Merhaba arkadaşlar. Herkes birşeyler söylemiş bende birkaç satır karalayayım dedim, sürçü lisan ettikse affola.
Öncelikle şöyle bir genel resim çizelim.
1 - Çıkan yangınlar cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş en büyük yangınlar. ( Doğru )
a ) Devlet önlem alamazmıydı, alırdı ve karınca kararınca almış. Yeterlimi, artırılabilirdi. THK daha etkin olabilirmiydi, evet ama suçun hepsini iktidara atmak yanlış. Bu yangınları en fazla öngörecek ve bu bağlamda makine, teçhizat parkurunu hazır tutması ve hazırlıklı olması gereken ikinci kurum. Ama kurumun kasası boşaltılmış. Ayrıca THk bir dernek, Orman bakanlığına bağlı bir kurum değil. Neden kayyum atanmış merak edenler araştırabilir.
b ) Yangın önlemi olarak, uçak mı? , helikopter mi?, arazöz mü? veya başka araç/yöntem araştırılmalıydı. Eksiklik var.
c ) Bundan sonra ne gibi önlemler alınacağı açıklanmadı. Belliki bu yangınlar daha başlangıç. Dünyada ve ülkemizde bu yangınlar artarak devam edecek. Ne gibi önlemler alınacak/alınmalı halka anlatılmalı
2 - Mülteciler. Bu konuda herzamanki gibi suç hep iktidarın. Şimdi;
a ) Konfeksiyon,temizlik vb. tüm alt iş alanlarında çalışanlar kim? Kendi insanlarını çalıştırmayıp, daha az vergi,SGK ödemek için bu insanları çalıştıranlar kim?
b ) Daha yüksek kira getirisi var diye, memura öğrenciye ev kiralamayıp mültecilere ev kiralayanlar kim?
c ) Şimdi gelelim sonuca; hepimizin genel sorunu iş, barınma, yaşam vb. değilmi? O Halde bu insanlara tüm bu imkanları verip ondan sonra mültecileri istemiyoruz, gitsinler demek garip. Birde unuttuğumuz bir konu var, misakı milli. Misak-ı milli sınırları neresidir? Gelenler bu sınırların neresindedir. Atatürk misak-ı milli düşüncesini gerçekleştirseydi - inşallah gerçekleştirilir - bu insanların durumu ne olacaktı? Mülteci mi? / vatandaş mı?
3 - Ekonomi de durum iç açıcı değil. Evet pandemi vs. Dünyada olduğu gibi bizde de ekonomi kötü. Ama son birkaç yıla baktığımızda benim en çok gördüğüm konu ; dolar ( kur ) ve faiz.
a ) Sevgili arkadaşlar, dolar, euro, sterlin bunlar birer ticaret aracıdır yatırım aracı değildir. Yani biz, yatırım olarak yanlış araç seçtiğimiz de ( dolar,euro vb) 10 kazanıp ( kur farkından ) 100 kaybediyoruz. Çünkü bu araçların sahibi değiliz. Devlette talep olunca bu piyasaya sürmek için bu araçlardan faizle borçlanarak alıyor. Yani elin oğlu parasını sen 10 TL fazla kazan diye devlete 20 TL'ye satıyor. Bunun birde öbür ayağı var. Biliyorsunuz ülkemiz petrol, doğalgaz, vb. ( özellikle enerji konusunda ) dışa bağımlı ve bu dışa bağımlı olduğu kalemleri almak için dolar ödemek zorunda. İşte bizdeki bu 10 kazanalım hırsı yüzünden devleti istemeye istemeye dolar kotasını olması gerekenden daha yüksek seviyeye taşımasını sağlıyoruz. İllaki yatırım yapacaksanız Altın,Gümüş, borsa vb. yatırım alanlarına yönelin. Doları yatırım aracı yapmamalıyız çünkü karşılığı yok ve ABD istediği zaman istediği kadar basabiliyor. Affınıza sığınarak halk dilinde abiyane tabirle elin ...... ger.. girilmez. TLye ( KENDİ PARAMIZA ) güvenelim.
b ) Faiz konusu. Bu konu kısır döngü gibi. Yüksek faiz enflasyonu tetikler. Hatırlayın 25 sene önce 1 araba 1 ev fiyatıydı alınamıyordu çünkü faiz %150 gibiydi. Ama şimdi nerdeyse herkesde araba var. Ayrıca yüksek faiz yatırım düşmanıdır. Şöyleki ; misal sizin 1.000.000,00TL niz var. Normal şartlarda bu para ile yatırım yaparak kazanmak istersiniz. Nedir altın, borsa vb. ama birde iş alanı yapmak isteyenler olur. Yatırım da yapsanız, iş alanıda açsanız aklınızda herzaman bir kaybetme riski olur. Fakat yüksek faizde bu olmaz. Yani banka derki gel kardeşim 1.000.000,00TL' ne %20 faiz. Yani çalışmadan, elini kıpırdatmadan, riske girmeden 200.000,00 TL getiri kim istemezki.( ben istemem çünkü eve ekmek götürecek insan var ) birde banka bu parayı ondan alacak bana - ihtiyacı olana - % 30 faizle satacak. Yani paradan para kazanmış olacak. O nedenle yüksek faiz kötü - benim gibi gariban olanlar açısından en azından -
4 - Yukarda arkadaş bahsetmiş, hesap sormak. Arkadaşlar kime hesap soracağız burası çok önemli konu. Bazı şeyleri çok iyi ayırt etmemiz gerekiyor. Hesap sormamız gereken devlet mi? hükümet mi? Aynı şekilde güven konusunda da. Devlete mi güven , hükümete mi güven. Bu iki ayrımı çok iyi yapmalıyız. Eğer hesap sorulması gereken, güvenilmemesi gereken yer devlet ise kimse kusura bakmasın ben DEVLETİME LAF SÖYLETMEM. Kötüde olsa iyide olsa o devlet BENİM DEVLETİM. Hükümet geçicidir, bugün var yarın yok lakin devlet ebet müddettir bu böyle biline. Hükümete gelince hesap sormak gerektiği zaman er yada geç sandıkta sorarsınız çünkü yeri orasıdır. Güven konusuna gelirsek - son zamanlardaki en sıkıntılı konu; arkadaşlar bir olay olduğunda ( yangın, terör, sel vb ) kime güveneceksiniz ? ABD basınına mı? AB basınına mı? Yerel kaynaklara mı ? Düşmana mı ?( PKK propagandası yapanlara kastım. Zamanında çok gördük, aslında 5 şehit değilmiş daha çokmuş ama devlet söylemiyor gibi yaklaşımlar ) yoksa DEVLETE mi? Ben herzaman devletime güvenirim/güveneceğim de. Size de tavsiyem bu yönde. Bu güven olayı dolar olayı gibi oldu. Kendimize ait olana güvenmiyoruz, başkalarına ait olana daha çok güveniyoruz. Hani bir laf vardırya; elin sarayından benim samanlığım daha iyidir, onun gibi.
Daha çok yazacaklarım var ama şimdilik bu kadarla yetinelim. Zamanınızı aldım hakkınızı helal etmenizi istirham ediyorum. Kendimi tutamadım işte...
Rabbimden saygı, sevgi, sağlıklı bir hayat geçirmenizi niyaz ederim.