeyler olabilirdi.

12- Evet katılıyorum İngilizlere sipariş verdiğimiz, İtalyanlara sipariş verdiğimiz, dretnotlar, kruvazörler hatta denizaltılar elimize geçseydi daha mantıklı bir donanma kurulur, akdenizde ingilizleri aşıp sina filistin cephesine erzak ve iaşe götürülür, karadenizde rusları aşıp kafkasyaya yardım götürülüp bu cephelerin kaderi değişebilir dahası çanakkale'de bu kadar kayıp verilmeyebilirdi.

Ama ne yazıkki tarih -se, -sa'lar ile yazılmıyor hocam.

Saygılarımla...
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1464
  • 135
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #835 : 21 Haziran 2020, 14:25:23 »
Abdülaziz zamanı aklıma geliyor bugün farklı olabilir di diye

Konu yunanistandan fazla saptırmıcam

Donanmasızlıktan dolayı bütün adaları yunanistan a verdik

Ne kadar acıklı üzüntülü acı verici bir tespit.

Tarihte Abdülaziz zamanı olsa gerek bunlar gelir beni devirir diyerek dünyanın o zamankı en büyük 3. Donanmasını karaya demirleterek çürütüyor .

Hatta bu işi ben bizim lağvettiğimiz f-4 ler konusuna benzetmekteyim benzerlik aynı.


Halbu ki çürütmese çanakkale'de farklı sonuç alınabilirdi.

Italyanlar ile adalar için yaptığımız pazarlık farklı olabilirdi

Hatta yavuz ve midilli yi karadeniz'e salmasak bugün bile farklı sonuçlar elde edebilirdik. yada ingilizlerin Bu tarihlerde osmanlı'ya teslim etmesi gereken dreadnought'ları verseler.

Bugün yunanla ada meselesini konuşmuyor olurduk

Asıl konu son 15-20 yılda ne kadar adayı bizden aidiyeti belli olmayan adayı silahlandırarak bizden almaları bunlar şımarıklıktır aidiyeti belli değil al gitsin böyle bir mantık yok.

Ab ve abd'nin yunanın peşinde koşcağını sanmam hele tüm borçlarını üzerine yıktıgı ab nin yunanistan'a sevecen davranması beklenemez sadece ellerinde maşa koz olarak tutarlar.

Hele ki borç silme

Hibe etme gibi (yeni silah alımı)

Gibi işlere bulaşacaklarını hiç sanmam

Yoksa uzun zamandan beri. Gemi olarak fransızların belharra' ları yunanlılara hibe olarak vereceği yine uzun zaman dır abd'nin m2 brdley zma araçı yüzlerce olacak şekilde ve bununla birlikte m1 abrahams tankları hibesi ortalıkta hep konuşulup duruyor ama.ortada somut bir hibe programı yok.




Arkadaslar, su an hibe programi ve borc silme yok demek, biz resmen Yunanistanla savasa girdigimizde olmayacak anlamina gelmez...

Bati dunyasinin Yunan askini, Yunan kokenli gocmenlerin lobi etkisini (Amerika, Ingiltere, Kanada, Avustralya ya kadar ) ve "bahane bulsak da Turkiye yi cokertsek" diye bekleyen ulkelerin sayisini cok cabuk bir kenera itiyorsunuz..

Neyse zaten bizimkilerin hic bu islere girecegiini sanmiyorum onun icin havanda su dovmeyelim...
What is steel compared to the hand that wields it?

Çevrimdışı Denizci16

  • DefenceTurk
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2130
  • 65
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #836 : 21 Haziran 2020, 16:58:06 »
Abdülaziz zamanı aklıma geliyor bugün farklı olabilir di diye

Konu yunanistandan fazla saptırmıcam

Donanmasızlıktan dolayı bütün adaları yunanistan a verdik

Ne kadar acıklı üzüntülü acı verici bir tespit.

Tarihte Abdülaziz zamanı olsa gerek bunlar gelir beni devirir diyerek dünyanın o zamankı en büyük 3. Donanmasını karaya demirleterek çürütüyor .

Hatta bu işi ben bizim lağvettiğimiz f-4 ler konusuna benzetmekteyim benzerlik aynı.


Halbu ki çürütmese çanakkale'de farklı sonuç alınabilirdi.

Italyanlar ile adalar için yaptığımız pazarlık farklı olabilirdi

Hatta yavuz ve midilli yi karadeniz'e salmasak bugün bile farklı sonuçlar elde edebilirdik. yada ingilizlerin Bu tarihlerde osmanlı'ya teslim etmesi gereken dreadnought'ları verseler.

Bugün yunanla ada meselesini konuşmuyor olurduk

Asıl konu son 15-20 yılda ne kadar adayı bizden aidiyeti belli olmayan adayı silahlandırarak bizden almaları bunlar şımarıklıktır aidiyeti belli değil al gitsin böyle bir mantık yok.

Ab ve abd'nin yunanın peşinde koşcağını sanmam hele tüm borçlarını üzerine yıktıgı ab nin yunanistan'a sevecen davranması beklenemez sadece ellerinde maşa koz olarak tutarlar.

Hele ki borç silme

Hibe etme gibi (yeni silah alımı)

Gibi işlere bulaşacaklarını hiç sanmam

Yoksa uzun zamandan beri. Gemi olarak fransızların belharra' ları yunanlılara hibe olarak vereceği yine uzun zaman dır abd'nin m2 brdley zma araçı yüzlerce olacak şekilde ve bununla birlikte m1 abrahams tankları hibesi ortalıkta hep konuşulup duruyor ama.ortada somut bir hibe programı yok.

Baştan sona facia bir yorum olmuş hocam. Normalde ayıp olmasın diye yazmam ancak çok fazla tarihi yanlış var ve bir donanma tarihçisi olarak yazma gereği duydum.

1- Zamanında donanmanın boğazda atıl durduğu padişah, Sultan Abdülaziz değil, Sultan Abdülhamit'tir.

2- Sultan Abdülaziz zamanında her ne kadar etkili bir donanma kurulsa da onu işler tutacak personel ve kurmay zeka olmadığından pek verim alınamamıştır. (Şu anki mısırın deli gibi gemi aldıktan sonraki halini düşünün.)

3- Sultan Abdülhamit zamanında donanmadan çekincesi vardır elbet keza kendinden önceki padişah, kendi kurduğu donanmada kendi adını verdiği gemiler tarafından tahttan indirildi.

4- Ancak Abdülhamit yinede bilinenin aksine donanma ile ilgilendi ancak tahta geldiğinde 93 harbinde kara ordusu ciddi bir yenilgi almış ve düzene sokulması gerekiyordu. Bu yüzden donanmanın bütçesi biraz azaltıldı.

5- Diğer yandan da o sıralar dünyada bir akım çıktı. Fransızların başını çektiği bu akım daha çok torpido gemileri ile büyük gemilerin vurulabileceği ve kıyı tipi savunmayı temel alıyordu. Osmanlı da ekonomisinin kötü durumda olmasından dolayı bu ekolü temel alıp İstanbul boğazlar ve çanakkale başta olmak üzere bir savunma hazırlıyor.

6- Tabi bu yüzden biraz torpido gemilerine vb. ufak gambotlara önem veriliyor, büyük platformların yerine yenileri koyulmuyor.

7- 1897 Osmanlı-Yunan savaşında Osmanlı ana donanması limandan çıkamıyor. Kimisi bozuluyor, kimisi kayboluyor. Yapılan hata anlaşılıyor ancak geç oluyor . Halktan para toplanıp barbaros ve turgut reis isimli kağıt üstünde iyi ama aslında eski iki zırhlı alınıyor hamidiye, mecidiye gibi orta şeker kruvazörler sipariş ediliyor.

8- Trablusgarp savaşında Üstün italyan donanması Osmanlının gambot ve torpidobot odaklı gemilerini limanlarda tek tek avlıyor.  Bunu 1911 Preveze Savaşı, 1912 Kunfuda koyu savaşı ve 1912 Beyrut savaşında görebiliriz.

9- Balkan savaşlarında ise Osmanlı donanması iyi kurgulanmış Yunan Donanmasına karşı üstün gelemedi. Ancak bu yenilginin baş mimarı Averof zırhlısı idi. Averof zırhlısının alamet-i farikası Osmanlı donanmasındaki tüm gemilerden çok daha hızlı olması bu yüzden çok kolay bir şekilde bizim hat şeklinde dizilmiş gemilerin silahlarını atış hattı dışında bırakıyordu. Bu yüzden Osmanlı Donanması Çanakkale ablukasını aşamadı.

10- Savaşın sonunda Osmanlı Sultan Abdülhamit zamanında yapılan hata anlaşıldı. Tekrardan daha büyük ve uzun menzilli toplara sahip gemilere ve averof gibi hızlı kruvazörlere yatırım yapılması düşünüldü. Halktan bir takım paralar toplansa da savaş neticesinde verilen siparişler sonuçsuz kaldı. Bu bize özel bir durumda değil. Almanlarda Rus gemilerine ve/veya gemi parçalarına el koydu.

11- Yavuzun karadeniz'de bulunma nedeni İstanbulu Çarlık Karadeniz Donanmasından korumaktı. Aslına bakılırsa yavuz ve tandemi midilli topları çok hızlı ateş eden ve çok hızlı hareket eden gemilerdi. Bu avantajlarını tıpkı Yunanlıların Averofa yaptığı gibi Çarlık donanmasına karşı kullandılar. Rusya ancak İ. mariya Dretnotlarını karadenizde göreve alınca durumu eşitledi. Ancak İstanbula tam yürüyeceklerken devrim oldu. Yani Yavuz karadeniz de olmasaydı daha fena şeyler olabilirdi.

12- Evet katılıyorum İngilizlere sipariş verdiğimiz, İtalyanlara sipariş verdiğimiz, dretnotlar, kruvazörler hatta denizaltılar elimize geçseydi daha mantıklı bir donanma kurulur, akdenizde ingilizleri aşıp sina filistin cephesine erzak ve iaşe götürülür, karadenizde rusları aşıp kafkasyaya yardım götürülüp bu cephelerin kaderi değişebilir dahası çanakkale'de bu kadar kayıp verilmeyebilirdi.

Ama ne yazıkki tarih -se, -sa'lar ile yazılmıyor hocam.

Saygılarımla...

Tarihi bilinen daha doğrusu tam hakkıyla bilenen ağzından okumak başka oluyor elinize sağlık benim aklımda abdülaziz kalmış amcası tahtan indirilince de abdülhamitin bundan etkilendiği yönünde ama ona rağmen deniz kuvvetlerine önem verdiği hatta tarihin ilk denizaltısı osmanlılar zamanında katılması onun sayesinde oluyor diye biliyorum yada hatırlıyorum yani abdülhamit han donanma ya önem veren biri idi fakat dönem borçları onun önünü bağlar cinsten olması onun önünü bağlaması söz konusu oluyor ayrıca ilk denizaltımızın ingiltere'den geliyor olması lazım.

Tarih se ve sa lar ile değerlendirilmiyor haklısınız yunan dengemizi bozmuş demek ki

Tarihin dönüm noktasını değiştircek konularda verdiğiniz tarih dersi için teşekkür ederim.

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #837 : 21 Haziran 2020, 17:15:16 »
Abdülaziz zamanı aklıma geliyor bugün farklı olabilir di diye

Konu yunanistandan fazla saptırmıcam

Donanmasızlıktan dolayı bütün adaları yunanistan a verdik

Ne kadar acıklı üzüntülü acı verici bir tespit.

Tarihte Abdülaziz zamanı olsa gerek bunlar gelir beni devirir diyerek dünyanın o zamankı en büyük 3. Donanmasını karaya demirleterek çürütüyor .

Hatta bu işi ben bizim lağvettiğimiz f-4 ler konusuna benzetmekteyim benzerlik aynı.


Halbu ki çürütmese çanakkale'de farklı sonuç alınabilirdi.

Italyanlar ile adalar için yaptığımız pazarlık farklı olabilirdi

Hatta yavuz ve midilli yi karadeniz'e salmasak bugün bile farklı sonuçlar elde edebilirdik. yada ingilizlerin Bu tarihlerde osmanlı'ya teslim etmesi gereken dreadnought'ları verseler.

Bugün yunanla ada meselesini konuşmuyor olurduk

Asıl konu son 15-20 yılda ne kadar adayı bizden aidiyeti belli olmayan adayı silahlandırarak bizden almaları bunlar şımarıklıktır aidiyeti belli değil al gitsin böyle bir mantık yok.

Ab ve abd'nin yunanın peşinde koşcağını sanmam hele tüm borçlarını üzerine yıktıgı ab nin yunanistan'a sevecen davranması beklenemez sadece ellerinde maşa koz olarak tutarlar.

Hele ki borç silme

Hibe etme gibi (yeni silah alımı)

Gibi işlere bulaşacaklarını hiç sanmam

Yoksa uzun zamandan beri. Gemi olarak fransızların belharra' ları yunanlılara hibe olarak vereceği yine uzun zaman dır abd'nin m2 brdley zma araçı yüzlerce olacak şekilde ve bununla birlikte m1 abrahams tankları hibesi ortalıkta hep konuşulup duruyor ama.ortada somut bir hibe programı yok.

Baştan sona facia bir yorum olmuş hocam. Normalde ayıp olmasın diye yazmam ancak çok fazla tarihi yanlış var ve bir donanma tarihçisi olarak yazma gereği duydum.

1- Zamanında donanmanın boğazda atıl durduğu padişah, Sultan Abdülaziz değil, Sultan Abdülhamit'tir.

2- Sultan Abdülaziz zamanında her ne kadar etkili bir donanma kurulsa da onu işler tutacak personel ve kurmay zeka olmadığından pek verim alınamamıştır. (Şu anki mısırın deli gibi gemi aldıktan sonraki halini düşünün.)

3- Sultan Abdülhamit zamanında donanmadan çekincesi vardır elbet keza kendinden önceki padişah, kendi kurduğu donanmada kendi adını verdiği gemiler tarafından tahttan indirildi.

4- Ancak Abdülhamit yinede bilinenin aksine donanma ile ilgilendi ancak tahta geldiğinde 93 harbinde kara ordusu ciddi bir yenilgi almış ve düzene sokulması gerekiyordu. Bu yüzden donanmanın bütçesi biraz azaltıldı.

5- Diğer yandan da o sıralar dünyada bir akım çıktı. Fransızların başını çektiği bu akım daha çok torpido gemileri ile büyük gemilerin vurulabileceği ve kıyı tipi savunmayı temel alıyordu. Osmanlı da ekonomisinin kötü durumda olmasından dolayı bu ekolü temel alıp İstanbul boğazlar ve çanakkale başta olmak üzere bir savunma hazırlıyor.

6- Tabi bu yüzden biraz torpido gemilerine vb. ufak gambotlara önem veriliyor, büyük platformların yerine yenileri koyulmuyor.

7- 1897 Osmanlı-Yunan savaşında Osmanlı ana donanması limandan çıkamıyor. Kimisi bozuluyor, kimisi kayboluyor. Yapılan hata anlaşılıyor ancak geç oluyor . Halktan para toplanıp barbaros ve turgut reis isimli kağıt üstünde iyi ama aslında eski iki zırhlı alınıyor hamidiye, mecidiye gibi orta şeker kruvazörler sipariş ediliyor.

8- Trablusgarp savaşında Üstün italyan donanması Osmanlının gambot ve torpidobot odaklı gemilerini limanlarda tek tek avlıyor.  Bunu 1911 Preveze Savaşı, 1912 Kunfuda koyu savaşı ve 1912 Beyrut savaşında görebiliriz.

9- Balkan savaşlarında ise Osmanlı donanması iyi kurgulanmış Yunan Donanmasına karşı üstün gelemedi. Ancak bu yenilginin baş mimarı Averof zırhlısı idi. Averof zırhlısının alamet-i farikası Osmanlı donanmasındaki tüm gemilerden çok daha hızlı olması bu yüzden çok kolay bir şekilde bizim hat şeklinde dizilmiş gemilerin silahlarını atış hattı dışında bırakıyordu. Bu yüzden Osmanlı Donanması Çanakkale ablukasını aşamadı.

10- Savaşın sonunda Osmanlı Sultan Abdülhamit zamanında yapılan hata anlaşıldı. Tekrardan daha büyük ve uzun menzilli toplara sahip gemilere ve averof gibi hızlı kruvazörlere yatırım yapılması düşünüldü. Halktan bir takım paralar toplansa da savaş neticesinde verilen siparişler sonuçsuz kaldı. Bu bize özel bir durumda değil. Almanlarda Rus gemilerine ve/veya gemi parçalarına el koydu.

11- Yavuzun karadeniz'de bulunma nedeni İstanbulu Çarlık Karadeniz Donanmasından korumaktı. Aslına bakılırsa yavuz ve tandemi midilli topları çok hızlı ateş eden ve çok hızlı hareket eden gemilerdi. Bu avantajlarını tıpkı Yunanlıların Averofa yaptığı gibi Çarlık donanmasına karşı kullandılar. Rusya ancak İ. mariya Dretnotlarını karadenizde göreve alınca durumu eşitledi. Ancak İstanbula tam yürüyeceklerken devrim oldu. Yani Yavuz karadeniz de olmasaydı daha fena şeyler olabilirdi.

12- Evet katılıyorum İngilizlere sipariş verdiğimiz, İtalyanlara sipariş verdiğimiz, dretnotlar, kruvazörler hatta denizaltılar elimize geçseydi daha mantıklı bir donanma kurulur, akdenizde ingilizleri aşıp sina filistin cephesine erzak ve iaşe götürülür, karadenizde rusları aşıp kafkasyaya yardım götürülüp bu cephelerin kaderi değişebilir dahası çanakkale'de bu kadar kayıp verilmeyebilirdi.

Ama ne yazıkki tarih -se, -sa'lar ile yazılmıyor hocam.

Saygılarımla...

Tarihi bilinen daha doğrusu tam hakkıyla bilenen ağzından okumak başka oluyor elinize sağlık benim aklımda abdülaziz kalmış amcası tahtan indirilince de abdülhamitin bundan etkilendiği yönünde ama ona rağmen deniz kuvvetlerine önem verdiği hatta tarihin ilk denizaltısı osmanlılar zamanında katılması onun sayesinde oluyor diye biliyorum yada hatırlıyorum yani abdülhamit han donanma ya önem veren biri idi fakat dönem borçları onun önünü bağlar cinsten olması onun önünü bağlaması söz konusu oluyor ayrıca ilk denizaltımızın ingiltere'den geliyor olması lazım.

Tarih se ve sa lar ile değerlendirilmiyor haklısınız yunan dengemizi bozmuş demek ki

Tarihin dönüm noktasını değiştircek konularda verdiğiniz tarih dersi için teşekkür ederim.

Ne demek ben teşekkür ederim bu benim işim. Diğer yandan dünyanın ilk denizaltısı bizim değil. Dünyanın ilk operasyonel denizaltısını Nordenfelt  yunanlılar için Nordenfelt I adı ile yaptı. Ardından da biz aynı firmaya 2 denizaltı yaptırdık. Ancak bir denizaltıdan ilk torpido ateşlenmesi bize aittir. Açıkcası ben bir donanma tarihçisi olarak taht-el bahr'i denizaltı saymıyorum. Su altına dalabilen bir araç diyebiliriz sadece. Zaten ilk denizaltı olsa devamı askeri anlamda gelirdi. Kısaca ilk denizaltıda Abdülhamit'in ileri görüşünden çok Yunanlılarla aramızdaki donanma yarışının rolü var.
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44295
  • 612
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #838 : 30 Haziran 2020, 11:57:48 »
Ümit Yalım 'Belgeleri Açıklıyorum'



Mart ayında görevine başlayan Yunanistan’ın ilk kadın Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou Ege Adaları üzerinden yeni bir tahrike imza attı. Sakellaropoulou, ilk sınır ötesi ziyaretini Aydın’a bağlı Eşek Adası’na gerçekleştirdi. Milli Savunma Genel Sekreteri Ümit Yalım ‘Türk toprağı İşgal edildi’ diyerek çok sert tepki gösterdi. Yalım’ın açıklaması şöyle;

‘YUNAN’DAN GÖVDE GÖSTERİSİ’
Yunanistan’ın ilk kadın Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou’nun, 29 Haziran 2020’de Aydın Eşek Adası’na geleceği haberi önce Yunan basınında daha sonra da Türk basınında yer aldı. Ancak, Cumhurbaşkanı Katerina, Yunan işgali altında olan Aydın Eşek Adası’na hiçbir engelle karşılaşmadan geldi. Bayan Katerina’nın Eşek Adası’na yaptığı ziyaret, kalymnos-news.gr adlı Yunan haber sitesinde bütün dünyaya duyuruldu. Katerina, Aydın Eşek Adası’nda egemenlik ve bayrak gösterisi yaptı.

AYDIN’DA, YUNAN ULUSAL HAPİSHANESİ
Aydın Eşek Adası’na askeri helikopterle gelen ve Türk Hava Sahasını ihlal eden Yunan Cumhurbaşkanı Katerina ilk olarak ada’daki Yunan Ulusal Hapishanesi’ni ziyaret etti. Katerina, Yunan Hapishane yöneticileri ile görüştü.

AYDIN’DA, YUNAN İLKOKULU VE LİSESİ
Cumhurbaşkanı Katerina’nın ikinci durağı Yunan İlkokulu ve Lisesi oldu. 2017’de eğitim ve öğretime açılan okulda, Yunan vatandaşı 7 İlkokul öğrencisi, 3 Lise öğrencisi olmak üzere toplam 10 öğrenci bulunuyor. Katerina, okuldaki öğrenciler ile yakından ilgilendi. Cumhurbaşkanı Katerina, Yunan İlkokulu ve Lisesi’nde görevli öğretmenlerle görüşerek onların sorunlarını dinledi.

AYDIN’DA, YUNAN BELEDİYESİ

Hapishane ve okul ziyaretinden sonra Aydın Eşek Adası Belediye Başkanlığı’nı ziyaret eden Katerina, Belediye Başkanı Kottoros ile birlikte fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Katerina, Belediye Salonu’nda Eşek Adası’nda görevli Yunan Yerel Yöneticilerle toplantı yaparak onların sorunlarını dinledi. Cumhurbaşkanı Katerina son olarak ada’daki Yunan Deniz Üssü’nü ziyaret ederek adadaki işgalci Yunan askerlerini denetledi.

EŞEK ADASI TÜRKİYE’YE AİTTİR
1923 Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesine ek olarak konulan haritada, İtalya’nın egemenliğinde olan 14 adanın isimlerinin altı kırmızı çizgi ile çizilmiştir. 1923 Lozan Antlaşması ile Eşek Adası İtalya’ya verilmemiştir. 1947 Paris Antlaşması ile Eşek Adası’nın egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş, Türkiye’nin egemenliğinde kalmıştır.

1923 Lozan Antlaşması’na taraf olan İngiltere tarafından 1943 yılında yayınlanan haritada, Yunan Cumhurbaşkanı Katerina’nın ziyaret ettiği Eşek Adası’nın 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir. Ayrıca ada’nın ismi Türkçe yazılmıştır.

1947 Paris Antlaşması’na taraf olan ABD tarafından 1951 yılında yayınlanan haritada da, Yunan Cumhurbaşkanı Katerina’nın ziyaret etiği Eşek Adası’nın 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir. Ayrıca ada’nın ismi Türkçe yazılmıştır.

AYDIN EŞEK ADASI’NIN EGEMENLİĞİ YUNANİSTAN’A DEVREDİLDİ
Türk topraklarında hapishane inşa edilmesi ve açılması, T.C. Adalet Bakanlığı’nın iznine tabidir. Aydın İl sınırları içinde bulunan Eşek Adası’nda Yunan Ulusal Hapishanesi’nin açılmasından Adalet Bakanı Abdulhamit Gül sorumludur.
Yunanistan, 2011 yılından bu yana Batı Trakya’daki Türk azınlığa ait 60 okulu kapattı. Ayrıca, 6 bin soydaşımızın yaşadığı Rodos ve İstanköy’de Türkçe eğitimi veren 5 okul kapatıldı. Yunanistan, okullarımızı kapatırken Aydın Eşek Adası’nda 2017’de Yunan İlkokulu ve Lisesi açıldı.

İŞGALDEN HÜKÜMET SORUMLU
Türk topraklarında okul açılması, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın iznine tabidir. Aydın İl sınırları içinde bulunan Eşek Adası’nda Yunan İlkokulu ve Lisesi açılmasından Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sorumludur.
Aydın Eşek Adası Belediye Başkanı Kottoros 2004’ten beri görev yapıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yunan vatandaşı olan Kottoros’u bugüne kadar görevden almadı ve yerine kayyum atamadı.
Aydın Eşek Adası’nın sahillerimize olan mesafesi 8 mil’dir. Her Türk adasının çepeçevre 6 millik Tük Karasuları vardır. Bu bağlamda, Aydın Eşek Adası da Türk Karasuları içindedir. Ecevit Hükümeti’nin 1999’da egemenlik haklarına sahip çıktığı Plati Kayalığı’nın Bodrum sahillerine olan mesafesi 8 mil’dir.

ERDOĞAN HÜKÜMETİ EGEMENLİĞİMİZİ YUNAN’A DEVRETTİ
Ecevit Hükümeti, yüzölçümü 1 Km2 olan Plati Kayalığı’na sahip çıkarken, Erdoğan Hükümeti İstanbul’daki Büyükada’nın yaklaşık 3 misli büyüklükteki Aydın Eşek Adası’na sahip çıkmamış ve adanın egemenliğini Yunanistan’a devretmiştir. Yunan Cumhurbaşkanı Katerina’nın elini kolunu sallayarak girdiği Aydın Eşek Adası’na Türk vatandaşları pasaportla giriyor.

Yunan Cumhurbaşkanı Katerina, bizim adamızda egemenlik ve bayrak gösterisi yapıp Türkiye’ye meydan okurken, Katerina’nın mevkidaşı Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olanı biteni turist gibi seyretti. Yunanistan’a müzik notası bile verilmedi.

Ümit YALIM
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri
http://sarizeybekhaber.com.tr/umit-yalim-belgeleri-acikliyorum/1?fbclid=IwAR1kd9-ZpHl_4Y2Ewc1Cz_jXOUPBvOvgaQhJ9lrV1tTzHGM7XDyXDu9Z3qo
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2338
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk - Yunan İlişkileri
« Yanıtla #839 : 30 Haziran 2020, 12:21:06 »
Yunanista CB nin  29 Haziran tarihinde yapmis oldugu 4 saatlik, Esek adasi ziyariti  esnasinda ada uzerinde iki uc F-16 ile tur atilmis olsaydi bari. " Lafa gelince mangalda kul birakmayiz"