çünkü Almanya'nın Avrupa'nın itici motoru olma vasfı pekişiyor.
Almanya'nın tanıması demek, bir yerde Avrupa'nın tanıması veya tanıyacağı anlamına gelir.
onların yaptığı bir şeyi yapmak bizi hem batı bloğunda tutar; hem de ileride bu konuda da batıyla yeni ve gereksiz bir kriz çıkma ihtimalini minimuma indirir.
eğer batıyla ortak yönleri olan rol model Türkiye'yi iki adım öne çıkartmak istiyorsak bu bir hava alanında askeri denetim yaparak olamaz; ancak batıyla paralel bir dış politika geliştirerek olur.
Avrupa'yı Avrupa yapan devletlerin Taliban'ı tanımayla ilgili yaptıkları açıklamalar var.
bakın, şu haberde Türkiye'nin hangi blokta kimlerle paralel politika izleyebileceğine dair bir iddia var.
halbuki biz ne yapmaya çalışıyorduk? batıyla itişip kakışan değil de, ortak yönleri olan bir Türkiye imajı yaratmaya çalışıyorduk.
şu aşağıdaki haberdeki gibi bir bloklaşma olursa nasıl olacak bu?
"Britanya'nın Daily Mail gazetesi; Türkiye, Pakistan, Çin ve Rusya'nın Taliban yönetimini resmen tanımaya hazırlandığını öne sürdü."
https://www.indyturk.com/node/399906/d%C3%BCnya/daily-mail-%C3%A7in-rusya-pakistan-ve-t%C3%BCrkiye-taliban%C4%B1-resmen-tan%C4%B1maya-haz%C4%B1rlan%C4%B1yorbir de batının bazı açıklamalarına bakalım.
bunların tamamında hep bir tereddüt ve öne çıkmaktan kaçınma çabası var.
"İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Pakistan Başbakanı İmran Khan ile Afganistan hakkındaki görüşmesinde, Pakistan'ın Taliban'ı meşru bir hükümet olarak tanımamasına yönelik çağrıda bulundu. "
https://www.azonceoldu.com/gundem/taliban-yonetimini-tanima-84047"Kanada Başbakanı Justin Trudeau, "Seçilmiş bir demokratik hükümeti güç kullanarak devirip yerine geçtiler" dedi.
BRÜKSEL İŞBİRLİĞİ İÇİN ŞARTLARINI AÇIKLADI
Avrupa Komisyonu Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrel dün yaptığı açıklamada, AB'nin Taliban'la ancak temel insan haklarına saygı göstermesi ve Afganistan topraklarının teröristler tarafından kullanılmasını engellemesi halinde işbirliği yapacaklarını açıkladı.
Borrell, "Gelecekteki herhangi bir Afganistan hükümetiyle işbirliği, barışçıl ve kapsayıcı bir anlaşma; kadınlar, gençler ve azınlık mensupları dahil tüm Afganların haklarına saygı gösterilmesi; Afganistan'ın uluslararası sorumluluklarına saygı gösterilmesi; yolsuzlukla mücadeleye bağlılık ve ülke topraklarının terör örgütlerince kullanılmasının engellenmesi şartlarına bağlı" ifadelerini kullandı.
ABD: BUNU SÖYLEMEK İÇİN ÇOK ERKEN
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da dün düzenlediği basın toplantısında 'Taliban'ı Afganistan'da meşru iktidar olarak tanıyıp tanımayacakları' yönünde bir soruyla karşılaştı.
Sullivan, 'bunu söylemek için çok erken olduğunu' belirterek, Taliban'ın insan hakları sicilinin şu ana dek iyi olmadığını vurguladı."
https://www.demokrathaber.org/dunya/ingiltere-genelkurmay-baskani-nick-carter-taliban-bu-defa-farkli-h149859.htmlbatıyla ortak yönleri olan rol modeli ileri çıkartmak istiyorsan, onlar tereddüt ediyorsa sen de tereddüt edeceksin.
onlar ağırdan alıyorsa sen daha çok ağırdan alacaksın.
"Taliban ile Niye dogu degil ve fayda saglamaz?"
doğru değil; çünkü yukarıda dediğim gibi, olmak istemediğimiz bir bloğun içinde buluruz kendimizi.
halbuki biz batı bloğunda yer almak istiyoruz.
ikinci husus bizim Taliban ile ilişki kurmamızın görünürdeki temel nedeni nedir?
göçü engellemek.
peki Taliban ile iyi ilişki kurmak göçü nasıl engelleyecek?
mesela ne yapacak Taliban da bu göç engellenecek?
bu sorunun ikna edici bir cevabı yok.
Taliban din temelli bir oluşumdur ve din ise dogmatiktir, istense bile tartışılamaz ve değiştirilemez.
yukarıda özellikle son paylaştığım habere dikkat edecek olursanız tüm batı Taliban'ın değişmesini ön şart olarak masaya koyuyor; ama Taliban istese bile en fazla ne kadar değişebilir?
bu durumda Taliban ile ilişki kursak bile, Taliban yaşam tarzını istemeyen halkın göç etmesine kim nasıl engel olabilir?
Taliban gibi düzensiz ve saçma sapan bir oluşum sınırlarda kalekol kurup nöbet tutsa bile bu göçü önlemez, önleyemez.
batının istediği değişimi sağlamaya kalksa bile, buna muhalif gruplar baş kaldırır ve yönetim rahatça el değiştirir.
hiçbir homojenliği olmayan, düzensiz , ne zaman ne yapacağı ön görülemez bir oluşum bu.
demek ki, Taliban ile iyi ilişki kursak bile bu göçün engellenmesi üstünde doğrudan bir etki beklemek gerçekçi değildir.
kaldı ki biz Van'dan gelen herkesi Afgan göçmen sanıyoruz; ama öyle de değil.
tüm bu nedenlerden faydalı da olmaz.
"Niye pakistani Proxy olarak kullanalim?"
çünkü varlığını Pakistan'a borçlu olan bir oluşum Taliban ve bunu da gayet farkındalar.
aslında bu ikinci Taliban demek hiç de yanlış olmaz.
Pakistan'ın emrine aykırı hareket etmeleri en azından kısa vadede pek inandırıcı değil.
yukarıda paylaştığım haberde İngiltere'nin Pakistan'a yönelmesi tesadüfi bir hadise değil.
bunun dışında, Afganistan konusunda kendi başımıza yapacağımız bir iş yüzünden Pakistan ile ters düşme ihtimali de yüksek.
zaten jeopolitik yalnızlık yaşıyoruz, konuşabildiğimiz birkaç ülkeyi de kaybetmeyi göze almamak gerek.
Pakistan üzerinden bir etki oluşturabilirsek, hem bu riski kaldırmış; hem de batının gözüne batmadan oradan büsbütün silinmemiş oluruz.
konu direk ilgilendiriyor da, bizi direk ilgilendirmeyen ne var zaten?
bizi direk ilgilendirdiği doğrudur; ama bu ilginin
A. boyutunu
B. çözüm önerilerinin ne kadar faydalı ve uygulanabilir olduğunu
C. ülkenin gelecek vizyonunda hangi çerçeveye oturduğunu
ayakları yere basan bir şekilde tespit edebildiğimizden şüpheliyim.
1. doğuyu gezdik ve beğenmedik.
döndük tekrar batılı olmaya çalışıyoruz; ama sürekli Pakistan-Çin-Rusya ile aynı hizada dururken bunu sağlayamazsın.
2. hedefler ve fayda-maliyet hesaplamaları pek de gerçekçi değil.
soru ortada.
Taliban ile iyi ilişki kurmak göçü nasıl engelleyecek?
göçün tek nedeni Taliban gibi konuşuyoruz da, bu göç bu gün başlamadı.
Erzincan'daki köyümüzde yıllardır Afgan bir çoban var bizim.
bunlar batıyla paralel kurulması gereken dengeler.
biz pek farkında değiliz; ama Amerika 2023'te muhtemelen parasal genişleme politikasını bırakıp parasal daralma politikasını başlatacak.
döviz bolluğu dönemi bitiyor.
biz bu bir twet ile zarar görecek kadar dövize dayalı ekonomi modelini değiştirmenin yoluna bakmazsak 2023 sonrası bolluk dönemi bitecek.
bu ihtimal gerçekleşirse, o gün geldiğinde batı bloğunda olmazsak emin olun mülteciler gündemin çok alt sıralarına düşecektir.
kişisel saçmalamamı buraya kadar okuyan varsa kusura bakmasın, uzun oldu; ama bir önceki iletimin devamı niteliğinde bu.
önceki iletimde işaret ettiğim Suriye deneyimini de, orada nasıl yalnız bırakıldığımızı da unutmamak gerek.
orada da gerçekçi bir fayda-maliyet hesabı yoktu bence ve orada da uygulanabilirliği tartışmalı yollar çok konuşuldu.
sonuç ?