Gönderen Konu: İSTANBUL KANALI  (Okunma sayısı 45344 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Yasar

  • 2021 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 3651
  • 358
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #120 : 19 Aralık 2019, 17:35:57 »
Okumamış cahil kitleyi arkasına alan ülkede at koşturuyor. Oraya harcanacak parayla yarı iletkenler üzerine teknoloji üsleri kurulabilir , Uzay ve uyduda çok kısa sürede çağ atlanabilir , eğitim öğrenim araçları geliştirilebilir. Ülkede bulunmayan hammaddeler için tesisler-fabrikalar kurulabilir. Sağlık sektöründe ithalatcı oldugumuz cihazlar milli olarak geliştirilebilir. Gençleri girişimci yapmak üzerine daha maddi bazlı fırsatlar yaratılabilir. Herşey yapılabilir o parayla.. Kıytırık Tayvan bugün teknolojide Kore ve Japonya ile yarışıyor. Bizim sanayii ürünlerimizin %80i dışardan gelen ithal ürünlere bagımlı ve geleceği yok. İstediğin kadar tekstil ürünü sat adam  1 adet 200 gramlık telefonu 1000 dolara satıyor. 15 milyon nüfuslu Hollandanın tarım ihracatı 100 milyar dolar. Denizin altında tarım yapıyolar ve tarımla uğraşan sayısı 500 bini geçmez. Bizim ise milyonlarca çiftçimiz var ama yol gösteren yok. Tarıma destek veren yok. Verilen desteklerinde nerelere gittiği herkesce malum. Bunlarla uğraşın. Bu ülke insanını kalkındırın 4-5 tane inşaatcı şirketi değil.. Ben bu kadar gözlerini kapatıp illada yapacaz kafası yaşamalarını hiçbir mantıga sıgdıramıyorum.. Kanal İstanbul bize hiçbir kazanc sağlamayacak , parayı betona yatırmaktan öteye gitmiycez. Yazık bu ülkeye , işlerine gelen herşeyi halka soranlar işlerine gelmeyince halkı hiç iplemiyolar. Elektirik faturasını yatıramayan ağzı aclıktan kokan müptezellerde bunları savunuyor.Cidden yazık çok yazık bu ülkeye.. İki besmele çekeni müslüman sanan gerizekalıların Kanal İstanbulla süper güç olacagımıza inanmasıda son derece normaldir.
+1
Dilinize sağlık. Sn DanielBrasco!
Maalesef baştakiler rant olan yerin dışında hiç bir iş için parmaklarını kıpıdatmayacak yapıdalar.
Sn Abdüllatif Şener açık açık söylüyor. rant yoksa onlar da yoktur diye. Bu kafa ile bu ülke her geçen gün hem teknolojik, hem ekonomik ve en önemlisi hemde eğitim kalitesi olarak batağın içine iyice saplanıyor. Artık 2023 ‘ü bekleyecek nefes kalmadı bu millette.
Enflasyonun %25 lerin çok üzerinde olduğu memlekette (halkı ilgilendiren yiyecek ve giyecek malzemelerinin yıllık fiyatlarına bakmak yeter. Tarım dahil ülkenin lokomotifi olan tekstil ve otomotiv endüstrisinin yürüyebilmesi için gerekli ara mamullerin tamamı dışarıdan döviz ile geliyor. Dövizdeki artış doğrudan hertürlü mamüle yansıyor enflasyon olarak) herşeye rağmen faiz %10 larda ise bu halka zorunlu/gizli kemer sıktırma politikasıdır. Sonucu sosyal patlama ve ekonomik çöküş olacaktır.
Bu durumdaki ülkeye kanal İstanbul mu gerekir?
« Son Düzenleme: 19 Aralık 2019, 17:39:18 Gönderen: Yasar »

Çevrimdışı Afşar1

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 450
  • 30
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #121 : 19 Aralık 2019, 17:45:50 »
Millet bizimle dalga geçiyor dalga !
Bir de o kadar insanı adaya hapis edecekler !

Ayrıca bunun referandumu sadece istanbul da yapılmalıdır.
Konu istanbulu ilgilendirir nokta...

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #122 : 19 Aralık 2019, 19:08:50 »
Millet bizimle dalga geçiyor dalga !
Bir de o kadar insanı adaya hapis edecekler !

Ayrıca bunun referandumu sadece istanbul da yapılmalıdır.
Konu istanbulu ilgilendirir nokta...

Bizde meselenin referanduma götürülemeyeceğini, götürülmemesi gerektiğini söylüyoruz. Nedeni çok basit, yapılamayacak işleri referanduma götürmek suretiyle meşrui zemin yaratıyorlar. Yarın birgün hesap günü geldiğinde diyecekler ki; halk istedi bizde yaptık! diyecekler. Böyle bir kurnazlığa fırsat verilemez.

Bu gibi teknik işleri halk bilmez, anlamaz. Memleketin kurumları var, odaları var, meslek örgütleri var, üniversiteleri var... Bir uzmanlar heyeti oluşturursun -ama helâl lokma yiyeninden, kul hakkı yemeyeninden, diplomasını hak ederek alanından, yandaş olma yanından, hiçbir çıkar göz etmeyeninden, gerçek bilim adamlarından, erdemli, ahlaklı insanlardan oluşturulmuş bir uzmanlar heyeti oluşturursun ve konuyu enine boyuna tartışırsın. Ahlâklı insanlardan oluşturulmuş böyle bir komisyon zaten bu saçmalığa müsaade etmez.

Bana göre ''Vatana İhanet'' projesidir. Ve bu projeyi hazırlayanların, gündeme getirenlerin, uygulamaya koyanların yedi sülalesinin araştırılması gerekiyor.

-Şeytanın aklına bile gelmeyecek böyle bir cinliği, hangi istihbarat kurumundan talimat alarak yaptın, hangi örgüte çalışıyorsun?

-Projeyi savunanlar, algı yaratanlar için; kamuoyu yaratmak-algı oluşturmak görevini kimden talimat alarak yaptın? karşılığında ne tür menfaatler sağladın?

-Bu işe hangi siyasetçiler, hangi bürokratlar, hangi gazeteciler, hangi bilim adamları çanak tutu?

-FETÖ terör örgütüyle bağlantıları nelerdir?

Bana göre idamlık bir konu! Şayet yaparlarsa, yapanın yanına kâr kalmaması gerekiyor. Çünkü coğrafyayı geri dönülemez şekilde tahrip etmiş olacaklar ve memleketin başına olmadık belalar getirecekler. Bu cinin bu lambadan çıkmaması gerekiyor. Yani o kadar ciddi bir meseledir. Halkın insafına da bırakılamaz.


Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2338
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #123 : 19 Aralık 2019, 21:41:33 »
Bana göre idamlık bir konu! Şayet yaparlarsa, yapanın yanına kâr kalmaması gerekiyor. Çünkü coğrafyayı geri dönülemez şekilde tahrip etmiş olacaklar ve memleketin başına olmadık belalar getirecekler. Bu cinin bu lambadan çıkmaması gerekiyor. Yani o kadar ciddi bir meseledir. Halkın insafına da bırakılamaz.

Metin kafaya simdi de referandumu takti diyeceksiniz, ;)

Kanal istanbul projesi hakkindaki gorusumun olumsuz ve hele hele de zamansiz oldugunu daha once blirtmistim.
kanal istanbul hakkindaki olumsuz dusunceleri son iki gundur sitemizdeki arkadaslarin buyuk bir kismi paylasmaktalar. Boyle bir projenin hayata gecmemesi icin nasil bir yol izlenmesi konusunda ise ayrismaktayiz. 
Ben boyle bir konunun herhangi bir kisinin iki dudagi arasindan cikacak iki sozle hayata gecmesinin dogru olmayacagina inanmaktayim .Konunun oncelikli sahibinin  Istanbul halki olduguna bu nedenle de ilk once Istanbul halkini kapsayacak bir mini referandum ile Kanal istanbul projesinin istenilip istenilmedigini ve kendileri icin depremden oncelikli olu olmadigi sorulmali.
 Bu proje istanbul halkina ne saglayacak veya neleri daha kotuye goturecek bunlarin oncelikle halkin anlayabilecegi sekilde anlatilabilmeli. Or Istanbul halkina kapi araliginda beklemekte olan deprem hatirlatilip ne kadar insanin bu depremde aralarindan ayrilabilecegini , yikima ugrayacak bolgelerin nereler olabilecegini, hangi mahallelerde en fazla can kayibi olabilecegini ,ekonominin ne kadar etkilenecegini ekolojik ve yeni gelecek goc dalgalari ile istanbulumuzun nelerinin duzeltilemeyecek sekilde bozulacagini en cahil insanin dahi anlayabilecegi sekilde anlatan gorsel ve sozlu yapimlar hazirlamak sureti ile halkinin benligine islenmesi saglanmalidir.
Sayet yapilacak mini referandum sonrasinda halen istanbul halki bu projenin kendileri icin en oncelikli proje olduguna inaniyorlarsa  o zaman Turkiye genelinde bir referandum yapilmali oldugu kanisindayim .Neticede bu boyuttaki projenin ekonomik kulfeti tum Turk halkinin cebinden cikacaktir .Proje ayni zamanda oncelikle Rusya ve sair ulkeler ile olan siyasal etkiler yaratacaktir ve bunun ceremesini de tum halki cekecektir bu nedenle tum halkin analyabilecegi sekilde bunlar islenmelidir.
Yoksa bizlerin halka sormaktan su nedenler ile sakincali buluyoruz demek ile sonucu etkileyebilecegimize pek inanmiyorum. Oncelik ile bir seyleri halkin kafasinda aydinlanmasini/ islenmesini istiyorsak aynen  bu projeyi yapmak isteyenlerin yaptigi sekilde tabana konuyu anlatarak onleyebilecegimize inaniyorum.  Bunu yapabilmek icin ise once taban ile etkin iletisim kanallarinin neler oldugunu arastirip onlara odaklanmaliyiz. Halkin anlayabilecegi sekilde bizlerin su anda gormus oldugu sakincalari anlatabilmeliyiz
Biz bu isi mevcut yazmakta oldugumuz sekilde cozmeye kalkarsak nur topu gibi yeni bir problemimiz dogmus olacak kanaatindeyim.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #124 : 19 Aralık 2019, 22:42:07 »

...Konunun oncelikli sahibinin  Istanbul halki olduguna bu nedenle de ilk once Istanbul halkini kapsayacak bir mini referandum ile Kanal istanbul projesinin istenilip istenilmedigini ve kendileri icin depremden oncelikli olu olmadigi sorulmali...

:) Hocam bu konunun demokrasiyle falan alakası yok. Demokrat olacağız diyede memleketin anasını ağlatmaya hiç gerek yok. Sonradan pişman olacağımız ve geri dönüşü olmayan bir proje halk oylamasına sunulamaz.

O halde size birkaç tane soru sorayım.

Güya Amerika çok demokratik bir ülke ya...! Örneğin Başkan Trump çıksa ve dese ki; Rusya' ya nükleer füze atmayı ve nükleer savaş başlatmayı teklif ediyorum. Şayet halkımız bu teklife  EVET derse Rusya' ya nükleer savaş ilan edeceğim...! diyebilir mi?

DİYEMEZ!

Adamı kulağından tuttukları gibi tımarhaneye atarlar, öyle değil mi?

Veya

Bir dangalak çıkıp halifeliğini veya peygamberliğini ilan etti diyelim. Akşam rüyamda Ay' ın ikiye bölündüğünü gördüm, Zaten Kur' an' da ayet, falanca kitapta da hadis var; Ay' a nükleer füze gönderip tam ortadan ikiye böleceğim. Ey Cemaaat-i Müslimin bu fikre ne derseniz, hakkınızı helal eder misiniz? Cemaatte hep birlikte: HELÂL OLSUN diyebilir mi?

Böyle bir saçmalık olabilir mi? İşte bu Kanal İstanbul Projesi de aynı şekilde ÇILGIN BİR PROJEDİR. Zaten Çılgın Projeleri; çıldırmış, kudurmuş insanlar hazırlar.

Sıdkı Baba' nı  dediği gibi;''Münkir olan mal buldukça kudurur''

Bir zamanlar Cengiz İnşaatın sahibi; Bu milletinin anasını s*keceğiz! -demişti. Bu projede onlardan biri olsa gerek!

« Son Düzenleme: 19 Aralık 2019, 22:44:57 Gönderen: Partikül »

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2338
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #125 : 19 Aralık 2019, 22:58:21 »

Böyle bir saçmalık olabilir mi? İşte bu Kanal İstanbul Projesi de aynı şekilde ÇILGIN BİR PROJEDİR. Zaten Çılgın Projeleri; çıldırmış, kudurmuş insanlar hazırlar.

Sıdkı Baba' nı  dediği gibi;''Münkir olan mal buldukça kudurur''

Bir zamanlar Cengiz İnşaatın sahibi; Bu milletinin anasını s*keceğiz! -demişti. Bu projede onlardan biri olsa gerek!


Bu son uc misraya karsin savunma yapabilmem mumkun degil  ;)

* yorumlarinizi her zaman zevk ile okumaktayim tesekkurler.
 


Ankhises

  • Ziyaretçi
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #126 : 19 Aralık 2019, 23:05:50 »
Konuşuyoruz ama yine kendimize konuşuyoruz. Geçenlerde bir belediye başkan yardımcısı kendisini gördüğünde ayağa kalkmayan çalışanı tuvalete nöbetci dikmiş ve gelen tepkiler üzerine "dış güçler bana saldırıyor" diye video çekmişti. Bakın adamlar oyunun hilesini bulmuşlar. Bunu yıllardır bizi yöneten zat-ı muhterem yapıyordu şimdi belediye başkan yardımcısına kadar kullanır olmuş..Ne zaman adın yolsuzlukla , şununla bununla anılıyor salla bir dıj güçler hop el üstündesin. Dış güçler önemli. Bu sitede ilk banlandıgım dönem bende dış güçlerin oyununa gelmiştim lakin sayın SKYWOLF inanmamıştı. Mossad benim burda konuşmamı istememişti. Rakıfellır , roşıld hep bana düşman ama SKYWOLFe anlatamadım. Eğer birgün banlanırsam bilinsinki dış güçler istemiştir. Bu oyuna gelme ümmet. Bu oyunu bozalım.

Çevrimdışı Partikül

  • 2017 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 1555
  • 197
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #127 : 19 Aralık 2019, 23:08:59 »
Merak etme @DonnieBrasco bu sene yılın adamı seçimlerinde oyumu sana vereceğim:) Hakikaten ya... Bu sene Yılın Adamını seçmeyecek miyiz? 

Ankhises

  • Ziyaretçi
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #128 : 19 Aralık 2019, 23:38:16 »
Merak etme @DonnieBrasco bu sene yılın adamı seçimlerinde oyumu sana vereceğim:) Hakikaten ya... Bu sene Yılın Adamını seçmeyecek miyiz?
Bencede her yıl yılın üyesi seçiliyordu 2019da YILIN ADAMI bana verilsin :D yılın adamı nedir abi ya  ;D  ;D
« Son Düzenleme: 19 Aralık 2019, 23:40:11 Gönderen: DonnieBrasco »

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2338
  • 182
  • DefenceTurk.com
Ynt: İSTANBUL KANALI
« Yanıtla #129 : 25 Aralık 2019, 10:44:27 »
" Montro konusunda  yapilmakta olan yanlis bilgilendirmelerin dogrulari"

Kanal İstanbul’un yapılmasının gerekliliği Türk halkına gerçeklerle örtüşmeyen gerekçelerle anlatılmaya çalışılıyor. Peki, gerçeklerden uzak o türden gerekçeler çürütüldüğünde onları savunanlar itibar kaybına uğramaz mı? Daha da önemlisi Türk halkı kandırılmış olmaz mı? Son dönemlerde bu durumu çok sık yaşamaya başladık!

Hatta iş o noktaya vardı ki bence, Cumhurbaşkanımız da hatalı bilgilendiriliyor. Öyle olunca onun da gerçeklerle örtüşmeyen beyanatlar vermesine sebep oluyor birileri. Bunun sonucunda Cumhurbaşkanımızın ve dolayısıyla devletimizin itibarının da zedeleneceği endişesi içindeyim. Çok somut bir örneği geçen hafta yaşadık. Sayın Erdoğan “Boğazlarda, Montrö'de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar” şeklinde beyanat verdi.

Montrö’nün faydaları, Montrö ile elde ettiğimiz kazanımlar ya da Montrö’de bize tanınan haklar konularını pek çok kesim dile getirdi. Ben bu yazımda neredeyse hiç kimsenin üzerinde yorum yapmadığı gemilerin “istedikleri gibi gelip geçiyorlar” söylemine açıklık getirmeye çalışacağım.

HİÇBİR GEMİ İSTEDİĞİ GİBİ GELİP GEÇEMEZ

Dünyadaki en riskli dar su yolları arasında gösterilen İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından kim istediği gibi geçmeye kalkabilir ki? Oluşacak karmaşanın sonucunun kaza olacağını kim bilmez ki? Bile bile kazaya kim sebebiyet vermek ister? Yiten canlar, oluşan çevre felaketi, tahrip olan doğal ve tarihi doku ve gemi geçişlerine kapanmak zorunda kalan boğaz sebebiyle duran ticaret… Yani Türk Boğazlarından isteyenin istediği şekilde geçmesi sadece ve sadece kaos oluşturur ve gerçek hayatta böyle bir durum söz konusu dahi olamaz.

Bu genelleme bir tarafta dursun ve konuyu bir de teknik açıdan irdeleyelim.

Ticari gemiler istedikleri gibi geçebilir mi?

Cevabı bulmak için Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliğine bakalım;

Şunu vurgulayarak başlamalıyım: İlk defa 1994 yılında yürürlüğe giren bu mevzuatta yapılan revizyonu Cumhurbaşkanı 14 Ağustos 2019’da imzaladı ve 15 Ağustos 2019’da yürürlüğe koydu. Yürütmesini bizzat Cumhurbaşkanının yaptığı bu Yönetmeliğin dayanağı Montrö’dür (Yönetmelik Madde 2, 53).

Peki bu Yönetmelikte nelerden bahsediliyor?

Boğazlardan geçiş yapma niyetinde olan gemiler boy, taşıdığı yük, gemi tipi, su altında kalan kısmı, su üstünde kalan yüksekliği gibi kriterler esas alınarak Türkiye Cumhuriyeti Devletine yazılı ön bildirimde bulunmak zorundadır. Bu bildirimler, geçişlerinden 24, 48 veya 72 saat öncesinden, bazı durumlarda ise seferlerini planlama aşamasındayken yapılmak zorundadır (Madde 7, 26, 27). Bu yazılı bildirimden sonra Boğazlara yaklaştıklarında bu defa belirlenmiş VHF telsiz kanallarından sözlü bildirimde bulunmak zorundadırlar (Madde 7). Bir gemi ancak ve ancak bu bildirimleri usulüne uygun yapmış ve bu bilgiler Türk makamlarınca kontrol ve kabul edilmiş ise Boğazlardan geçme hakkı elde edebilir ve geçiş planlamasına dahil edilir. Yapılan geçiş planlaması sonucunda gemiye hangi tarih ve saatte ve hangi koşullarla geçiş yapabileceği bildirilir. Görüleceği üzere hiçbir gemi istediği gibi gelip geçemez.

HER HAREKETİ SANİYESİ SANİYESİNE KONTROL VE TAKİP EDİLİR

Peki geminin geçiş yapabileceği tarih ve saat kendisine bildirildikten sonra artık “istediği şekilde geçebilir mi?” Şimdi de bu konuyu irdeleyelim:

-    Gemiler Boğazlardan ve Marmara Denizinden geçerken, istedikleri şekilde kendilerinin belirledikleri herhangi bir yolda ilerleyemez. Geçişleri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından belirlenmiş ve adına “Trafik Ayrım Düzeni” denilen (Madde 4) bir yolu takip etmek zorundadırlar (Madde 22). Gemiler bu yolu terk etmeleri gerekiyorsa bunu da kendi istedikleri şekilde yapamazlar. Nasıl yapacakları yine Yönetmelik hükümleriyle belirlenmiştir (Madde 20).

-    Hiç kimse istediğim her tür gemiyle Boğazlardan kendi imkanlarımla geçebilirim diyemez. Geçiş yapacak gemilerin sahip olmaları gereken teknik kondisyon şartları vardır (Madde 6). Bir gemi ancak ve ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından belirlenmiş o şartları yerine getirebiliyorsa kendi imkanlarıyla geçiş yapabilir. Aksi durum söz konusu ise yine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin belirlediği özel geçiş koşulları kapsamında geçişini yapabilir (Madde 8, 17).

-    Geçişleri esnasında istedikleri şekilde davranamazlar, hangi önlemleri almış olmaları gerektiği belirlenmiştir (Madde 12).

-    İstedikleri hız ile geçiş yapamazlar, limitlere uymak zorundadırlar (Madde 14).

-    Kendilerinden yavaş olan gemileri istedikleri şekilde geçemezler (Madde 15).

-    Herhangi bir arıza yapmaları halinde istedikleri gibi davranamazlar (Madde 16)

-    İstedikleri şekilde istedikleri yere demir atıp bekleyemezler (Madde 24)

-    İstedikleri her koşulda geçiş yapamazlar, gerektiği durumlarda geçişleri askıya alınır (Madde 21, 36, 37, 44, 45)

-    İhtiyaçlarını gidermek için acente motorlarıyla istedikleri yerde temas kuramazlar, duramazlar (Madde 41, 49).

-    Sağlık denetimine tabi olmadan istedikleri gibi geçiş yapamazlar (Madde 40, 48).

-    …

Bunların yanında Boğazlardan geçecek her türlü gemi giriş yapacağı Boğaza 20 deniz mili mesafede iken Türk makamlarınca aktif olarak takibe alınır ve çıkış yaptığı Boğazdan 20 deniz mili uzaklaşana kadar her hareketi saniyesi saniyesine kontrol ve takip edilir. Bu süreç boyunca da Montrö’ye dayanarak uygulamakta olduğumuz mevzuata harfi harfine uyması sağlanır.

HİÇBİR ASKERİ GEMİ DE “İSTEDİĞİ ŞEKİLDE” GEÇİŞ YAPABİLME İMKANINA SAHİP DEĞİL

Askeri gemiler istedikleri şekilde geçebilir mi?

Bu konuyla ilgili ise ana hatlarıyla Montrö Sözleşmesine bakalım:

-    Kıyıdaş ülkeler için 8, olmayanlar için 15 günlük ön bildirim şartı var (Sözleşme Madde 13).

-    Aynı anda geçiş yapabilecek toplam tonaj veya toplam adet kısıtlaması var (Madde 11, 14).

-    Karadeniz’de aynı anda bulunabilecek toplam tonaj ve kalınabilecek süre kısıtlaması var (Madde 18).

-    Savaş ve savaş tehlikesi zamanlarında uygulayacak olduğumuz açık ve net kısıtlamalar var (Madde 19, 20, 21).

-    Denizaltıların geçebilme koşulları var (Madde 12).

-    …

Yani hiçbir askeri gemi de “istediği şekilde” geçiş yapabilme imkanına sahip değildir.

***

Görüldüğü üzere Montrö’ye ve Montrö’yü dayanak alan Cumhurbaşkanlığı Yönetmeliğine göre Türk Boğazlarından hiçbir gemi “istediği şekilde” geçiş yapamaz.

TÜRK BOĞAZLARINDA VE KARADENİZ’DE YENİ BİR CEPHE DAHA AÇMAK BİZE NE KADAR FAYDA SAĞLAYACAK

Tüm bu mevzuat hükümleri net ve açıkça ortada iken gemilerin “istedikleri gibi geçtiklerini” söylemek ya mevzuatı uygulamadığımız anlamına gelir, ki böyle bir durum düşünülemez, ya da Cumhurbaşkanımızın birileri tarafından yanlış bilgilendirdiği anlamına gelir.

Bakınız hiçbirimiz farklı bir gemide değiliz. Ülkemiz her yanından kuşatılmış durumda. Doğu Akdeniz’de yedi düvelle uğraşıyoruz, onlarca yıldır Ege’de mücadele veriyoruz. Deniz alanlarımızda bir tek Boğazlarımız ve Karadeniz’de huzur ve istikrar mevcut. Bu huzuru ve istikrarı bozmak hiçbir şekilde Türkiye’nin lehine olmayacaktır. Bu kapsamda sırf Kanal İstanbul projesini haklı gösterebilmek uğruna gerçeklerden uzaklaşmamalıyız.

Kanal İstanbul yapılır ya da yapılmaz bunu ben bilemem ama çok net biliyorum ki şu anda sorunsuz biçimde yönetmek zorunda olduğumuz Türk Boğazları var;

-    Yukarıda örneğini verdiğim Yönetmeliğin hep olumlu yanlarını sıraladım lakin o Yönetmeliğin son derece sorunlu maddeleri de var.

-    Cumhurbaşkanlığı Yönetmeliğinin hükümlerinin üstüne çıkıp emniyet zafiyeti oluşturabilecek yeni düzenlemeler yapan Bakanlık Uygulama Talimatı var.

-    Hem Cumhurbaşkanlığı Yönetmeliği hem de Bakanlık Uygulama Talimatı hükümlerinin üzerine çıkıp düzenleme yapan Genel Müdür talimatları var.

-    Yazmış olduğu talimatı evrak kayıttan bile geçirmeden (resmileştirmeden) zorla uygulatan Operasyon Amiri var.

-    Uygulama merkezlerine bizzat gidip veya telefonla arayarak emniyet zafiyeti oluşturmaya sebep olacak şekilde çalışanları tehdit eden Genel Müdürler var.

-    Var da var…

Gemiler istedikleri gibi geçemezler ama emniyeti ve ulusal menfaatleri göz ardı edip gemileri kendilerinin istediği şekilde geçirmeye çalışan kesimler var. Bizim bu tür sorunlar üzerinde odaklanmamız lazım.

İçinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik ve askeri sorunları da düşündüğümüzde Türk Boğazlarında ve Karadeniz’de yeni bir cephe daha açmak bize ne kadar fayda sağlayacaktır? Bir an evvel Montrö etrafında birleşip mevcut hatalarımızı ve sorunlarımızı düzeltmemizin çok daha faydalı olacağını düşünmekteyim.

https://www.denizhaber.net/yazi/madde-madde-o-sozlerini-yalanliyorum-587.htm