Gönderen Konu: MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ BELGESİ  (Okunma sayısı 2274 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Subutay

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 231
  • 0
MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ BELGESİ
« : 19 Mayıs 2009, 00:44:45 »
Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, ülkemizin Gizli Anayasası veya ikinci bir Anayasası mıdır? Anayasa ve yasalara aykırı mıdır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, "Gizli Anayasa" olarak tanımlanamaz. Belge'nin, "Gizli" gizlilik derecesi taşıması ve bu nedenle kurum ve kuruluşlarca bilmesi gereken prensibi çerçevesinde bilinmesi ve kullanılması ile kamuoyuna açıklanmaması, onun "Gizli Anayasa" olarak değerlendirilmesine yol açamaz. Bundan farklı bir düşünce, T.C. Anayasasında yazılı sistemin uygulanan rejimden farklı bir sistem olduğu sonucunu ortaya koyar ki bunun da hiçbir hukuki ve düşünsel dayanağı ve gerçekliği olamaz.
Diğer taraftan, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mevcut yasalara uygun olarak hazırlandığından iddia edildiği gibi devletin ikinci bir Anayasası olması veya mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olması düşünülemez. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Bakanlar Kurulu'nun anayasal görevi çevresinde hazırlanan bir Bakanlar Kurulu dokümanıdır.
er taraftan, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mevcut yasalara uygun olarak hazırlandığından iddia edildiği gibi devletin ikinci bir Anayasası olması veya mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olması düşünülemez. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Bakanlar Kurulu'nun anayasal görevi çevresinde hazırlanan bir Bakanlar Kurulu dokümanıdır.


KONU İLE İLGİLİ YENİ ŞAFAK GAZETESİNDEN BİR YAZAR YORUMU......

ALINTIDIR
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi nedir?-A.Bayramoğlu
29-04-2005 Yeni Safak     
Ali Bayramoğlu


Dün gazetelerde yer alan bir haber Türk devlet sisteminin ve Türkiye'deki bürokrasi-hükümet ilişkilerin özüne ışık tutan bir metni, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni gündeme getiriyordu:

Yeni belgeyle ilgili haberlerden devlet resmi tutumunun kimi değişiklerinin izini sürebiliyoruz. Sosyal ve ekonomik sorunlar, artan suç oranları, bölgesel gelişmişlik farkları, devletin yeniden yapılandırılması gibi konuların iç tehdit unsurları arasına girdiğini öğreniyoruz. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin mevcut statüsünü aşma çalışmaları ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu açma çalışmalarına engel olunmasının yeni belgedeki öneriler arasında yer aldığını görüyoruz.

Devletin yeniden yapılandırılmasının, bir anlamda sivilleşme, demokratikleşme adımlarının ve ademi merkeziyetçi bir beklentinin iç tehdit unsurları arasında sayılması bu belge hakkında çok şey anlatıyor aslında...

Basında ve sivil çevrelerde uzun yıllar tartışma konusu yapılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin varlığı son dönemde iyice kanıksandı.

Bu belgenin varlığı, ilk bakışta, dış güvenlik, tehdit değerlendirilmesi gibi konularda, siyasi iktidar ile bürokrasinin koordinasyon içinde gerçekleştirdikleri değerlendirme sürecini ve devletin sürekliliğini ifade ediyor.

Ne var ki durum bundan ibaret değil.

MSGB hazırlanışı ve içeriğiyle kendi sınırlarını aşan, siyaset ve devlet mekanizmasında bir dizi kilit noktaya ışık tutan bir gösterge aynı zamanda. Türk siyasal sisteminin tayin edici kıvrımlarına hayatiyet kazandıran bir gösterge...

Bu kıvrımlar hangileridir?

İçerik açısından ele alındığında önemli olan belgedeki tespit ve politikaların hangi alanları kuşattığı, sistemin diğer organ ve kurumlarının yetki sahasına girip girmediği meselesidir.

Bu belgelerde çeşitli dönemlerde yer almış, bugün de yer almaya devam eden özelleştirme, AB'ye üyelik, devlet yapılanması, mahalli ve kültürel özellikler gibi konular temelde yürütme ve yasamanın yetki alanına giren, dolayısıyla sorumluluğa ve denetime tabi meselelerdir. Dahası çoğulcu bir toplum ve siyaset düzeninde bir görüşte diğerine, bir partiden öteki partiye değişiklik gösterebilecek siyasi konulardır.

Siyasetin ve siyasi partilerin toplumsal talepleri siyasi kararlara dönüştürme işlevi dikkate alınırsa, belge bu işlevi tekel altına alarak tek cümleyle devletin siyaset üzerindeki egemenliğini ifade etmektedir.

Bu belgenin gizli bir kararname gibi bağlayıcı nitelik taşıması, devlet işi karar ve iletişim mekanizmalarında ana yönerge görevi yapması bu tabloyu daha koyu hale getirir.

Yürütme ve idare faaliyetlerinin bir anlamda bu belgeyle uyum taşıması zorunluluğu, bu alanlara yapılan müdahalenin kurumsal ve kalıcı bir nitelik taşıdığını gösterir. Bu kurumsallık ve kalıcılığın aşılması iktidara gelen hükümetlerin manevra kabiliyetine bağlıdır ki bu kabiliyete de ülkemizde pek sık rastlandığı söylenemez.

Nitekim işin kritik yönü bu belgenin hazırlanma biçimiyle ilgilidir.

Yasaya göre belge bakanlar kurulunda oluşturulur ve onaylanır, MGK'ya götürülür ve idareye tebliğ edilir. Fiiliyatta ise belge Genelkurmay ve MGK bünyelerinde son şeklini almakta, bakanlar kurulu bu hazır belgeyi onaylamakta ve onu hazırlayanlara tebliğ etmektedir.

Ardından belge sadece o hükümeti değil, ardından gelecek hükümetleri de bağlamaktadır...

Söylenecek başka bir şey kaldı mı?


YAZARA CEVABIMDIR...

Beyefendi , Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi  sizi neden bu kadar rahatsız ediyor ?

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin mevcut statüsünün iyileştirilmesini  ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını o kadar çokmu arzu ediyorsunuz ?




« Son Düzenleme: 19 Mayıs 2009, 00:52:41 Gönderen: Subutay »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Ynt: MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ BELGESİ
« Yanıtla #1 : 19 Mayıs 2009, 01:18:07 »
Yazar öncelikle şunu belirtmiş...

Alıntı
Yeni belgeyle ilgili haberlerden devlet resmi tutumunun kimi değişiklerinin izini sürebiliyoruz. Sosyal ve ekonomik sorunlar, artan suç oranları, bölgesel gelişmişlik farkları, devletin yeniden yapılandırılması gibi konuların iç tehdit unsurları arasına girdiğini öğreniyoruz. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin mevcut statüsünü aşma çalışmaları ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu açma çalışmalarına engel olunmasının yeni belgedeki öneriler arasında yer aldığını görüyoruz.


Daha sonra önemli olduğunu söyleyerek şunu vurgulamış...

Alıntı
İçerik açısından ele alındığında önemli olan belgedeki tespit ve politikaların hangi alanları kuşattığı, sistemin diğer organ ve kurumlarının yetki sahasına girip girmediği meselesidir.

Bu belgelerde çeşitli dönemlerde yer almış, bugün de yer almaya devam eden özelleştirme, AB'ye üyelik, devlet yapılanması, mahalli ve kültürel özellikler gibi konular temelde yürütme ve yasamanın yetki alanına giren, dolayısıyla sorumluluğa ve denetime tabi meselelerdir. Dahası çoğulcu bir toplum ve siyaset düzeninde bir görüşte diğerine, bir partiden öteki partiye değişiklik gösterebilecek siyasi konulardır.

Yukarıda veriden bu kanıya nasıl vardığını anlamak imkansız. Yazarın öncelikle Milli Güvenlik kavramının ne olduğunu kavraması gerekiyor bence. MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ BELGESİ'nde ne belirtilmiş? Var olan bir tehdit ve bu tehdite engel olunması. Bunu belirtenler kimler? Ülkenin en üst düzey yöneticileri... Devleti yönetenlerin, var olan bir tehditin önlenmesi gerektiğini belirtmeleri, nasıl oluyor da devletin kurumlarını karşı karşıya getiriyor, birbirlerinin sorumluluk alanlarına girmelerine neden oluyor?

Sayın yazar dilinin altındaki baklayı çıkarsa nasıl olurdu acaba? Devletin, milli güvenliğe yönelik tehditlere karşı önlem almasından rahatsız olanların, devlete karşı tehditkar uygulamalar içerisinde olanlar olabileceğini düşünmek kaçınılmaz değil mi?
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com