SİVİL UYGULAMALAR BÖLÜMÜ > Sivil Havacılık ve Uzay
Türkiye'de Sivil Havacılık.
kugos:
1903 de Wright kardeşlerin ilk uçuşu yapmalarıyla başlayan havacılık sektörü, çok geçmeden hızla ilerlemiş ve 1. Dünya savaşının ihtiyaç listesine uçakların eklenmesiyle, devrim hızında gelişmeler kaydetmiş, ülkemiz bu gelişmenin dışında kalmamış ve 1911 den itibaren havacılık ordumuza girmiştir. Türk silahlı kuvvetleri her zaman Hava kuvvetlerinin önemi konusunda duyarlı olmuş ve elden geldiğince çağı takip etmiştir.
Sivil havacılık konusu maalesef her zaman 2. plandadır. Çok çeşitli bahaneler üretilse de en önemli sorun her zaman ekonomidir.1920 li ve 30 lu yıllar,yıkım halindeki ülkenin yeniden ayağa kalmaya çalıştığı ve 1929 ekonomik çöküntüsünün tüm dünyayı kasıp kavurduğu dönemdir. Bunun yanında, bir de ödenen Osmanlı borçları göz ardı edilemez. Bu dönemde değil havacılık sanayii kurmak, insanların açlıktan ve hastalıktan kırılmamaları ve hayati önemdeki imalat sektörünün kurulması 1. derece önemliydi.Kayseri uçak fabrikası,Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş'un faaliyetleri parasızlık sebebiyle geliştirilemedi. Tek alıcı devlet olduğu için ve devletin öncelik sıralaması halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak olduğundan, Havacılık gelişimi silahlı kuvvetlerde ve Türk hava kurumunun sınırlı gayretlerinden ibaret kaldı.Tarih yazılırken, hep askeri ve siyasi tarih, birazda bilim tarihi yazılıyor. Göz ardı ettiğimiz ise ekonomi tarihi. Cumhuriyetin ilk 20 yılı, harap olmuş halkı ve ülkeyi ayakta tutabilmek, ikincisi çıkacağı belli olan yeni savaşta, kendi ayakları üzerinde kalabilmekti. 2-3 yılda bir atılım yapan , sürekli yeni modellerin üretildiği, çoğu zengin ve gelişmiş ülkenin bile uyum sağlamakta zorlandığı sektörde, havacılık sanayii kurmaya çalışmak, kıt kaynakları heba etmek olurdu.
Devam edecek.......
мคяครℓเ:
Sayin kugos elinize saglik.
Bu Thk nin ve suanda Gokce kavaciligin haklariyla satin alarak giristikleri alanda bu modellerle ne yapabilirler. Siz bu atilimi sivil havacilikla ilgilenen biri olarak nasil buluyorsunuz. Buradan hem bu kurum ve firmaya,ulkeye ekmek cikarmi dersiniz. Ozellikle thk nin ilgilendigi ucak gayet iyiydi bildigim kadariyla.
Thk nin ki.
http://www.thk-ucak.com/44-basindan--turkkusu-ilk-ucus-icin-gun-sayiyor
Gokce havacilik.
http://www.defenceturk.com/index.php?topic=1711.60
kugos:
Hemen hemen her yeni teknolojinin, atılım yapıp ilerlemesi savaşlar sayesinde oldu.1.Dünya savaşından önce, 3-5 çılgın maceraperestin oyuncağı olan uçaklar, savaşın sonunda büyüyen yeni bir sanayii kolu oldu. 2. Dünya savaşında ise, savaşın belirleyici gücü oldu.Ezici müttefik hava gücü, Avrupa cephesinde Alman ordusunu, Pasifik'te ise Japon ordusunu adeta ezdi geçti. Savaşın sonuna kadar yüzbinlerce uçak üretilmiş, Yüzlerce fabrika kurulup, yüzbinlerce kalifiye eleman ve havacı personel yetişmiş, sektör yeni bir atılıma hazır hale gelmişti. Türkiye savaşa girmemiş fakat elden geldiğince hava kuvvetlerini takviye etmişti.Eldeki imkanlar sadece orduyu ayakta tutmaya ve savaş sebebiyle ortaya çıkan, yokluklan en az zararla çıkmaya harcandı. Ekonomik ve teknolojik olarak çok iyi durumda değildik. Savaşı kaybeden Almanya'nın, uçak teknolojisi açık ara dünyanın en ileri teknolojisiydi. Alman mühendisler ve teknolojisi, kazananlar tarafından adeta yağmalandı ve havacılıkta çığır açtı. Türkiye ayarında ülkeler olan Hindistan, Mısır ve Arjantin, alman mühendislerin yardımıyla uçak üretme girişiminde bulunmuş olmasına rağmen orta ve uzun vadede başarı gelmedi.Türkiye münferit bazı uçak üretme girişimlerinde bulunsa da sonuç başarısız oldu.Sebep "ekonomi". Dünya savaşı sonunda, savaşa taraf ülkelerin ellerinde onbinlerce uçak ve üretim kapasitesi vardı. Sudan ucuz fiyata bunları ellerinden çıkardılar. Türkiye gibi ülkeler neredeyse bedavaya istemediği kadar uçağa sahip oldu. Bugünle kıyaslarsak, Amerika'nın yüzlerce F16 ve F15'i ,İngiltere'nin ise yüzlerce eurofighter'ı bedavaya yakın fiyata vermesiyle aynı anlama geliyordu.Sonuçta Sivil talebin olmaması, askeri ihtiyaçlarında çok ucuza temin edilmesi sebebiyle havacılık sanayii uzunca bir süre gelişmeden kaldı. Kıbrıs barış harekatı sonucu ambargoyu yiyene kadar bu böyle devam etti.
...devam edecek
kugos:
Çeşitli zamanlarda, uçak imalatı girişimleri başarısızla sonuçlanan Türkiye, Türk Hava Kurumunun çalışmaları hariç hemen hemen hiçbir sivil havacılık faaliyetine sahip olamadı.(Ticari yolcu taşımacılığı hariç) En temel sebep ekonomiydi. Şöyle ki 2. Dünya savaşı sonrasında, yüzlerce fabrika ve imalatçı askeri amaçla uçak üretir ve milyonlarca kalifiye eleman, hem imalat ve bakım onarım, hem de uçuş operasyonunda görevli iken, bu büyük endüstri kısa zamanda sivil hizmetler için üretim ve hizmet verir hale getirildi. Savaş sonrası Dünya ekonomisinin kabaca yarısına hakim olan ABD'nin öncülük ettiği bu sağlam alt yapı ile, batı dünyasında sivil havacılığın her branşında patlama oldu ve bu güne kadar gelişimini sürdürdü. Türkiye için maalesef ne o zaman ne de bugün sivil havacılığın gelişebileceği ortam olmadı ve yakın zamanda da zor görünüyor. Askeri ihtiyaçlar göz önüne alındığında,ATAK helikopteri kısıtlamalardan ve yetersiz platformlara karşı zorunlu olarak imal edildi ediliyor.ANKA yine aynı sebeple imal ediliyor. Milli savaş uçağı ise, şu an için bir muamma. Atak helikopter projesinin yolu izlenirse daha kolay ve başarılı olması ihtimal dahilinde. Askeri sektörde zorunluluk olduğu için harcanan para ikinci planda , fayda birinci plan da oluyor. Sivil sektörde işler biraz değişik.
kugos:
Askeri havacılıkla sivil havacılık, bizim gibi ülkelerde birbirini takip edemiyor. Milli güvenlik olarak sıkıntılı bir bölgede olduğumuz için, kuvvetli bir hava kuvvetine ihtiyacımız var. Ambargo ve çeşitli kısıtlamalara tahammülümüz olmadığı için, milli projeleri, maliyetine bakmadan yürürlüğe koyabiliyoruz. Sivil havacılıkta maliyet ticari şirketlerin, yani halkın doğrudan sırtına bindiği için , ucuz alternatifler her zaman ön planda oluyor. Ülkenin kişi başı milli geliri ,10 bin doların biraz altı, biraz üstü gidip geldiği için, maliyet göz ardı edilemiyor.Sivil havacılıkta ticari olan ve ticari olmayan 2 ana dal var. Ticari olarak , taşımacılık, ilaçlama, gösteri, eğitim, harita v.s. çeşitli dallar var. Ticari olmayan ise, sportif, şahsi kullanım, hobby v.s. keyfe keder kullanım geliyor. Her dal için ayrı uçak veya en azından bir uçağın ayrı versiyonları gerekir. Yani tek tip uçak üretip piyasaya sürmek, sadece belirli ve kısıtlı kesimlerin ihtiyacını giderebilecektir.Satış sınırlı olacak 3-5 i geçmeyecektir.Güncel olan Milli yolcu uçağı projesi, baştan fiyasko olan bir savurganlık örneğidir. Seçilen uçak zaten piyasada tutmamış, üretim hattı kapalı bir uçaktır. Dizayn eden firma çoktan batıp gitti. Seçilen uçak sınıf itibarı ile bölgesel taşımacılık yapabilecek bir uçak olup,Türkiye de pazar payı yoktur. THT, Top air zamanında denemiş lakin işlememiştir. Bora jet ise Anadolu jet adına Subcharter uçmasa batacaktır.Uçak imalatı işi için öncelikle, büyük firmalara parça temini, ardından ortak imalat ve son olarak, ihtiyaca göre yerli imalat safhaları standart uyulması gereken çizgidir.Bugün itibarı ile, sivil sektörde büyük firmalara parça temini, askeri sektörde ortak imalat seviyesine ulaşıldığı görülüyor.ANKA da dizayn safhasına geldik. Kritik yüksek teknoloji gerektiren parçalar hariç yerli imkanlarla üretebiliyoruz.Fakat sivil sektörde imalat faaliyetine girecek kadar büyük pazarımız yok. Pazar olmayınca üreteceğin uçağı ne yapacaksın.100 birime mal edeceğin uçağı, yabancı firma 80 birime satarsa ne olacak. Üniversite yıllarımda, okulumuz için alınan uçaklarda kullanılacak motorlar için Fransız ve ABD firmaları rekabete girmiş, maliyetinin altına motor satışı olmuştu.
..... devam edecek
......Ne yapılmalı...
Navigasyon
[0] Mesajlar
[#] Sonraki Sayfa
Tam sürüme git