Gönderen Konu: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ  (Okunma sayısı 137047 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sephiroturk

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 310
  • -3
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #120 : 26 Şubat 2018, 10:58:26 »
Yazıyı okumuştum daha önce şimdi bir daha okudum yazılanlar doğruysa kazık yiyoruz bu projede
Avusturya olamaz sanmam denize sınırı yokki deniz altı çeliği üretsin.
Mantıken projenin ana yüklenicisi TKMS ama taa almanyadan hazır mı getirecekler yoksa ülkemizde mi üretecekler onu merak ediyorum .

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #121 : 26 Şubat 2018, 12:02:49 »
Denizaltı inşa çeliği üretmek için denize ihtiyacı yok ki. Sonuçta çelik üretiyor, demiryoluyla istediği yere nakledebilir. Aklımda kaldığı kadarıyla söylüyorum.

Çevrimdışı fırtına06

  • Site Yetkilisi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 4987
  • 230
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #122 : 08 Mayıs 2018, 20:06:19 »
Alman Spiegel Online haber portalı, Alman ThyssenKrupp şirketinin Türkiye'ye 6 adet denizaltı üretmeye devam ettiğini ve bunların teslim edileceğini yazdı.



Alman Sol Parti'nin Alman meclisinde verdiği soru önergesine verilen yanıta dayanan haberde, Türk donanması için denizaltı üretilmesi konusunda 2009 yılında bir anlaşmaya varıldığı ifade edildi.

TÜRK-ALMAN ORTAKLIĞIYLA ÜRETİLDİ

Tagesschau internet sitesine göre, ThyssenKrump Deniz Sistemleri şirketi, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında birer denizaltının inşasının başladığını bildirdi. Denizaltıların Alman-Türk ortaklığıyla üretildiği belirtiliyor.

Almanya’da 14 Mart’ta göreve başlayan yeni Merkel hükümeti, Türkiye ve Suudi Arabistan'a silah ihracatını azaltmıştı.

Alman Ekonomi Bakanlığı, Sol Parti’nin silah ihracatına ilişkin verdiği soru önergesine yanıtında, 14 Mart - 20 Nisan tarihleri arasında Türkiye ve Suudi Arabistan’a sadece birer silah ihracatını onayladığını bildirmişti.

Alman ThyssenKrupp şirketinin internet sitesine göre, şirket 50 binden fazla çalışanı ile şirket 150 ülkede faaliyet gösteriyor.

http://www.haber7.com/dis-politika/haber/2619518-almanya-denizaltilari-turkiyeye-teslim-ediyor


Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44295
  • 612
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #123 : 12 Ekim 2018, 21:41:20 »


Reis sınıfı denizaltının uzunluğu 0.75m daha uzatılmış.
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44295
  • 612
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #124 : 22 Ekim 2018, 09:57:24 »
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı OKÇULAR

  • Site Yetkilisi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 735
  • 84
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #125 : 14 Aralık 2018, 13:55:09 »
DÜNYADA BÜTÜN GERCEKLER 3 MERHALEDEN GECER.
1. iLK BAŞLARDA HAFİFE ALINIR ÖNEMSENMEZ
2. ARKASINDAN ŞİDDETLİ BİR DİRENİŞ VE BASKIYA UĞRAR.
3. EN SON TAM BİR DOĞRU OLARAK KABUL EDİLİR..

Çevrimdışı Afşar1

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 450
  • 30
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #126 : 14 Aralık 2018, 15:29:55 »
Bu denizaltı üretim ve satışı konusunda avrupa da özellikle alman fransız tekeli var.
Keşke Soryu sınıfı japon denizaltılarına geçiş yapabilsek.
Arjantinin başına gelen olaydan dolayı hiç güvenmiyorum bu alman ve fransızlara.
Milden de dahil olmak üzere ofset üretim de yaptığımız için maalesef göbekten bağlıyız.
müthiş bir yazı....


http://uskudar.biz/seyir-defteri/acayip-mevzular/japonya-isve%C3%A7-denizalt%C4%B1lar-ve-t%C3%BCrkiye-i%C3%A7in-dersler



Japonya, İsveç, Denizaltılar ve Türkiye için Dersler
Seyir Defteri   - Acayip Mevzular
Perşembe, 16 Ekim 2014
Soryu DenizaltısıBize göre dünyanın öbür ucunda bulunan, yaptığımız bol ithalât dışında aramızda ciddi bir ilişkinin mevcut olmadığı ve gelecekte de muhtemelen asla olmayacağı Japonyanın inşa ettiği denizaltılardan bazı dersler çıkartabilmemiz ilk bakışta uzak bir ihtimâl gibi gözükse bile belki mümkün olabilir.

Daha önce ele alındığı üzere, ölçülebilir veriler doğrultusunda bugün için muhtemelen dünya denizlerinde yüzmekte olan en üstün nitelikli dizel-elektrik denizaltı olarak kabûl edilebilecek Japon Soryu sınıfı araçlar ile alâkalı olarak geçtiğimiz günlerde ortalığa ilgi çekici bir haber yayılmıştı.

Japonya Silahlı Kuvvetleri sözcüsünün yaptığı resmi bir açıklamaya dayanan bu habere göre 10 gemilik bir üretimi kapsayan Soryu sınıfı denizaltıların inşasında, beklenmedik bir şekilde, 6. gemiden itibaren kalan son dört denizaltı için muhtemelen 2015 veya 2016'da inşasına başlanacak olan onuncu veya onbirinci gemi üzerinde uygulanmak üzere, tahrik sisteminde çok köklü bir değişikliğe gidileceği açıklandı.

Bilindiği kadarıyla bu değişiklik temel olarak mevcut kurşun-asit akülerin yeni nesil lityum-iyon aküler ile değiştirilmesini, stirling motoru temelli HBT1 sisteminin tamamen iptâl edilmesini ve boşalan HBT bölmesine de ilave lityum-iyon aküler yerleştirilmesini kapsamaktadır.

Açıklanan verilere göre yeni tahrik sisteminin eskisi ile eşdeğer dalış performansına sahip olacağı ve 15 senelik toplam tahrik sistemi maliyetinin de azalacağı yönündedir. Bu azalmanın iki temel sebebi;

İlk yatırım maliyeti çok daha yüksek olmakla birlikte, lityum-iyon akülerin daha az bakım gerektirmesi
İptâl edilecek olan havadan bağımsız tahrik sisteminin lisans, tedarik, işletme ve bakım-tutum maliyetlerinin ortadan kalkacak olması
olarak tahmin edilebilir.

Yine de mevcut bir tasarım üzerinde böyle köklü bir değişiklik yapmanın kolay bir iş olmadığını ve beklenmedik etkilerin ortaya çıkmasının muhtemel olduğunu belirtmek uygun olur. Eski ve yeni tahrik sistemleri arasındaki özgül ağırlık ve özgül hacim farklılıkları sebebiyle böyle bir değişikliği verimli bir şekilde ve özellikle denizaltının denge niteliklerini olumsuz etkilemeden gerçekleştirebilmek göründüğü kadar kolay bir mesele değildir. Ayrıca yeni nesil akülerin güvenli olarak işletilmesini sağlayabilecek önlemlerin alınabilmesi de Japonların önüne ciddi zorluklar çıkartabilir çünkü lityum-iyon teknolojisi denizaltılara uygulanabilmek için fazla yenidir. Ayrıca HBT'nin tamamen ortadan kaldırılması başka bazı taktik sıkıntılar da doğurabilir.

Şimdi alâkasız gibi gözükse de İsveç'e sıçrayalım. Birkaç sene önce İsveçin donanma tersanesi Kockums'un tamamen Alman ThyssenKrupp'un eline geçmesiyle dünya SSK2 pazarında durum değişmişti. Böylece Almanya konvansiyonel denizaltı pazarındaki en önemli rakiplerinden birini ortadan kaldırmış oldu ki bugün zaten Almanlar bile Kockums'u sadece denizaltı piyasasından silmek için satın aldıklarını inkâr etmiyorlar.

İsveçliler yaptıkları aptallığın farkına vardıklarında iş işten geçmişti ve şimdi kendileri için bile denizaltı üretemez duruma düştüler! Kockums'un İsveç Donanması için tasarladığı A26 denizaltısı ve Gotland sınıfı denizaltıların ihtiyaç duyduğu yarı-ömür iyileştirmesi çalışmaları durdu ve dahası A26'nın tasarımı, bütün teknolojisi ve telif hakları da rakibinin eline geçmiş oldu.

Kockums'un ThyssenKrupp'un eline geçmesinin ve isminin TKMS3 olarak değişmesinin hikayesi aslında uzun, konuyu fazla dağıtmamak için ayrıntıları atlamak uygun olur. Merak edenler biraz araştırmayla bu konuda pek çok ayrıntıya ulaşabilirler.

İsveç devleti şimdi Saab üzerinden kendi denizaltı inşa yeteneklerini tekrar elde etmeye çalışıyor olmakla birlikte Almanya hukukî vasıtaları kullanarak bunu oldukça zorlaştıracak gibi görünüyordu. Sonunda, sadece birkaç ay önce Saab TKMS'yi ThyssenKrupp'tan 35 milyon avro gibi garip bir bedelle ki bu fiyata İstanbul'da bir yalı bile almazsınız ;) satın aldığını resmen duyurdu. Satış anlaşmasının hukukî alt yapısı bilinmemekle birlikte az çok tahmin edilebilir. Velhasıl Almanya bütün hedeflerine ulaştı ve artık durum İsveç açısından pek ümit verici değil. Yanlış anlama olmasın benim de umurumda değil :) al birini, vur ötekine. Bu konunun bizim açımızdan anlamı farklı ve sadece çıkartılabilecek bazı sonuçlar açısında önemli.

 

Singapur Denizaltısı: Archer

Resim.1) Singapur donanmasının İsveç'ten kullanılmış olarak aldığı ve Kockums tarafından çeşitli iyileştirmeler uygulandıktan sonra teslim edilen iki adet Vastergotland sınıfı denizaltıdan biri [8]

 

Kockums'u aldıktan sonra Thyssen'nin ilk icraatı Singapur Donanmasının yeni nesil denizaltı ihalesi oldu. Bu ihaleye gelene kadar Singapurun denizaltı gücü tamamen İsveç desteği ile oluşturulmuştu ve söz konusu ihaleyi de yine İsveç tersanesinin kazanmasına beklenmekteydi. Lâkin İsveç tersanesinin yeni Alman sahipleri mevcut tersane çalışanlarının direnişine rağmen ihaleye verilen İsveç teklifinin yükseltilmesini sağladılar ve nihayetinde de Singapur ihalesini Tip218 sınıfı denizaltı ile Thyssen'in sahibi olduğu Alman HDW, indirim yapmaya ihtiyaç duymadan kazandı.

Bu ihaleden sonra Thyssen'nin ikinci icraatı eski Kockums yeni TKMS'nin inşa edebileceği denizaltıları azami 1.000ton civarında sınırlandırmasıydı. Böylece İsveç en azından kısa ve orta vadede dünya dizel-elektrik denizaltı pazarında Almanyanın önünden tamamen çekilmiş oldu.

Üçüncü icraat ki Almanya açısında İsveç üzerindeki harekâtın temel sebebi olarak görülebilir; Avustralya donanmasının mevcut denizaltı gücünü oluşturan ve yeni nesil denizaltı projesi için de en kuvvetli işbirliği adayı olan İsveçin, Almanyanın karşına en güçlü rakip olarak çıkmasına engel olmaktı ve bu açıdan da tamamen başarılı oldu. Ne de olsa Almanya'da Avustralyanın 30 milyar dolarını İsveçlilere yedirecek göz yoktu.

Fakat Almanyanın İsveç üzerine yaptığı bu harekâtın etkileri İsveç ile sınırlı kalmadı ve bir taşla ikinci kuşu vurabilmek da mümkün oldu.

Şimdi yazının başında bahsedilen Japon denizaltılarında yapılacak değişiklik mevzusuna geri dönmemiz gerekiyor.

Japon donanması için inşa faaliyetleri devam etmekte olan Soryu sınıfı denizaltıların tasarımları üzerinde böyle köklü bir değişikliği için inşa faaliyetinden önce uzun bir mühendislik çalışmasına da ihtiyaç olacağı tahmin edilebilir. İlk haberler Japonyanın söz konusu değişikliği altıncı denizaltı olan Kokuryu üzerinde uygulayacağı yönündeydi. Fakat Japon denizaltıları ile alâkalı olarak doğru bilgiye ulaşabilmenin son derece zor olduğunu hatta çoğu zaman mümkün olmadığını unutmamak yerinde olur. Bahsi geçen ilk tahrik sistemi dönüşüm uygulamasının inşasına 2015'de başlanacak olan onuncu veya 2016'da başlanacak olan onbirinci denizaltı üzerinde gerçekleştirileceği de tahmin edilmektedir ki bu ihtimâl daha mantıklı görünüyor.

 

Soryu sınıfı bir Japon denizaltısı

Resim.2) Japon donanmasının Soryu sınıfı denizaltılarından biri [9]

 

Geçtiğimiz Haziran ayında Japonya ile Avustralya arasında denizaltı teknolojilerinin geliştirilmesi için bir anlaşma imzalanmıştı. Avustralyanın bu sahada işbirliği yapmakta olduğu İsveçin sahneden düşmesinden sonra Soryu sınıfı denizaltılar Avustralyanın tedarik etmeye hazırlandığı büyük bütçeli yeni nesil denizaltı filosu ve altyapısı için şimdilik en güçlü aday olarak kabul edilmektedir fakat bu durum devam edemeyebilir.

Nedeni ise basittir; Soryu sınıfı denizaltılarda lisansı Kockums'a ait olan bir HBT sistemi mevcuttur. Kockums el değiştirdikten sonra Kawasaki tarafından lisans altında üretilerek Soryu sınıfı denizaltılara yerleştirilmekte olan 4 adet 75kW gücündeki stirling motorundan oluşan HBT sistemine ait lisansın Almanlar tarafından şu anda en büyük rakipleri konumundaki Japonlara sağlanmaya devam edilmesini beklemek saflık olurdu. Tabii ki resmi açıklamalarda böyle hususlar asla dile getirilmez...

Aslında denizaltıların tahrik siteminde yapmak zorunda kaldıkları bu değişiklik Japonları tahmin edebileceğinizden çok daha zor bir duruma sokmuş durumdadır. Projede ciddi gecikmeler, maliyet yükselmesi ve performans sorunları hatta çok acele edilirse kazalar muhtemeldir. Bugün için Avustralyanın yeni nesil denizaltı tedarik çalışması için sadece iki aday mevcuttur.

Japonya: Soryu
Almanya: Tip216
Japonyanın başına örülen bu çorap ile birlikte Almanyanın durumu biraz daha güçlendi ama ibre halen Japonyadan yana çünkü Soryu hem gerçek hem de iyi bir denizaltı, Tip216 ise sadece kağıt üzerinde fakat aradaki fark şimdi iyice kapanmış durumda. Üstelik Avustralyanın HBT sistemine sahip olmayan Soryu-2 gibi bir denizaltıyı tercih etmesi beklenmiyor ve bu sebeple Japonya eğer denizaltı satmak istiyorsa yeni bir HBT sistemini Soryu sınıfı denizaltılara uyarlamak zorunda ki bunu nasıl bir maliyetle ve ne kadar sürede gerçekleştirebileceği belirsiz. En kuvvetli ihtimâl bu alanda İspanyanın yaptığı gibi ABD desteğine yönelmesi olabilir.

Şüphesiz Japonya köklü bir gemi sanayine ve denizaltı inşa yeteneğine sahiptir. Bu yeteneğin son ürünü olan Soryu sınıfı denizaltılar her ne kadar Japonya'nın harekat ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmış olsalar da bazı değişikliklerle Avustralyanın ihtiyaçlarına uyarlanabilir durumdadır. Fakat Japonya büyük sanayi, altyapı ve insan gücüne rağmen, bir uydu devlet olması sebebiyle, askeri teknoloji alanında sadece kendisine izin verilen seviyede kısıtlı yeteneklere sahiptir. Bu sebeple mesela denizaltı teknolojisi alanında aslında son derece dışa bağımlıdır ve dolayısı ile Soryu sınıfı denizaltıların pek çok hassas bileşeni de ABD, İngiltere ve İsveç kökenlidir.

Fakat bu konularda Japonların ağzı oldukça sıkıdır. Mesela Soryu sınıfı denizaltılarda kullanılmakta olan çeliğin nitelikleri İsveç denizaltı inşa çeliği ile büyük bir benzerlik göstermektedir ve bu çelik için de İsveç lisansı söz konusu olabilir gibi görünmektedir ama bu hususun üstü tamamen örtülüdür. Yine de bazı alanlarda söz konusu durum aşikâr olduğu için gizlenemez. Mesela Kawasaki tarafından tedarik edilen ve Soryu sınıfı denizaltılara uygulanan havadan bağımsız tahrik sistemi İsveç Kockums tarafından geliştirilmiştir ve Kawasaki'nin yapığı lisans parasını ödeyerek İsveç'in teknik desteği ile denizaltılara bu sistemi yerleştirmekten ibarettir. Japonya gibi parayı koyacak yer bulamayan bir sanayi devinin mevcut altyapı ve imkânları ile kendi özgün HBT sistemini geliştirememesi gerçekten çok acayip bir durum gibi görünebilir ama bunun bazı derin sebepleri var...

Yeri gelmişken Fransa'yı da bu konuya kısaca dahil etmek gerekirse; Fransanın gerçek olarak Avustralya projesi ile ilgilenmesi şimdilik beklenmiyor. Bugün için Rusların geleneksel pazarları haricinde kalan dünya SSK piyasasında Fransanın ve Almanyanın, kendi aralarında yaptıkları paylaşıma uygun olarak birlikte hareket ettikleri rahatlıkla iddia edilebilir, mesela; Brezilya Fransanın, Türkiye Almanyanın oyun alanıdır. Böylece piyasa tabiriyle "yan teklif" vererek birbirlerinin etki alanlarındaki ihalelere katıldıklarından gerçek değil sahte bir rekabet ortamı oluşturup fiyatları da istedikleri seviyede tutabiliyorlar. Kendi açılarından değerlendirildiğinde her iki ülke de bu işten kârlı çıkıyor. Fakat 30 milyar $ için aralarındaki bu  anlaşmanın bozulmayacağını da kimse garanti edemez.

Son olarak bir de İspanya'nın kısa hikayesi var ;) Çömez İspanya şu anda inşa etmekte olduğu S80 sınıfı denizaltıları aslında tasarım aşamasında iken, mantıklı bir hareketle kendinden önce Avustralyanın (ve Hindistanın) ihtiyaçlarına göre şekillendirmişti fakat o da geçtiğimiz senelerde biraz şaibeli ve gürültülü bir şekilde sahneden düştü ;) Eğer bu olay olmasaydı S80 rahatlıkla Tip216'nın önüne geçebilecekti. Ama artık hiçbir Avustralya hükümeti İspanya'dan denizaltı almaya kolay kolay cesaret edemez, bedava bile olsa...

Yazı bitti ama başlıktakinin aksine Türkiye için buradan çıkartılacak derslerden bahsedilmedi. Aslında bahsetmeye gerek de yok;

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az...

 

Yaftalar:aküalmanyaavustralyadenizaltıisveçjaponyasoryustirling motoru
♦ Açıklamalar
1. HBT: Havadan Bağımsız Tahrik [geri]
2. SSK: Konvansiyonel yani dizel-elektrik denizaltı [geri]
3. TKMS: ThyssenKrupp Marine Systems [geri]
♦ Kaynaklar
1. http://jp.reuters.com/article/worldNews/idJPKBN0GT06220140829
2. http://www.defensenews.com/article/20140929/DEFREG03/309290032/Japan-Make-Major-Switch-Sub-Propulsion
3. http://matome.naver.jp/odai/2140957747596890601
4. http://www.ibtimes.com/saab-angling-take-control-thyssenkrupp-submarine-yard-sweden-1559035
5. http://www.affarsvarlden.se/hem/nyheter/article3811470.ece
6. http://www.defensenews.com/article/20140302/DEFREG01/303020012/Saab-Maneuvers-Buy-Swedish-Submarine-Maker
7. http://www.saabgroup.com/About-Saab/Newsroom/Press-releases--News/2014---7/Saab-completes-acquisition-of-TKMS-AB-Kockums/
8. Resim.1) https://en.wikipedia.org/wiki/File:Rss_archer.jpg
9. Resim.2) http://www.mod.go.jp/msdf/index.html
« Son Düzenleme: 14 Aralık 2018, 15:40:22 Gönderen: Afşar1 »

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #127 : 15 Aralık 2018, 10:18:03 »


Şimdi bir trend var donanmalarda . Genelde Bir adet uzun menzilli ağır denizaltı ki bu nükleer olur genelde. Bir adette daha ana kara güvenliğine yönelik aip bir denizaltıya sahipler.Bizde artık kendi denizaltımızı yapacak kabiliyetteysek. Acaba envanter planlaması nasıl olacak ?

Şu an için 12 denizaltımız var ama aslında envanter sayımız 14 6 adetlik atılay sınıfı yerine 6 type-214 gelince envanter tekrar 14 olacak. İşte soru bundan sonra geliyor.

1-) Atılay ve gür sınıflarından oluşan 8 denizaltıdan kaçı uzun menzilli kaçı aip olacak ?

Bu sayı önemli ben min 4-6 uzun menzilli bekliyorum. Ancak yunanlıların denizaltı envanteri ve Türkiyenin hedefleri düşününce onlarıda geçtim sırf şu konjüktürde bize 14 denizaltı lazımsa yeni gelecek anadolu ve trakyayı korumak için oluşacak filolara kesinlikle fazladan denizaltı lazım buna karadeniz ve kıbrıstaki yeni üslerde görev yapacaklarıda eklemek lazım.

2-) Bu uzun menzilli ve kısa menzilli denizaltıların niteliği ne olacak ?

Kısa menzilli kovandan atılabilir sub-gezgin ve sub-atmaca kabiliyetli stm ts-1700 denizaltısı kısa menzilli için mantıklı olabilir. Ama uzun menzilli kesinlikle ya brezilya gibi nükleer reaktör alınıp nükleer bir denizaltı olmalı. Veya yukarıda tablodaki shortfin konvansiyonel barracuda gibi vls kabiliyetli bir denizaltı OL-MA-LI (Uzun vadede)


Neden ?

1- Uzun menzilli nükleer veya idealab aipli ve nükleer başlık kabiliyetli seyir veya slbm atım kabiliyetli bir denizaltı = Özgürlük demek.

2- Türkiye denizlerde ve müslüman coğrafyalarda büyük hedefleri olan bir ülke kesinlikle iç deniz donanması olarak nitelendirilmemeli. Kez öz güvenliği içinde kızıldeniz ve basra yakınlarında donanma bulundurmalı.

3- İran ve Kore gibi cep denizaltıcıları ve neredeyse aynı sayılarda olduğumuz Kore ve japonyayı bir kenara bırakırsak avrupanın 1. dünyanın 5. en büyük denizaltı gücüyüz. Böyle bir denizaltı bize lazım. Heleki üreticiysek . Bir avustralya bile shortfin barracuda dan 12 adet üretiyorsa biz neden ihtiyaç varken yapmayalım.

4- Mil-Den'i planlama aşamasında elimizde nükleer başlık ve slbm kabiliyeti olmayabilir ama bu yüzden daha sınırlı bir denizaltı yapılırsa bunlarında 40-50 sene görev yapacağı malumsa tekrardan sökülüp eklenemeyeceğine göre çok pişman olabiliriz.


O yüzden hedef shortfin barracuda. Umarım alman ekolünden dolayı type-216 gibi birşey çıkmaz. Ayrıca stm ts-1700 ihracat içinde güzel bir proje olabilir bence.
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Çevrimdışı Raptor44

  • İnsanlar yaptıklarıyla yargılanır
  • Özel Üye
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 845
  • -72
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #128 : 15 Aralık 2018, 17:39:13 »


Şimdi bir trend var donanmalarda . Genelde Bir adet uzun menzilli ağır denizaltı ki bu nükleer olur genelde. Bir adette daha ana kara güvenliğine yönelik aip bir denizaltıya sahipler.Bizde artık kendi denizaltımızı yapacak kabiliyetteysek. Acaba envanter planlaması nasıl olacak ?

Şu an için 12 denizaltımız var ama aslında envanter sayımız 14 6 adetlik atılay sınıfı yerine 6 type-214 gelince envanter tekrar 14 olacak. İşte soru bundan sonra geliyor.

1-) Atılay ve gür sınıflarından oluşan 8 denizaltıdan kaçı uzun menzilli kaçı aip olacak ?

Bu sayı önemli ben min 4-6 uzun menzilli bekliyorum. Ancak yunanlıların denizaltı envanteri ve Türkiyenin hedefleri düşününce onlarıda geçtim sırf şu konjüktürde bize 14 denizaltı lazımsa yeni gelecek anadolu ve trakyayı korumak için oluşacak filolara kesinlikle fazladan denizaltı lazım buna karadeniz ve kıbrıstaki yeni üslerde görev yapacaklarıda eklemek lazım.

2-) Bu uzun menzilli ve kısa menzilli denizaltıların niteliği ne olacak ?

Kısa menzilli kovandan atılabilir sub-gezgin ve sub-atmaca kabiliyetli stm ts-1700 denizaltısı kısa menzilli için mantıklı olabilir. Ama uzun menzilli kesinlikle ya brezilya gibi nükleer reaktör alınıp nükleer bir denizaltı olmalı. Veya yukarıda tablodaki shortfin konvansiyonel barracuda gibi vls kabiliyetli bir denizaltı OL-MA-LI (Uzun vadede)


Neden ?

1- Uzun menzilli nükleer veya idealab aipli ve nükleer başlık kabiliyetli seyir veya slbm atım kabiliyetli bir denizaltı = Özgürlük demek.

2- Türkiye denizlerde ve müslüman coğrafyalarda büyük hedefleri olan bir ülke kesinlikle iç deniz donanması olarak nitelendirilmemeli. Kez öz güvenliği içinde kızıldeniz ve basra yakınlarında donanma bulundurmalı.

3- İran ve Kore gibi cep denizaltıcıları ve neredeyse aynı sayılarda olduğumuz Kore ve japonyayı bir kenara bırakırsak avrupanın 1. dünyanın 5. en büyük denizaltı gücüyüz. Böyle bir denizaltı bize lazım. Heleki üreticiysek . Bir avustralya bile shortfin barracuda dan 12 adet üretiyorsa biz neden ihtiyaç varken yapmayalım.

4- Mil-Den'i planlama aşamasında elimizde nükleer başlık ve slbm kabiliyeti olmayabilir ama bu yüzden daha sınırlı bir denizaltı yapılırsa bunlarında 40-50 sene görev yapacağı malumsa tekrardan sökülüp eklenemeyeceğine göre çok pişman olabiliriz.


O yüzden hedef shortfin barracuda. Umarım alman ekolünden dolayı type-216 gibi birşey çıkmaz. Ayrıca stm ts-1700 ihracat içinde güzel bir proje olabilir bence.

Çok yerinde bir tespit yapmışsınız dediklerinize katılmakla beraber bence önümüzde ki hedefler için ihtiyacımız olan minimum denizaltı sayısı 25 tır.
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR

Çevrimdışı BATTLESTAR

  • 2018 ve 2019 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2669
  • 315
  • DefenceTurk.com
Ynt: YENİ NESİL DENİZALTI PROJESİ
« Yanıtla #129 : 10 Şubat 2019, 02:49:56 »
Fransızlar en son Tomahawk muadili MDCN füzesini Scorpene gibi konvansiyonel denizaltılardan atılabilir hale getirecekmiş. Bende gezgin füzelerini gerekli kovan tertibatı geliştirildiği sürece reis sınıfı modernize edilen preveze ve modernize edilecek gür sınıfına müsait sayılarda entegre etmek gerektiğini düşünüyorum. Keza bu bize denizaltı filosu bazında gemi başı 8 torpido, 0-2 atmaca , 4-6 gezgin imkanı verir. Genel toplamda 60-70 gezgin eder ki bu iyi bir sayıdır. Orta ufak ölçekte devletlerin kıyı savunma ve deniz ikmal/üs kabiliyetine ciddi darbe vurma imkanı demektir. Yani öyle mil-den'i onun vls modülünü vs. hiç beklemeye gerek yok.
« Son Düzenleme: 10 Şubat 2019, 02:50:33 Gönderen: BATTLESTAR »
Savaş Var Denildiğinde Biz;