Gönderen Konu: Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!  (Okunma sayısı 8448 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« : 26 Mayıs 2010, 21:36:47 »
    

Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!

Dünyanın ilk "holografik haritasını" biz yaptık ve biz kullandık
26 Mayıs 2010 Çarşamba, 16:18:59

Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı'nda Türk mühendislerce yapılan dünyanın ilk holografik haritası kullanıldı.

Tatbikatı izleyen gazetecilere, Harita Genel Komutanlığı ve MTM AŞ işbirliği ile 2008 yılından beri yürütülen Ar-Ge çalışmaları sayesinde yapılan dünyanın ilk holografik haritası tanıtıldı.

Yetkililer, haritanın Türk mühendisler tarafından yapıldığını, haritacılık alanında bir devrim niteliğinde olduğunu, üç boyutlu bilgilerin 0.2 milimetre kalınlığında özel bir film üzerine lazerler yardımıyla kaydedildiğini anlattı.

Holografik haritanın, Türk Silahlı Kuvvetlerine haritacılık alanında yeni imkan ve kabiliyetler kazandırdığını belirten yetkililer, şu bilgileri verdi: "Holografik haritalar, basılı kağıt haritalar ve plastik kabartma haritalarının tüm özelliğine sahip olmasının yanında, birçok haritanın aynı anda tek bir materyal üzerinden gösterimine ve farklı ışık kaynakları ile birçok coğrafi bilginin sunumuna olanak sağlamaktadır." Özellikle haritanın planlama safhasında, uçak ve helikopter kabinlerinde, çıkartma harekatında, ileri gözetleme unsurlarında, arazide haritayı icra eden piyade birliklerinde kullanılmak üzere hologram haritalar üretmenin mümkün olacağı kaydedildi.

İNSANSIZ HAVA ARACI

Taktik keşif amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından projelendirilen, Kale-Baykar firması tarafından üretilen Türk malı insansız hava aracı tanıtıldı. Dün icra edilen gece atışlarında da kullanılan insansız hava aracı, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail yapımı insansız hava uçaklarıyla karşılaştırıldı. Yaklaşık 4 kilo 750 gram ağırlığında olan aracın özellikleri anlatıldı, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde bu araçların iki yıldır kullanıldığı vurgulandı. Kara Kuvvetleri Komutanlığından 2 motorize tabur, 1 tank taburu, 3 topçu taburu, 33 helikopter, 45 bot, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Çıkarma Filosu Komutanlığından 47 muhtelif gemi, 2 amfibi deniz piyade taburu, Hava Kuvvetleri Komutanlığından 46 muharip uçak, 4 nakliye uçağı ve 1 elektronik istihbarat uçağı, Özel Kuvvetler Komutanlığından 3 özel kuvvet timi, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı birliklerinin katıldığı tatbikatta görevli personel sayısının ise 6963 olduğu vurgulandı. Image Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen Efes 2010 Müşterek Atışlı Fiili tatbikatına yaklaşık 7 bin kişinin katıldığını belirterek, ''Efes serisi tatbikatlar belki de tatbikata katılan araç, gereç, silahları ve personeli açısından, dünyaca icra edilen en büyük tatbikatlardan birini oluşturuyor'' dedi. Silahlı Kuvvetler için geçerli en zor harekat tipi denildiğinde, iki şeyin öne çıktığını, bunlardan birinin müşterek harekat olduğunu dile getiren Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: ''Planlanması ve icraatı bir tatbikat olarak bile her ordunun kolaylıkla yapabileceği, başarabileceği işlerden değil. Bu tatbikatta en zor, Silahlı Kuvvetler için en zor görevlerden biri müşterek harekatın gerek planlanması, gerekse icrası açısından mükemmel seviyede yapıldığını gördük. İkinci önemli husus, Silahlı Kuvvetler için zor olan harekat tiplerinden biri de gece harekatı. Gece harekatı hem zor, ancak etkin şekilde icra edildiğinde, Silahlı Kuvvetler'e çok büyük güç katıyor. Bunu bir iki defa ifade ettim. Burada bir daha ifade etmekten kıvanç duyuyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri, karasıyla, denizi, hava kuvvetleri, jandarması, gece harekatı icra etme imkan ve yeteneği açısından dünyanın en önde gelen ordularından birisi. Hatta aynı seviyede kaç tane ordu var derseniz, fazla da olduğunu ifade edemem. Gece harekatı gerçekten çok zor, fakat fevkalade de önemli.''

ASLİ GÖREVİMİZ BUDUR

Orgeneral Başbuğ, "Bakınız Silahlı Kuvvetlerin, her ülke için geçerli, asli görevi bir tek mermi atmadan barışı muhafaza etmektir, asli görevimiz budur. Bir tek mermi atmadan barışı muhafaza etmek, bunun için de Silahlı Kuvvetler olarak her zaman göreve hazır olmak mecburiyetindesiniz." diye konuştu. Orgeneral Başbuğ, daha sonra tatbikata katılan başarılı personele şilt verdi.

AA
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı nightshade

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 420
  • 0
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #1 : 26 Mayıs 2010, 21:45:26 »
bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz haritaların ilk adımları :) :d vay be,acaba bir resmi yokmudur bu haritaların?

Çevrimdışı armata

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 316
  • 0
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #2 : 26 Mayıs 2010, 22:36:05 »
Bu başarıya imza atan mühendislerimizi can-ı gönülden tebrik ediyorum.

Çevrimdışı es[ape

  • es[ape
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 362
  • 0
  • Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #3 : 26 Mayıs 2010, 22:40:57 »
Piri Reis'in torunları için gayet normal bu  başarı. malum Piri Reis'in  çizdiği  kahire merkezli dünya haritasını  nasıl çizdiğine bugün bile mantıklı bir açıklama getirilemiyor. dünyada var olan en büyük gizemlerden birisi bu haritadır. biraz  açalım konuyu bu haritanın gizeminin sebebi ise şudur Piri reis hayatı boyunca  amerikaya  keşfe gitmemiştir  kaldıki  çizdiği haritada antartika  kıtasının 10.000.000 sene önceki hali yani buzul çağından önceki halini çizmiştir (bu gün bile çıplak gözle  antartikanın buzul çağı öncesi hali çizilemez.ileri teknoloji cihazlarla  antartikanın  üzerinde buzlar bulunmayan hali  çizilebilmekte) bunu nasa farketmiştir  ayrıca kahire merkezli haritanın çizile bilmesi için  kahireden dik açıyla gökyüzüne doğru yükselmek gerekmektedir  uydular vasıtasıyla bu karşılaştırılmış  kanıtlanmış bulunmakta  ancak  malumunuz  piri reisin yaşadığı dönemde herhangi bir hava aracı dünyada yoktu. bu nedenlerden dolayıda  günümüzde bile  bu haritanın nasıl bukadar hatasız çizilebildiği açıklanamıyor


« Son Düzenleme: 26 Mayıs 2010, 23:11:45 Gönderen: es[ape »
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Çevrimdışı es[ape

  • es[ape
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 362
  • 0
  • Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #4 : 26 Mayıs 2010, 22:53:16 »
Osmanlı Devletinden geriye kalan ne var ki sorusunun en güzel cevabı, insanlık tarihinin bir döneminin hatırası olan en güzel eserlerin eşyaların belgelerin bulunduğu Topkapı Sarayı örnek gösterilebilir. 1920'Lİ YILLARIN ORTALARINDA BAŞLAYAN Topkapı Sarayını halka açma ve müze olarak tanıtma çalışmaları esnasında depolarda bulunan eserler ile kütüphanedeki belgeler de araştırıldı.

İbrahim Halil Edhem Bey'in yürüttüğü çalışmalar esnasında kütüphanenin haritalar bölümünde ceylan derisi üzerine yapılmış bir harita dikkatleri çekti. Harita üzerindeki yazılar okunduğunda yeni dünya olarak da bilinen Amerika kıtası hakkındaki ilk haritalardan birisi olduğu görüşüne varıldı.

Bir Türk denizcisi ve harita yapım ustası olan Piri Mehmet Paşa'nın kaleminde çıkan haritanın hakkındaki ilk bilgiler basın yoluyla kamuoyuna duyuruldu. Haritayı görmek üzere Ankara'ya getirten Gazi Mustafa Kemal, en kısa zamanda bir bilim heyetinin incelemesi sonucu ortaya çıkan hakikatlerin dünyaya duyurulmasını istediler.

Atatürk'ün bu isteği ancak 1935 yılında sonuçlanabildi. Haritanın çevirisi ile birlikte tıpkı basımı batı dillerinde yayınlandı. Ve Piri Reis'in haritası dünyada büyük yankılar yaptı. Aradan geçen zaman içinde harita meraklıları,tarihçiler harita ile ilgili farklı görüşlerini sundular.

Haritanın şekillerine bakılarak ilk fark edilen özelliği Atlas okyanusunu çevreleyen bölgenin doğusunda Portekiz ve İspanya'nın yer aldığı yarım ada ile, Fas, Moritanya, Yeni Gine ve biraz daha aşağıda Nijerya sahillerine kadar inen Sahra Afrikası… Daha batıda ise günümüzde Orta Afrika olarak bilinen Küba, Haiti, Jamaika adalarından Güney Amerika ülkelerinden Venezuella, Brezilya ve Arjantin'e oradan da aşağılara inen çizgilerle Güney kutup sahillerine kadar uzanıyordu.

Haritanın çizimini gerçekleştiren Piri Reis, tarihini de şifreli yazı ile “Harere el fakir Piri bin Hacı Mehmed el müştehir birader zade-i Kemal Reis fi şehri Gelibolu. Afiullah anhüma şehri muharrem sene tisa aşer ve tisama”… olarak kayda almıştı.
 
Aynı sözlerin çevirisi ise “ İşbu haritayı Kemal Reis'in birader zadesi ünvanıyla bilinen Hacı Mehmet oğlu Piri 919 senesi muharreminde (1513 senesi 9 mart ila 7 nisan tarihleri arasında) Gelilbolu?da çizmiş ve yazıya aktarmıştır."

Piri Reis, haritanın çizimini sonuçlandırdığında kendi başarısını “İşbu harti (harita) misalinde harti asır içinde kimesnede (kimsede) yoktur” diyordu ki gerçekten de Piri Reis'in haritası bilinen dünya keşifler tarihini sarsacak özelliklere sahipti… Harita çizildiği tarihten sonraki yüzyıllar içinde Topkapı Sarayında sıkı sıkıya korunmuştu…

Amma haritaya dikkatlice bakanlar bir ayrıntıyı hemen görebiliyordu… Haritanın sağ tarafındaki kısmı yani İspanya'dan Sahra Afrikasına kadar inen bölümü sanki bir makas veya bıçakla çentiklenerek kesilmişti. Haritanın kesilen parçasının geride kalan kısmı Afrika, Asyayı gösteriyordu. Ve Bir dünya haritası idi. Amma elde kalan kısmı ise sadece Atlas okyanusu ve civarını gösteriyordu. Bir şekilde birileri kendi ihtiyacı için olsa gerek haritanın önemli kısmını kesmiş yok etmişti.

Haritanın sol alt kısmında Osmanlı yazısı ile yazılan bölümde de haritanın hangi yollardan yapıldığı hakkında ayrıntılı açıklamalar vardı. “Bu diyara Antilya derler… Arap tarihinin sekiz yüz doksan altı yılında bulunmuştur… Amma şöyle rivayet ederler kim Cenevizden bir kafir adına Kolonbo derler imiş, bu yerleri o bulmuştur… Merhum Gazi Kemal (Reis)in İspanyalu bir kulu vardı. Mezbur (adı geçen şahıs) kul Kolonbo ile üç defa ol diyara vardım deyu Kemal Reis'e hikayet edip (anlatıp)… Ve hem Kolonbo ulu müneccim imiş. Mezbur (şimdiki) haritada olan bu kenarlar ve cezireler (adalar) kim vardır, Kolombo'nun haritasından yazılmıştır”. Bu bilgilerin ışığında Piri Reis, dünya haritasını çizerken Kristof Kolomb'un haritasının kendi eline geçtiğini ve ona bakarak sahil kısımlarını çizdiğini itiraf ediyor.

Diğer yandan Piri Reis, haritada görülen ülkenin adının da “Antilya” olduğunu vurgulaya-ak batılıların “Amerika” olarak isimlendirdiği kısa ismine de karşı çıkıyor. Piri Reis'in dünya haritası üzerindeki verdiği bilgiler şaşırtıcı özellikleri yansıtırken bütün bilim dünyasının cevabını vermekte zorlandığı görüşleri de gözler önüne seriyor. Gerçi Amerika kıtası ile ilgili haritasını 1513 yılında çizmiş ve Yavuz Sultan Selim?in Mısır seferi esnasında 1517 yılında ona takdim etmişti. Amma kısa bir süre sonra yazdığı “Kitabı Bahriye” kitabını da 1525 yılında yazarak Kanuni Sultan Süleyman'a sunmuştu. Kitabı Bahriye?nin giriş kısmında dünya ülkeleri ve keşifleri şiir diliyle yazarak açıklamalar yapıyor Ve Antilya olarak isimlendirilen kıtanın da nasıl bulunduğunu açıklıyordu:

“Hangi tarihte bulundu işbu yer
Anlatayım,tarihciler bak ne der
Tarihi hicret idi o zaman
Ta sekiz yüz yetmiş idi tam o an
İşbu tarihte bulundu o zemin
İsmine Antilya dediler onun

Bu bilgiler ışığında Antilya ülkesinin bulunduğu tarih olarak hicri 870?in karşılığı 1465 yılına denk gelmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden kısa bir süre sonrasına rastlar. O günlerin dünya devletler sahnesinde Mısır'da hüküm süren Memluklular ile Anadolu ve Balkanlarda girerek güçlenen aynı zamanda Akdeniz'de büyük bir güç haline gelen Osmanlılar'ın adı geçiyordu.

Öncelikle şu sorunun cevabını tarihciler vermekte zorlanıyor. 1492, 1493, 1498,1503 yıllarında dört kez o ülkeye (Amerika'ya) keşif seferi yapan Kristof Kolomb'un yanında harita çizim uzmanları da vardı. Özellikle 1498 yılında çizilen Venezuella ve Brezilya sahillerini gösteren Kolomb'un haritasına ne oldu?

Piri Reis, Kolomb'un haritasına bakarak kıta sahillerini çizdiğini söylediğine göre bir şekilde bahsi geçen harita Osmanlı'nın dolayısiyle de Piri Reis'in eline geçmiştir. Kemal Reis'in kulu (adamı/casusu) olarak gösterilen bir kişinin de Kolomb ile üç defa keşif gezisine katıldığını söylemesi bütün bilgilerini Piri Reis'e aktarması da önemli… Bir şekilde Osmanlı ile işbirliği yapan bilgileri toparlayan şahıslar/ casusların varlığı da ortaya çıkıyor. Adı geçen İspanya'da yaşamış kişinin adı ne idi tarih bilimi hala bu konuyu aydınlatamıyor.

Türkler Ve Kayıklar ülkesi…
İsterseniz Piri Reis'in haritasında asıl şaşırtıcı olan “şifre”nin çözümlemesine geçelim:

Harita üzerinde şimdiki Haiti adasının bulunduğu yer “el cezire izle despanya” (İspanya adası) adıyla çizilmiş. Ama aynı adanın yakınlarında birbirini izleyen küçük adalar topluluğu var:
Varak,Vasit, Gadanda, Santmoriyo, Samokoslo, Kavad isimlerini taşıyan…

Şifre'nin asıl konusu olan ise İspanya (Haiti) adasının doğusunda deniz içinde “üç kayık” şekli çok sade olarak çizilmiş bir halde duruyor. Biz onlara Türkçede “Kayıklar” da diyebiliriz.

Aynı bölgenin uzaydan çekilmiş uydu haritasının yardımıyla aynı yere bir bakışta bulunduğumuzda “Turcs and Caicos” adıyla adalar topluluğu ve İngiltereye bağlı bir sömürge ülkesinin varlığını görüyoruz.
 
İngilizce yazılı ülkenin adını Türkçeye çevirirsek “Türkler ve kayıklar” ülkesi olduğu ortaya çıkar. Aynı ülkenin bütününü teşkil eden adalar topluğunun isimleri de Rumkaya, Onkaya, Yüzkaya, Binkaya, Keskinada, Gökburun, Saltkaya, Grandtürk olarak ortaya çıkıyor. Yani Türkçe ada isimleri…

Turcs ve kayıklar ülkesi tarihi üzerinde yapılan bir araştırma sonucu aynı adalar topluluğunun merkezi olan Cockburn (Gökburun) şehir meclisinin aldığı karar gereği 1869-75 yılları arasında bayrak tespiti yapılıyor. Haç simgesi bulunan çizgilerin orta yerinde bir daire içinde “hilal ve üç yıldız” şekilleri yerleştirilmiş. Haç simgesinin aynı toprakların İngiliz sömürgesi olduğuna bir işarettir. Ama iç kısımdaki dairede bulunan hilal ve üç yıldız aynı dönemin OSMANLI/ Türk bayrağının bir yansımasıdır. Ada halkının kendisini Türk soylu hissettiğinin bir sonucudur.

Piri Reis'in 1513 yılında harita üzerinde bir şifre olarak gösterdiği “üç kayık” veya”kayıklar” simgesinin bulunduğu yerde Türk soylu insanların bulunması hatta onların İngiltereye bağlı bir devlet hayatı yaşamaları Amerika kıtasında Kolomb öncesi “kadim” Türklerin yaşadığını da gösterir.
 
Piri Reis'in ısrarla söylediği Antilya ülkesinin hicri-870 (miladi-1465) yılında bulunmuş olduğu görüşleri haklılık kazanır. Bu bilgilerin ışığında Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı'nın yönlendirdiği Türk denizciler Antilya (Amerika) kıtasına keşif seferi düzenlemişler, buldukları ülkeye yerleşerek isimlerini de vermişlerdir.

Piri Reis'in haritasındaki bir takım işaretlerin sırları 20, yüzyıl ortalarındaki uzay çalışmaları ile de doğrulandı. 1982 yılında Astronot Eduardo Herran, Peru'nun güneyindeki And dağları ile okyanus arasındaki bölgede kalan Nazca'daki dağlık bölgenin uydu resmini inceledi. Dağların derinliklerinde 32 metre boyunda bir “insana benzeyen” şekil gördü. Ve görünüşüne bakarak “Astronot adamı” ismi verildi.
 
Piri Reis'in 1513 tarihli haritası da dikkatle incelendiğinde Brezilya'nın bakısında kalan yüksek sıradağlarda yaşayan bir dağ adamının çizimi yapılmıştı. Piri Reis, dağ adamının özelliğini “Bu canavarın yedi karış boyu vardır. Göz aralığı bir karıştır” sözleriyle açıkladı. Piri Reis, günümüzden yüzyıllar öncesi insanoğlunun henüz ayak basmadığı Güney Amerika'daki And dağlarının Büyük Okyanusa bakan dağlık bölgesinde “Uzun boylu” garip bir adam, insana veya maymuna benzeyen kuyruklu canlıların varlığından bahsetti. Piri Reis'e, haritasını çizerken insanoğlunun ancak 20. yüzyıl sonlarında varlığını belirleyebildiği And dağlarının vadilerinde insan ve hayvan şekillerinin bulunduğu görüntülerin ortaya çıkması bir tesadüf olmasa gerekir.
 
Pek çok araştırmacı Nazca'daki garip insan ve hayvan şekilleri ve geometrik çizimlere bakarak bunların uzaydan gelenler tarafından çizilmiş olduğu görüşlerini ileri sürdüler. Peki ünlü Türk haritacısı Piri Reis,bir uzaylı olmadığına göre ünlü haritasında dağlarda yaşayan garip insan ve hayvan çizimlerini nasıl yaptı?

Modern bilim dünyasının bu sorulara cevap vermesi bir hayli zor.
 
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Çevrimdışı es[ape

  • es[ape
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 362
  • 0
  • Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!
Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #5 : 26 Mayıs 2010, 23:08:44 »
Sekizinci yüzyılın başlarında, Topkapı Sarayında, Amiral Pîrî Reis'e ait birçok eski harita bulunmuştu. Berlin Devlet Kitaplığında saklanan ve Akdeniz'le Lût gölü dolaylarını tam olarak gösteren atlaslar da bu amiralindi. Bir süre önce bütün bu haritalar incelenmek üzere Amerikalı haritacı Arlington H. Mallery'e verildi. Mallery bütün coğrafî konuların haritalarda yer aldığını, ancak gerçek yerlerinde bulunmadıklarını belirtti ve Amerikan donanması haritacılarından Walters'ın yardımını istedi. Walters ve Mallery, uzun çalışmalardan sonra haritaları modern bir küreye uygulamayı başardılar. Çıkan sonuçla, bilim çevrelerinde yer yerinden oynadı: Haritalar kesinlikle doğru çizilmişti. Üstelik Akdeniz ve Lût gölü çevresini göstermekle kalmıyor, Kuzey ve Güney Amerika kıyılarını, hatta Antarktika'nın ana hatlarını da çiziyordu. Daha da şaşırtıcı olarak, Pîrî Reis'in haritalarında yalnız kıtaların dış hatları değil, dağ sıraları, doruklar,adalar, nehirler ve ovalar tam bir doğrulukla görünüyordu. Jeofizik yılı olan 1957'de haritalar, hem Weston Gözlem evi yönetmeni, hem de Birleşik Devletler Donanması haritacısı olan Cizvit Rahibi Lineham'a verildiler. Lineham, titiz araştırmalardan sonra haritaların akıl almaz ölçüde doğru olduklarını, üstelik o günlerde bile doğru dürüst keşfedilmemiş bölgeleri açıkça gösterdiklerini bildirdi. İşin en akıl almaz yanı, haritalarda ayrıntılarıyla görülen Antarktika dağlarıydı. Çünkü bu dağlar 1952 yılında, ses yansıtıcı araçlarla keşfedilebilmişti. Daha önce varlıkları bilinmiyordu ve Antarktika tarih boyunca hep buzlarla kaplı kalmıştı! Prof. Charles H. Hapgood ve matematikçi W. Strachan'm son çalışmaları bize daha da tüyler ürpertici bilgiler getiriyorlar. Uydulardan çekilmiş dünya fotoğrafları, Pîrî Reis'in haritalarıyla karşılaştırılınca ortaya korkunç bir benzerlik çıkmış. Bilim adamları bu haritaların asıllarının çok yükseklerden çekilmiş fotoğraflar oldukları sonucuna varmışlar. Bunu nasıl açıklayabiliriz? Bir uzay gemisi Kahire'nin tam üstünde, fakat çok yükseklerde uçarken fotoğraf makinesini aşağıya doğrultuyor. Film banyo edilince ortaya şöyle bir görüntü çıkıyor: Kahire merkez olmak üzere, 5000 kilometrelik bir dairenin içinde kalan bölgeler doğru olarak görünmekte. Çünkü bu bölgeler merceğin tam altına gelmiştir. Ancak resmin merkezinden uzaklaştıkça ülkeler ve kıtalar büzülmeye, gerçek biçimlerini yitirmeye başlıyorlar. Neden? Dünyanın küre biçiminde olması yüzünden merkezden uzaklaştıkça kıtalar 'Aşağı doğru batmaktadır' da ondan! Şöyle ki, Güney Amerika, uzunlamasına bir büzülme göstermektedir. Aynı büzülme, ne hikmetse, Pîrî Reis'in haritalarında ve A.B.D. uydularından çekilen fotoğraflarda da vardır. Çabucak karşılık bulunabilecek birkaç soru sorulabilir. Bu haritalar atalarımızın elinden mi çıkmıştır? Hayır! Çünkü yapılmaları için çok ileri bir tekniğin bulunması gerekiyordu... Havadan resim çekebilecek düzeye ulaşmış bir teknik! Haritaların çizildiği dönemlerde böyle bir teknik bulunmadığına göre, ne yolla çizildiklerini nasıl açıklayacağız? Düşünce boyutlarımızı aştığı ve mantık kurallarına uymadığı için belki hiç aldırmayacağız. Ya da bütün cesaretimizi toplaya-ak haritaların, bir uzay gemisinden çekilen fotoğraflar aracılığıyla çizildiğini ileri süreceğiz. Pîrî Reis'in haritaları, kuşkusuz asıllarının kopyasının, kopyasının, kopyasıydı. Bununla birlikte, asılları olduğunu ve on sekizinci yüzyılda çizildiklerini kabul etsek bile, nasıl çizildikleri yolunda en ufak bir açıklama yapamayız. Çünkü onları çizen kimse ya da kimselerin, uçabilmeleri ve fotoğraf çekmesini bilmeleri gerekmektedir! Pîrî Reis'in de kalyonlarından başka bir aracı olmadığına göre...
Alıntıdır....
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Çevrimdışı мคяครℓเ

  • Özel Üye
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1656
  • 24
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #6 : 29 Aralık 2014, 19:27:36 »
Bu konularda pek bilgi sahibi olmamakla birlikte bir düsüncem var. Ama olabilirligi nedir bilgi sahibi kardes ve üyelerimiz acıklar belki. Holografik harita olüstürüldügüna göre sü an Anka ve ilerde sahip olmayi düsündügümüz Türk insansiz savas ücagi kisaca TİSÜ idi galiba mesala görev bölgelerine gönderilirken. Görevle birlikte. Bölgenin holografik haritası görev bilgisayarlarina islense üydü ve yer kontrolü olmadan tüm her müdahaleye kapali olarak holografik haritayi takip ederek üssünden kalkip görevi ifa edip dönmesi olasimi acaba bü basarili olürsa tüm diş müdahaledende korünmüs olmazmi...

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Ynt: Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #7 : 29 Aralık 2014, 19:42:11 »
Holografik haritayı uçak içerisinde kullanmak mümkün mü? Bu bahsettiğiniz işi normak bir harita veya hedef koordinatları ile yapmam mümkün değil mi?
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı мคяครℓเ

  • Özel Üye
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1656
  • 24
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türk mühendislerinin dünya çapında başarısı!
« Yanıtla #8 : 29 Aralık 2014, 19:55:25 »
Tam anlatamadim galiba. İha ve yapimi düsünülen Tisü yani insansiz silahli ucaklar icin. Operasyon bölgesinin haritasi cikarilsa. Yani insansizlarda belkide gerek yoktür. Yani bölgenin bilgileri diyelim göreviyle birlikte yer bilgiside girilse sekli semali bilgisayarına. Üydü ve yer kontrolüne gerek düymadan görevi ifa edip dönemezmi böylece disardan müdahaleyede kapali olürdü gibi sanki holografik harita haberi oldügü icin büraya yazdım ama sanki Anka bölümündemi olmaliydi...