Gönderen Konu: Osmanlı Ordusu En İyi Zamanlarını 2023'de Yaşasaydı Ne Olurdu?  (Okunma sayısı 3711 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı baryshx

  • DefenceTurk
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 814
  • 58
  • DefenceTurk.com
Uzun lafin kisasi, 21 yüzyıl imkanları, düşünce yapısı ve beklentileri ile 400 sene öncesini eleştirmek kolay...

400 sene önce yine de koca bir dünya devleti var.

2023 yılında Lozan'ı eleştirmenin dayanılmaz hafifliği yanında hiçbir şey. Bitmiş, bölünmüş bir ülke var.

Çevrimdışı putty

  • 2023 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2784
  • 292
Osmanlı bir mucize gerçekleştirmiş elini bırakıp ayaklarını öpmek gerek Anadolu'da bir Türk devleti kurmak dünyanın en zor işiydi onu başardılar. O devletten geriye bu kadar bir Türk devleti kaldı diye üzülenler olabilir hiç ama hiç üzülecek bir şey yok en fazla zaten bu kadar kalırdı mucizenin zaten kendisi bu kadar büyük bir devleti dünya tarihinden koparabilmiş olmamızdır. Çadırlarla geldik dünyanın en gözde yerini Anadoluyu bizim yaptık mucize bu zaten. Bilmem kaç milyon km kareden bu kadar kaldı filan çok saçma zaten amaç bu devletti burası bizim elde edebileceğimiz neredeyse en büyük yurttur. Belki bir şeyler başka türlü olsa adalar Trakya filanda bizim olabilirdi üzüleceksek onlara üzülebiliriz ama Macaristanı Kudüs ü Libyayı nasıl kaybettik diye üzülmek çok anlamsız olur.

Çevrimdışı Merzifonlu

  • 2021 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2775
  • 263
  • DefenceTurk.com
Osmanlı tartışmasına, farklı bir perspektifle, ufak bir katkı yapayım. Kanuni döneminde dahi Osmanlı bütçesi cari açık veriyordu.

Cari açıkla, gelir-gider açığını karıştırmayın. 1527/1528 yıllarında, Osmanlı bütçesi fazla vermiştir örneğin. Yani devletin topladığı vergi, harcamasından fazlaydı. Ama yine de bütçe cari açık vermiştir, çünkü devletin harcadığı döviz, ticaret yoluyla kazandığından fazlaydı.

Ancak, o dönemde devlet enerji açığı vermediği için, cari açık önemli bir sorun değildi. Bugün ise enerji açığı verdiğimiz için, cari açık vermemiz ölümcül sonuçlar üretiyor.

Eğer bir gün, olur da cari fazla vermeyi becerirsek, emin olun, bu İstanbul'un fethi kadar tarihi bir olay olacaktır. Hatta bence, Türk tarihindeki en önemli kırılma anı olacaktır.
« Son Düzenleme: 12 Kasım 2023, 02:50:32 Gönderen: Merzifonlu »

Çevrimdışı Denizci16

  • DefenceTurk
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2350
  • 70
  • DefenceTurk.com
Osmanlı tartışmasına, farklı bir perspektifle, ufak bir katkı yapayım. Kanuni döneminde dahi Osmanlı bütçesi cari açık veriyordu.

Cari açıkla, gelir-gider açığını karıştırmayın. 1527/1528 yıllarında, Osmanlı bütçesi fazla vermiştir örneğin. Yani devletin topladığı vergi, harcamasından fazlaydı. Ama yine de bütçe cari açık vermiştir, çünkü devletin harcadığı döviz, ticaret yoluyla kazandığından fazlaydı.

Ancak, o dönemde devlet enerji açığı vermediği için, cari açık önemli bir sorun değildi. Bugün ise enerji açığı verdiğimiz için, cari açık vermemiz ölümcül sonuçlar üretiyor.

Eğer bir gün, olur da cari fazla vermeyi becerirsek, emin olun, bu İstanbul'un fethi kadar tarihi bir olay olacaktır. Hatta bence, Türk tarihindeki en önemli kırılma anı olacaktır.
+1

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2673
  • 315
  • DefenceTurk.com
Sn. Battlestar osmanlı silahlarından bahsederken özellikle tüfeklerden bize arkebüslerden bahsedibilir misiniz? Tarih öğretmeni olduğunuz için soruyorum.

Şimdi efenim;

Osmanlılar Barutla erken tanışmış ve bunu standartizeye yakın kullanabilmiş bir millettir. Arkebüzde bu işin ilk örnekleridir. Kosova savaşından sonra avrupadan öğrenilen bu icat ilk geldiğinde çok ilkel bir haldeydi.

Tüfekten daha çok el topu minvalindeydi. Ancak zamanla daha hafifledi; tetik tertibatı aslında ateşleme anlamında uzun süreli yanabilen bir fitilin barut dolu bir yatağa teması sonucu oluşan reaksiyonla ortaya çıkan basınçla misketin atılmasından kaynaklıydı.

Bu silahlar fitilli olduğu ve namluda bir ekstra delik olduğu için basınç erken düşüyor ve misket fazla uzağa gitmediği gibi yiv sistemi olmadığındanda moa'sı yani isabet oranı çok düşüktü. İlk kullanıldıkları sıralarda adam öldürmekten çok çıkan ses ve dumanla düşmanı korkutmaya yarıyordu.

Zamanla osmanlıların yılankavi dediğimiz s şekilli tetiği bulması, yani sizin fitili o S şekilli mekanizmanın ucuna takıp tetiği indirdiğinizde direkt olarak ateşleme yatağına değerek reaksiyonu başlatmasıyla doldurma işlemini biraz daha pratikleştirdiler.

Osmanlı Ordusunda arkebüzleri genelde acemiler ve kemankeş olmayan ortalar (alaylar) kullanmaktaydı. Bilindiği gibi kompozit Türk yayı yapımı zor, maliyetli ve uzun süren bir savaş aletidir. Üstüne üstlük kullanmayı öğrenmek yıllar gerektiren bir eğitimi gerektirir. Onu da geçtim daha uzun menzilli yüksek libre yayları kullanmak dahada ustalık gerektirir ki bunu başarmak biraz yetenek ve kültür ister.

Yeniçerilerde genelde balkan hristiyanları olduklarından yay kullanamayanları genelde arkebüs kullandılar. Fire by rank dediğimiz sıralı ateş osmanlı'da geç gelişsede volley fire dediğimiz baraj ateşi erken yıllardan kullanılan bir yöntemdi. Bilindiğinin aksine osmanlı ordusu genel karakterinde (bazı padişahlar ve komutanlar farklı kullanmış olabilir.) bir saldırı değil savunma ordusudur. Özellikle merkez kapıkulu ordusu savunma ordusudur.

Eyalet ordusu daha ofansif kullanılabilmektedir. Tımarlı sipahiler ve yanlarındaki cebelular düşmanı ok yağmuruna tutarak peşine takar ve merkez ordusunun menzilli silahları olan toplar, arkebüzler ve okların menzili içine çekerler. Düşman bir kere bu ateş menzili içine girdiğinde  zaten halihazırda çok adam kaybetmiştir. iki seçenek vardır ya osmanlı ordusuna cephe taarruuzu yapmak yada kaçmak. Ancak bu esnada onları bölgeye çeken sipahi ve cebelular kanatları ve bazende geriyi kapatmıştır.

Merkez ordusunun misket, top ve ok yağmuruna doğru hücuma kalkan düşman merkez ordunun ön saflarına yetişebilseler bile orada ilk mızraklı azaplar arkalarında ok-kılıç taşıyan azap piyadeleri akabinde teberli zırhlı yeniçeri ortaları onların arkasında arkebüz-yaylı piyade yeniçeriler ve en son ağır zırhlı seçkin tecrübeli yeniçerileri geçmek zorundaydılar. Düşman bütün bu safları yardığında artık tüfekli acemi oğlanları onlarıda aşarlarsa birbirine zincirli batarya topları ve son olarak bunlarıda aşarlarsa tarih kitaplarından bildiğimiz her birinin ayrı bir özel görevi olan ve esasında savaşta padişahın etrafında saf tutmuş 6 ağır süvari bölüğü olan ALTI BÖLÜK HALKI ile karşı karşıya kalacaklardı. Osmanlı merkez ordusu safları tam mevcudunda olduğu savaşlarda aşılması çok zor çelik bir duvardı.

Tekradan arkebüz meselesine döner ve toparlarsak. Avusturyalı sınır komutanlarının Osmanlı ordusunu tahlil ederek geliştirdikleri pike-shot-ligh cavalry doktini esasında kurulan orduların başarılı olması savaşlara yüksek sayıda arkebüzlü piyadenin gelmesine sebep verdi. Daha sonra arkebüse verilen bu önemle saat mekanizması ustalarının başından çıkan çakmaktaşlı tüfek mekanizması ateş anında namluda tek açık yönü ucu olarak bırakıyor, yağmurda fitilin sönme derdini ortandan kaldırıyordu. Daha fazla basınç daha uzun menzil demekti.

Ancak tozlu osmanlı coğrafyasında çakmaktaşlı tüfeklerin bakım istemesi ve yeniçerilerin bundan imtina etmeleri çakmaktaşlı tüfeğe uzun süre ayak diremelerine sebep oldu. Savaşlarda ellerindeki arkebüslerle çakmaktaşlı tüfek taşıyan ordulara karşı yenildikçe hepten tüfekten soğudular ve çakmaktaşlı tüfeklerin altın çağında ayakta tüfek atmayı frenklik (gavurluk) olarak gören yeniçeri ortaları vardı.

Ağızdan bir tüfeği kitlesel olarak kullanan bir ordu olmak için çok ciddi bir yanaşık düzen eğitimi, manevra eğitimi ve talim gerektirir. Yeniçerilerin bu eğitime mukavemeti, çakmaktaşlı tüfek mukavemeti ile birleşip, bunu yapabilen alternatif askeri yapılanmalar karşısında da isyan etmelerinden dolayı Osmanlı kara kuvvetlerini felç ettiler. Benzer bir bilgisizlik Osmanlı deniz kuvvetlerindeki yelkencilik, akıntı bilimi, seyir konularında da vardı. Kalyon mürettebatı, kaptanı bulmak çok zordu. Ama tabi onlar eğitime biraz daha az direnmekteydiler.

Esasen kapsüllü tüfeklerin ortaya çıkması light infantry akımı ile katı nizamda savaşma zorunluluğu kalksa denizde de buhar makineleri rüzgara ve akıntıya olan bağımlılığı kırsa da -ki bu Osmanlı ordusunun en büyük sorunlarıydı- yeni bir ordu kurulabilirdi. Ancak bu yenilikler oluştuğunda ne osmanlı ekonomisi o eski ekonomiydi nede endüstriyel kabiliyeti o eski kabiliyetti.
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı Alp

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 599
  • 21
  • DefenceTurk.com
Sn RE,

Bir kaç mesaj öncesinde ‘Dünyanın en güzel vatanı Amarikadır sonra Fransa'dır sonra burasıdır.’ dediğinizde, neden Amarika neden Fransa, özellikle neden Fransa, özelliği nedir? Merak ettim, yorumunuzu alabilir miyiz?
« Son Düzenleme: 12 Kasım 2023, 19:50:01 Gönderen: Alp »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44317
  • 615
İlginç! Üç sayfa olmuş, konu başlığına uygun tek yorum bile yok!
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı Kapgan

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 182
  • 21
  • DefenceTurk.com
Ben soruyu tam olarak anlayamadım

Çevrimdışı tumucin

  • DefenceTurk
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2304
  • 24
  • DefenceTurk.com
osmanli  öldü


Atatürkün Türkiyesi yasaaaaaaaaaaaaaaaa

Çevrimdışı ACE

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 761
  • 134
Osmanlı iyiydi hoştu ama esasen otoritesi sınırlarının her yerinde aynı değildi. Mısır Hidivliği denen bir yapı var mesela son 100 sene ve kendisini Osmanlı Sarayıyla eşit otoritede görüyordu bir çok zaman.

Tarih bilgimiz ne yazık ki okullarda bize öğretilen Osmanlı tarihi olduğu için ve bir çok mağlubiyeti rezaleti yok sayıp sadece kurulma ve yükselme döneminin zaferlerini anlatan propoganda gibi bir tarihtir. Batının güzel tarafı tarih olarak yenilgiler yanlışlar ve hezimetler de işlenir ki bunlardan ders çıkarılsın.

Kaç kıtaya kaç kilometrekareye adını yazdırmak salt başarıysa bu konuda moğollar birinci sıraya oturur ama gel gelelim medeniyet açısından tarihi ele aldığımızda bilim, teknoloji, sanat akımları, şehirleşme, adalet vb bir çok konuda batının geçtiği basamakları halen geçebilmiş değiliz.

Osmanlı günümüze kadar gelseydi ne yazık ki bilim ve teknolojiye uzaklığı sebebiyle çökmeye yine mahkumdu.