Gönderen Konu: Türkiye - ABD İlişkileri  (Okunma sayısı 217722 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #300 : 06 Mart 2019, 21:38:55 »
...Ya bu büyük israil muhabbeti biraz komplo teorisi gibi .Tamam ben üstte popüler söylem diye değerlendirdim ama benim bu israil üzerine çalışmış iki hocam vardı. Bir çok yahudi ile görüştüler. Yahudilerin öyle büyük israil felan gibi bir hayalleri yok. Yahu zaten dünyadaki tüm yahudi kanı taşıyan herkesi toplasan 20 milyon eder maksimum o büyük israili kontrol edebilmek için kafadan 150 milyon nüfus lazım.Bu bazı siyonistlerin söylemleri sadece kaldı ki orjinal büyük israil sadece bizim antakyayı kapsıyor. Güzel hayal ama gerçekçi değil.

Yahudi'den Yahudi'ye fark var, onu kabul ederim fakat komplo teorisi olup olmadığını test etmek için tarihin seyrine bakmak lazım.

Derler ki, Yahudilerin bir kısmı İsrail devletinin kurulmasına bile karşıymış... Teferruatını tam hatırlamıyorum lakin kutsal metinlerin bir yerinde, vakti zamanı gelmeden önce İsrail devletinin kurulmaması gerektiği yazıyormuş! Kuruluşunu meşrulaştırmak için Hitler' in tezgaha getirildiği söyleniyor. Bu şekilde '' devletsiz olduğumuz için soykırıma maruz kaldık'' propagandası yapılmış. Zaten finans kapital Siyonistlerin elinde olduğu için... devlet kurmak için bi' sıkıntıları yoktu fakat dünya Yahudilerini O devletin vatandaşı olmaya razı etmeleri gerekiyordu -gibi bir iddia var.

Neyse, bu kısmı geçiyorum... biz olguya bakalım. İsrail' in kuruluşunu ve yayılma politikasını bilmeyen yoktur. Araplarla 3 savaş, şu kadar çatışma falan... Sonuçta Arapları perişan ettiler. Mısır bir şekilde ehlileştirildi. Irak yerle yeksan edildi. Ürdün desen, İngiliz sömürgesi... Arabistan desen; dünya üzerinde böyle ucube bir devletin hiç var olmaması gerekiyordu. Libya' yı ve Kaddafi' yi yok ettiler... Geriye Arap namı hesabına, kala kala Suriye kalmıştı, onu da bizimkilerin marifetiyle yerle yeksan ettiler... Efendime söyleyeyim, İran sürekli diken üstünde; ha bugün bombalayacaklar ha yarın... İç savaş çıkartmaya çalıştılar; bereket versin ki bu sefer Türkiye dik durmayı başardı. Terör koridoru kurmaya çalıştılar... olmadı Barzani devletini kurdurmaya teşebbüs ettiler; bunların hepsi Türkiye' nin dik duruşuyla engellenmiştir. İsrail' le iyi geçineceğiz diye ılımlı yılışık bir politika uygulanmış olsaydı; bugün nur topu gibi Barzani devletini kucağımızda bulacaktık. Babası İsrail, peki anası kim olacaktı sizce? Hain evlat Ökkeş gibi  çocuk doğurtturacaklardı. Bu hain evlat, bizim himayemizde büyüyüp palazlandıktan sonra hain evlat olduğunu hatırlayıp Türkiye' den parça koparacaktı. Yani tam olarak ''Besle kargayı oysun gözünü!'' olacaktı. Bereket versin ki bunların hepsini engelledik.

Hocam, adamlar siyasetini 100-150 yıl önceden belirlemiş. Bu söylenen şeyler günlük politikalar değildir. Zamanı geldiğinde gündeme getirilen programlardır. Bunları görebilmek lazım. ABD-İsrail-Arabistan şer eksenine ancak başka bir eksenle karşılık verebilirsiniz. Terazinin iki kefesi gibi... Öteki türlü nasıl olur biliyor musunuz? O örneği kim vermişti! Terazinin bi' kefesine iki tonluk sarı öküzü koyduğunuzu varsayalım; diğer kefesine iki tonluk ağırlık koymadığınız zaman; adam parasını vermeden sarı öküzü alıp gidiyor(!) Ilımlı politikanın sonucu bu şekilde olur. Yani pahalıya ödetmek lazım. Öyle bedavaya yok yani. Yok Barzani devletiymiş, yok bilmem ne... O işler yaş.

Hocam Kürt isyanı 94 de israil vs. tarafından üretilmiş bir durum değil ki . Alın bakın önceki kürt/terör ve isyanları ;

Babanzade Abdurrahman Paşa�isyanı (1806- Musul)
Babanzade Ahmet Paşa isyanı (1812 – Musul)
Zaza’ların isyanı (1820)
Yezidilerin isyanı (1830- Hakkari)
Şerefhan isyanı (1831- Bitlis)
Bedirhan isyanı (1835- Botan)
Garzan isyanı (1839- Diyarbakır)
Ubeydullah İsyanı (1881- Hakkari)
Bedirhan Osman Paşa ve kardeşi Hüseyin Paşa isyanı (1872-Mardin-Cizre)
Bedirhan Emin Ali isyanı (1889- Erzincan)
Bedirhaniler ve Halil Rema isyanı (1912-Mardin)
Şeyh Selim Şehabettin ve Ali isyanı (1912- Bitlis)
Koşgari isyanı (1920- Koşgiri)
 

CUMHURİYET DÖNEMİ AYAKLANMALARI:
 

Nasturi isyanı (1924- Hakkari)
Jilyan isyanı (1926- Siirt)
Şeyh Sait isyanı (1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır)
Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli)
Reşkotan ve Reman isyanı (1925- Diyarbakır)
Eruh’lu Yakup Ağa ve oğulları (1926-Pervani)
Güyan isyanı (1926-Siirt)
Haco isyanı (1926- Nusaybin)
I. Ağrı isyanı (1926)
Koçuşağı isyanı (1926- Silvan)
Hakkari- Beytüşşebab isyanı (1926)
Mutki isyanı (1927- Bitlis)
II. Ağrı isyanı
Biçar harekatı (1927- Silvan)
Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929- Eruh)
Zeylan isyanı (1930- Van)
Tutaklı Ali Can isyanı (1930- Tutak-Bulanık-Hınıs)
Oramar isyanı (1930- Van)
III. Ağrı harekatı (1930)
Buban aşireti isyanı (1934- Bitlis)
Abdurrahman isyanı (1935-Siirt)
Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt)
Sason isyanı (1935-Siirt)
Dersim isyanı (1937-Tunceli)


Yani kürtler her zaman başkaldıran bir güruhtu. Ama bir süre sonra Türkiyelileştiler. Önceki dönemde cidden böyle uçurumlaşma derecesinde bir kürt-Türk olayı yoktu. İşçilermizi almanyaya gittiğinde hepsine Türk dendi. En fazla yurt içinde doğulu denildi. Ama herşey Çekiç Güçle değişti. Ülkemize gelen kürtler bizdekileri tamamiyle değiştirdi.

Amerikanın Irakı kafasında 3 e bölmek için desteklediği Barzaninin yaptıkları bizdeki kürtleri'de etkiledi. O yüzden bir süre sonra bizde de maoist bir yapılanma olarak çıktı. Ancak sonraki dönemde tabi bize ayar çekmek için kullandılar. Kim kullanmadı ki ? Yunanı, Almanı, Rusu vs. vs. Ama ben israilin Türkiye'nin doğudaki vilayetleri daha sonra ele geçirmek üzere kürtlere işgal ettirmek için pkk'yı kurduğunu düşünmüyorum. O biraz eşşeğe değnekle tutulan havuç.

Ayrıca barzani seçimleri yaptı kursa kurdururlardı. Ki resmileşti sayılır bizde bir kaç kınama ve sınır çatışması dışında  ne yapardık bilemiyorum. Kuzey ırak'ı işgal edemeyeceğimiz malum.Direk amerikan kuvvetleriyle çatışmaya gireriz.

Tabi herkesin fikri kendine mantıklı.
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2337
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #301 : 06 Mart 2019, 23:05:12 »
Arkadaşlar güzelce  fikir teatisinde bulunuyorsunuz, çoğu konuda da görüşünüze katılıyorum.

''Ancak tüm enerjimizi ,zihnimizi dış mihraklar ile mücadeleye ayırmaktansa ,belirli bir kısmı ile kendi evimizi nasıl acilen toparlayabiliriz'e  ayırsak yararlı olur diye düşünürüm''

Kişisel görüşüm evimizi toparlamadan ,dışarının toparlanmasında ancak sınırlı oranda başarılı olabiliriz.


Çevrimdışı Archangel99

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1310
  • 177
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #302 : 06 Mart 2019, 23:26:52 »
Bu S-400 meselinde İsrail'in parmağı olduğu bilinen bir şey. Battlestar'ın analizlerinde katıldığım yerler var katılmadığım yerler de var.

Benim düşüncem İsrail'in dolayısıyla ABD'deki Yahudi Lobisi'nin bastırması nedeniyle F-35 işi sürekli kaşınıyor.

Şimdi S-400 meselesi ayrı, F-35 meselesi ayrı bana göre.

S-400 güç çarpanını çok değiştirecek bir unsur olacak. Özellikle Akdeniz'de S-400 sayesinde Türkiye'nin eli inanılmaz güçlenecek. Akdeniz'deki petrol ve doğalgazı kapma hayali kuranların oyunu bozulacak.

F-35 meselesinde ise İsrail bu bölgede F-35'in sadece kendisinde olması derdinde. Adamlar yüzsüz yüzsüz ''Türkiye'nin uçaklarını bize verin'' diyebilecek kadar ileri gidiyorlar.

ABD, Trump Başkanlığında Türkiye'ye düşmanlığını açıktan gösteriyor. Obama ya da Bush döneminde bu daha perde arkasından yapılıyorken Trump bunu açıktan yapıyor.

Türkiye yol haritasını belirlemeli. F-35 konusunu sonuna kadar zorlanmalı. Olmazsa da hızlıca alternatiflere yönelilmeli.

Bu işin cidden suyu çıktı. Sürekli S-400 alırsanız şu olur, bunu yaparız gibi tehditlerden gına geldi. Ya adam gibi çıkın Türkiye'yi projeden çıkarın herkes yoluna baksın ya da Türkiye'nin önüne mantıklı seçenekler sunun. Çocuk gibi trip atmalar, sözde tehditlere artık karnımız tok.

F-35'in diğer bir sıkıntısı ise projenin maliyetinin beklentilerin kat be kat üzerine çıkması. Bu parayı çıkarabilmek için binlerce F-35 satmak zorundalar. Uçak beklenildiği kadar iyi de değil. Proje başında F-22 ve F-16'nın görevlerini aynı anda yapabilecek bir uçak olarak düşününldü ama ne F-22 kadar başarılı bir 5. Nesil uçak, ne de F-16 kadar kıvrak ve hızlı.

F-35 alamamamız dünyanın sonu değil. Dediğim gibi sonuna kadar zorlamalıyız ama bir yere kadar.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #303 : 07 Mart 2019, 01:27:57 »
Hocam Kürt isyanı 94 de israil vs. tarafından üretilmiş bir durum değil ki . Alın bakın önceki kürt/terör ve isyanları ;

Cumhuriyet öncesi dönem Kürt isyanları analiz edildiğinde, sorumlu koltuğunda oturan üç aşiretten söz etmek mümkündür. Bunlar Bananzade, Soranzade ve Bedirhan aşiretleridir. Bu üç aşiretin geçmişlerinin Yahudiliğe çıktığına dair iddialar ve hatta bu konuda yazılmış kitaplar var. İddialar ne kadar kesindir orasını bilemiyoruz. Fakat bu üç aşiret hakkında gizemli bir durumun varlığı açıktır. Geçmişleri pek bilinmiyor yani... Fakat destekleyici iddialar var. Örneğin emekli askerlerden Erdal Sarızeybek' in ''Cemaatler ve Barzani'' kitabında bu konu etraflıca işlenmiştir. Bu kitabın temel konusu Kürt isyanlarıyla Yahudilik ve sonradan kurulan İsrail devleti arasında ki bağlantıdır. Ve hatta Nakşibendilik Tarikatının Halidiye kolu hakkında da ilginç iddialar var. Bu Nakşi/Halidiye kolu meşhurdur... Cübbeli, Cübbesiz bir sürü din adamı veyahut bunların zaviyesinden çıkmış devlet adamı tarafından Türkiye' nin yönetildiği iddia ediliyor. Kısacası Tarikat, Cemat ve Aşiret ilişkileri üzerinden Yahudi bağlantısı ve iki bin yıllık planlar...!

Bir diğer iddia, yine Kürt ayaklanmalarından Nasturi ayaklanmasına konu olan Nasturi aşireti hakkında. Bu aşiretin  kayıp 13. Yahudi kabilesi olduğu iddiası var... Zaten Barzani aşiretinin Yahudi bağlantısı ayyuka çıktı... Peki bu adamların Irak topraklarında ne işi var dersek; onun tarihçesi şöyledir. Yahudi 1. krallık zamanında Babil Kralı Hammurabi; tapınağı ve krallığı yok ediyor. İlk Yahudi sürgünü o devirde Babil yani bugün ki Irak topraklarına yapılıyor. İkinci Sürgün olayı ise Asur devleti zamanda yaşanıyor. Sürgün edilen Yahudierin bugün ki Peşmerge bölgesine getirildiği ve o gün bugündür orada yaşadıkları ifade edilmektedir. Devamla, Tevrat' ın kahin Ezra vasıtasıyla bugün ki Irak topraklarında yazıldığı ifade ediliyor.

Özetle, Kürt olarak nitelediğimiz bir takım aşiretlerin aslında Yahudilerle bağlantılı olduğu ve ne hikmetse bu aşiretlerin sürekli olarak ayaklandığına dair bir iddia daha var. bana göre de bu iddia kayda değerdir. Zırt pırt ayaklanan iş bu aşiretler hakkında etraflıca bir araştırma yapılmadığından, iddiaların doğruluğu hakkında tam anlamıyla hüküm veremiyoruz. Fakat bir takım ipuçlarından ve tarih okumalarından, bir takım bağlantılar olduğu anlaşılıyor. O nedenle Kürt ayaklanmalarıyla Yahudilik arasında ki ilişkiyi hafife almamak lazım. 

Çevrimdışı UYVAR

  • YASAKLI
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2045
  • -111
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #304 : 07 Mart 2019, 02:03:58 »
Valla o kayıp 13. Kabileyi kuzey irak'ta arayan da var. Azerbaycan dolaylarinda arayani da... Malum Hazarlar yahudiligi benimsemisti.

Ben öyle bir kabile oldugundan bile supheliyim. Stratejik gerceklere altlik yapiliyor sanki.
''Başarının sırrı amaca sadakattir.''

Çevrimdışı Mermi

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1069
  • 28
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #305 : 07 Mart 2019, 09:12:05 »
Israil'in elindeki F-35'lere ancak 5. Nesil başka bir uçakla karşı koyulabilir. S400 israil için ciddi tehdit değil. Asıl tehdit bizim F-35 almamız. Baksanıza almamamız için 40 takla atıyorlar. Yunan savunma sitelerine bakmanızı tavsiye ederim. Yorumlara bakıyorum, F-35'lerin bize verilmesinden inanılmaz rahatsızlar. Hatta Türkiyenin S400 alıp Abd'den ambargo yemesini isteyen o kadar çok kişi varki anlatamam. S400 evet biryere kadar etkili ancak. F-35'lerin bize verilmemesi ve diğer ambargolar dikkate alındığında götürüsü getirisinden çok fazla. Bunu gören israil ve Yunanistan çok memnun.

F-35'lerin alternatifler yok. Hava kuvvetleri EF-2000, Gripen, Rafael almayacak bu saatten sonra. Alsak bile anlaşma yapması, teslimat, pilot eğitimi vs baya zaman alır o nedenle TF-X beklenir. TF-X gelene kadar yani minimum 15 yıl Hava kuvvetleri sadece F-16 uçurmak zorunda kalacak. F-4'lerde emekli edilince muharip uçak sayımız azalacak bile. F-35'ler ile Hava kuvvetleri adeta farklı bir boyuta geçecek. Bölgedeki üstünlüğümüzü garantileyeceğiz. Dokunulmaz bir ülke olacağız. Deniz kuvvetler dünyanın heryerinde orta ölçekte operasyon yapma kabiliyetine ulaşacak. Suriyede, Irakta kimsenin haberi olmadan operasyon yapabileceğiz. İrak hava savunma sistemi alacak mı almayacak mı diye kaygılanmayacağız. Suriye S300'lerle bize kilit atarmı diye kaygılanmayacağız. Yunan jetlerine haberleri olmadan F-35'ler ile angaje olduğumuzda oldukları paniği, sabahında gazetelerdeki o manşetleri gördüğümüzde bize gıpta ile baktıklarında göğsümuz kabaracak. Mısır Rafael almış, Mig-35 almış diye kaygılanmayacağız. Çünkü elimizde bütün 4. Nesil uçakların üzerinde bir uçak var. Hepsini alt edebiliriz. F-35 daha yeni bir uçak olmasına raģmen çok iyi bir uçak. Birde ilerde block 20,30,40 şeklinde gelistiğiniz düşünsenize. Bakın F-16 nerden nereye geldi. Ama bu EF-2000, Gripen , Mig, Su hepsi gelişimi bitti maksimuma ulaştılar. Bunlara para yatırmak ancak enayililik olur. Suud, Mısır, BAE hariç 4. Nesil uçak alan varmı ? Anlayacağınız, F-35'leri alamamak bizim için çok büyük stratejik bir hata olur.

Çevrimdışı Tigerfish

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 2179
  • 191
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #306 : 07 Mart 2019, 10:41:53 »
Israil'in elindeki F-35'lere ancak 5. Nesil başka bir uçakla karşı koyulabilir. S400 israil için ciddi tehdit değil. Asıl tehdit bizim F-35 almamız. Baksanıza almamamız için 40 takla atıyorlar. Yunan savunma sitelerine bakmanızı tavsiye ederim. Yorumlara bakıyorum, F-35'lerin bize verilmesinden inanılmaz rahatsızlar. Hatta Türkiyenin S400 alıp Abd'den ambargo yemesini isteyen o kadar çok kişi varki anlatamam. S400 evet biryere kadar etkili ancak. F-35'lerin bize verilmemesi ve diğer ambargolar dikkate alındığında götürüsü getirisinden çok fazla.



Bunun hemen hemen aynısını diğer forumda yazmıştım. CAATSA tam olarak uygulanırsa Kazan’ımdan çok kaybımız olacak. Ancak o düşman yasasını kime karşı yürütüyorsun? Nato müttefiğin ne kadar sana düşman olabilir? İncirlik hava üssünü hesaba katıyorlarsa başka hangi ülkede personelin güvenlik zaafı olmadan serbest hareket edebilecekler? Kürecik üssüne daha değinmedim. İpler kopma noktasına geldiğinde bu durumlar reel olarak önlerinde canlanacak.

Patriotların komuta sistemlerini üretiyorsak o onların menfaatlerine göre üretiliyor ekonomik olarak. Aynısı TAİ de üretilen Boeing üniteler içinde geçerli.

Kötü ihtimalle uçakların teslimatı seneleri alabilir. Eninde sonunda bu uçaklar gelecek.

Çevrimdışı Master

  • YASAKLI
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 75
  • -53
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #307 : 07 Mart 2019, 10:55:40 »
Kesinlikle eninde sonunda F-35 ler gelicektir.Ama tabi Amerikan çıkarlarına uyulduğu sürece.

Şunu kabul etmemiz gerekiyor.Sahip olduğumuz 3-5 askeri teknoloji ile bütün dünyanın yarısına ürettiği teknoloji ile ihraç üsleri olan bir güce karşı koyamazsınız.Bu adamlar şu an bütün Avrupayı Ruslara karşı koruyorlar.Bunun dışında Güney Koreyi -Kuzey Kore'ye karşı Hindistanı- Çin'e karşı İsrail'i ortadoğu ve Türkiye'ye karşı koruyorlar.

Bu kadar geniş bir güc'e karşı hiç bir şey yapılamaz.Ha yapan küresel güçler olur (Çin,Rusya) gibi ama onlarında problemleri başlarından aşkın ve en az 100 sene sonra Amerika gibi bir teknoloji katmanına ulaşmaları öngörülüyor.

Dolayısı ile Kürecik kapansa Amerika zaten Afganistan üzerinden İran'ı kontrol edebilir.Rusya kontrol altında tutulmak isteniyorsa zaten Polonya,Bulgaristan,Ukrayna bu iş için gayet ideal yerler.Ha Ortadoğuyu kontrol etmek istiyorlarsa Mısır,İsrail,Suudi Arabistan,Katar,Irak ta tonla üsleri mevcut durumda.

Yani Soğuk savaşta önemli idi İncirlik şu an hiç bir kıymeti mevcut değil.O dönem bu saydığım ülkeler Sovyet egemenliği altında olduğundan biz kıymetli idik ama şu an hemen hemen hepsi Amerika tarafından egemenliğine bağlanmış durumda.

Rusya'nın Akdenizdeki son kalesi Suriye o yüzden hemen çöreklendiler.Konu Esad'a yardım veya DEAŞ zaten değil Akdenizdei son kalesini kaybetmek demek Rusyanın Akdenizde söz sahibi olmaması demektir.

O yüzden bizim bu restleşmede kazanacaklarımız %0.000000 olarak kayda geçirilmekte.Amerikanın kaybı ise teşaron ordu ve devlet olur ki Türkiye'nin yerine geçmek isteyen bir Yunanistan var iken zararlı çıkacağını hiç sanmıyorum.
« Son Düzenleme: 07 Mart 2019, 10:57:41 Gönderen: Master »

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2337
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #308 : 07 Mart 2019, 11:15:29 »
Yapılmakta olan tehditlerin gerçekleşmesi halinde bir takım olumsuzluklar getirebileceğini bilsek de ''ABD  nin bak söylemlerimizle bile Türkleri etkileyebiliyoruz  inancı vermemeliyiz''

ABD ye karşın uygulanabilecek doğru politika ,''ABD nin yapmakta olduğu tüm şantaj tehdit içerikli olumsuz açıklamalara karşın ,bizlerin sakin ,diplomatik , haklı tezlerimizi tekrarlayıcı ,iletişim kanallarımızı açık tutmamız kanımca en mantıklısı''

ABD nin tehditleri ne zaman fiiliyatta geçerse o zaman bizlerde o oranda elimizde bulunan  kozları oynamaya oynamaya başlarız. (Elimizde olan kozları ABD bilmiş olsa bile bizlerin onları oynayana dek dillendirmemize gerek yok)

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2337
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #309 : 07 Mart 2019, 11:34:21 »

Şunu kabul etmemiz gerekiyor.Sahip olduğumuz 3-5 askeri teknoloji ile bütün dünyanın yarısına ürettiği teknoloji ile ihraç üsleri olan bir güce karşı koyamazsınız.Bu adamlar şu an bütün Avrupayı Ruslara karşı koruyorlar.Bunun dışında Güney Koreyi -Kuzey Kore'ye karşı Hindistanı- Çin'e karşı İsrail'i ortadoğu ve Türkiye'ye karşı koruyorlar.

Bu kadar geniş bir güc'e karşı hiç bir şey yapılamaz.Ha yapan küresel güçler olur (Çin,Rusya) gibi ama onlarında problemleri başlarından aşkın ve en az 100 sene sonra Amerika gibi bir teknoloji katmanına ulaşmaları öngörülüyor.

Dolayısı ile Kürecik kapansa Amerika zaten Afganistan üzerinden İran'ı kontrol edebilir.Rusya kontrol altında tutulmak isteniyorsa zaten Polonya,Bulgaristan,Ukrayna bu iş için gayet ideal yerler.Ha Ortadoğuyu kontrol etmek istiyorlarsa Mısır,İsrail,Suudi Arabistan,Katar,Irak ta tonla üsleri mevcut durumda.

Yani Soğuk savaşta önemli idi İncirlik şu an hiç bir kıymeti mevcut değil.O dönem bu saydığım ülkeler Sovyet egemenliği altında olduğundan biz kıymetli idik ama şu an hemen hemen hepsi Amerika tarafından egemenliğine bağlanmış durumda.

Rusya'nın Akdenizdeki son kalesi Suriye o yüzden hemen çöreklendiler.Konu Esad'a yardım veya DEAŞ zaten değil Akdenizdei son kalesini kaybetmek demek Rusyanın Akdenizde söz sahibi olmaması demektir.

O yüzden bizim bu restleşmede kazanacaklarımız %0.000000 olarak kayda geçirilmekte.Amerikanın kaybı ise teşaron ordu ve devlet olur ki Türkiye'nin yerine geçmek isteyen bir Yunanistan var iken zararlı çıkacağını hiç sanmıyorum.

Sn Master yorumunuzu okudum içerisinde çözüm önerinizin ne olduğu hakkında bir bilgi göremiyorum ?
ABD  tehditleri fiiliyata geçtiği zaman elbette etki  olacağı gibi karşı tepki doğurmasıda normaldir. Bu bağlamda elimizdeki kartların bir kısmını oynamak zorunda kalınacağı da aşikar .''Neticede eeeee yapacak bir şey yokmuş diyip köşemize çakilecek halimiz olduğunu herhalde düşünmüyorsunuz''