Gönderen Konu: Türkiye Ekonomisi  (Okunma sayısı 78750 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı カメせ

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 6590
  • 185
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #180 : 09 Haziran 2020, 15:49:41 »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44310
  • 614
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #181 : 09 Haziran 2020, 16:53:11 »
Ohooo solunum cihazları, oyun şirketleri vs, parayı bulmuşuz.  ;D ;D
Allah bereket versin.
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #182 : 09 Haziran 2020, 17:41:01 »
Yalnız, bu solunum cihazların ambalajları biraz dandik olmuş. Düşün, O kadar para veriyorsun; cihaz karton kutu içinde geliyor! Twitter' da gördüm, cihazları teslim ederken; kutular yamulmuş, yırtılmış... Olmaz ama! Nasrettin Hoca; Ye Kürküm Ye..! demiş. Daha profesyonel olabilirdi. Bu şekilde, 17.500$ olmaz da 18.500$ olur.

Çevrimdışı ACE

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 759
  • 134
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #183 : 09 Haziran 2020, 21:04:38 »
"En parlak beyinler Tıp bölümüne gidiyor."

Aslında çok irdelenmesi gereken bir cümle... Savunma sanayi bu öğrencilere burs sağlayıp savunma sanayi ile ilgili mühendislik bölümlerine çekmeli.
Atıyorum Lys 'de ilk 2000 öğrenciye ayda 3000 tl burs Alanlarında mezun olunca savunma şirketlerinde 5  yıl çalışma şartıyla mesela.

Her tara doktor avukat doldu. Metalürji mühendisi lazım , malzeme mühendisi lazım sensör-optik  vb sistem mühendisi lazım vs vs...

O tür şeyler için iş garantili özelleşmiş eğitim veren üniversiteler lazım hocam ; Atıyorum , Cerrahpaşa Tıp Üniversiteis, Atıyorum İstanbul Mühendislik Üniversitesi veya Savunma Sanayi Üniversitesi, Konya Ziraat Üniversitesi gibi .

Hocam ben bunu yıllardır savunuyorum 205 üniversitemiz var. 4 tanesi de savunma sistemleri üniversitesine dönüştürmek neden kimsenin aklına gelmiyor.
Savunma sanayinde para -iş gücü ihtiyacı olduğunu da anladı herkes...Buraya talep çok olur...

Hocam sizin ilacınız enstitü ve araştırma merkezleri. Enstitüler belirli bir amaç doğrultusunda çalışırlar. Üniversitelerin bir parçası olabileceği gibi onlardan ayrı da olabilir.
Örnekler;
Adli Tıp Enstitüsü
Tarla bitkileri araştırma enstitüsü
Tübitakın bünyesindeki Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi

Ve sizin dike getirdiğinize uygun olarak TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (yani SAGE)
Sage sürekli kısaltma olarak anıldığı için tarafınızca unutulmuş olabilir ama esasen bizim bu konuda da çalışmak için bürokratik ve şematik altyapısı hazır bir kurumumuz var yani.

Ama daha spesifik konularda da enstitüler çoğaltılabilir. Sadece deniz veya hava için yahut malzeme üretimine dair.

Çevrimdışı serkan1976

  • 2022 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 7732
  • 457
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #184 : 09 Haziran 2020, 22:05:58 »
Hocam enstitüler daha çok üniversite eğitimini bitirmiş , belirli uzmanlık dalında ilave eğitim görmüş uzmanlarla kurulan özel amaçlı kurumlar diye düşünüyorum...

Ben üniversite önerirken biz bu savunma sanayi yapısını toplumun tabanına yaymak için öneri yaptım.Örneğin üniversite sınavında ülkenin ilk 5000 kişisi içine girmiş zehir gibi gençleri bu sektöre kazandırmaktan bahsediyorum. Sadece mühendislik değil kimya , fizik alanları ile alt düzey savunma sanayi teknisyen eğitimi de aynı üniversite içinde olmalı...

Benim arkadaş ilk 1000'e girdi , elektronik mühendisi oldu , köye baz istasyonu dikmeye gidiyor. Adamın hayali neydi ne oldu...😀

Aç Ankaraya kara sistemleri üniversitesi , aç İzmire deniz sistemleri üniversitesi , aç İstanbul a hava sistemleri üniversitesi... Aç Bursa'ya motor sistemleri üniversitesi...Sanki bina yok...

Buradan mezunları al sage,aselsan vb.

Normal mühendisin Aselsan'a,Tai'ye girmesiyle zaten bu sistemlerin eğitimini almış bu mühendislerin girmesi-verimli aynı olmaz..

5 sene bu eğitimi alan mühendis-teknisyen daha o kuruma gitmeden kafasında projelerle yoğurulmuş olarak gider...

Cumhurbaşkanı olsam ilk işim MMU için bütçeden özel kaynak ayırmak ve 5 tane savunma sistemleri üniversitesi açmak olurdu😎😎😎


Çevrimdışı ACE

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 759
  • 134
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #185 : 09 Haziran 2020, 23:19:52 »
Hocam enstitüler daha çok üniversite eğitimini bitirmiş , belirli uzmanlık dalında ilave eğitim görmüş uzmanlarla kurulan özel amaçlı kurumlar diye düşünüyorum...

Ben üniversite önerirken biz bu savunma sanayi yapısını toplumun tabanına yaymak için öneri yaptım.Örneğin üniversite sınavında ülkenin ilk 5000 kişisi içine girmiş zehir gibi gençleri bu sektöre kazandırmaktan bahsediyorum. Sadece mühendislik değil kimya , fizik alanları ile alt düzey savunma sanayi teknisyen eğitimi de aynı üniversite içinde olmalı...

Benim arkadaş ilk 1000'e girdi , elektronik mühendisi oldu , köye baz istasyonu dikmeye gidiyor. Adamın hayali neydi ne oldu...😀

Aç Ankaraya kara sistemleri üniversitesi , aç İzmire deniz sistemleri üniversitesi , aç İstanbul a hava sistemleri üniversitesi... Aç Bursa'ya motor sistemleri üniversitesi...Sanki bina yok...

Buradan mezunları al sage,aselsan vb.

Normal mühendisin Aselsan'a,Tai'ye girmesiyle zaten bu sistemlerin eğitimini almış bu mühendislerin girmesi-verimli aynı olmaz..

5 sene bu eğitimi alan mühendis-teknisyen daha o kuruma gitmeden kafasında projelerle yoğurulmuş olarak gider...

Cumhurbaşkanı olsam ilk işim MMU için bütçeden özel kaynak ayırmak ve 5 tane savunma sistemleri üniversitesi açmak olurdu😎😎😎

Hocam öyle çok spesifik olarak bu konuların üniversitesini kurmaya gerek yok. Sistem o şekilde işlemiyor yani tam. Bu sefer iş dalında yığılma veya boşta kalma olabilir. Zaten direkt savunma sanayi için bölüm programı yok, olmaz da. Dünyada bile.

Kuzenim var sınavda ilk 300-500 içinde kazanmıştı şimdi dediğiniz gibi bir gsm şirketinde. Asker arkadaşım vardı Aselsanda çalıştı vs ama sonra sanırım şu an yurtdışında. Neden böyle? Çünkü para ve imkanlar. Asıl önemli olan belirli bir alt temel eğitimi almış ve konuya merak salan, uzmanlaşmak isteyenlere araştırma geliştirme yapacakları ortam ve kaynak sunmak. (Bu sadece savunma sanayi olarak algılanmasın) ne yazık ki bina ile bu iş bitmiyor hocam. Yarını nasıl çıkartırım diye düşünmeyecek bu araştırmacılar. Merak ettikleri konu için Laboratuvar teçhizat vs yatırım desteği alabilmeliler. Bunlar ancak o konuda fon ayrılmış enstitü veya araştırma merkezleri ile olur (üniversiteler daha çok temel eğitim ve meslek eğitimine dönüktür) Bu konuda Tayvanı örnek gösteren arkadaşlarım oldu. Sadece elektronik üzerine yoğunlaşmış bir enstitü; Türk bile olsanız başvurduğunuzda size hayatı idame ettirecek bir burs, araştırma için talep ettiğinizde malzeme ve teçhizat için binlerce dolarlık harcama yetkisini emrine sunan bir merkez. Yurtdışında gideceğiniz seminer ve incelemeler için kişi ve mesafe kısıtlaması olmadan uçak parası, barınma ve temel harcama için ödenek temini. (Yine Türk veya başka bir ülke vatandaşı olsanız da)

Mesela metalurji enstitüsü düşünelim; kimya, seramik, metalurji, makine mühendisliği ve benzeri farklı disiplinlere açık ortam ve malzeme teminiyle bu kişiler amaçlı veya amaçsız sürekli yeni şeyler denese elbet bişeyler çıkacaktır.

Isıya dayanımlı en esnek metali de bulacak, korozyona dayanımlı en uygun alaşımı da. Belki o an işine yaramayacak ama bulunan malzemelerden elde edilen deney ve test sonuçları kütüphanesi ileride işe yaratacak. Yeni nesil motor bloğu için en uygun malzemeyi arayan bir firma enstitüye başvurup danışmanlık veya formül alacak. Yahut gaz türbin motor için gereken bıçak alaşımı buradaki çalışmalarda çoktan bulunmuş olacak.  Seramik veya cam üretimi de dahil. Konuya sadece savunma sanayi derseniz sonuçları kısıtlamış olursunuz.

Bu arada bize de Avrupa Birliğinden eğitim ve benzeri için fonlar, burslar  geliyor ama eminim bir kısmı birilerine kazanç sağlama veya büyükbaşları Avrupada seminerlerde gezdirme adına harcanıyordur.

Çevrimdışı serkan1976

  • 2022 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 7732
  • 457
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #186 : 09 Haziran 2020, 23:26:00 »
O zaman sage gibi enstitüleri artırmak daha mantıklı galiba...
Tabi Dünya'da bu enstitülerin yaptıkları işi zaten dev savunma şirketlerinin arge'leri de yapıyor...

Çevrimdışı ACE

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 759
  • 134
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #187 : 09 Haziran 2020, 23:43:15 »
O zaman sage gibi enstitüleri artırmak daha mantıklı galiba...
Tabi Dünya'da bu enstitülerin yaptıkları işi zaten dev savunma şirketlerinin arge'leri de yapıyor...

Evet hocam onlar da yapıyor ama bazen sadece tek bir konuda takılı kalıp ona fon ayırıyorlar. Mesela cep telefonu firması işlemci üzerine yoğunlaşıyor ama alanı dışına çıkma misyonu yok.

Devletin bilimsel merkezleri ise araştırmanın getirisini ikinci plana atar, mutlak bir sonuç ve ürün beklemez. Bir şey bulunmadıysa en azından hangi yolun denenip de başarısızlığa ulaştığını bulmak da bir kazanç. Ayrıca bambaşka bir şey üretmek istenirken alakasız bir dala yarayacak malzeme bulunabiliyor. Şirketler bu konuda daha İsteksiz ve ketum. Hele ki ülkemizde zorlayan da yok. Dışarıdan buluşu getir burada sat.

Çevrimdışı カメせ

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 6590
  • 185
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #188 : 13 Haziran 2020, 23:27:11 »

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2672
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye Ekonomisi
« Yanıtla #189 : 15 Haziran 2020, 03:12:16 »
Türk ekonomisine en kısa zamanda mesafe katettirecek şeyler hakkında düşünüyorum. Birşeyler yazayım dedim.

Bence en hızlı sonuç alınabilecek yöntemler ;

1- Tarım gelirlerinin arttırılması. Türkiye gerçekten müthiş bir potansiyele sahip ancak değerlendirilmiyor akıllı bir kaç senelik hamleler ve planlarla tarım geliri 60 milyardan 90 milyara çok rahat gider. Çünkü Türkiye de ki tarım modern traktörle yapılan 16.yy tarımından farksız.  Bakın tarım a.ş 'den falan bahsetmiyorum .

+ Çiftçi ne ekeceğini bilmiyor. Bir sene bir ürün iyi para verdiyse birini ekiyor onun fiyatı düşüp zarar ediyor.

+ Yine çiftçimiz cahil neyden en iyi verim nasıl alınır , tarım nasıl yapılır 1 kitap bile okumamış çoğu.

+ Kendi toprağında nelerden daha yüksek verim alacağını bilmiyor.

+ Aldığı desteği verimli değil saçma alanlarda kullanıyor .

+ tabi kullandığı mazot, ilaç, gübre, tohum pahalı yabancı ve verimsiz.

+ Yine hayvancımız da sıkıntı da ülkemizin para kazanması için ahır tipi hayvancılığa geçmesi lazım.

Şimdi ben eğer tarım ve hayvancılık bakanı olsam. Bir kere bakanlığı tarım ve hayvancılık a.ş gibi düzenlerim. Büyük bir arge departmanı , pazarlama departmanı,  lojistik departmanı , eğitim doktrin departmanı, insan kaynakları kordinasyon departmanları vb. departmanlar koyarım.

Çiftçi ve hayvancıyı halk olarak değil bu şirketin çalışanları olarak konumlandırırım ;

Tarımda ;

- Nasıl savunma sanayi her silah platformu için değişik şirketler oluşturdu ise , bende ilaç, gübre, tohum, yem ve diğer tarım malzemeleri için yerli firmalar kurarım bunu ya varolanla anlaşarak eğer birden fazla ise konsorsiyum ile birleştirerek  yoksa da sıfırdan kurarak sağlarım .

- Bu şirketlerin  Araştırma geliştirme kısımlarını , pazarlama kısımlarını kapattırırım.  Ülkede bir kaç üniversiteyi tarım ve hayvancılık üniversitesine çevirir, burada sadece tarım ve hayvancılıkla ilgili bölümler açarım.  Derslere genelde araştırma görevlilerini sokup prof ve doçları proje geliştirme ve bilim yapmada kullanırım. Böylece firmaların arge giderleri üniversitelere aktıkça üniversiteler gelişir (humbolt tipi.)

- Bu üniversitelerde geliştirdiğim verimli ata tohum, ehlileştirilmiş hayvan türleri, verimli yerli tarım ve hayvan ilaçları vb. leri anlaştığım yerli fabrikalarda ürettiririm. Ardından Türkiyeyi ne nerede en yüksek verimde yetişiyorsa ilçelerini tarım havzalarına bölerim. (Türkiyenin ihtiyaçları ve tarım hedeflerine göre.) 

- Sonra da çiftciye derimki , ey çiftci bu sene hibe ve destek yok. Eğer tarım bakanlığına kayıt yaptırırsan ve benim dediğim şeyi , benim dediğim şekilde eker biçersen  sana hibe ve desteği nakit para ile değil , direkt olarak yerli ürettirdiğim ilaç, tohum, gübre vb. ile vereceğim.  Hatta hazine arazisini de tarım yap diye sana açacağım. Zaten tarlaları parçalayamıyorsunuz. 5-10 sene ekilmeyen tarlalarada sana ekme hakkı . 

- Eğer çiftçi derseki ey beyim iyide ben senin ekmemi istediğin şeyi ekmeyi bilmiyorum. Sorun yok. Tarım üniversitelerinde açtığım 2 senelik tarım myo'larda  eğitim almış iş garantisi ile bünyeme kattığım teknikerleri köylere dağıtacağım. Onlar gelecek tarlalarda size gösterecek hemde tarlalarınızda ölçüm yapıp hasat zamanları ilaç zamanları eğer hastalık geliyorsa o konularda uyaracak oda 5-10 köye sorumlu ettiğim tarım mühendisine hesap verecek.  Ve sana alım garantisi de veriyorum.

- Hasatlar tamamlandığında devlet mahsülü alacak ve mağazalara gıda firmalarına vs diyecek ki gelin ürünü benden alın aracı kabzımala gerek yok.

Böylece devlet ilk olarak yerli ve verimli tohum, gübre, ilaç ile verimi arttıracak ve ülkeden az para çıkacak, çiftci parayı çar çur etmeyecek, ülkede her yerde ne verimliyse nasıl olması gerekiyorsa öyle ekilecek ve toplanacak, kabzımallar aradan çıktığından da halk daha ucuz bunlara ulaşacak. Devlette kazandığı karı pazarlama birimleriyle ürünleri yurt dışına satmak için lojistiğe ve yine alıcı makamlardan  konsorsiyumlaştırma ile gıda devleri yaratmaya yatırabilir.

Gelelim Hayvancılığa  ;

+ Devlet hayvancılığa hibe ve kredi vermek yerine  ilçelere besi çiftlikleri kurup, köylülerden hayvanlarını buraya getirmelerini isteyip hatta durumu müsait olanları burda işe alıp yine başlarına ziraat mühendisleri, baytarlar ve hayvancılık teknikerlerini adeta bir ustabaşı gibi verip modern makinalarla, yöntemlerle besi hayvancılığı yaparak burdaki verimi tavan yaptırıp , köylünün hayvanından sağlanan, et, süt, yoğurt, yün vb. kazançlardan devlet ufak bir pay alıp direk köylüye yolladığı bir sistem yapabilir. Köylüde çoban bulup para bayılmak yerine çiftliğe verir hayvanını. Satmak ve sistemden çıkarmak istediğinde  çıkarabilir.

+ Devlet buradan sağlanan ürün ve hayvanları şirketlere bakanlık çatısında pazarlama birimiyle aracısız satar.  Kazandığı kazancı Arge için ünilere, pazarlamaya, lojistiğe  ve 3. maddede açıklayacağım konsorsiyumlaşmaya aktarır.

2- Petrol ve Doğalgaz'a olan bağımlılığın azaltılması. Kısaca arkadaşlar ülkemizde petrol ve doğalgaz yok . Ancak biz göbekten bağlıyız.  Senede 30-40 milyar parada buraya cayır cayır gidiyor.  Bizim bir an önce bunlara olan bağlılığı azaltmamız lazım. Petrolü kullandığımız alanlar bariz, doğalgaz ise evlerde ve elektrik üretmek için tesislerde kullanılıyor. Bunun çözümü şu ;

+-İlk olarak alternatif enerji kaynaklarına ve tabikide nükleer enerjiye büyük bir pay ayırmak , rüzgar türbini, güneş paneli, dalga enerjisi altyapısını yerli olarak kazanmak ve kurmak diğer yandan yabancı şirketlere nükleer santralleri kurdurmak ve bir süre sonra bunu kendimiz yapabilir hale gelmek.

+- Ülkede yüksek enerji arzını sağlarken ,  doğalgaz tabanlı elektrik üretim tesislerini kapamak.

3- Ülkede elektrikli araba şarj altyapısını kurmak .

+- Yerli elektrikli araç şirketlerini teşvik edip başta kamu olmak üzere hybrid ve tam elektrikli araçlara yönelmek uzun vadede dizel ve benzinli hatta tüplüleri yasaklamak (uzun vadede)

+- Geriye kalan Doğalgaz ve petrol talebini doğu akdenizdeki hidrokarbon yataklarından karşılamaya çalışmak.


Böylece enerjiye bayıldığımız paranın büyük bölümü yurt içinde kalır.


3-  KONSORSİYUMLAŞTIRMA veya en azından İHRACAT KONSORSİYUMLARI.

Günümüzde özellikle avrupada aile şirketlerinden koca dev şirket gruplarının  oluşmasının ana nedenlerinden birisi bu durumdur. Kısaca bu şöyledir ;

Devlet ülkede çok fazla ithalat ettiği bir ürünü veya ihraç payını arttırmak istediği bir ürünü  yurt içinde üretip satmak için bununla alakalı şirketleri bir araya toplayıp çatı bir limited şirket kurması .

+ Örnek veriyorum, devlet cep telefonu ithalatını azaltmak istiyor, hatta ortadoğu , balkanlar, türki devletler ve güney amerikaya telefon satmak istiyor. Diyor ki gel bakalım vestel, general mobile, casper. Siz yerli tel üretiyorsunuz bazılarınız çinden getiriyor değiştirip satıyor, ama iyi kötü 3 farklı arge biriminiz var, 3 farklı pazarlama biriminiz, 3 farklı üretim ve yine 3 farklı teknik servis biriminiz ve bütçeniz var.

Ben devlet olarak şirketlerinizin telekomünikasyon  kısımlarının ilgili birimlerini tek bir çatı şirkette birleştiriyorum bu alanlara ayırdığınız bütçeleri bu şirkette birleştiriyoruz ve güç birliği ile çok daha yerli ve güçlü bir marka oluşturuyoruz.  Hatta geliştireceğiniz yerli telefona alt yüklenici bile veriyorum al işlemciyi aselsan yapsın vs. de diyebiliyorsunuz.

+ Bu mantığı tüm sektörlerde uygulayabiliriz. Ancak sadece Yurtdışı odaklıda yapabilirsiniz. Nasıl Koç hem bekoyu hem arçelikte aynı şeyleri ufak değişikliklerle farklı firmalarda satıyor. Sizde bu firmaları sadece Yurtdışındaki satışlarda tek bir çatı şirkette birleştirirsiniz.  Yerelde benzer ürünleri farklı fraksiyonlarda veya farklı fiyat bantlarını hedefleyerek  satış yaparlar.

+ İlla kendileride şirket kurmak zorunda değil. Bazen bir alan olurki uluslararası adı olmayan bir şirketiniz olur ,  iki üç şirketi birleştirir ve yabancı isimli bir şirket alıp onun ismini kullandırırsınız. Yine telefondan örnek vereyim , mesela bizim 3 şirket ihracat için zor durumdaki alcatel'in veya atıyorum asus'un telefon kısmını ve isim hakkını alıp onun için üretim yapması gibi. Mesela arçelik grundig'e yaptı bunu.

+ Her alanda uygulanabilir , mesela gıda da bile olur. Nasıl olur, Eti, Ülker, Torku gider ortaklığa birleştirir birimleri, herkes marka değeri ve koydukları paraya göre bir hissesi olur atıyorum yüzde 40 eti , yüzde 40 ülker yüzde 20 torku . Bunların ortak güç birliği yapmış arge, üretim ve pazarlama birimleri  3 fiyat biriminde veya sektörün farklı alanlarında ürünleri teşkil eder. Nedir mesela Eti çok pahalı ama en güzel atıştırmalıkları yapar, ülker orta kesime ve fiyata hitap eder, torku'da en ucuz ve basit sınıfta ürün üretir ama geliri yine hisselerine göre paylaşırlar.  Türkiyedeki Gıda sektörünün toplam gücünü ihracatta arge, pazarlama ve üretim reklam olarak kullanır ve unilever, fritolay vb. şirketlere dönüşür atıyorum gider sprite'ı alırlar, bakarsın lays'i alırlar.

+ Devlet bu tarz konsorsiyumlaşmaları savunma sanayisinde çok başarılı uyguluyor. En son türasaşta ve milli araba togg'da uyguladı ve şu an olması gerektiği gibi güzel gidiyor umut ediyor bu yöntemle  tüm sanayimizi ve tarımımızı ihracat pazarlarında büyük şirketlere dönüşmek konusunda fayda sağlarlar.

----------------------------------------------------

ilk iki yöntemle turizm gelirleride katılınca senede 50 milyar dolar arası ihracat fazlası çıkarıp bunu 3. maddeyi destekleme ve teşvikte kullanabilirler.
Savaş Var Denildiğinde Biz;