yazma amacı belli oldu. yaptığı pisliklerden tutuklanacağını biliyordu. şimdi kitabı yazdıktan sonra tutuklanınca biçoklarının kahramanı oldu. bence olaybu. çünkü kitap içeriği tamamen normal anılar,başka bişey değil.
1-Avcı'nın yazdıklarının yetkili makamlarca kaale alınmaması kitabın hayal ürünü olduğunu göstermez.
2-ergenekon adı verilen davalar zincirindeki tanıkların ifade ettikleri hiç bir durum henüz sabit delillere dayandırılamamıştır.bu davada öne sürülen her gelime ve sorgulama ne yaptın ne ettin bu yanında mıydı şeklinde sorularla yürütülmektedir.açık ,net kesin delil yoktur.dahası gizli tanıklar gizli ortamda mahkeme salonunda dinlenmemiş,isnat edilen suçlara dair delil gösterememişlerdir.lafın kısası kim olduğu bile belli olmayan hatta kendi annesinin bile tanıyamadığı haham tuncay güney'in sözleri devletin teknik istihbaratını kuran müdüründen daha kıymetli sanırım.
3-arkadaş pislikler diyor.pkk'nın ve dev-sol'un istanbul'da kurmaya çalıştıkları varoş hakimiyetine darbe vuran insan hanefi avcı'dır.hanefi avcı o dönemin polislerinin efsanesidir.hatta taraf gazetesi yazarı prof.önder aytaç ın ifadesiyle teknik istihbaratı doğuran babadır.bu derece devletine hizmet etmiş bir polise pislik yaptı demek açıkçası saygısızlıktır.
4-hanefi avcı susurluk döneminde kirli ilişkileri canlı yayında 32. gün programına çıkarak elde tebeşir tahtada şekille anlatacak kadar cesaret sahibi,bu cesaretinin sonucunda hapis yatarak,hakkını hukuki yollardan arayacak ve ardından aklanacak kadar hukuka bağlı biridir.
5-avcı bu kitabı yazmak yerine kulaklarını kapatır ve emin olun rahatlıkla istanbul emniyet müdürü bile olabilirdi.çünkü avcı devlete bağlılığı ve yüksek maneviyatı sebebiyle cemaat içinde bile sevilen bir insandır.bunu bizzat bir cemaat üyesiden duydum.
6-kitapta bahsedilen en önemli ayrıntılardan birine dikkat çekmek isterim.7 klasör ve 15 cd den oluşan 6 sanıklı bir dava dosyası ankara'dan öğlen yola çıkarılmış,aynı akşam mesai saati sonunda savcı tarafından bu dosya ve cd ler (nasıl olduysa helal olsun bu hızlı okumaya) tekrar düzenlenerek ve sanık sayısı 20 ye çıkarılarak istanbul ağır cezaya dava talebi olarak sunulmuştur.hiç bir hukuk adamı kim olursa olsun kendisine gelen dava dosyasına bakmadan dava açar mı sizce? ve aynı tarzda davalar neden hep aynı savcıya verilir ve neden hep aynı mahkememden ve neden hep imei numarası kullanılarak telefon dilenir ve ardından dava açılır? uyap bu konuda nasıl aynı savcıya aynı türden davaları denk düşürebiliyor merak ettiniz mi hiç?
7-kitapla ilgili belki de avcı'ya katılmadığım tek konu em.müd. osman ak ile ilgili kısımdır.avcı osman ak'ın istihbarata toplumsal olayları önleme ve provakatör tespit çalışmalrında hiç bahsetmemiş.toplumsal olaylara provakasyon belirleme konularında osman ak yeni bir çığır açacaktı.ancak cemaatin oyununa kurban gitti.osman ak cemaatin üzerine yürümek isteyen ilk polis müdürüdür.
8-kitapta adı geçen polis müdürlerinin en önemli özelliği milli görüş,maneviyatçı ve cemaatle dirsek teması olan insanlardır.bir tanesini şahsen tanırım.ancak cemaat devlete hakim olmasına engel gördüğü kendi çocuklarını dahi yemekten çekinmemiş.üstelik bunu tabiri caizse aşağılık şekilde yapmıştır.
9-avcı'nın bir emniyet müdürü ile müdahil olarak savcıya verdiği ifadenin mahkemede nasıl değiştiği kitapta açıkça bellidir.basından ve avcının kitapta mahkemeye verdiği düzeltme talep dilekçesinden karşılaştırabilirsiniz.bu durum hukukun guguk haline geldiğinin başka bir ispatıdır.
10-sayın başbakan bile ben dinlemiyorum demişti hatırlasanız.hatta avcı'nın kitabında emine erdoğan'ın bile tesadüfen teknik takibe takıldığı ve cemaat bir süre dinlendiğinden bahsetmektedir.muhtemelen başbakan basına yaptığı bu açıklamada bu sıkıntısı belli etmişti.AÇIKÇASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI SAYIN R.TAYYİP ERDOĞAN BİLE cemaat tehdidi altındadır.
11-sabri uzun ve avcı'nın daire başkanlıklarından alınmasından sonra teknik dinleme cihazlarının israil'den alınması da cemaat-israil ilişkisini düşündüren başka bir konudur.
12-kitapta anlatılanlara dair herhangi bir soruşturma açılmaması da başka bir şaşırtıcı konudur.kitap anlatılanlar doğru ise neden bu yapılanmaların üstüne gidilmiyor?yok kitapta yazılanlar uydurma ise devlet neden kendine iftira atan bir şahsı töhmet ve iftiradan dava etmiyor?kitapta adı geçen savcı,polis müdürleri neden hanefi avcı hakkında iftira ve kara çalıcılık yapmak suçlamalarıyla dava açmadılar?
13-avcı kitabında delillerinin yerlerini de söylemiştir.hatta yok olan delillerin nasıl bulunabileceğini de tarif etmiştir.avcı kitapta yazdıklarını doğrulamak için illa ki bu delileri evinde mi saklamalıydı=
14-ergenekon denilen davalar zincirinde ne tanık ifadelerinde ne de iddianamede delilerin yerini gösteren adresler bile yoktur.hatırlayın bu dava da sanıkların evlerinde yapılan aramalarda el koyulan bilgisayarlar,cdler kanunun emrettiği yönteme aykırı olarak alınmış,kopyalama ve orjinallik tespiti yapılamadan dava dosyasına konmuştu.(hatta aynı yöntemle eski van 100.yıl üniversitesi rektörü yüel aşkın hakkında dava açılmıştı.ama dava delilleri yeterli görmeyerek ve delil toplama usulünü de redderek yücel aşkın'ı beraat ettirmiştir.)
devleti kim yönetiyor?yukarıda bahsettiğim başbakanımızın bende dinleniyorum açıklamasından sonra ortaya çıkmıştır ki bir cemaat devlete nüfuz etmiştir ve devleti kemirmektedir.ve bunu da dış desteksiz olarak yapması bence zor bir ihtimaldir.çünkü benzer "temizlik!" operasyonları turuncu devrimin yapıldığı ülkelerde görülmüştür.hukukun alet edildiği bu davalarda hukuk galip gelmiş ve turuncu devrimin temizlik operasyonları başarılı olamamıştır.keza turuncu devrimlerinde şu an ne halde olduğu malum.türkiye'de de yapılmak istenen bu tür bir temizlik operasyonudur.cemaat bu operasyon için mali açıdan güçlü ve dinsel yapısıyla biçilmiş kaftandır.cemaat kendine düşen turuncu devrim senaryosuna göre hareket etmektedir.
ama şu açıktır ki yukarıda da söylediğim gibi başbakan bile cemaatin aba altından sopa göstermesine maruz kalmaktadır.yani devleti yöneten bile yönettiği gücü tehdit eden grubun üstüne gidememektedir.üstelik ondan güçlü olduğu halde gidememektedir.
saygılarımla...
Süvari