Anket

Sizce Türkiye Suriye'ye yapılacak bir askeri müdahaleye katılmalı mı?

Katılmamalı. Bizi hiç iligilendirmez.
18 (18%)
Kesinlikle katılmalı. Çünkü müdahale sonrası Suriye'de söz sahibi olmamız için şart.
53 (53%)
Engel olmalı. Çünkü Suriye'den sonra sıra İran'a, ondan sonra da sıra bize gelecek.
24 (24%)
Başka bir düşüncem var. Aşağıda paylaşıyorum.
5 (5%)

Toplam Oy Verenler: 100

Gönderen Konu: Suriye Krizi  (Okunma sayısı 503682 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fırtına06

  • Site Yetkilisi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 5017
  • 231
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2930 : 26 Eylül 2020, 18:05:33 »
Maalesef biz kendimizi yeterince anlatamıyoruz. Avrupa'da ve ABD'de PKK terör örgütü olarak görülürken, sözde PYD - YPG adıyla Suriye'de İŞİD ile savaşta müttefik olarak görülüyorlar. Maalesef gösterdiğimiz kanıtlar ve görüntüler görmezden geliniyor. Birde bizim muhalifler dediğimiz radikal dinci grupları koruduğumuz gibi bir intiba uyandırılıp haksız duruma düşürülmeye çalışılıyoruz.

Burada bizimde hatamız var gerçek muhalifler ile radikal dinci grupları birbirinden ayırmayı bir türlü başaramadık ve kontrol altında da tutamıyoruz bu yüzdende Ruslarla sürekli anlaşmazlık yaşıyoruz. Bu durumu halletmeden Suriye'de ABD ve Rusya ile anlaşmanın bir yolu yok. Buda PKK - PYD'ye dokunulmamasının en büyük nedenlerinden biri...

Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1479
  • 135
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2931 : 26 Eylül 2020, 18:07:14 »
Ne yazik ki Suriye konusu artik Suriye konusu olmaktan cikmistir..

Tipki Libyanin Libya konusu olmaktan ya da Dogu Akdeniz konusunun Dogu Akdeniz konusu olmaktan ciktigi gibi..

Yapilan hatalar sebebiyle hepsi ic ice gecmistir, hepsi bir cephe olmustur, birinden geri cekilmek hepsinden geri cekilmek, birinde kaybetmek hepsinde kaybetmek demektir, cunku temel konu artik Turkiye'nin caydiriciligi, inandiriciligi ve dedigini yapip yapmayacagidir. Konu, Turkiyenin onumuzdeki 100 yilidir..

Bu sebebledir ki, artik cevap butun oyuncularin canini yakacak sekilde tum carpisma alanlarinda verilmelidir ve hicbir bedelden kacinilmamalidir.

180 derece donup, Suriyeden cekilmek de bir secenek degildir, cunku o zaman karsi taraftakiler hem dogu akdeniz hem libyada daha da bastiracaklardir, inandiricilik ve caydiricilik sifira inecektir..

Karar vericilerin yerinde ben olsam;

1. Gerekli hazirliklar tamamlandiktan sonra butun Suriyenin kuzeyinde 50kmlik derinlikte bir guvenli bolge olusturulacagini, YPG, ISID, Nusra vs. den temizlenecegini ve multecilerin buralara yerlestirecegini ilan ederim. Rejimde dahil olmak uzere butun silahli unsurlarin cekilmesi gerektigini ve  "24 saatten sonra onume kim cikarsa vurulacagini" ilan ederim. Gercektende VURURUM, sonra "kaza" "dost atesi" , "kim olduklarini savas sisinde farkedemedim" ayagina yatarim..

2. Bizim askerlerimize nasil "kimligi belirsiz" ucaklar tarafindan saldiri olduysa, o "kimligi belirsiz" tarafin canini fena yakarim,mumkunse misli ile. Suriyede olmazsa Libya'da, Libya'da olmazsa Ukrayna'da. "Ya biz ya Suriye" secimine zorlarim, cunku akilci yaklasan biri icin bu bir secim bile degildir, cevap Turkiyedir..

3. Geri kabul anlasmasini askiya alirim, Suriyeli multecilere iki secenek veririm; isteyen memleketine doner isteyen Avrupaya gider. Ne kadar hurda gemi varsa toplar, doldurur Akdenize salarim. Yunan-Alman ugrassin, umurumda bile olmaz..

4. Lozana aykiri silahlandirilan butun adalardan silahlari kaldirmak icin sure veririm. Kaldirildiklarini ispatlamak icin denetlenmelerini sart kosarim. 48 saat icinde yerine getirilimezse " her turlu yol kullanarak" adalarin silahsizlandirilacagini ve Yunan egemenliginin taninmayacagini ilan ederim..

Dolar 20 lira olursa da olur, ciktigi gibi iner...Bunlari yapinca ciddiye aliniriz, karsi taraftaki cogu aktorun etekleri tutusur, akillari baslarina gelir, bir sekilde anlasilir ve hersey bir raya oturur..

Saldirgan ve delice hamleler gibi gelebilir, hamlelerin icerigide tartisilabilir ama "durumu idare etme" ve "bekle gor" bir hamle degildir ve zaman lehimize islememektedir..


« Son Düzenleme: 26 Eylül 2020, 18:23:46 Gönderen: Gökbörü »
What is steel compared to the hand that wields it?

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2340
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2932 : 26 Eylül 2020, 18:24:00 »
Arkadaslar farkindamisiniz surekli bilineni tekrar etmektesiniz. Suriye konusunda gomlegin ilk dugmesi yanlis iliklemisiz sonrasinda de ne yapsaniz duzeltemezsiniz taki tum dugmeleri tekrardan cozene kadar.

Bu durumda yapilan hatalari tekrar tekrar siralamakta gerek yok zaten hatayi gormek isteyen gorur  gormek istemeyen de ne yapsaniz gormez. Bu durumda Suriye politikasinda sadece Idlip veya Firatin dogusu hatalidir demek pek dogru olmaz .

Yapmamiz gereken.
Suriye politakisinda koklu revizyon gerekiyor bunu irdelememiz gerekiyor . Asil bu konuda fikir uretmeniz gerekiyor ki belki bizleri bu  hatalar ile yuz yuze birakanlara bir fikir  ve cikis yolu gostergesi olur.

 

Çevrimdışı ugurkarakaya25

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 326
  • 17
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2933 : 26 Eylül 2020, 19:48:46 »
"Körfez savaşı sonrası Kuzey Irak'ta yaratılan otorite boşluğu yüzünden binlerce şehit verdik , 20 yıldır hâlâ uğraşıyoruz derken tehditin çok daha büyüğü  Fırat'ın doğusunda kuruldu..."

bu dediğinizden ötürü yönetim suriye savaşına alet oldu bence. ırak da abd nin oluşturduğu bölgesel yönetim ve güvenlik boşluğu biz savaşa direk dahil olmasak da çok canımızı yaktı.

Çevrimdışı Mermi

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1069
  • 28
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2934 : 26 Eylül 2020, 20:04:01 »
"Körfez savaşı sonrası Kuzey Irak'ta yaratılan otorite boşluğu yüzünden binlerce şehit verdik , 20 yıldır hâlâ uğraşıyoruz derken tehditin çok daha büyüğü  Fırat'ın doğusunda kuruldu..."

bu dediğinizden ötürü yönetim suriye savaşına alet oldu bence. ırak da abd nin oluşturduğu bölgesel yönetim ve güvenlik boşluğu biz savaşa direk dahil olmasak da çok canımızı yaktı.
Aslında bu yüzden değil. Biz çok geç müdahil olduk bile diyebiliriz. Fıratın doğusunda bunlar daha 1 avuç iken gereği yapılmalıydı. O dönem biz Salih müslim'i kırmızı halılarda karşıladık. Sonra Deaş çıktı ABD Deaş'ı yenicem bahanesiyle bunlara desteğe başladı derken büyüdü de büyüdü bu hale geldi işte. Özetle gene geç kaldık :)
« Son Düzenleme: 26 Eylül 2020, 20:04:44 Gönderen: Mermi »

Çevrimdışı ugurkarakaya25

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 326
  • 17
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2935 : 26 Eylül 2020, 20:47:35 »
"Körfez savaşı sonrası Kuzey Irak'ta yaratılan otorite boşluğu yüzünden binlerce şehit verdik , 20 yıldır hâlâ uğraşıyoruz derken tehditin çok daha büyüğü  Fırat'ın doğusunda kuruldu..."

bu dediğinizden ötürü yönetim suriye savaşına alet oldu bence. ırak da abd nin oluşturduğu bölgesel yönetim ve güvenlik boşluğu biz savaşa direk dahil olmasak da çok canımızı yaktı.
Aslında bu yüzden değil. Biz çok geç müdahil olduk bile diyebiliriz. Fıratın doğusunda bunlar daha 1 avuç iken gereği yapılmalıydı. O dönem biz Salih müslim'i kırmızı halılarda karşıladık. Sonra Deaş çıktı ABD Deaş'ı yenicem bahanesiyle bunlara desteğe başladı derken büyüdü de büyüdü bu hale geldi işte. Özetle gene geç kaldık :)

Sn Mermi;

abd nin suriye yi diğer devletler gibi(ırak libya afganistan) yapacağı hesap edilerek abd yanında girildi bu işe bence. gerçi işe bulaşmasaydık da ülkenin dağılmayacağı garantisi yok mesela saydığım ülkeler. o yüzden abd ne diyosa yapıldı. onların belirlediği adamlar eğitildi, belirtilen kişilere silah lojistik sağlandı vs. yöneticiler asker sokmadan ve taban kazanmak için dediğiniz gibi salih müslim ile bile görüştü.( kürtlerle savaşmıyoz algısını yıkmak içinde olabilir) ama nihayetinde çapımız abd kadar olmadığından ve dediğiniz gibi kendimize sadık ekip geç kurduğumuzdan istediğimizi elde edemedik. bide yöneticilerin şurda burda namaz kılma sevdası heyt hüyt nağraları arka kapı diplamasisine pek olanak vermedi.

Çevrimdışı Mermi

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1069
  • 28
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2936 : 26 Eylül 2020, 21:06:15 »
Evet. O dönem Ahmet davutoğlu biliyorsunuz stratejik derinlik adı altında ortalıkta geziniyordu. CB buna ikna oldu. Bop için ben diyarbakır'ı farklı görüyorum bile dedi. CB bizzat Bop projesini destekledi. Süpergücler nihayetinde oyun kurar siz süper güç değilseniz ya oyunun içinde olursunuz yada dışında yeni oyun kuramazsınız. Biz dışında olup seyretmektense içinde olalım beraber kazanalım dedik. O gün için yanlış gelmiyordu belki. Çünkü hedef çok büyüktü. Adı üzerinde stratejik derinlik. Hedefler boyunuzla paralel değilse. Size 3,5 belki 10 beden büyükse altında kalırsınız nitekim öyle oldu. Ama bu artık herşeyi silelim baştan başlayalım demekte değil. Acılar var savaşlar verildi, şehitler oldu hiç birşey olmamış gibi yapamayız. Öyle yada böyle Ypg ve rejim gitmek zorunda.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2937 : 26 Eylül 2020, 21:16:51 »
Türkiye iki fay hattının ortasına sıkışmış bir devlettir. Bu fay hatlarından kuzeyde olanı Jeolojik, güneyde olanıysa Jeopolitik fay hattıdır.  Kuzey Irak’ tan başlayıp Libya’ ya kadar uzanan Jeopolitik fay hattının ilk kırılma noktası Irak’ ın kuzeyi oldu. İlk defa 1991 yılında kırılan fay hattı, 2003’ Körfez savaşıyla tekrar kırılınca bölgenin kaderi tamamen değişti. Yalnız bu kırılmanın daha büyük bir kırılmayı tetikleyeceğini çoğu insan göremedi. Elbette bunun da bir sosyolojisi vardır. Kısaca değinecek olursak; BELEDİYECİLİK KAFASI memleketi bitiren kafa yapısı olmuştur. İşte bu kafa yapısına BETON KAFA diyoruz. Irak’ ın Kuzeyi bölündüğünde konuya Belediyecilik mantığıyla yaklaşan kafa yapısı, aynı hatayı Kuzey Anadolu Fay hattında da yapıyor. Deprem gümbür gümbür geliyorum derken, adamlar tutturmuş İLLA DA KANAL İSTANBUL yapacağım diye diretiyor! İşte taş kafa, beton kafa, taşra kafası, belediye kafası dediğimiz şey budur…

Tekrar konuya dönecek olursak;

Kuzey Irak defacto oluşumun var olabilmesi için denize açılması gerekiyordu. İstikamet belli… Irak’ tan başlayıp İskenderun körfezinden denize açılan fay hattı...! Bu fay hattını kırabilmek için betondan yapılmış bir kafa yapısına ihtiyaçları vardı. Ve buldular...! Ne yazık ki alet olduğumuz bu süreç sonunda Suriye toprakları bir uçtan diğer uca kadar kırıldı. Kırığı tamir edebilmek için üç sınır ötesi harekât yaptık fakat yamalı bohça dikiş tutmuyordu.

Gelinen noktada bu kırığın mutlaka ve mutlaka tamir edilmesi gerekiyor. Aksi taktirde Hatay-İskenderun üzerinden denize açılma tehlikesi var. Kırığın denize ulaşması demek, bir sonraki depremin Kıbrıs’ da olacağı anlamına gelir ki; Kıbrıs’ ı ciddi anlamda kaybetme tehlikesi var. Kıbrıs’ ı kaybetmek demek Anadolu’ nun güneyden kuşatılması anlamına gelir ki, bu seferde Anadolu’ nun güvenliği tehlikeye girer.

Olan oldu, ölen öldü. Şimdi gelelim çözüme;

Suriye’ deki kırığı tamir edebilecek gücün Suriye devleti olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü tamir etmek için üç defa girişimde bulunduk, üçünde de hevesimiz kursağımızda kaldı. Gücümüz yetmiyor, bir şekilde engelleniyoruz. O zaman ne yapacağız? Madem ki bizim gücümüz yetmiyoruz, bizim adımıza yapacak birilerini bulmamız lazım.
Diyoruz ki, mevcut statükonun ilelebet devam ettirilebilmesi mümkün değildir. Muhakkak bir orta yolun bulunması gerekiyor. Peki nedir O?

Suriye’ yle anlaşalım… can güvenliği açısından, belli bir süre için muhaliflerin garantörü olalım (bu süre on sene olur, yirmi sene olur). Bu süre zarfında insanlar yaralarını sarar, ortak vatan duygusunu geliştirir, karşılıklı güvensizlik ortamı giderilmeye çalışılır. Sonrasında Suriyeli sığınmacıların göç ettikleri yerlere geri dönebilmesi için Suriye’ yle iş birliği yapalım.  Suriye devleti kapsamlı bir af ve rehabilitasyon kanunu çıkartsın. Muhaliflere belli ölçülerde imtiyazlar versin, karşılığında muhalifler silahlarını teslim etsin. Türkiye, bu süreç zarfında muhaliflerin garantörü olsun. Karşılığında, Suriye’ deki Kürt oluşumun teslim olması sağlansın. Teslim olmayı kabul etmezlerse, Türkiye-Suriye ortak harekatıyla PKK-YPG oluşumu yerle bir edilsin. Bu şekilde Amerika’ nın bölgeden uzaklaştırılması kesinleşmiş olur. Aksi taktirde Türkiye sürekli olarak güneyden tehdit altında kalacaktır. Rehabilitasyon sürecini 10,20,30 yılık periyotlara böler, aşamalı olarak gevşetir ve en sonunda Suriye’ yi Türkiye’ nin güdümünde kendi haline bırakırız.  Suriye’ yi, Rusya ve Amerikan etkisinden kurtarmak gerekiyor. Zaten Rusya alacağını aldı… Onlar hava ve Deniz üssü istiyordu, aldılar. Belki bizim işimize bile yarayabilir.

Biraz uzun oldu gerçi de...
« Son Düzenleme: 26 Eylül 2020, 21:31:19 Gönderen: Partikül »

Çevrimdışı ugurkarakaya25

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 326
  • 17
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2938 : 26 Eylül 2020, 22:12:04 »
Suriye’ deki kırığı tamir edebilecek gücün Suriye devleti olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü tamir etmek için üç defa girişimde bulunduk, üçünde de hevesimiz kursağımızda kaldı. Gücümüz yetmiyor, bir şekilde engelleniyoruz. O zaman ne yapacağız? Madem ki bizim gücümüz yetmiyoruz, bizim adımıza yapacak birilerini bulmamız lazım.
Diyoruz ki, mevcut statükonun ilelebet devam ettirilebilmesi mümkün değildir. Muhakkak bir orta yolun bulunması gerekiyor. Peki nedir O?

Suriye’ yle anlaşalım… can güvenliği açısından, belli bir süre için muhaliflerin garantörü olalım (bu süre on sene olur, yirmi sene olur). Bu süre zarfında insanlar yaralarını sarar, ortak vatan duygusunu geliştirir, karşılıklı güvensizlik ortamı giderilmeye çalışılır. Sonrasında Suriyeli sığınmacıların göç ettikleri yerlere geri dönebilmesi için Suriye’ yle iş birliği yapalım.  Suriye devleti kapsamlı bir af ve rehabilitasyon kanunu çıkartsın. Muhaliflere belli ölçülerde imtiyazlar versin, karşılığında muhalifler silahlarını teslim etsin. Türkiye, bu süreç zarfında muhaliflerin garantörü olsun. Karşılığında, Suriye’ deki Kürt oluşumun teslim olması sağlansın. Teslim olmayı kabul etmezlerse, Türkiye-Suriye ortak harekatıyla PKK-YPG oluşumu yerle bir edilsin. Bu şekilde Amerika’ nın bölgeden uzaklaştırılması kesinleşmiş olur. Aksi taktirde Türkiye sürekli olarak güneyden tehdit altında kalacaktır. Rehabilitasyon sürecini 10,20,30 yılık periyotlara böler, aşamalı olarak gevşetir ve en sonunda Suriye’ yi Türkiye’ nin güdümünde kendi haline bırakırız.  Suriye’ yi, Rusya ve Amerikan etkisinden kurtarmak gerekiyor. Zaten Rusya alacağını aldı… Onlar hava ve Deniz üssü istiyordu, aldılar. Belki bizim işimize bile yarayabilir.

Biraz uzun oldu gerçi de...
[/quote]

+1

"Suriye’ yi, Rusya ve Amerikan etkisinden kurtarmak gerekiyor." asıl hedefimiz bu olmalı.

Çevrimdışı th3

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 57
  • 5
  • DefenceTurk.com
Ynt: Suriye Krizi
« Yanıtla #2939 : 26 Eylül 2020, 22:15:00 »
Askerlerimizi tehlikeye atmamaktan kastınız ne ? Idlib den çekilmek mi ? Idlib den çekildikten sonra 4 milyon mülteciyi nereye koyacaksınız ? Bunlar yeni zelanda'ya gitmeyecek demi ? 4 milyon insan yaşıyor orada ve rejim  vuruyor kırıyor kuzeye sürecek gene onları. 3.5 milyon mülteciye 4 milyon daha mı ekleyelim ? Şuan da hükümetin rejimi yıkmak gibi bir hedefi yok zaten. Diyoruz ki idlib mülteciler için güvenli bölge olsun. Ateşkes yapılsın m4 karayolu sınır olsun bu savaş bitsin adam duruyor mu takmış kafasına ıdlib'i. O zaman bedelini öderler. Ödetmek zorundayız. Aksi taktirde 4 milyon mülteci daha gelecek.

İsrail konusuna gelirsek. Esad israil için 1 günlük mesele. Hepi topu 2, 3 hava üssü var ne donanma var ne gemi var. 20-30 uçak var oda Rus külüstürleri. Su-24 hava yer uçakları bu 2 üssü vursa topal ördeğe dönerler. İsrail ve ABD bilerek müdahale etmiyor çünkü bu savaş işlerine geliyor. Ama biz rejimle beraber olsak sizin dediğiniz hani o büyük olmayan ama büyük resim diyelim hadi onu yapmaya çalışsak rejim bir anda tuş olur. Rejim Türkiye karşıtlığının ve israile bulaşmamanı  ekmeğini yiyor. İsrail'in o saldırılarına rağmen cevap vermemsinin nedeni ne sanıyorsunuz ? Çünkü ABD kafaya koyarsa yapar. Adam İran'ın en büyük 2. Adamını vurdu. Esad gibi çulsuz kim oluyor. Rusya içinde Esad o kadar önemli değil. Rusya için önemli olan oradaki hava ve deniz üsleri ABD garanti verirse karşı çıkar gibi görünür sonra görmezden gelir. Herzamanki Rusya biliyoruz.

İdlib'in ne mülteci ne de güvenlik sorununa katkısı yok. 4 milyon mülteciyi İdlib'e yerleştirmek hayal. Tersine yeni mülteci dalgası bahanesiyle ülkedekilerin dönüşü imkansız hale getiriliyor. Üstelik Rejim ve YPG ittifak kurmaya zorlanmış oluyor.  Esad gitmeyecek, Türkiye'nin böyle bir gücü yok. Kabul edilmesi gereken bir gerçek var ortada. İlişkilerin sorunsuz olmasına da gerek yok. Üstü kapalı YPG'ye karşı bir işbirliği yeterli olacaktır. PYD'den alınan toprakların rejime devri konusunda güvence verilmesi gerekiyor.