HOBİLERİNİZ, TASARIM VE DİĞER KONULAR > Sohbet

Devlet-Millet Üzerine Düşünceler

(1/3) > >>

KORAYKURT:
Millet, Ulus kavramı kısaca şöyle tarif ediliyor: ‘’Kıvançta ve tasada ortak olan, aynı kültürü, aynı geleneği ve aynı dili konuşan, aynı ortak geçmişi ve değerleri paylaşan ve gelecekte de birlikte yaşama iradesini ortaya koyan insan topluluğudur’’ deniliyor. Demek ki Millet olabilmek için evvela aynı duyguları paylaşmak gerekiyor muş.

Son terör saldırılarına verilen toplumsal tepkilerden öyle anlaşılıyor ki; insanlarımız kıvançta ve tasada artık aynı duyguları paylaşmıyorlar. Demek ki, millet kavramı zedelenmiştir veya tahrip edilmiştir. Peki, bunun müsebbipleri kimlerdir?

Devlet ise; ‘’ Toprak bütünlüğüne bağlı olarak, siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.‘’ şeklinde tanımlanmıştır. Demek ki, devlet olabilmek için ilk önce bir millet olabilmek gerekiyor. Millet olabilmek içinse; kıvançta ve tasada ortak duyguları paylaşmak gerektiğini zaten söylemiştik.

Milleti tek tek bireyler oluşturduğuna göre, bireylerin hayattan beklediği şeyler nelerdir? demiş olsak; bireylerin ilk önceliğinin can ve mal güvenliğini sağlamak olduğu açıktır. Pe ki bunu kim sağlayacak! Tabi ki Devlet… Devletin var olma amacı; en temelinde can ve mal güvenliğini sağlamak değil midir? Ortak duyguları paylaşan insanlar bir araya gelerek ilk önce bir millet oldular, sonrasında ise; ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla bir devlet kurdular. Devletin işlevi budur…

İnsanlar, eziyet çekmek veya horlamak için bir devlet kurmadıklarına göre; insanın aradığı şey nedir? diye sormuşlar. Birisi çıkmış demiş ki, insanın aradığı şey mutluluktur… Pe ki nasıl mutlu olabiliriz, insanı mutlu eden şey nedir? demişler… Bir görüşe göre bireylerin mutluluğu; bireysellik ile toplumsallığın bağımlılığı içerisinde gerçekleşir demiş. Yani bireysel mutluluklar ancak toplumsal mutlulukla mümkündür. Her şeyin parayla ölçüldüğü toplumlarda ise mutluluk zenginleşmektir şeklinde algılanmış. Yani paran varsa mutlusun paran yoksa insan bile değilsin! Karl Marx ise mutluluğu şöyle tarif etmiş; En mutlu olan, en çok sayıda insanı mutlu edendir.

Bu kadar girizgâhtan sonra işin özüne gelirsek; son terör saldırılarıyla birlikte; insanı insan yapan, toplumu toplum yapan, milleti millet yapan, devleti ise devlet yapan değerlerin tamamının zedelendiğine şahit oluyoruz. Pe ki bu vaziyetten kim çıkar elde edebilir size göre!? Yukarda mutluluğun tarifini yaparken gördüğümüz gibi; toplumun mutluluğunu değil de, bireyin mutluluğunu önceleyenler ancak bu işten bir çıkar umabilirler. Bireysel düşünenler ne diyorlardı; MUTLU OLMAK İÇİN ZENGİN OLMAK GEREKİR demiyorlar mıydı? Peki, bu memlekette kısa zaman zengin olanlar kimlerdir ! Benciller sadece kendilerini düşünürler, kendi çıkarları toplumun mutluluğundan üstündür.

Bireysel suçludan küresel suçluya doğru projektörleri çevirdiğimizde yine aynı manzara karşımıza çıkıyor. Ulus Devlet modelinden kim nefret ediyorsa, devleti devlet yapan değerlere saldıranlar da işte onlardır. Yerli işbirlikçileriyle birlikte; bireysel mutluluğu, toplumsal mutluluğa evla gören zihniyet; aynı zamanda toplumsal değerlerini de aşındırmış oldular. Neydi o kavramlar;  ‘’kıvançta ve tasada ortak duyguları’’ paylaşmak değil miydi? Bu değer yargıları aynı zamanda devletinde bileşenleridir. Demek ki kendi vatandaşının ölmesine seyirci kalanlar veya sevinenler; aynı şuursuzluk içerisinde devleti de yıpratmaktadır.   


KORAYKURT:
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, bir TV programında şöyle bir değerlendirme yaptı, dedi ki; '' Konuşmamda Türk milleti ifadesini kullanamayacağım, çünkü artık millet olma vasfını yitirmiştir ! O nedenle Türk halkı diyeceğim...Türk halkının başına gelecek daha çok belalar vardır ! '' dedi. Ben de bu düşüncesine aynen katılıyorum. Çünkü millet olabilmenin belli başlı kuralları vardır. Bu kurallar dikkate alınmıyorsa, artık orada bir millettin varlığından söz edilemez. Orada sadece bir insan topluluğu veya bir insan kalabalığı vardır diyebiliriz. Çünkü millet; kıvançta ve tasada bir olan insan topluluğu demektir.

Aynen evlilik yemini gibidir. Nikah memuru sorar; ''hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm sizi ayırana kadar birlikte olmaya yemin ediyor musunuz? '' der. Görünen odur ki, toplumun en az yarısı ile yapılan bu yemin bozulmuştur. Toplumun arasına fitne girmiştir. En temel insanlık davranışını bile sergilemekten aciz olanlar için hangi yeminden bahsedilebilir ki ! Diğer savunma forumlardan tanıyanlar, edenler bilir. Kendimi Türk milliyetçisi olarak tanımlayan biriyimdir. Ancak görüyorum ki, millet olma vasfını süratle yitiriyoruz. Zaten bu şekilde millet olabilmek mümkün değildir. Son derece üzüntü verici... Bu sayede bir gerçeği de görmüş olduk. Millet olmak için evvela insan olabilmek gerekiyormuş !   

KORAYKURT:
Ölçüsüzlük Diz Boyu !..

'' A Milli Futbol takımının İzlanda ile karşı karşıya geldiği EURO 2016 Elemeleri A Grubu'na son maçı öncesinde, Ankara katliamında hayatını kaybedenler için gerçekleştirilen saygı duruşuna tribünlerdeki seyirciler katılmadı. Saygı duruşunu ıslıkla protesto eden seyirciler, "Şehitler ölmez vatan bölünmez" ve "Ya Allah Bismillah Allahuekber" şeklinde sloganlar attı. ''

Haber bu...Ne denir ki ! İnsanlık için utanç verici. Öyle bir toplum yapısı meydana getirdiler ki, insanların ölüye bile saygısı kalmamıştır. Üstelik Ankara garında ölen insanlar bu memleketin insanlarıydı. Vatandaşlarımız, yurttaşlarımız ve suçsuz günahsız insanlardı.

Evet, başarılı oldular. En nihayetinde KİNDAR NESİL yaratmayı başardılar. Tebrik ederiz, işte devlet adamı dediğin böyle olur !!!!  Balık baştan kokar demişler doğruymuş. Balığın yarısından fazlası çürümüş- kokmuştur.



Partikül:
Geçen gün kaybettiğimiz güldürü ustası, merhum Levent Kırca' nın son mektubunda ki bir cümle çok ilgi çekiciydi.
Şöyle yazmış; '' İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir? ''
Çok ilginç öyle değil mi!..

İnsan olduğumuzu hatılatmak için tarih boyunca defalarca peygamberler gönerilmiştir. Peygamberler her gelişlerinde insanlara iyiyi, doğruyu, ahlaki olanı öğretmeye çalışmışlar. Ama nafile !.. Kur' an-ı Kerim' de bizzat ismi zikredilen -benim bildiğim- yirmibeş peygamber var. Bir hadise göre yüzyirmidörtbin peygamberin gönderildiğinden bahsediliyor. Şayet yüzyirmidörtbin rakamı doğruysa;demek ki insanoğlu, insanlık adına fazla bir yol katedememiş. Tabii olarak bu söylediğim şey dünya yüzeyinde ki toplumların tamamı için geçerli değildir. Örneğin izmit Köprü inşaatı sırasında, halatların kopmasından kendisini sorumlu tutan japon için ! Japon toplumun genel karakteritik özelliklerine baktığımızda; yüksek ahlak seviyelerinin ne kadar ilerde olduğunu görebiliyoruz. Örneğin grip,nezle olan bir japon; diğer insanlara da bulaştırmamak için maskesiz dolaşmazlar. İnsanlarda sorumluluk duygusu var, yüksek ahlak var, bilinç var. Bu özellikleri mesela bir ortadoğluiçin söylemek mümkün değildir. Ne yazık ki ülkemiz 13 yıllık AKP hükümetleri döneminde adeta bir Ortadoğu ülkesi haline getirilmiştir. Bilerek, isteyerek, planlayarak !..Asıl acı olan şey ise toplumun yarısının bu duruma göz yumması, çanak tutmasıdır. En nihayetinde toplumu Araplaştırmayı başardılar. Beterin betiri var düşüncesiyle; Allah beterinden saklasın demekten başka elden ne gelir. Henüz Afrikada ki Tutsi kabile değiliz çok şükür !

Levent Kırca' nın tespiti aslında yerindedir. '' insan olduğumuzu hatırlamak '' için galiba işimiz UZAYLILARA kaldı. Hani işimiz Allah' a kaldı der gibi !.. Haşa.  En son gönderilen Peygamberin Hz. Muhammet olduğunu biliyoruz. Bundan sonra peygamber gönderilmeyeceğini de biliyoruz. İnsanoğlunu adam etmek için galiba bu sefer Levent Kırca' nın dediği gibi Uzaylılar gelecektir ! İşte o zaman insanların adam olacağında zerre kadar kuşkum yoktur. Geçen gün Hawking ilginç bir laf etmiş, diyor ki; '' bir gün uzayın gizemini çözeceğiz, uzaylılarla tanışacağız; ancak benim için en gizemli varlıklar kadınlardır. Kadınların gisemini çözebileceğimizi sanmıyorum'' demiş ! Gülsem mi acaba diyorum... :)

nocen:
Kutadgu Bilig'den bir alıntı;

Diyalog Hakan ile Vatandaş arasındadır

H--Yasalarıma uy
V- Adil ol,uyalım

H--Vergini ver
V-Paranın ayarıyla oynama,verelim

H--Dostumu dost düşmanımı düşman bil
V-Güvenliğimi sağla,biliriz

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git