Gönderen Konu: Türk Eğitim Sistemi  (Okunma sayısı 11405 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #40 : 31 Mart 2020, 22:23:29 »
Sn Partikul Hocam son iki gunde bu konu uzerine uzun ama gercekci aciklamalarda bulundunuz elinize saglik.
Butun olumsuzluklara karsin sizin de zaman icerisinde bir umut kapisinin acilabilir olabilecegini red etmiyorsunuz " Bu işin sonunun nereye varacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz. " Aksi haled bu is coktan  de bitti diyebilirdiniz . Herhalde benimki de zugurt tesellisi oldu ;) tesekkurler.

Büyük Atatürk diyor ki; umutsuz durum yoktur umutsuz insan vardır. Elbette umutsuz olmamak lazım, umudumuzu ve cesaretimizi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz.

Asıl mesele şu, herkes memleket için bir şeyler yapmak istiyor istemesine de... yol farklı, yöntem farklı, kişi farklı, çözüm farklı! Hal böyle olunca fikir çatışmaları kaçınılmaz oluyor. Örneğin bir zihniyet diyor ki; dini değerlerimizden uzaklaştığımız için geri kaldık! Diğer zihniyete göreyse; çağın gereklerine ayak uyduramadığımız geri kaldık. Halbuki her ikisi de geri kaldığımız konusunda hem fikirdir. Fakat ulaştıkları sebepler ve çözüm yolları farklıdır. Yakın tarihi okuyanlar bilecektir ki; bu iki zihin dünyası 150-200 yıldır birbiriyle mücadele ediyor. Ve bu iki zihin dünyasının önderleri farklıdır; II. Abdülhamit ve Atatürk.

Abdülhamitçilerin, modern eğitim sistemini kabul etmeyecekleri görüldü. Onlar ezbere dayalı, hafız türü insan yetiştirmek istiyor. Onlara istediğiniz kadar, şöyle yapalım böyle yapalım diye öneri götürün; kesinlikle tesiri olmayacaktır. Zaten olmuyor da... Yaşan tarzı farklı, düşünce dünyası farklı, ulaşmak istedikleri hedefler farklı. İmam Hatiplilerden uzay mühendisi çıkarabileceklerini zannediyor! Bu olmayacak bir iştir. Eğitim bilimine, sosyolojiye, insan doğasına aykırı bir iş yapıyorlar.




Çevrimdışı カメせ

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 6557
  • 185
  • DefenceTurk.com
Nükleer Enerjiye Giriş Dersi.
« Yanıtla #41 : 28 Haziran 2020, 15:23:51 »
Alıntı

Mersin’deki Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin müfredatına “Nükleer Enerjiye Giriş Dersi” eklendi.
Öğrenciler mezun olduktan sonra teorik ve uygulamalı eğitime tabi tutulacak.
Eğitimi tamamlayıp sertifika alanlar santralde istihdam edilecek.
https://mobile.twitter.com/SSDergilik/status/1277140958166028292

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #42 : 08 Ekim 2020, 18:54:17 »
Arkadaşlar izninizle bir değerlendirme yapmak istiyorum. Biraz araştırma da yaptım. Malum boşa sıkmak adetim değildir.

Bizim eğitim sistemimizin en büyük sorunu daha önceki 5+3+4, şu anki 4+4+4 vb. yanlış eğitim sistemleridir. Bu yanlış tercihler yüzünden hem okulların niteliği artamıyor, hemde çocuklar yapacakları işi öğrenmeye çok geç başlıyorlar. Mesela olması gerekenin nasıl olduğuna dair size üç örnek göstereyim ;



Alman sistemi ; Bence sistemlerin şahıdır. Ancak biraz acımasızdır. 4 sene ilk okul, daha sonra öğrencinin durumuna göre öğretmenin aile ile birlikte aldığı karara göre öğrenci 3 okuldan birine gider, Gymnasium (Akademik), Realschule(Teknik), Hauptschule (Mesleki).

Burada ana amaç iyiyle kötüyü ayırt etmektir. 4. sınıftan sonra iyi ve kötüyü ayırt ederler ki kötü olan iyi olanın dersini sabote etmesin, seviye farkı yüzünden öğrenciler dersi anlamamazlık etmesin. Gymnasiuma zeki ve çalışkanlar gider, Genelde öğrencilerin yüzde 30'u falandır bu, hani 1'lik 2'lik (almanyada notlar 1-6 arası en iyi not 1) öğrenci deriz ya onlar, Realschuleye ise 3 ve 4'lük öğrenciler gider. Bunlarda ileride 2 yıllık myö okuyacak fabrikadaki teknisyenler, polis memuru, hemşire veya sağlık ara elemanı, astsubay, diş asistanı, turizm gibi meslekleri yapması beklenen öğrenciler gider, hauptschuleye de artık berber, boyacı, elektrikçi, sucu, sekreter, satış sorumlusu falan olması beklenenler gider. 10. sınıfa kadar 3 farklı anlayacakları seviyede benzer dersler ve ilerideki mesleklerinde işlerine yarayacak dersler alırlar. 10. sınıfta realschuleabschluss diye bir sınava girerler eğer başarılı olurlarsa hauptschule ve realschuledekiler gymnasiuma geçebilir. Ama tabi akşam gymnasiumunda o almadıkları dersleri almak zorundadırlar. 10. seneden sonra, Gymnasiumdakiler ileride hangi üniversite bölümüne gitmek istiyorlarsa ona göre dersleri seçer (sözel bölümlerdekiler sözel dersleri , sayısallar sayısalları vb. ) , Realschulede de bizde 4 senede mat, tarih, edeb vb. dersler ile mesleki dersler birlikte giderken bunlarda son 3 sene sadece mesleki dersler görülür. böyle mezun olursa tekniker veya ara eleman olur, 2 sene myö'ye gidip teknisyen, polis, hemşire vb. olurlar. Hauptschule ise genel olarak bizdeki meslek kursları gibi meslek kursuna gider ve 17-18 yaşında para kazanmaya başlar.

Küçük bir kuple de Üniversite yapısına değineyim. Genellersek araştırma üniversiteleri, normal üniversiteler ve Myöler vardır. Myöler bizdekine benzerdir. Araştırma üniversitelerinin sınıf kontenjanları çok azdır, dersleri genelde öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri anlatır, doçent ve profesörler genelde master ve doktora öğrencileri ile birlikte araştırma geliştirme yaparlar, büyük şirketlerin ar&ge işlerini yaparlar, bu aldıkları ar&ge bütçeleri ile devasa kütüphaneler kurarlar, laboratuvar kurarlar ve öğrencileri genelde bir bilgiyi nasıl öğreneceklerini bilerek yetiştiğinden bu kütüphanelerdeki sınırsız bilgiyi özümser, imkanlarını kullanır ve çok iyi akademik işler çıkarır ve üniversitelerini dünyanın en iyi üniversiteleri arasına sokarlar.  Onun dışında normal üniversiteler bizdekilere benzer mühendis, doktor, öğretmen vb. yetiştirir. Myöler de bizimkine benzerdir. Tabi hepsinde barız ufak farklılıklar ve uygulamalar vardır. Ama genel olarak böyle.

Benzer olarak ortaokulu lise ile kaynaştırmış ve Alman sistemine benzer bazı eğitim sistemi örnekleri ;

Amerika : 



İspanya:



----------

Gelelim bize;

Bu sistemi genel olarak bizim sistemle karşılaştırdığımda bizim sistemin kötü yanları şunlar ;

1- Biz ortaokulu lise ile birleştirmek yerine ilkokul ile birleştirerek, bütçeyi bu okullarda yoğunlaştırıyoruz. Ancak ilkokul iyide olsa , kötü de olsa , o ilkokul bilgileri çok daha basit bir şekilde köy okulunda da kolejdede çocuğa basit matematik , dört işlem, okuma yazma, sosyal bilgiler vs.  Ancak 4 sınıftan sonraki o kilit aşama hani matematikte denklemler, x,y,z ler artılar eksiler işin içine girip öğrencinin sayısal zekasını işin içine katacağı ve öğrencilerin farklılaşacağı seviyeden sonrası önemli olan.

2- Bizim sisteme benzeyen sistemler var, ancak 20 milyonluk kişi başı milli geliri aşmış, öğrenciye harcadığı para aşmış ülkelerde başarılı oluyor. Bizim nüfusumuz 10 sene sonra 100 milyona dayanacak, ahmet olmazsa mehmet olur seçkinci bir eğitime gerek yok.

3- O yüzden bizimde 6+6 sistemine geçip 6. seneden sonra iyiyle kötüyü bir ayırmamız lazım. 4 sene boyunca, odtüye gidecek adamla, taksici olacak adamı aynı sınıfta okutursan o hıyar odtü potansiyeli olacak çocuğu, döve döve okuldanda soğutur. Denklemler sonrası matematik ve fen dersine kafası basmadığından dersi dinlemez, sabote eder, hocanın ileri seviyelerde ders anlatmasına engelde olur. Arkadaşını konuşturur.

4- Diğer yandan sen atıyorum ilk orta ve lise okullarının her birinin bütçesi senelik 1'er milyon tl ise sen iki milyonu bir tarafa toplarsan 1 milyon öğrencilerin asıl gelişmesi gereken yerde kalırsa öğrenciler aldıkları yetersiz lise eğitimi ile üniversiteye gidip dan diye tosluyor. Diyor ki ya bize lisede öğretilenlerle üniversite çok farklıymış.

5- Ortaokul yüzünden öğrenciler hala ilkokul ve çocukluk psikolojisinden kopamıyorlar. Diğer yandan mesleki eğitim görecek olanlar ise 1 sene hazırlık sadece 3 sene meslek ve ona yardımcı ders görüyor onuda mat, fen, tar, türkçe gibi derslerle birlikte gördüğünden anlamıyor, ne mesleki eğitime konsantre oluyor ne akademik eğitime. Zaten birde öğrencinin son senesinde gittiği staj denen ve o son seneyi silip atan bir uygulama var ki evlere zarar.

6- Mesela en önemlilerinden birisi , bizde sanatçı ve sporcu çok fazla potansiyele sahip olmamıza rağmen gelişmiyor. Ama avrupa ülkeleri, abd vs. oraya giden adamlarımız çakı gibi çıkıyor. Çünkü şöyle bir durum var onlarda spor ve sanat altyapısı okullara kurulmuş. Tıpkı arge birimlerinin üniversiteler olduğu gibi. Orada bir spor dalından sporcu belgesi veya sanat dalından yeterlilik belgesi almadan mezun olamıyor.

Peki bu nasıl oluyor. İlkokul dedikleri ilk 4 sene veya 6 senede , müzik, resim, tiyatro, spor hocaları çocukları bazı testlerden geçiriyorlar ve notlandırma yapıyorlar. Basit testler bunlar. Sonra öğrencinin müzik, resim, tiyatro, spor hangilerine ne kadar yatkın olduğu ve bunların hangi alanlarında daha iyi oldukları belirleniyor. Bunun sonunda öğrencinin de fikri alınarak bir tanesi seçiliyor.

Öğrenci 6-8 senelik ortaokul ve lise birleşik olan liselere geçtiğinde bu liseler genelde bizdeki liselerin 2-3 adeti kadar büyüklükte olduğu için ve o kadar fazla öğrencileri oldukları için bütçeleri fazla oluyor. Atıyorum. Normal bir lisede bir spor salonu, bir basket salonu varsa bu adamlar 3 ortaokul ve 3 lisenin bütçesini aldığından dolayı 2 büyük spor salonu 3 futbol sahası, ki bu futbol sahalarından biri büyük oluyor ve etrafında atletizm pisti falan oluyor saha gibi yani, yüzme havuzu da oluyor. Tabi yine 6 katı müzik aleti, müzik ve resim atölyeleri falan oluyor. Yine tabi normal liseye göre 6 katı beden öğretmeni ve müzik, resim vs. öğretmeni oluyor.

Adamlarda bizdeki gibi sınıfta klasik resim dersi, müzik dersi, beden dersi yok. Bunlardan sadece birini seçiyorlar. Ki çok doğru kimse aynı anda resim, müzik ve bedende iyi olamaz. Ve sadece onu alıyorlar. Ama haftada 2 ders ise haftada 6 ders olarak alıyor ve bunu sanatsa atolyede sporsa artık hangi spor dalıysa (futbol, basketbol, atletizm, voleybol, yüzme, güreş vb.)buna özel okula ait mekanda ders programı içinde değil okuldan sonra sanki bir kursa kulübe gidiyormuş gibi serbest bir şekilde sıkıcı ders ortamından kurtulmuş bir biçimde alıyor.

En önemlisi her öğrencinin bu alanlarına bağlı okulda görevleri var. Bu sayede hem okulda daha fazla kalıyorlar hemde bağlılıkları dahada artıyor. Örneğin çocuk müzik dallarından birini seçtiyse lisede okulun bandosunda veya korosunda olabiliyor. Diğer yandan okulun tiyatro takımında olanda oluyor, resim atölyesinde kurs alanda hatta sadece çok zeki tayfadan oluşan bilim takımları oluyor. Onlarda buna yönleniyor. Bu tamamen öğrencinin ilk 4-6 senedeki 12 yaşına kadarki potansiyeline göre seçilen alanlarına yönelik oluyor.

Tabi spor kısmında daha ayrıntılı oluyor bu işler. Eğer öğrencinin spora ve spor dallarından birine kabiliyeti varsa, 6 senelik lise kısmında o okulun ki bu okullar daha önce belirttim 2-3 lise ve 2-3 ortaokulun birleşimi boyutta ve bütçede bu yüzden adları markalaşmış ve maskotları falan olan okullar.  Bu okulların her spor dalından erkek ve kız,  junior (ilk 3 sınıfa giden yaş gurupları) ve senior (son 3 sene) takımları var ve bunların mevcuda göre a,b,c,d takımları oluyor. Bunlar genelde kendi aralarında maçlar yapıp a takımına girmeye çalışıyorlar.

Eğer a takımına girerlerse ayrıca hafta sonları yerel turnuvalarda oynuyorlar. Eğer burada başarılı olurlarsa da yazın ulusal turnuvalara çıkıyorlar. Tabi bu yerel ve ulusal turnuvalara giden gözlemciler yetenekli gördüklerinin eğer ileride spor yaparsa lisans hakkını alıyor. (abd'deki nba draftı). Tabi bu turnuva ve yarışmaların tiyatro, müzik, bilim , resim vb. alanlarda da versiyonları var. Yine buradan sanat bölümleri olan özel üniversiteler bunlara burs falan veriyorlar. Adamlar anlayacağınız bunları devamlı yarışmalar ve turnuvalarla teşvik ediyor.

Şimdi bu sistem sayesinde nasıl sporcu ve sanatkarlar yetiştiriyorlar söyleyim ;

+ Ülkemizde şu an beden, resim ve müzik derslerinden bir katkı sağlayabilen öğrencilerin sayısı yüzde 1 ile 5 arası falandır. Genelde dersler yanaşık düzen ve alın topu oynayın, bakın çocuklar bu sol anahtarı hadi flüt çalalım, parayı koyun üstünü çizin, patates baskısı , hadi sulu boya ile bulut ve ev yapalım , aaa derste ne çabuk bitti at çöpe olursa haftaya devam şeklinde geçmektedir. 

+ Bu yüzden ben bu beden, müzik, resim, el işi derslerinden hafta 6 saat aldım ama hiçbirinden bir şeyi tamamıyla kavramadım. Masaya oturdum domates, mercimek ve yoğurt çorbasından birer kaşık aldım kalktım. Aralarından hiçbirini bitirebildim mi ? Hayır. Miğdem allak bullak oldu mu ? Evet, Sevmediğim çorbalarıda içtim mi? Evet. Tabaklar bitt mi ? Hayır. E ne işe yaradı bu ? Hiçbirşey. Ancak ben bu derslerden kabiliyetim olan birinin bir dalını 6-8 sene boyunca haftada 5-6 saat alsam ve hayatımı bunun gereklerine göre düzenleyip turnuvalarda kendimi kanıtlama şansım olsaydı , evet benden iyi bir futbolcu, ressam veya tiyatrocu olurdu.

+ Ha diyebilirsiniz bu kadar takıma o spor hocaları nasıl yetişiyor diye. Yetişebildikleri kadar yetişiyorlar (genelde a takımlara), yetişemediklerine de ilk olarak okuldaki diğer hocaları ek ders ücreti karşılığı veya dışardan hoca kiralıyorlar (düşük ücrete). Bu hocalara beden hocaları tıpkı bir spor başkanlığı gibi program ve yapılacak antremanların listesini veriyor. Takımlarla onlar ilgileniyor.


Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1463
  • 135
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #43 : 08 Ekim 2020, 19:19:08 »
Arkadaşlar izninizle bir değerlendirme yapmak istiyorum. Biraz araştırma da yaptım. Malum boşa sıkmak adetim değildir.

Bizim eğitim sistemimizin en büyük sorunu daha önceki 5+3+4, şu anki 4+4+4 vb. yanlış eğitim sistemleridir. Bu yanlış tercihler yüzünden hem okulların niteliği artamıyor, hemde çocuklar yapacakları işi öğrenmeye çok geç başlıyorlar. Mesela olması gerekenin nasıl olduğuna dair size üç örnek göstereyim ;



Alman sistemi ; Bence sistemlerin şahıdır. Ancak biraz acımasızdır. 4 sene ilk okul, daha sonra öğrencinin durumuna göre öğretmenin aile ile birlikte aldığı karara göre öğrenci 3 okuldan birine gider, Gymnasium (Akademik), Realschule(Teknik), Hauptschule (Mesleki).

Burada ana amaç iyiyle kötüyü ayırt etmektir. 4. sınıftan sonra iyi ve kötüyü ayırt ederler ki kötü olan iyi olanın dersini sabote etmesin, seviye farkı yüzünden öğrenciler dersi anlamamazlık etmesin. Gymnasiuma zeki ve çalışkanlar gider, Genelde öğrencilerin yüzde 30'u falandır bu, hani 1'lik 2'lik (almanyada notlar 1-6 arası en iyi not 1) öğrenci deriz ya onlar, Realschuleye ise 3 ve 4'lük öğrenciler gider. Bunlarda ileride 2 yıllık myö okuyacak fabrikadaki teknisyenler, polis memuru, hemşire veya sağlık ara elemanı, astsubay, diş asistanı, turizm gibi meslekleri yapması beklenen öğrenciler gider, hauptschuleye de artık berber, boyacı, elektrikçi, sucu, sekreter, satış sorumlusu falan olması beklenenler gider. 10. sınıfa kadar 3 farklı anlayacakları seviyede benzer dersler ve ilerideki mesleklerinde işlerine yarayacak dersler alırlar. 10. sınıfta realschuleabschluss diye bir sınava girerler eğer başarılı olurlarsa hauptschule ve realschuledekiler gymnasiuma geçebilir. Ama tabi akşam gymnasiumunda o almadıkları dersleri almak zorundadırlar. 10. seneden sonra, Gymnasiumdakiler ileride hangi üniversite bölümüne gitmek istiyorlarsa ona göre dersleri seçer (sözel bölümlerdekiler sözel dersleri , sayısallar sayısalları vb. ) , Realschulede de bizde 4 senede mat, tarih, edeb vb. dersler ile mesleki dersler birlikte giderken bunlarda son 3 sene sadece mesleki dersler görülür. böyle mezun olursa tekniker veya ara eleman olur, 2 sene myö'ye gidip teknisyen, polis, hemşire vb. olurlar. Hauptschule ise genel olarak bizdeki meslek kursları gibi meslek kursuna gider ve 17-18 yaşında para kazanmaya başlar.

Küçük bir kuple de Üniversite yapısına değineyim. Genellersek araştırma üniversiteleri, normal üniversiteler ve Myöler vardır. Myöler bizdekine benzerdir. Araştırma üniversitelerinin sınıf kontenjanları çok azdır, dersleri genelde öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri anlatır, doçent ve profesörler genelde master ve doktora öğrencileri ile birlikte araştırma geliştirme yaparlar, büyük şirketlerin ar&ge işlerini yaparlar, bu aldıkları ar&ge bütçeleri ile devasa kütüphaneler kurarlar, laboratuvar kurarlar ve öğrencileri genelde bir bilgiyi nasıl öğreneceklerini bilerek yetiştiğinden bu kütüphanelerdeki sınırsız bilgiyi özümser, imkanlarını kullanır ve çok iyi akademik işler çıkarır ve üniversitelerini dünyanın en iyi üniversiteleri arasına sokarlar.  Onun dışında normal üniversiteler bizdekilere benzer mühendis, doktor, öğretmen vb. yetiştirir. Myöler de bizimkine benzerdir. Tabi hepsinde barız ufak farklılıklar ve uygulamalar vardır. Ama genel olarak böyle.

Benzer olarak ortaokulu lise ile kaynaştırmış ve Alman sistemine benzer bazı eğitim sistemi örnekleri ;

Amerika : 



İspanya:



----------

Gelelim bize;

Bu sistemi genel olarak bizim sistemle karşılaştırdığımda bizim sistemin kötü yanları şunlar ;

1- Biz ortaokulu lise ile birleştirmek yerine ilkokul ile birleştirerek, bütçeyi bu okullarda yoğunlaştırıyoruz. Ancak ilkokul iyide olsa , kötü de olsa , o ilkokul bilgileri çok daha basit bir şekilde köy okulunda da kolejdede çocuğa basit matematik , dört işlem, okuma yazma, sosyal bilgiler vs.  Ancak 4 sınıftan sonraki o kilit aşama hani matematikte denklemler, x,y,z ler artılar eksiler işin içine girip öğrencinin sayısal zekasını işin içine katacağı ve öğrencilerin farklılaşacağı seviyeden sonrası önemli olan.

2- Bizim sisteme benzeyen sistemler var, ancak 20 milyonluk kişi başı milli geliri aşmış, öğrenciye harcadığı para aşmış ülkelerde başarılı oluyor. Bizim nüfusumuz 10 sene sonra 100 milyona dayanacak, ahmet olmazsa mehmet olur seçkinci bir eğitime gerek yok.

3- O yüzden bizimde 6+6 sistemine geçip 6. seneden sonra iyiyle kötüyü bir ayırmamız lazım. 4 sene boyunca, odtüye gidecek adamla, taksici olacak adamı aynı sınıfta okutursan o hıyar odtü potansiyeli olacak çocuğu, döve döve okuldanda soğutur. Denklemler sonrası matematik ve fen dersine kafası basmadığından dersi dinlemez, sabote eder, hocanın ileri seviyelerde ders anlatmasına engelde olur. Arkadaşını konuşturur.

4- Diğer yandan sen atıyorum ilk orta ve lise okullarının her birinin bütçesi senelik 1'er milyon tl ise sen iki milyonu bir tarafa toplarsan 1 milyon öğrencilerin asıl gelişmesi gereken yerde kalırsa öğrenciler aldıkları yetersiz lise eğitimi ile üniversiteye gidip dan diye tosluyor. Diyor ki ya bize lisede öğretilenlerle üniversite çok farklıymış.

5- Ortaokul yüzünden öğrenciler hala ilkokul ve çocukluk psikolojisinden kopamıyorlar. Diğer yandan mesleki eğitim görecek olanlar ise 1 sene hazırlık sadece 3 sene meslek ve ona yardımcı ders görüyor onuda mat, fen, tar, türkçe gibi derslerle birlikte gördüğünden anlamıyor, ne mesleki eğitime konsantre oluyor ne akademik eğitime. Zaten birde öğrencinin son senesinde gittiği staj denen ve o son seneyi silip atan bir uygulama var ki evlere zarar.

6- Mesela en önemlilerinden birisi , bizde sanatçı ve sporcu çok fazla potansiyele sahip olmamıza rağmen gelişmiyor. Ama avrupa ülkeleri, abd vs. oraya giden adamlarımız çakı gibi çıkıyor. Çünkü şöyle bir durum var onlarda spor ve sanat altyapısı okullara kurulmuş. Tıpkı arge birimlerinin üniversiteler olduğu gibi. Orada bir spor dalından sporcu belgesi veya sanat dalından yeterlilik belgesi almadan mezun olamıyor.

Peki bu nasıl oluyor. İlkokul dedikleri ilk 4 sene veya 6 senede , müzik, resim, tiyatro, spor hocaları çocukları bazı testlerden geçiriyorlar ve notlandırma yapıyorlar. Basit testler bunlar. Sonra öğrencinin müzik, resim, tiyatro, spor hangilerine ne kadar yatkın olduğu ve bunların hangi alanlarında daha iyi oldukları belirleniyor. Bunun sonunda öğrencinin de fikri alınarak bir tanesi seçiliyor.

Öğrenci 6-8 senelik ortaokul ve lise birleşik olan liselere geçtiğinde bu liseler genelde bizdeki liselerin 2-3 adeti kadar büyüklükte olduğu için ve o kadar fazla öğrencileri oldukları için bütçeleri fazla oluyor. Atıyorum. Normal bir lisede bir spor salonu, bir basket salonu varsa bu adamlar 3 ortaokul ve 3 lisenin bütçesini aldığından dolayı 2 büyük spor salonu 3 futbol sahası, ki bu futbol sahalarından biri büyük oluyor ve etrafında atletizm pisti falan oluyor saha gibi yani, yüzme havuzu da oluyor. Tabi yine 6 katı müzik aleti, müzik ve resim atölyeleri falan oluyor. Yine tabi normal liseye göre 6 katı beden öğretmeni ve müzik, resim vs. öğretmeni oluyor.

Adamlarda bizdeki gibi sınıfta klasik resim dersi, müzik dersi, beden dersi yok. Bunlardan sadece birini seçiyorlar. Ki çok doğru kimse aynı anda resim, müzik ve bedende iyi olamaz. Ve sadece onu alıyorlar. Ama haftada 2 ders ise haftada 6 ders olarak alıyor ve bunu sanatsa atolyede sporsa artık hangi spor dalıysa (futbol, basketbol, atletizm, voleybol, yüzme, güreş vb.)buna özel okula ait mekanda ders programı içinde değil okuldan sonra sanki bir kursa kulübe gidiyormuş gibi serbest bir şekilde sıkıcı ders ortamından kurtulmuş bir biçimde alıyor.

En önemlisi her öğrencinin bu alanlarına bağlı okulda görevleri var. Bu sayede hem okulda daha fazla kalıyorlar hemde bağlılıkları dahada artıyor. Örneğin çocuk müzik dallarından birini seçtiyse lisede okulun bandosunda veya korosunda olabiliyor. Diğer yandan okulun tiyatro takımında olanda oluyor, resim atölyesinde kurs alanda hatta sadece çok zeki tayfadan oluşan bilim takımları oluyor. Onlarda buna yönleniyor. Bu tamamen öğrencinin ilk 4-6 senedeki 12 yaşına kadarki potansiyeline göre seçilen alanlarına yönelik oluyor.

Tabi spor kısmında daha ayrıntılı oluyor bu işler. Eğer öğrencinin spora ve spor dallarından birine kabiliyeti varsa, 6 senelik lise kısmında o okulun ki bu okullar daha önce belirttim 2-3 lise ve 2-3 ortaokulun birleşimi boyutta ve bütçede bu yüzden adları markalaşmış ve maskotları falan olan okullar.  Bu okulların her spor dalından erkek ve kız,  junior (ilk 3 sınıfa giden yaş gurupları) ve senior (son 3 sene) takımları var ve bunların mevcuda göre a,b,c,d takımları oluyor. Bunlar genelde kendi aralarında maçlar yapıp a takımına girmeye çalışıyorlar.

Eğer a takımına girerlerse ayrıca hafta sonları yerel turnuvalarda oynuyorlar. Eğer burada başarılı olurlarsa da yazın ulusal turnuvalara çıkıyorlar. Tabi bu yerel ve ulusal turnuvalara giden gözlemciler yetenekli gördüklerinin eğer ileride spor yaparsa lisans hakkını alıyor. (abd'deki nba draftı). Tabi bu turnuva ve yarışmaların tiyatro, müzik, bilim , resim vb. alanlarda da versiyonları var. Yine buradan sanat bölümleri olan özel üniversiteler bunlara burs falan veriyorlar. Adamlar anlayacağınız bunları devamlı yarışmalar ve turnuvalarla teşvik ediyor.

Şimdi bu sistem sayesinde nasıl sporcu ve sanatkarlar yetiştiriyorlar söyleyim ;

+ Ülkemizde şu an beden, resim ve müzik derslerinden bir katkı sağlayabilen öğrencilerin sayısı yüzde 1 ile 5 arası falandır. Genelde dersler yanaşık düzen ve alın topu oynayın, bakın çocuklar bu sol anahtarı hadi flüt çalalım, parayı koyun üstünü çizin, patates baskısı , hadi sulu boya ile bulut ve ev yapalım , aaa derste ne çabuk bitti at çöpe olursa haftaya devam şeklinde geçmektedir. 

+ Bu yüzden ben bu beden, müzik, resim, el işi derslerinden hafta 6 saat aldım ama hiçbirinden bir şeyi tamamıyla kavramadım. Masaya oturdum domates, mercimek ve yoğurt çorbasından birer kaşık aldım kalktım. Aralarından hiçbirini bitirebildim mi ? Hayır. Miğdem allak bullak oldu mu ? Evet, Sevmediğim çorbalarıda içtim mi? Evet. Tabaklar bitt mi ? Hayır. E ne işe yaradı bu ? Hiçbirşey. Ancak ben bu derslerden kabiliyetim olan birinin bir dalını 6-8 sene boyunca haftada 5-6 saat alsam ve hayatımı bunun gereklerine göre düzenleyip turnuvalarda kendimi kanıtlama şansım olsaydı , evet benden iyi bir futbolcu, ressam veya tiyatrocu olurdu.

+ Ha diyebilirsiniz bu kadar takıma o spor hocaları nasıl yetişiyor diye. Yetişebildikleri kadar yetişiyorlar (genelde a takımlara), yetişemediklerine de ilk olarak okuldaki diğer hocaları ek ders ücreti karşılığı veya dışardan hoca kiralıyorlar (düşük ücrete). Bu hocalara beden hocaları tıpkı bir spor başkanlığı gibi program ve yapılacak antremanların listesini veriyor. Takımlarla onlar ilgileniyor.

Alman sisteminde universitelerde oldukca acimasizdir..

Bir dersten senede bir sinav oluyor. 2 sinavdada ayni dersi gecemezsen kapinin onune koyuyorlar diye biliyorum..

Meslek icin degil, bilim icin yetistirme onceligi var..

Birkac arkadasim orada okudu..7 senede anca bitirdiler..

Adamlarda ne sosyallik kaldi, ne sac :)

Bizde oncellik "diploma" verip kapinin onune koymak biraz...fabrika usulu..daha dogrusu Amerikan usulu, orada da biraz boyle
« Son Düzenleme: 08 Ekim 2020, 19:24:00 Gönderen: Gökbörü »
What is steel compared to the hand that wields it?

Çevrimdışı Commander

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 909
  • 18
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #44 : 08 Ekim 2020, 20:23:12 »
Hocam bir liseli olarak ben en doğrusunu anlatabilirim. Çöp sistem çöp dersler çöp bir hayat bizleri bekliyor daha şimdiden belli ne olacağımız okuyorum ki üniversite polislik düşünüyorum. Mühendis mimar vb kişiler çok işsiz ama gel gör o kadar sene oku çalış ama işsiz kal kimileri intihar etsin. Bunları geçtim hocam gençlerin halı malum o kadar sınavda gir matematik kimya falan bej futbolcu veya sporcu olcaksam napıyım kimyayı biraz temel bilgiler tamam da ne gerek var. Aynı şekilde matematik için geçerli.
Ayakta ölmek,diz üstü yaşamaktan daha iyidir.

Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1463
  • 135
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #45 : 08 Ekim 2020, 20:30:01 »
Hocam bir liseli olarak ben en doğrusunu anlatabilirim. Çöp sistem çöp dersler çöp bir hayat bizleri bekliyor daha şimdiden belli ne olacağımız okuyorum ki üniversite polislik düşünüyorum. Mühendis mimar vb kişiler çok işsiz ama gel gör o kadar sene oku çalış ama işsiz kal kimileri intihar etsin. Bunları geçtim hocam gençlerin halı malum o kadar sınavda gir matematik kimya falan bej futbolcu veya sporcu olcaksam napıyım kimyayı biraz temel bilgiler tamam da ne gerek var. Aynı şekilde matematik için geçerli.

Gencken bende oyle dusunuyordum ama hayata atilip insanlarla daha bir hasir nesir olunca anladimki birseyi dogru durust inceleyip dusunup mantikli karalar alabilmek icin matematik, kimya, mantik, felsefe gibi derslerin onemi var..

Herhangi bir soruna nasil yaklasilir, veri nasil toplanir, olaylar nasil onceden tahmin edilir, ongorulur, planlama yapilir, onlem alinir..

Ogrenmeyi ogretiyor, bir bakima dusunmeyi ogretiyor insana..

Bak butun forum Suriyede bunu nasil ongremedik, burda nasil boyle hata yapildi vs tarsitmalari ile dolu..

Gec bunlari, kisisel hayatinda sana fayfasi dokunacak beceriler bunlar..
« Son Düzenleme: 08 Ekim 2020, 20:34:45 Gönderen: Gökbörü »
What is steel compared to the hand that wields it?

Ankhises

  • Ziyaretçi
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #46 : 08 Ekim 2020, 22:22:30 »
Ogretmenler kalitesiz. Orta 1e giderken (şuan ilköğretim 6 oluyor) hangi dersti unuttum. Test oluyoruz. Bende basarili bir öğrenciydim ve testleri çok severdim. Öğretmen test kağıtlarını dağıttı bende adımı soyadımı yazmaya başladım.  Ben test kağıdıyla ilgilenirken o an öğretmen "ilk 5 dakika kimse kağıdını getirmesin" demiş. Duymadım çözdüm götürdüm. Bak yemin ediyorum öğretmen masasına kağıdı bıraktığım anda bir tokat yedim , üstüne özür diliyorum esekoglueşek hakareti yedim , birde masama dönerken kicima tekme yedim. Bu birincisiydi. Yazılı oluyoruz ya insanlık hali silgim kayboldu. Yanımdaki masadaki kızda  silgi istedim kiz verdi sildim tekrar silgiyi kiza verirken kafama metal birşey çarptı. O ney diye bakarken öğretmenin elindeki 7-8 tane anahtarın asılı olduğu anahtarlık... Kafama fırlattı adam. Sonrada getir onu bana dedi götürdüm yine tekme yedim. Daha nice örnek sayarım bunun gibi... Sosyal hayatında adam yerine konmayan tiplerin öğretmen olup öğrenciler üzerinde hakimiyet kurması,  istediği gibi dovebilecegii insanların varolduğu hissini yaşaması,  ego şişirmesi falan çok bu öğretmenler... Sistem berbat diyoruz , mufredat berbat diyoruz okeyde ogretmenler super mi ? 10 ogretmenden 6si kalitesiz. Normalde hiçbirşey teslim edilmeyecek bu tiplere öğrencileri,  yani bir ülkenin geleceğini emanet ediyolar.
« Son Düzenleme: 08 Ekim 2020, 22:25:38 Gönderen: Tong Yabgu »

Çevrimdışı Commander

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 909
  • 18
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #47 : 08 Ekim 2020, 22:27:21 »
Ogretmenler kalitesiz. Orta 1e giderken (şuan ilköğretim 6 oluyor) hangi dersti unuttum. Test oluyoruz. Bende basarili bir öğrenciydim ve testleri çok severdim. Öğretmen test kağıtlarını dağıttı bende adımı soyadımı yazmaya başladım.  Ben test kağıdıyla ilgilenirken o an öğretmen "ilk 5 dakika kimse kağıdını getirmesin" demiş. Duymadım çözdüm götürdüm. Bak yemin ediyorum öğretmen masasına kağıdı bıraktığım anda bir tokat yedim , üstüne özür diliyorum esekoglueşek hakareti yedim , birde masama dönerken kicima tekme yedim. Bu birincisiydi. Yazılı oluyoruz ya insanlık hali silgim kayboldu. Yanımdaki masadaki kızda  silgi istedim kiz verdi sildim tekrar silgiyi kiza verirken kafama metal birşey çarptı. O ney diye bakarken öğretmenin elindeki 7-8 tane anahtarın asılı olduğu anahtarlık... Kafama fırlattı adam. Sonrada getir onu bana dedi götürdüm yine tekme yedim. Daha nice örnek sayarım bunun gibi... Sosyal hayatında adam yerine konmayan tiplerin öğretmen olup öğrenciler üzerinde hakimiyet kurması,  istediği gibi dovebilecegii insanların varolduğu hissini yaşaması,  ego şişirmesi falan çok bu öğretmenler... Sistem berbat diyoruz , mufredat berbat diyoruz okeyde ogretmenler super mi ? 10 ogretmenden 6si kalitesiz. Normalde hiçbirşey teslim edilmeyecek bu tiplere öğrencileri,  yani bir ülkenin geleceğini emanet ediyolar.

Hocam siz bişey demediniz mi  :D valla kimse kusura bakmasın ama kimse vuramaz ben biraz serttim öyle olmam gerekiyor kimsin de bana vuruyorsun ego çok fazla bazı hocalarda.
Ayakta ölmek,diz üstü yaşamaktan daha iyidir.

Çevrimdışı Bukrek

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 85
  • 7
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #48 : 08 Ekim 2020, 23:52:46 »
Arkadaşlar eğitim bilgi sahibi olunsun ya da olunmasın doğası gereği (Halkın çoğunluğu eğitimin paydaşı) herkesin bir fikrinin olduğu bir alan. Herkes bu sürecin içinde bir şekilde. Eleştirilecek de çok şey var. Faturanın çıkarılabileceği çok adres var. Ben Lise Fizik öğretmeniyim.  Sayın Battlestar'ın yazdıklarına %90 katılıyorum. Daha doğrusu Almanların eğitim sistemini büyük oranda tasvip ediyorum. "Neyin farklı olmasını isterdin?" derseniz. Alanların arasındaki geçirgenliğin biraz daha fazla olmasını isterdim.
Eğitim ciddi yatırım ister, ayrıca halkın bütününün isteği ve sabrıyla düzelebilir. Öğretmenlerin yetersiz ve kalitesiz olduğu yönündeki iddialara gelince şunu unutmayalım ki öğretmenler de bu toplumun içinden çıkan insanlar. Yani toplumumuzda hepimiz mesleki ve ahlaki tüm rollerimizi hakkını vererek yapıyoruz da bir tek öğretmelerde mi sorun var. Toplumun tüm kademe ve rollerinde ne kadar eksiklikler varsa biz öğretmenlerde de o kadar eksiklikler vardır. Belki de toplum ortalamasından daha az eksiklikler vardır; çünkü çok göz önündeyiz ve çok fazla denetleniyoruz. Tabi bir ara Lise ve Ortaokul mezunlarını 6 aylık kurslarla öğretmen yapmış olmaları eğitim camiasına çok zarar verdi. Bunu da söylemek lazım.
Toplumdaki; "Eğitimin düzelmesi gerektiğine" dair bilinç ve farkındalık çok önemli ve gereklidir. Bundan sonra "neler eksik?" ve "neler yapabiliriz?" soruları da toplumda tartışılır ve inşallah bir şeyler sabırla düzeltilmeye çalışılır.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk Eğitim Sistemi
« Yanıtla #49 : 09 Ekim 2020, 00:48:59 »
Hocam bir liseli olarak ben en doğrusunu anlatabilirim. Çöp sistem çöp dersler çöp bir hayat bizleri bekliyor daha şimdiden belli ne olacağımız okuyorum ki üniversite polislik düşünüyorum. Mühendis mimar vb kişiler çok işsiz ama gel gör o kadar sene oku çalış ama işsiz kal kimileri intihar etsin. Bunları geçtim hocam gençlerin halı malum o kadar sınavda gir matematik kimya falan bej futbolcu veya sporcu olcaksam napıyım kimyayı biraz temel bilgiler tamam da ne gerek var. Aynı şekilde matematik için geçerli.

Madem lise öğrencisisin, hayata dair bazı tecrübelerimi aktarmak isterim.

Klasik cümledir ama; hangi branşı seçersen seç temelin sağlam olacak. Şayet öğrenim hayatına devam edeceksen, bu işin üç sac ayağı var. Matematik, Türkçe ve Yabancı Dil... Bu üç sac ayağı, hayatın boyunca bir şekilde karşına çıkacaktır. Eğer sözele daha yatkınsan, seni kurtaracak kadar matematik bilmen gerekir. Yok sayısala daha yatkınsan, okuduğunu anlayacak kadar Türkçe bilmelisin. Ayrıca Türkçe, kendini doğru ifade edebilmek açısından son derece önemlidir. Yabancı dil ise artık çağın bir gereği haline geldi... Öğrenebilsen çok faydasını görürsün.

Meslek seçimi konusunda;

Hangi mesleği seçersen seç, bir işin ustası ol... Her işin çırağı olacağına, bir işin ustası olmak her zaman daha iyidir. Bu da emek harcayarak, zamanla oluyor. O halde zamanı iyi kullanmak, daldan dala atlamamak lazım. Örneğin 2 sene garsonluk, 2 sene terzi yamağı, 2 sene oto tamircisi, 2 sene muhasebeci, 2 sene de bir şirketin pazarlama elemanı olarak çalıştığını farz edelim. 10 sene sonra hayatının muhasebesini yaptığında; 5 farklı iş kolunda 10 sene çalışmış olmana rağmen hiçbir işi tam olarak öğrenemediğini pişmanlıkla fark edeceksin.