Gönderen Konu: Türkiye - ABD İlişkileri  (Okunma sayısı 221220 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı serkan1976

  • 2022 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 7760
  • 458
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #280 : 05 Mart 2019, 19:49:03 »
Bir hikaye de benden,herkes hissesini alsın bu hikayeden ;

Derenin yukarısında su içerken, aşağıda duran kuzuyu gören kurt onu yemeyi kafaya koyar. Bir sebep olsun diye de kuzuya seslenir. "Sen benim suyumu niye bulandırıyorsun?" der.
Kuzu bir bulunduğu yere, bir  kurdun bulunduğu yere bakar der ki: "Kurt abi, sen yukarıdasın, ben ise aşağıda. Su aşağı doğru akıyor. Suyunu nasıl bulandırabilirim ki!"
Kurt kuzunun mantıklı cevabına daha sert bir sesle cevap verir: "Sen bana yalancı mı diyorsun?"
Kurdun diklenmesinden ürken kuzu, "Size yalancı demek istemedim" der.
Kurt iddiasını tekrarlar: "O halde benim suyumu bulandırdığını kabul et. Ben seni yiyeceğim..."
Evet, maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmekse ve hır çıkarmak için binbir sebep (S-400)  ortaya sürülmüşse, suyun hangi tarafa aktığının hiçbir önemi olmaz!


50 kg vücutla 120 kiloluk adama rest çekerseniz dayağı yersiniz... Önce bir vücut geliştir , biraz serpil sonra kafa tut ... ABD haydut bunu hepimiz kabul ediyoruz...Ama her açıdan zayıfken Eyyy ...  Üyyyy le adamın üzerine gidersen zararlı sen çıkarsın...
Bu meselenin aslında S-400 meselesi olmadığını ; asıl meselenin "ben senin politikalarını (En başta İRAN,İsrail,Mısır,Kürt koridoru vb.) beğenmiyorum , ben seni bir şekilde cezalandıracağım" meselesi olduğunu artık idrak etmek lazım...
Bizim medya da yok S-400 , Patriot'dan daha ucuz , daha uzun menzilli radarı var vs...vs... yorumları yapıyor...

Biz o sopayı,dayağı yiyeceğiz orası kesin. 1950'den beri ABD'nin kucağına oturmakla o cezayı zaten hakkettik... Verdi ABD traktörü yattık,verdi uçağı , tankı yattık, verdi de verdi.... yattık da yattık... Adam benim politikalarımın dışına çıkmayacaksınız Ortadoğu'da dediğinde ; EYYYYY ABD deyince beyzbol sopaları, muşta'lar çıkmaya başladı...
« Son Düzenleme: 05 Mart 2019, 19:50:43 Gönderen: serkan1976 »

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #281 : 06 Mart 2019, 01:59:44 »
Türkiye NATO içinde kalarak, bağımsızlığını idame ettirebilir mi? dersek; Hiç zannetmiyorum. Zaten 70 yıldır yarı bağımlı ülkeyiz. Güçlenemiyorsak, bana göre en önemli dış nedeni budur. Aynı sitem içerisinde 170 yıl değil 1070 yıl kalsak bile mevcut şartlar aynen devam edecektir.

Mesela ne olabilir  ::)

-En büyük 17'nci veya 20' nci ekonomi olmaya devam edersin fakat bir gıdım ileriye gidemezsin. 
-Bölgede ki hak ve menfaatlerini koruyamazsın.
-Ülke kaynaklarını etkin şekilde kullanamazsın.
-İyi bir eğitim sistemi vücuda getirip insanlarını çağdaş eğitim modeliyle eğitemezsin; yaptırmazlar!
-Tarikatlar, cemaatler, sivil toplum örgütleri marifetiyle bünyende her zaman için % 10 hain kontenjanı barındırırsın. Zaten eğitim sistemi adeta hain yetiştiriyor.

-İleri teknolojiyi üretmene müsaade etmezler. Düşük teknolojiyle, ucuz iş gücü olmaya devam edersin, belki de edemezsin! Çünkü yapay zeka, ucuz iş gücüne olan gereksinimi ortadan kaldıracağından; belkide varlığının bir anlamı kalmayacaktır. Yaşasan da olur yaşamasan da! Zaten dünya nüfusu almış başını gidiyor; onların hesabına göre dünya üzerinde 500 Milyon insanın yaşaması yeterlidir. Ya diğerleri? Diğerleri ya yok olacaktır ya da köleleştirilecektir. Bu dünyada Zencilere, Çingenelere, Müslümanlara, Türklere, Beyaz ırka, diğer yerli halklara yaşama hakkı yoktur. Belki Hispanikler bile bu yok oluştan nasibini alacaktır. Fakat Türkler ve Müslümanların hiç yaşama şansı yok. Belki beyaz ırktan Japonlara, Korelilere veya silah zoruyla da olsa Çinlilere yaşama hakkı tanıyabilirler Ancak Türkler ve Müslümanlara asla!

Bu gelecek öngörüsüyle, artık şu mandacı zihniyetten kurtulma zamanı yaklaşmaktadır. Yok efenim bunu vermem, şunu yaptırmam, onu aldırmam(!) Nedir bu yav... Ali kıran baş kesen misin?   

   

Çevrimdışı Master

  • YASAKLI
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 75
  • -53
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #282 : 06 Mart 2019, 09:57:43 »
Bu noktada askeri bağımsızlığınızı kazanabilmeniz için önce ekonomik ve siyasi bağımsızlığınızı bu devletlere kabul ettirmek zorundasınız.

Ekonomik açıdan baktığımızda Amerika devletine rest çekmek için benzer ekonomik güce (aynı demiyorum) sahip olmanız gerekiyor.
Türkiye'nin bütün maddi gücünü toplarsanız 3 trilyon 104.9 milyar liralık bir GSMH durumunu görürsünüz.Peki Amerikanın GSMH oranı nedir diye sorduğumuzda 19,61 trilyon dolar olduğunu net görebilirsiniz.

Bakın bizim GSMH'mız 3 trilyon diyoruz ya o tl parası ile 3 trilyon dolara vurduğunuzda 566 milyar dolara tekabül ediyor.
Yani didiştiğimiz devlet bizden tamı tamına 35 kat daha büyük bir ekonomi.

Askeri savunma harcamalarına baktığımızda ise durum zaten içler acısı bir halde.
Amerika senelik savunma harcaması 700 milyar dolar iken Türkiye'nin savunma harcaması 3 Milyar dolar seviyesinde.

Bilim teknolojide ise sürünmemiz devam ediyor.Amerika araştırma geliştirme fonları yaklaşık 100 milyar dolara ulaşırken Türkiye'nin bilim ve teknolojiye ayırdığı para sadece 2 milyar dolar seviyesinde.Yani yaklaşık 50 katlık bir uçurumdan bahsediyoruz.

Dolayısı ile böyle güzel bilgiler eşliğinde size diyeceğim o dur ki biz Amerikaya göre Sudan seviyesinde bir devletiz.Dolayısı ile kendimizi dev aynasında görerek biz Osmanlı torunuyuz cihana hükmederiz istesek laga lugasından vazgeçmek zorundayız.Bugün Nato ve Amerika odaklı olmamızın sebebi zayıf bir ülke olmamızdan kaynaklanmaktadır.Güzel özelliğimiz savaşçı ve direnişci bir ülkeyiz ama tepenizde binlerce Tomahawk yerken malesef o delikanlılık toprağa kömür şeklinde yazılıyor.

Bugün biat etmemiz gereken ülke Amerika Birleşik devletleridir.Ha sen ondan daha güçlü veya İngiltere gibi denk bağımsız bir ülke olursan tabiki kimseye biat etmen gerekmez.Kendi altyapın ile kendi sistemlerin ile küresel ekonomide yerini alıp ürünlerini satar-kullanırsın.

Tabi bölgesel güç olabilmek içinde oldukça zayıfız.Bölge ülkelerde Tanzim çadırları kurulmuyor sonuçta.

İşte kürsüye çıkıp asrın lideri süper güç Türkiye demekle bu işler yürümüyor.Veya Katardan aldığın paralarla askeri proje üretmek ilede olmuyor.Zayıf ve güçsüz bir devlet olarak üye olunan organizasyonun dışında hareket edersen yaptırımlarıda göze alıcaksın demektir.

O yüzden S-400 sistemi için uygulanan Ambargo bizleri ülkemizin nereye gittiği ve nasıl tembel bir toplum olduğumuzun (yumurta kapıya dayanana kadar) güzel bir yansımasıdır diyebilirim.

« Son Düzenleme: 06 Mart 2019, 10:00:32 Gönderen: Master »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #283 : 06 Mart 2019, 10:34:38 »
2000'li yılların ilk çeyreğinin sonlarındayız ve halen kendisini evrenin merkezinde sanan zavallı insanoğlunun egosuyla uğraşıyoruz. Güce sahip olan, diğerlerinin özgürlük hakkına da sahip olduğunu sanıyor. Halen gelişmemiş bilinç seviyesinde insanoğlu! Halen kendi kuyusunu kazdığının farkında değil!

ABD şu kadar güçlü, bu kadar güçlü vs... İstediğine istediğini yapar vs.

ABD yaratıcı değil! İstediğine istediğini yapamaz!

"Benim, milletimin, ülkemin çıkarlarının başladığı yerde ABD'nin çıkarları biter! "
Amerikan çıkarları şunu gerektiriyormuş, bunu gerektiriyormuş vs fark etmez. Umurumda bile olmaz! Nasıl ki bizim çıkarlarımız onların umurunda değilse!

ABD ile baş edebilmek için onun benzeri güçte olmak da gerekmez! Bugün ABD'den nefret eden ülkeler sayısı o kadar fazla ki! Etmeyen sadece bir avuç ülke var. Güç, onu kullanabilirseniz işe yarar. Yoksa, oturup beklemekle eşeklik arasında bir fark yok! Bekledikçe sırtınıza semer vururlar.

Bugünkü durumumuza bakarsak yakın geçmişe göre " biraz" daha iyi, ama olması gerekenden çok daha kötü durumdayız. Ancak devran döner bir gün...

Bugünün şartlarında ülkenin kuruluşundaki ruhu yakalarsak tekrar, 10 yılda solucan deliğine girip çok ileri gider gibi yol alırız.

Şu an bunu başarabilecek siyasi bir irade yok maalesef. Mevcut yapının da, bunu yapabileceklere yol vermesi de mümkün görünmüyor. Ama umut her zaman var! Çünkü halen bunu başarabilecek birileri var!
« Son Düzenleme: 06 Mart 2019, 12:01:42 Gönderen: SKYWOLF »
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2341
  • 183
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #284 : 06 Mart 2019, 10:51:06 »
Çok güzel ve net olarak ne yapmamız ve olması gerekeni açıkladınız Sn Skywolf.

Sanırım iki cümle ile mevcut durum şöyle özetlenebilir

 ABD ve benzerl ülkelere alanı yeterince doldurmayarak fırsatı  veren bizleriz;  Mevcut durumun düzeltilmesini de dışardan medet ummamalıyız çözüm içimizde .

Çevrimdışı Raptor44

  • İnsanlar yaptıklarıyla yargılanır
  • Özel Üye
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 845
  • -72
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #285 : 06 Mart 2019, 11:07:51 »
Master ın düşüncelerine katılmıyorum. Skywolf un dedikleri doğru düzgün bir strateji izleyerek ABD karşıtı Ülkeler ve hükümetler ile direk veya dolaylı yoldan ittifak yaparsak  ve ABD ye mümkün oldukça az yer verip farklı pazarlarda yer alırsak kurtulabiliriz bu durumda ABD baskısı  artıcak lakin boyun eymeyip dayanırdak sonunda bu durumdan minimum zararla çıkabiliriz
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR

Çevrimdışı Master

  • YASAKLI
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 75
  • -53
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #286 : 06 Mart 2019, 11:51:33 »
Dileyen katılır dileyen katılmaz.Ama bu gerçek ile yaşamak ağır gelebilir.Mahalle kavgası değil bu hadi Amerikanın düşmanları var birleşelim yıkalım gibi çocukca hayallere kapılmak ütopik bir düşüncedir.Bugün Amerika'ya düşman olan K.Kore bile yeri geldiğinde diplomasi ile görüşmeler yapabiliyorsa bu ulusal çıkarları gereğidir.Ülkeler arası dostluk veya düşmanlık yoktur.Sadece çıkarlar vardır.Biz duygusal baktığımız bu dünyada gerek Avrupada gerek Amerikada gerek diğer gelişmiş ülkeler tarafından daima taşeron devlet olma vazifesine devam edeceğiz.

Bir ülkenin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi için bir çok temel nokta vardır.

*Ekonomi (-)
*Bilim Eğitim/Araştırma (-)
*Hukuk Sistemi (-)
*Diplomasi (-)
*İnsan Hakları (-)
*Kültür düzeyi/gelişmişlik (-)

Bunlar olduktan sonra (+) işte o zaman belki bir umut olabilir.Ama tabi yaklaşık Cumhuriyet kurulduktan ve Atatürk vefat ettikten sonraki 80 küsür senede bu başarılamamışsa bu saaten sonra o temeli oturtamazsınız.O yüzden fazla umut bağlayıp bir gün bizde Atatürkün dediği ileri medeniyet düzeyine erişeceğiz hayaline kapılmamak lazım.

Vatanı kurtarmak kolaydır kazanırsınız/kaybedersiniz velhasıl onu idame ettirmek bir sanattır.

Bunu başarabilen bir ülke olduğumuz zaman Amerikanın Merkez şubesi değil komşu banka olacağız.




« Son Düzenleme: 06 Mart 2019, 11:55:04 Gönderen: Master »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #287 : 06 Mart 2019, 14:59:16 »
Dileyen katılır dileyen katılmaz.Ama bu gerçek ile yaşamak ağır gelebilir.Mahalle kavgası değil bu hadi Amerikanın düşmanları var birleşelim yıkalım gibi çocukca hayallere kapılmak ütopik bir düşüncedir.Bugün Amerika'ya düşman olan K.Kore bile yeri geldiğinde diplomasi ile görüşmeler yapabiliyorsa bu ulusal çıkarları gereğidir.Ülkeler arası dostluk veya düşmanlık yoktur.Sadece çıkarlar vardır.Biz duygusal baktığımız bu dünyada gerek Avrupada gerek Amerikada gerek diğer gelişmiş ülkeler tarafından daima taşeron devlet olma vazifesine devam edeceğiz.

Bir ülkenin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi için bir çok temel nokta vardır.

*Ekonomi (-)
*Bilim Eğitim/Araştırma (-)
*Hukuk Sistemi (-)
*Diplomasi (-)
*İnsan Hakları (-)
*Kültür düzeyi/gelişmişlik (-)

Bunlar olduktan sonra (+) işte o zaman belki bir umut olabilir.Ama tabi yaklaşık Cumhuriyet kurulduktan ve Atatürk vefat ettikten sonraki 80 küsür senede bu başarılamamışsa bu saaten sonra o temeli oturtamazsınız.O yüzden fazla umut bağlayıp bir gün bizde Atatürkün dediği ileri medeniyet düzeyine erişeceğiz hayaline kapılmamak lazım.

Vatanı kurtarmak kolaydır kazanırsınız/kaybedersiniz velhasıl onu idame ettirmek bir sanattır.

Bunu başarabilen bir ülke olduğumuz zaman Amerikanın Merkez şubesi değil komşu banka olacağız.

Doğrudur. Mahalle kavgası değil bu! Ama biz bu ülkeyi, kimsenin taşeronu olmama mücadelesi vererek kurmadık mı!
Bu ülkenin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi için yukarıda belirtmiş olduğunuz maddeleri ilk 10 yıl içerisinde (+) haline getirmedik mi?

Sonrasında kurucu lider ve ekibi bu dünyadan ayrıldığında bu maddeler zaman içerisinde (-) olmadılar mı?

Bugün çoğunluk bir kurtarıcı bekliyor. Çünkü buna alıştırılmışız.  Gökkurt geldi, Türkler'e yol gösterdi, Demirdağ'dan çıkardı vs. Cumhuriyet tarihi boyunca da Atatürk'ün Türk Milletini düşman işgalinden nasıl kurtardığı eğitim sistemimizde öğretiliyor. Herkes sürekli bekliyor. Oysa daha önce dediğim gibi bekleyenlerin sırtına semeri vurup istedikleri gibi kullanırlar...

Bir Atatürk daha beklemek boşuna. Atatürk bile zor durumda kaldığınızda benim gibi birini bekleyin dememişken neden insanlar bekliyor! O kadar güzel sözleri dışında, sadece gençliğe hitabesinde bile ne yapılması gerektiğini açık açık söylemiş.

Millet olarak çok tuhaf bir ruh hali içerisindeyiz. Mesela çoğunluk bir futbol takımına destek verir. Tuttukları takım maç kazanamıyorsa, ruhsuz olduklarından, yeterince antrenman yapmadıklarından, pres yapmadıklarından, çalışmadıklarından vs bahseder. Hep şikayet ederler. Peki kendileri birey olarak ülkeleri ve gelecekleri için nasıl bir ruh hali ile çalışıyorlar? Neler yapıyorlar? Kendilerini geliştiriyorlar mı? İnsanlığa, doğaya daha fazla nasıl fayda sağlayabileceklerine kafa yoruyorlar mı?

Genel olarak HAYIR! Arabesk kültürü ile yetişmiş, sürekli sızlanan ve pek bir şey beğenmeyen, tembel, kendilerini geliştirmeyen insanlar...

Bu ülkeyi bir parti senelerdir tek başına yönetiyor ve övünüyor; halkın yarısı kendilerine destek veriyor diye. Oysa o yarının da çoğunluğu, sadece diğerlerine hiç güvenmediği, onlar gelirse her şeyin daha kötü olacağına inandığı için oy veriyor. Gerçekten iyi olduklarına inandıkları için değil, kötünün iyisi olduklarını düşündükleri için. Diğer yarısı da nefret ediyor. Çok tuhaf bir durum...

ABD'nin merkez şubesi değil komşu bankası olabilmek için halen benim umudum var. Çünkü yukarıda bahsettiğim tembel insanlar sınıfına uymayan , gerçekten aydınlanmış ve aydınlatma iştahına sahip, mantıklı insanlar da var. Nefislerinin kölesi olmayan bu insanlar toplumun içerisinde azınlıkta da olsalar, zamanı geldiğinde diğerlerinin talebiyle yeniden yükselişi sağlayacaklar.

Ancak yeniden yükselebilmek için bazen dibe vurmak gerekir!

Şimdi konumuza dönelim. Ben birey olarak ayağıma giyeceğim ayakkabıya kendim karar verebiliyorum. Ayağımı  rahat hissettirecek beğendiğim ayakkabıyı alıyorum. Akşam yemeğinde ne yiyeceğime ben karar veriyorum. Hangi kitabı okuyacağımı ben biliyorum. Nereye seyahat edeceğime de ben karar veriyorum. Çünkü ben özgür bir bireyim.

Aynı şekilde özgür bir ülke olarak hangi ülkeden hangi silah sistemini alacağımıza da biz karar veririz. Trump ve saz arkadaşları değil!
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı Hyperspace

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 532
  • 58
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #288 : 06 Mart 2019, 15:25:44 »
   Sayın Battlestar bir önceki sayfada anlattığınız Tilki-Aslan-Öküz hikayesi harika doğrusu tam da bizim durumumuzu anlatıyor kesinlikle.Arkadaşlar bu işin sonu yok.Dün papazdı,bugün S-400,yarın Suriyede ypg devleti,öbürsü gün Kıbrıs,diğer gün Doğu Akdeniz ve Ege.Bu böyle sürer gider ve emin olun her meselede bu F-35 ve Patriotları şimdi S-400 konusunda olduğu gibi bu meselelerde de demoklesin kılıcı gibi üzerimizde sallandırır şantaj malzemesi olarak kullanırlar.O yüzden ne pahasına olursa olsun S-400 den geri dönüş olmaz bunu yapacak olan ülkenin itibarını onurunu yerle bir eder bu saatten sonra ve dipsiz bir yalnızlığa sürüklenirsiniz.
   Bu konuda yapılması gereken bana göre abd nin hergün tehdit kokan bu açıklamalarına Hiçbir şekilde cevap vermeyip muhatap olmamak.S-400 teslim tarihine kadar bırakalım hiç sesimiz çıkmasın işi sessiz sedasız götürelim.Yine personelimizi sessiz sedasız eğitime gönderelim.Biraz daha dayanalım az kaldı şurada bırakalım istediği kadar havlasın abd.Bizim sessiz kalmamız tepki vermememiz daha çok çıldırtacaktır onları.Haa işi abartacak olurlarsa da başta İncirlik olmak üzere ne kadar abd üssü varsa hepsini gündeme getiririz ve Kürecik radarını da paketler ellerine veririz.

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2672
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: Türkiye - ABD İlişkileri
« Yanıtla #289 : 06 Mart 2019, 15:27:02 »
Bu yazdıklarımı bütün arkadaşların okumasını tavsiye ederim ;


Türkiye'nin Amerika özelindeki tüm sorunlarının en büyük sebebi = İSRAİL

1-) Amerika her ne kadar çok uluslu bir göçmen devleti ise de Türkiye için 2015 öncesi fetö ne ise Abd içinde şu an israil odur. Devletin bütün kritik kademelerine yahudiler yerleşmiştir. Siz israille çıkar çatışması yaşayıp Amerika ile aranızı iyi tutamazsınız.

2-) İsrail'n şu an müthiş bir koruma güdüsü var. Çünkü adamların 2. dünya savaşına kadar tarih boyunca gördükleri zulüm vs. bir kenara bırakalım. Devletleri kurulduğundan bari araplarla 3 kere büyük 4-5 kere de ufak çapta savaşa girdi. Terör olaylarını vs. hiç saymıyorum.

3-) Doğal olarak adamlar önleyici saldırı modelini benimsemişler. Çevrelerinde kendileriyle iyi dostlukları olmayan bir devlet istemiyorlar. Varsa'da bunu kendileriyle münakaşaya girmeden ortaya kaldırmaya yönelik bir stratejileri var son 20-30 yıldır. Yani nedir İsrail için 1- Çevre güvenliğini sağlamak direk savaşa girecek bir ülke bırakmamak, 2. Filistin'de problemsiz genişlemesini engelleyecek durumları ortadan kaldırmak., 3. Büyük İsrail topraklarında güçlenecek bir devlet yapısı olmasını engellemek.

4-) Amerika neden Irak'a girdi ? Oysaki sonradan iran'a karşı en has müttefiki olan ırak'a birde. Sakın Petrol demeyin. Irak'tan daha fazla rezerve sahip venezuella gibi yanı başında ülkeler varken veya daha iyi rezerve sahip daha ufak ülkeler varken . Irak'dan aldıkları petrol ırak savaşının maliyetini karşılayacağını hiç ama hiç sanmıyorum.

5-) Saddam körfez öncesi gerçekten güçlenmiş ve tehlikeli bir liderdi. Ordusu düyanın en büyük 5. ordusuydu. Elinde scud füzeleri vardı. Ve sadece kendisinin savaşması bile sorun olabilecekken suriye, mısır vb. ülkelerle ortak bir saldırıyı israil için alarmların çalması demekti. O yüzden ne oldu ilk körfez savaşı daha sonra'da ırak savaşıyla saddam'ı ebediyete yolladılar .

6-) Tabi Irak'ın yıkılması İsrail'i bayağı rahatlattı. Ancak tabi başta eski düşmanları Mısır ve Suriye olmak üzere Tüm tehlike yaratabilecek arap ülkelerinde ARAP BAHARI denilen bir silsile planladılar. Ve şu an geldiğimiz noktada İsrail hiç olmadığı kadar işgal tehditinden uzak. Düşünün ya kaç kere savaştığı mısırla el eleler.


Bizi ilgilendiren kısım ;

7-) Şu an israille ikili ilişkilerimizin iyi olmadığı malum. Mavi marmara ve davos olayı malum. Bunun üzerine adamlarla ilk başta olmasada sonradan dolaylı olarak esad'a yarayacak şekilde Rusya ile işbirliğine giriyorsun.Üstüne üstlük filistin konusunda hamilik yapmaya çalışıyorsun. Bölge halkı seni umut olarak görüyor. Ve en önemlisi adamın hemen satmak ve profitable (Türkçesini unuttum) hale getirmek istediği gaz projesinde hem antlaşmaya yanaşmıyor hemde bunu en çok tehdit eden ülkesin. Ve bu şartlarda Amerika ile iyi olmayı bekliyorsun. Zaten trump şu an abd'de tartışılan bir lider en büyük güvencesi israilli senatörler. Sana bir şey demez mi sanıyorsun ? En basitinden adamın damadı geleceğin başkanı denilen adam yahudi. C'mooon derler adama.

8-) Burda asıl mesela Türkiye'ye F-35 verdirmemek değil ( Belki Yunan senatörler için olabilir.) Türkiye'ye S-400 aldırmamak. İsrail o S-400'lerin kıbrıs'a veya mersine kara konuşlu atmaca- bora ve koral hisar ailesiyle yerleştirildiğinde bunun Türk donanmasıyla birleşince nasıl bir güç çarpanı olduğunu ve Türkiye'nin gerektiğinde çat diye uçak vurabildiğini biliyorlar.


Sonuç Olarak ;

9-) Ben şu an ülkemizin İsrail politikasını suçlayamam sağ muhafazakar bir yönetimimiz var . Gerek siyasi kaygılardan gerekse de dini ve vicdani endişelerden dolayı bölgedeki müslümanları korumaya ve himaye etmeye çalışıyor olabiliriz. Ama ekonomi ve eğitim bu haldeyken , savunma sanayii tam bağımsızlık kazanmamışken arkamızda güvenebileceğimiz bir müttefik yokken biz bu mücadeleyi nereye kadar sürdüreceğiz ? Elinde sonunda bizi de bir şekilde kırıp İslam'ın tüm kalelerini düşürmeleri içten bile değil.

10-) Tamam abd'ye rest çekelim üsleri kapatalım , boykot vs. ne gerekiyorsa , venezuellaya üs felan açalım . Sonra ne olacak şu an nato'da olmamız ve bazı antlaşmalar bizi Amerika'nın hedef tahtasından sakınıyorken o zaman ne olacak bizi ne koruyacak ? Rusya'mı. İncirliği kaldıracağız Ruslara üs açacağız bu sefer. Ne fark edecek . Rusya şu an güçlü evet ama uydularını savunma caydırıcılığı Amerika kadar değil. Ben her zaman yakındakine oranla uzaktaki rakibi dost olarak görmeyi tercih ederim.

11-) Peki biz ne yapabiliriz ? Tüm müslüman ülkeler içinde yahudilerle en çok anlaşma ihtimali olan ülke biziz. Neden ? Tarih boyunca bu adamları kaç kere himaye etmişiz. İspanyada Endülüsle , daha sonra Osmanlıyla adamları korumuş ve kurtarmışız. 2. Dünya savaşında bu adamların İsrail'e gidişlerinde bunlara yardım ettiğimiz kadar kimse etmemiş. Arap- İsrail savaşlarında Arapların yanında taraf tutmamışız.

12-) Bizim yapmamız gereken bu yukarıda bahsettiğim doneleri kullanarak ve kendi çıkarlarımızdan taviz vermeden çatışmalı konuları diplomasi yoluyla çözmek.  Mesela ;

Akdeniz Meselesi ;

Burada israilin mısır ve rumlarla işbirliği yapmasının sebebi kendi gaz rezervlerinin tek baına avrupaya taşınmasının ve satılmasının kazançlı olmaması yüzünden toplu bir altyapı kurulması daha kolay. Ve Mısırlar gaz buldu bir an önce Rumlarında gazı bulup satmaya başlayıp altyapı kurmak dertleri. Ama biz ne yapıyoruz Rum alanlarında sondaj çalışmalarını engelleyip hak iddia ediyoruz. Tabi bu adamların işine gelmiyor. Açıkcası bir öz eleştiride yapalım adamlar senelerce bizden bir hareket beklediler ama biz çok geç kaldık en son kafalarına göre Türkiye'yede bir alan bırakıp eez ilan ettiler. (Kıbrısın kuzeyini bize bıraktıkları haritalar. Girit yüzünden bize daracık eez bıraktıkları kışkırtma haritalarını demiyorum.)

Bizim ne yapmamız lazım ilk olarak kendi eez'mizi ilan etmemiz lazım. Ardından israille görüşüp gazı ortak çıkartıp gazı Türkiye üzerinden çok ucuz bir şekilde TANAP(Trans Anadolu Hattı)'na bağlayıp hatta gerekirse kktc'ninde içinde olacağı bir formulle Rum ve Mısır Rezervlerini de bizim üzerimizden satılması konusunda teklif vermeliyiz. Win to Win herkez kazanır hem İsrail başta ülkeler çok kolay ve ucuz bir şekilde rezervlerini satarlar. Hemde bu kadar tantanaya gerek kalmaz.


Suriye Meselesi ;

İsrail Suriye'nin üçe bölünmesini istiyor. Aynı ıraktaki gibi Şİİ, SÜNNİ, KÜRT . Hatta bir süre biz Ruslarla işbirliği yapmadan Öso'yu da destekliyorlardı . Ama ne zaman biz Ruslarla işbirliği yapıp Öso Esad'a yarar şekilde İşid ve Kürtlerle (İsrail'in bölgedeki silahlı gücü) mücadele etmeye başlayınca işler tersine döndü. Birde sen İran ile el ele sıkışınca iş tersine döndü. Şu an biz Esad'a olumlu bakabilir bir durumdayız.

Peki ne yapabiliriz ? Biz İsraille görüşüp Suriye'yi üç'e bölünme yönünde politika taraftarı olabiliriz. Ama bu 3. tarafın Kürtler değilde Türkmenler olması üzerinde baskı yapabiliriz. Yani ÖSO, Şİİler, Kürtler değilde, Sünni Öso, Şiiler, Türkmenler olarak  olması yönünde zaten kürtlerden nüfus olarak fazla Türkmenler orada bizdeki suriyelileride Türkmen bölgesine göçürürsek yapı sağlanır.


Filistin Meselesi ;

Arkadaşlar size bir soru ? İsrail Filistin topraklarının tümüne bir işgal harekatına başlasa engelleyebilirmiyiz ? Hayır. Kuduüsümü vuracağız ne yapacağız. Filistini düşmanca himaye etmektense İsraille ikili ilişkilerle olayları yatıştırır şekilde bir politika izlemek daha mantıklı olacaktır.


13-) Bu yaptıklarımız İsrail'in işine yarayacak mı ? Evet. Daha fazla yahudi mahallesi kuracaklar mı ? Evet. Bizi yanlarına çektiklerini düşünüp gururlanacaklar mı ? Evet. Ancak aksi takdirde biz bu poker'i bu elle oynarsak bizi iflas ettirirler. Bırakalım biraz çin daha güçlensin abd çin ipek yoluna karşı kuvvetlerini Orta asya'ya kaydırsın ki orda da bize işleri düşecek. İran'a sıra gelince bölmek için bize ihtiyaçarı olacak kuşkusuz ki en büyük parçalardan biri iranda güney azerbaycan olacak. Avrupa kendi ordusunu ve düzeninini kursun abd sistem olarak çatırdamaya başlasın ki şu an yükselişleri durdu.

14-) Tabi bizde bu süreçte F-35 baskıları, dolar baskıları, siyasal baskılar azalsın bizle motor vb. konularda işbirliği yapan şirketler baskılarla çekilmesin. G.Kore gibi bazılarının değneğine sürtünmeden tarımda yerlileşmeyi havzalaşmayı ve makineleşmeyi arttıralım, sanayide yerli hamleleri somutlaştıralım, Savunmada satan ülke olalım , eğitimde pisa'da gelişim kaydedelim araştırma üniversiteleri kampüs liseler gibi projeleri tekrar gündeme alalım. Kısacası elimizin daha iyi olduğu bir elde celaleddin harzemşah değil baybars olalım.
« Son Düzenleme: 06 Mart 2019, 17:06:31 Gönderen: BATTLESTAR »
Savaş Var Denildiğinde Biz;