ABD özellikle Fetö Darbe girişimi öncesi IŞID diye bir şeytan örgüt hortlatıp gerekli ortamı sağlarken, PKKlıları İŞİD avcısı haline getirip, Kürtlere milletleşme ve devletleşme yolunda sahte bir destan yazdırma işlerinin başlangıcı da aslında burada değildi.
Taraf paçavrasının yazdıkları, Hasan Cemal, Cengiz ÇANDAR, Altan Kardeşler gibi kişilerin TSK PKK karşısında yenildi manşetleri, asit kuyuları, Mümtazer TÜRKÖNE'nin Apo'yu dışarı çıkartıp Paşa yapalım yazısı, açılım, Hendek tuzağı sadece rastlantısal olaylar mıydı, yoksa bu işlerin çok önceden çeride hazırlıkları mıydı. Bu noktada AKP, Fetö boşanması, darbe girişimi sonrası önce içeride hendeklerin temizlenmesi, ardından TSK'nın Suriye'de oyuna set çekmesi de, Türkiye'nin NATO deyimi ile güvenilir ortaklıktan tehlikeli rejimlere dönüşmesi hali idi.
Bu noktada ABD Türkiye'nin açık tepkilerine karşı PKK'yı yeğler bir tutum takınıyorsa, bu ancak planların eskiliği ve onlar için vazgeçilmezliği ile ilgilidir. Bu bakımdan ABD, Türkiye gibi bir ülkenin siyasetteki dengesini, ulusal çıkarları üzerinden değil, kendi içindeki diasporaların şekillendirdiği imajından çizmek istiyorsa, bu açıkça Türkiye'yi hafife almaktır. Yine Foreign Policy seçimlerde kan gölü yazısı yazıp, Pentagon, CAI artıkları hala üst perdeden Türkiye'ye dikteler eğilimlerini koruyorsa, ABD hala Nato'da kuklacı oyununu oynamak istiyorsa, bu eğilimi kırmak lazımdır. Bu bakımdan iktidar, muhalefet hep beraber hayır demek, milli çıkarlarda beraber hareket etmek esastır.