Gönderen Konu: ERTUĞRUL FIRKATEYNİ'NİN JAPONYA YOLCULUĞU  (Okunma sayısı 9274 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Subutay

  • Bölüm Yetkilisi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 231
  • 0
Ynt: ERTUĞRUL FIRKATEYNİ'NİN JAPONYA YOLCULUĞU
« Yanıtla #10 : 06 Mayıs 2009, 02:38:19 »
ERTUĞRUL FIRKATEYNİ'NİN JAPONYA YOLCULUĞU ( 11 )

İlk tanıdığımız zaman nasıl küçük, ince, zayıf görüyor ve insanlardan, bizden başka bir mahluk gibi telakki ediyor idiysek sonra da büyük, pek büyük, kavi, korkunç ve yine de insanlardan, bizden pek başka bir mahluk olmak üzere tanıyorduk. Hala bu büyük Japonya'nın terakkiyatını hayretle, fakat ibretle görmeliyiz.
 
Garbın en müterakki, en mütemeddin milletlerini kıskandıracak derecede ileri giden, en kuvvetli, en müthiş hükümetleriyle boy ölçüşen bu aksa-yı şark İngilizlerinin nasıl ilerlediklerini öğrenmeliyiz".
 
Görüldüğü üzere artık Japonya, kimine göre "Münteha-yı Şark Fransızları", kimine göre de "Aksa-yı Şark İngilizleri" idiler.
 
İki Japon gemisi yirmi gün kadar İstanbul'da kalmış, 10 Şubat'ta buradan ayrılmış, Yunanistan'ın Pire limanına da uğrayarak 10 Mayıs 1891'de Shinagawa koyuna varmışlardır.
 
IV. ŞEHİT AİLELERİ İÇİN YAPILAN YARDIMLAR
JAPONYA'DAN GELEN YARDIM
 
Japonya'nın ünlü gazetelerinden "Yiji Şimbun"un topladığı 18.907 frank, 1890'da gazetenin muharrirlerinden Şotara Noda tarafından İstanbul'a getirilmiştir. Bu gazetenin sahibine üçüncü rütbeden Mecidi nişanı verilmiştir. Daha sonra da Yakın Doğu Ticaret Komitesi Şefi Torajiro Yamada, Tokyo zenginlerinden toplanan parayı 1891'de İstanbul'a getirmiştir. Bu iki kişi Abdülhamid'in isteği üzerine, Türk subaylarına Japonca öğretmek için kalmışlardır. Kendileri de Türkçe öğrenmişlerdir.
 
Ayrıca İmparatoriçe ve Japon prensesleri ile diğer kişilerin verdikleri hediyeler de şehit ailelerine verilmek üzere İstanbul'a gönderilmiştir.Yine Hebyo, Şadinci Şimpo gazetelerinin topladığı 13.862 kuruş da yardım komisyonuna verilmiştir.
 
Afadülhamid, 1891'de yaverlerinden yüzbaşı Mehmet Bey'i teşekkür için Japonya'ya göndermiş ve Meiji'ye bir Arap atı hediye etmiştir. Hüsrev Gerede, saklavi cinsinden olan bu atın, bugünkü imparatorun askeri törenlerde bindiği güzel kır atın ceddi olduğunu da Tokyo'da iken duyduğunu ifade etmektedir.
 
  OSMANLI DEVLETİ'NDE TOPLANAN YARDIM
Padişah'ın isteği üzerine İstanbul'da bir "Askeri İane Komisyonu" kurulmuş ve yapılan bütün yardımlar bu komisyon bünyesinde toplanmıştır. Mesela, Girit'te toplanan yardım, yukarıda bahsedilen Japonların gönderdikleri yardımlar, hep bu komisyona verilmiştir. Komisyon da tespit ettiği şehit ailelerine bu miktardan dağıtmıştır. Bu konuyla ilgili, şehitlerden sağkolağası çarkçı Mehmed Arif Efendi'nin oğlu Rasim Efendi'nin ayağından ameliyat olması sebebiyle çalışamadığından, babasının vefatından dolayı tahsis edilen yüz yetmiş dört buçuk kuruş maaşın kendisine verilmesi hususuna dair Bahriye Nazırı'nın tezkeresi örnek olarak verilebilir.
 
Yapılan yardımlara bakıldığında, her kesimden kişilerin güçleri nisbetinde bu komisyona katkıda bulundukları görülmektedir. Ertuğrul'un yabancı sularda batması halk üzerinde çok etkili olmuş, şehit ailelerine yardımı milli bir görev addederek ellerinden geleni yapmışlardır.
 
ERTUĞRUL ŞEHİTLİĞİ
 
Şehitler için üç anıt dikilmiştir. Birincisi Oshima halkı tarafından yapılmıştır. Buraya taştan bir kitabe dikilmiştir. Wakayama valisine, burada bir kabristan yapılmasındaki çalışmalarından dolayı ikinci rütbeden Osmani Nişanı verilmiştir. 1900 yılında da şehitlere ve şehitliğe ait fotoğrafları Yamada getirmiştir.
 
Anıt ikinci kez ise, 1929 yılında Türk-Nippon Ticaret Derneğinin yardımıyla düzeltilmiştir. Ertuğrul Anıtı'nın üçüncü kez düzenlenmesi de 3 Haziran 1937'de olmuştur.
 
YOLCULUĞUN ETKİLERİ
 
Ertuğrul Fırkateyni'nin Japonya'ya giderken yol güzergahındaki Müslüman ülkelerinin limanlarına uğrayacak olması, Halife bayrağını taşıyan bir elçi durumuna sahip olması demekti. Nitekim yol boyunca uğradığı İslam ülkelerindeki yerli Müslüman halk tarafından büyük ilgi ve sevgiyle karşılanmıştır. İlk defa bir Türk gemisinin buralara gelmesi ve Türk bayrağının dalgalanması, askerlerin Cuma günleri halk ile beraber namaz kılmaları, halk tarafından coşkuyla karşılanıyordu. Halk, Ertuğrul'a "bağımsız Müslüman toprağı" diye namaz kılmaya geliyor, bandonun verdiği konserleri dinlemek için ağaçların tepelerine kadar tırmanıyorlardı. En önemlisi de Cuma günleri hutbelerde halifenin adının okunmasıydı. Bu coşku sömürge yöneticilerini de etkilemişti ki, Türk subay ve erlerine büyük saygı göstermişlerdir. Bazı Avrupa çevreleri tarafından Abdülhamid'in Japonya ile ilişki kurma teşebbüsü Japonları İslama davet şeklinde yorumlanmıştır. Bunun sebebi halkın gösterdiği coşkulu davranışlardır. Avrupalılar bir pan-İslam hareketinden korkuyorlardı. Yine halktaki bu coşkunun sebebinin ne Abdülhamid'in ne de Türk subaylarının rolü olmadığını, içlerinden gelen bir davranış olduğunu görüyorlardı. Onları asıl korkutan da buydu.Ertuğrul yolculuğunu tamamlayabilseydi bu anlamda yaratacağı etki daha büyük olacaktı.
 
Yolculuk boyunca yerli halk Müslüman oldukları için Türk askerlerine gösterdikleri yakın ilgiyi, onlara yardım ediyorlar diye Japonlara da gösteriyorlardı.
 
Japonya'daki Fransızlar ve Ruslar, Ertuğrul'un bu ziyaretini samimi karşılamışlardı. Memnun olmayan ise İngilizlerdi. Çünkü yol güzergahındaki Müslüman limanlarını ziyaretleri İngilizlerin Asya siyasetine ters düşüyordu. Onlar bu ziyaretleri Aden, Hindistan ve Güney Asya'da Osmanlı Devleti'nin propagandası olarak mütalaa ediyorlardı. Bu sebepledir ki İngilizler, İngiltere'nin Asya'daki nüfuzunun kırılacağı düşüncesiyle Ertuğrul'un faaliyetlerini yakından izlemişlerdir. Onları endişelendiren Panislamizmin buralarda yayılmasıydı.
 
Hollanda ise geminin yolculuğu sırasında duruma göre hareket etmiştir. Gemi Japonya'ya giderken, Osmanlı hariciyesinin Hollandalı sömürgecileri fazla rahatsız etmemesi için Sunda Adası'na uğramamasını istemesiyle buraya uğranılmamıştı. Bunun üzerine burada hemen Osmanlı Devleti aleyhine yazılar yayınlanmıştır. Halbuki başta, geminin uğrayacağını zanneden yöneticiler, halkı kontrol edebilmek için, Hollanda'nın Hind denizinde idaresi altında bulunan limanlara, Türk temsilcilerine gereken saygının gösterilmesi için emirler göndermişti.
 
Nitekim, Osmanlı Devleti'nin, Lahey Sefareti Maslahatgüzarı'ndan Hariciye Nezareti’ne gönderilen 18 Mayıs 1899 tarihli ve 44 numaralı ve "Felemenk müstemlekatında bulunan Avrupalıların haiz bulundukları imtiyazatı Japonyalılara da bahş ve ita eden kanun lahiyasmın bu kere meclis-i mebusan tarafından kabul ve tasdik edilmiş olduğu..." şeklindeki telgraftan Hollanda'nın daha sonraki yıllarda Japonya ile ilişkilerine daha fazla önem vermeye başladığını söyleyebiliriz.
 
Rusya için ise, Ertuğrul'un Japonya'ya gitmesi Türk-Japon ilişkileri açısından çok önemli görünmüyordu. Bu konu ile ilgili olan yazıların çoğunda "talim gemisi" ifadesinin Türk-Japon dostluğunun gelişmesini istemeyen Rusları kışkırtmamak için bir bahane olduğu söyleniyordu. Oysa daha önce de belirtildiği gibi Ruslar, bu geziden zararlı çıkacak tarafın İngiltere olacağını düşünüyorlardı.
 
Ertuğrul'un Japonya'da kaldığı zaman içinde buradaki Rusların Ertuğrul'un mürettebatına çok iyi davrandığı Osman Paşa'nın mektubundan anlaşılmaktadır. Kazadan sonra ise Rusya, Almanya'nın yardım ettiğini görünce, yardım etmek bir yarışmış gibi bu yarışa katılmıştır. Almanlar kazazedelerin taşınması için "Wolf "adlı harp gemisini göndermişlerdi. Ruslar bunun üzerine harekete geçmişler, Japonya'daki Rus sefiri kazazedeleri İstanbul'a götürmeyi Japon hükümetine teklif etmiştir. Japonlar bunu Osmanlı hükümetine bildirmişlerdir. Osmanlı hükümeti tarafından bu sakıncalı bulunmuştur. Daha sonra Japonların ısrarı üzerine, Japon İmparatoru'nun kazazedelerin Japon gemileriyle götürülmesi teklifi kabul edilmiştir. Rus sefirine bu teklifinden dolayı da Osmanlı Devleti tarafından madalya verilmiştir.
 
Fransa'nın da Ertuğrul'un denizden çıkarılan eşyasının İstanbul'a getirilmesi konusunda bir girişimde bulunduğu görülmektedir. Mesajeri Kumpanyası'nın İstanbul temsilcisi Martin de Palyer, Hariciye Nezareti’ne gelerek, eşyanın kumpanyaları aracılığıyla İstanbul'a getirilmesini teklif etmiştir.
 
Görüldüğü üzere Ertuğrul'un Japonya yolculuğu Ruslar'ı pek de fazla rahatsız etmemiştir. Ancak yine de Abdülhamid, Ruslar’ı kuşkulandırmak istememiştir.
 
Mesela, kazazedeleri İstanbul'a getirmekte olan iki Japon harp gemisini, Çar'ı kuşkulandırmamak için ilk önce İzmir'e göndermiştir. Bununla birlikte, bu yolculuk en çok İngiltere için tehlike arzediyordu. Çünkü Osmanlı İmparatorlu’ğu bu yolculuk sayesinde İngilizlerin Osmanlı Devleti aleyhindeki hilafet kampanyasına karşılık veriyordu. Bir anlamda Avrupalı devletlerin, özellikle İngiltere'nin sömürgesi altındaki Müslüman ülkeleri ziyaret ederek, halkın bu Türk gemisine karşı olan coşkusunu ve ilgisini göstererek onları uyarıyordu. Bir diğer yandan da Uzakdoğu'da emelleri olan Rusya'ya karşı kendine bir müttefik arıyordu.
Kaynak ve Alıntı :F.Şayan Ulusan ŞAHİN:TÜRK-JAPON İLİŞKİLERİ (1876-1908)

Çevrimdışı Subutay

  • Bölüm Yetkilisi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 231
  • 0
Ynt: ERTUĞRUL FIRKATEYNİ'NİN JAPONYA YOLCULUĞU
« Yanıtla #11 : 06 Mayıs 2009, 02:40:05 »
ERTUĞRUL FIRKATEYNİ'NİN JAPONYA YOLCULUĞU  ( 12 )


Ertuğrul' un anısına Japonya Kushimoto ' da yaptırılan anıt...

VE BUGÜN....ENKAZINA ULAŞILDI

JAPONYA'nın Oshima adası açıklarında, 118 yıl önce İmparator Meici’yi ziyaret ettikten sonra dönüş yolunda yakalandığı fırtınada 550 denizcisi ile batarak parçalanan Ertuğrul Fırkateyni'ni  gün ışığına çıkarma projesi kapsamında enkazına ulaşmak için Üç yıl önce başlatılan  yapılan kazı çalışmalarıyapılan kazı çalışmalarında, yapılan dalışlar sonucunda fırkateyn’in cephane bölümündeki askeri mühimmata ulaşılmış olup ,  Firkateynde bulunan Krupp toplarının her birinin ağırlığı 40 kilo olan üç mermisi ve toplara ait demir aksam, onlarca mermi ile mayın parçaları çıkarıldı.



Çıkarılan mühimmat Ertuğrul Araştırma Merkezi’ne götürülerek  Sualtı Arkeoloji Vakfı ve Türk Hava Yolları desteğiyle kaptan Tufan Turanlı başkanlığındaki 1 İspanyol, 3 Türk ve 4 Japon arkeologtan oluşan dalış ekibi tarafından güvenli bir şekilde Kushimoto limanına getirilen top mermileri ve mayınlar, Polis Merkezi patlayıcı uzmanları ile Japon Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait özel bir tim tarafından incelenmiştir.



Ayrıca  Kıyıdan 60 metre açıkta, 30-45 metre derinlikte sürdürülen projede görev alan üçü Türk, sekizi Japon, biri de İspanyol toplam 12 arkeolog, buhar kazanına ait birçok metal parçayla mutfaktaki yemek kazanlarını su üstüne çıkarmayı başardı. Bu sırada çekilen fotoğraflar ve video görüntüleri ise bölgedeki doğal güzellikleri gözler önüne serdi. 




Kazı başkanı Turanlı yaptığı açıklamalarda , daha önce gemide bulunan 100 Winchester marka tüfekten 2'sinin sağlam olarak çıkarıldığını ve Türk Şehitleri Müzesi’nde sergilendiğini hatırlatarak, “Ertuğrul’dan adeta tarih fışkırdığını ,. Çivisinden topuna Ertuğrul firkateyninden çıkaralıcak her unsurun çok önemli ve değerli olduğunu, Denizcilik tarihimize büyük zenginlik katacağına inanılan çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü , bugüne kadar yaklaşık 800 dalış yapıldığını, bin 171 eser çıkarıldığını belirtmiştir. Turanlı açıklamalrına devamla , son bulunanlar  arasında yer alan, subaylara ait olduğu tahmin edilen ancak ne işe yaradığı konusunda fikir edinilemeyen  işlemeli ahşap parçanın heyecan yarattığını, amaçlarının Ertuğrul’ un , batışından 118 yıl sonra, memleketlerinden 10 bin kilometre uzakta yatan bu kahraman denizcilerin hatıralarını canlandırmak olduğunu ifade etmiştir.


Yemek Kazanının çıkarılışı

 Araştırma sırasında tüm emniyet tedbirlerini ilgili Japon makamlarıyla ortaklaşa planlayarak gerçekleştirildiğini anlatan Turanlı,. Ertuğrul’un Krupp top mermilerinin çıkarılması sırasında, yüzeyde detaylı denetim ve kontrolleri yaparak bize yardım eden tüm Japon makamlarına, bilhassa çalışmalarımızda büyük kolaylık sağlayan ve destek veren Japon Ordusu’na teşekkür ederim”demiştir.


110 metre uzunluğunda, 350 ton kapasiteli ve 10 mil hız yapabilen  Ertuğrul Fırkateyn’ inde  8 adet 15 cm. Krupp topu, 5 adet 68 kg.lik Armstrong topu, 2 adet Hotchkiss silahı, 100 Winchester tüfek, 100 Martin tüfek ve bol miktarda cephane bulunuyordu.


Allah , şehitlerimizin mekanını cennet eylesin....
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 11:13:27 Gönderen: Subutay »