barış, kardeşlik, hümanizm geyiklerini bir kenara bırakır ve gerçekçi olursak, dünyada geçerli tek kural vardır: büyük balık, küçük balığı yer... siyaset bilimi okuyan arkadaşlarımla girdiğim tartışmalardan hep haklı çıkmamın nedeni, bu basit kurala inanıyor olmam. onca iddia, teori, bilimsel araştırma, hepsi işi yokuşa sürmekten başka birşey değil. inandığım tek bilim, diplomasi. neticede ya büyük balık olursunuz ya da yem...
güçlü ve bağımsız bir ülke olduktan sonra, diğer ülkelerin haklarına ve halklarına saygı duyabilirsiniz. bu sizin tercihiniz. ama Türkiye gibi son 50 yılını göbekten bağlı geçiren ülkeler için durum giderek kötüye gidecek... davutoğlu'nun "komşularla 0 sorun" vb. oyalama politikalarına inanıyor olabilirsiniz; bölgesel aktör olduğumuza da tabi. ve sadece kendinizi kandırırsınız.
güçlü yönetimlere sahip ülkelerde "derin yapılanma" kaçınılmazdır. aksini idida edenler, istanbul-balat kadar bir arazide dilediklerince at koşturaiblirler. en azından bağımsızca ve kendi menfaati doğrultusunda hareket eden ülkeler için çok güçlü derin yapılanmaları olduğunu söylemek yerinde olur. oyunun kuralı bu. beğenmeyenlerin kaderi oyun dışı kalmak...
mhp'yle ve savunduğu ideolojiyle hiçbir ilgim yok. ancak çatlı bişeyler yapmışsa, yapmıştır. artısı da ona ait, eksisi de... ha, verilen silahı ya da parayı keyfekeder kullanmak da eksisi olmuştur zaten.
o zaman bugün geldiğimiz noktanın nedeni ne? neyi beceremiyoruz? PROFESYONEL olmayı... Türkiye'de olması gereken yapılanmaya sahip TEK kurum TSK'dır... diğerlerinin hiçbir vasfı yok. hepsi, başkanın adamları
günümüz gerektirdiği donanımdan uzak olmalarının nedeni de Türklerin tüm olaylara osmanlıdan kalma bir duygusallıkla yaklaşması ve profesyonel davranamaması.. bi kere bu ülkede genç nüfus gücü ziyan olup gider; çünkü liyakatlı gençlere asla şans tanınmaz. iyi yerlere gelmeniz için birilerinin akrabası olmanız yeterlidir. adam gibi dil bilen yok. dünyadaki rakiplerim ne durumdalar, diyen yok. babasının çiftliği gibi yönetir ve gider. yerine gelen de kendi borusunu öttürür. buna itirazı olan çıkacağını sanmam.
Türkiye'de bürokrasi zümresine tanınan gereksiz ayrıcalıklar ortadan kalkmadığı ve "dostlar alışverişte görsün" misali şekilcilik sonlandırılmadığı müddetçe, daima pasifize modda kalacağız.
amma kafa ütülemişim:)