Biz hep filmlerdeki gibi "önde biz arkada düşman uçağı" şeklinde bir hava savaşı hayal ediyoruz ve tehlikenin "her zaman arkadan geleceği" yanılgısı zihinlerimizi kör ediyor.
Oysa ben bir dogfighta girdiğimde, arkamdaki uçaktan veya füzeden kurtulmak için uçağımı sağa yatırıp lövyeyi çekip dönüşe geçerken arkamdan atılan bir düşman füzesi beni tam üstümden vuracaktır. Veya tam tersi, benim radarımda göremediğim ama beni önceden gören karşımdaki bir düşman uçağından atılan füze, füze ikazı almamı takiben geriye kaçmak için sağa yatıp lövyeyi çektiğimde ise beni tam alttan vuracaktır. Halbuki iki durumda da aynı kaçınma manevrasını yaptım. Ama ikisinde de farklı yerden vuruldum.
Yani demek istediğim o ki, uçaklara füze tehdidi uçağın etrafındaki 360 derece bir kürenin her tarafından sonsuz farklı konfigürasyonda gelebilir. Tehdit her zaman arkadan gelmez.
Füze tehdidini önlemek için 5. nesil ve üzeri uçaklarda devasa lazer savunma silahlarını yükleyemezsiniz çünkü üzerlerinde her cm3'lük hacim doludur. Diyelim ki ebadını çok küçülttünüz ve uçağa taktınız. Öncelikle uçağın neresine takacaksınız? Altına mı, üstüne mi, sağına mı, soluna mı? Hadi diyelim ebat küçüldü ve her yanına taktınız. Lazeri bir füzeye odakladınız ve füzeye enerji vererek 10 saniyede de imha ettiniz. (ki hipersonik bir ram jet füzesinde bu kadar zamanınız olabilir mi bilemiyorum) Diyelim ki şanslı gününüzdesiniz, vadeniz de henüz dolmadı ve füzeyi imha ettiniz diyelim. Ya ayni anda size aynı yönden 3 -5 füze atıldıysa ne yapacaksınız? her birine 10'ar saniye lazer mi tutacaksınız? Hayat ile ölüm arasında saniyelerin bile fark ettiği bir hava savaşında bu kadar zamanınız var mı?
Ayrıca 5. nesil uçakların üstüne ve altına 360 derece ateş edebilen ayrı ayrı top yerleştiremezsiniz çünkü görünmezlik ortadan kalkar. Hadi diyelim bu topları gövdeye gömülü yapmayı başardınız. Gerektiğinde başını kaldırıp etrafa 360 derece ateş saçıyor. Ama unuttuğunuz bir şey var. Bu toplarla gelen füzeye o kadar yoğun ateş etmeniz gerekir ki, hadi bir füzeyi vurdunuz diyelim, ikinci bir füzeyi vurmak için merminiz kalmaz. Çünkü uçaklar diğer uçaklara top ile ateş açtığında yaklaşık 15m boyundaki hedef uçağa bile düzinelerce mermi sıkmak zorunda kalırlar. Siz 0,15 m çapında yani bir uçağın %1'i boyutunda bir füzeye artık kaç mermi sıkarsınız bilemiyorum. Bu kadar çok mermiyi alacak yeriniz olacağını da hiç sanmam. Ayrıca aynı anda farklı yönlerden gelecek 3-5 füzeye karşı bu toplar da işe yaramaz. Çünkü top tek doğrultuda ateş eder.
Yani demem o ki, bugünün teknolojik imkanları ne yazık ki bu tip ütopik çözümlere izin vermiyor. Öyleyse atadan kalma kolay bir yöntem seçmeliyiz.
Satrançta şah'ı ve veziri korumak için bazen piyonları feda edersiniz. Ama sonunda maçı alırsınız.
İşte buradan hareketle öncelikle kendimize bizim için kendini feda edecek, bizim savunmamızı yapacak bir piyon bulmalıyız. Bu piyon ise ancak insansız bir başka dost uçak olabilir. Yani silahlı bir dron.
İşte 6. nesil uçakların mantığı da zaten bu. İnsanlı 6. nesil gelişmiş savaş uçağı çatışmayı yönetip tehlike ile yüzleşmezken, dronların tehlikenin üstüne atılıp tehlikeyi uzaklaştırdığı, hedefi imha ettiği, yani bütün tehlikeli ve pis işleri dronların üstlendiği bir konsept.
Eğer insanlı 5. nesil uçaklar kendi öz savunmaları dahil her türlü savaşı yapabilselerdi, bugün 6. nesil uçaklardan zaten bahsetmezdik.
Peki 6. nesil uçaklar gelene kadar ne yapmalıyız?
Öncelikle mümkünse böyle tu kaka yerlere uçağımızı sokmamalı ve hava savunması baskılanana kadar oradan uzak durmalıyız. Diyelim ki böyle bir görevden kaçmak mümkün değil. Bu durumda da tüm görev boyunca SAM'ları baskılamak için dolanan mühimmatlar, sihalar, gezgin füzeler vb. kullanmalıyız.
Ayrıca hava kuvvetlerimiz düşman bölgesine girmeden önce, belki bir kaç gün, belki bir kaç hafta boyunca düşman hava üslerini balistik füzeler, gezgin vb. füzelerle vurmalı, düşman uçakları henüz üslerinden kalkmadan yerde ve hangarlarında imha etmeliyiz.
Yani demem o ki eldeki imkanlarımız bunlar. Olsa dükkan sizin. 