TÜRK SAVUNMA SANAYİ > Yerli Hava Sistemleri ile İlgili Gelişmeler

İLK YERLİ İHA'NIN BAŞINA GELENLER

(1/1)

shadowww:
Yazı aykirihaber.net'ten alınmadır ve hergün bir parçasını koydukları için henüz tamamlanmadı ama bu kadarı bile o günlerde neler döndüğünü anlamaya yeterli. Yazının kalan kısımlarını haber sitesinde yayınlandıkça ekliycem.


 " Bugünlerde başta Milli Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül olmak üzere televizyonlar, gazeteler ilk Türk yapısı insansız hava aracından bahsediyorlar. Burada müteveffa bir generalin bizde bulunan dosyasının bir bölümünü ve 1997 yılında imal edilen insansız hava araçlarından bahseden yazıyı kelimesini değiştirmeden birkaç gün yayınlayacağız. "

“Ben PTT Gn.Md.lüğünden ayrıldıktan sonra oğlumla birlikte küçük bir mümessillik şirketi kurduk. Benim konum olan muhabere, elektronik istihbarat ve elektronki harp konularında çalışıyorduk. 1996 yılında İsrail'e gittiğimiz zaman daha önce tanıdığım ve İsrail Hava Kuvvetleri'nde binbaşı olan İnsansız Hava Aracı konusunda bir numaralı uzman olan şahısla karşılaştım. Kendisi ordudan ayrılmış, bir insansız hava aracı fabrikası kurmuş. Biz de onun mümessili olduk.

Bu konuda TSK'nın istihbarat birimine bilgi sunup takdim yaparken, onlar 'bu fabrikayı satın alın ve Türkiye'de kurun' tavsiyesinde bulundular.

Fabrika sahibi ile konuştuğumuzda o da çok uygun buldu. Çünkü İsrail'de MSB'na bağlı ve şemsiye altında olan büyük şirketler tıpkı bize yapılanlar gibi baskı görüyor ve yurt içi-yurt dışı ihalelere girmeleri önleniyormuş.

96 yılının Eylül ayında TEKNOLOJİ TRANSFERİ, YAZILIM, SOURCE CODE VE DONATIM TEKNOLOJİSİ dahil olarak firmayı satın aldık. Aciliyetine binaen ilk önce Konya'da bulduğumuz boş bir fabrikada çalışmaya başladık ve bilahare esas yerimiz olan Ankara'ya taşındık.

Yerinde yaptıkları tetkikler sonucu, Hazine Müsteşarlığı'ndan teşvik belgemizi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan yerli imalat belgemizi ve kapasite raporumuzu aldık. Ayrıca Savunma Sanayi Müsteşarlığı, 14 Ocak 1997 tarihli yazıları ile imalatımıza müsaade etti. Gelişmeler hakkında periyodik raporlar vermemizi istediler. Biz de 24 Mart 1997 tarihinden itibaren her ay rapor verdik ve en son raporumuzda 'İZMİR-EFES-THK havaalanında test ve görev uçuşları yapıyoruz. 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında TSK'ne ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na demostrasyon yapmaya hazır olduğumuzu' bildirdik.

Hiçbir cevap alamadık. Sonradan öğrendik ki her raporumuz çöp kutusuna atılmış. Şimdi de her müracaat ve şikayetimizde, bu fabrika bizim haberimiz olmadan kuruldu diyorlar.

Ocak 1997 ayından itibaren üretime başladık ve Türk mühendislerin büyük gayretleri ve katkıları ile geniş bir AR-GE çalışması yaparak mevcut yazılımı, teknolojiyi ve donatımı millileştirdik. 1997 Mayıs ayına kadar DOĞAN ve KIRLANGIÇ adlarında 2 uçak ve 1 yer istasyonu imal ettik.

Yaptığımız müracaat sonucu TÜBİTAK tarafından İTÜ ve ODTÜ Havacılık birimlerinden gönderilen 7 profesör tarafından fabrikamız değerlendirmeye tabi tutuldu ve AR-GE çalışmalarımız TÜBİTAK tarafından onaylanarak AR-GE yardım fonundan yararlanmamız uygun görüldü.

Artık sermayesi yüzde yüz milli, teknolojisi yüzde yüz milli olan ve yerli imalat yapan bir şirket olduğumuz kanıtlandı.

1997 Mayıs ayı sonunda İzmir'e intikal ettik. Efes THK havaalalında 3 ay süre ile test ve görev uçuşlarını başarılı bir şekilde gerçekleştirdik.

25 Ağustos 1997 tarihinde görüntülü ve yazılı medyaya bir gösteri ve tanıtım uçuşu yaptık. İzmir'in Ege ve Yeni Asır gazetelerinde ilk insansız hava aracımız, Türk Malı İnsansız Uçak ve Ankara Hürriyet Gazetesi'nin 29.08.1997 nüshasında İlk Türk Casus Uçağı başlığı altında resimli ve teknik izahlı haberler çıktı. Ayrıca hemen hemen bütün tv kanalları uçuşlarımızı görüntülediler.

Bu etkinlikten sonra 23-25 Eylül 1997 tarihleri arasında Ankara'da yapılan 3.Uluslararası Savunma Sanayi ve Sivil Havacılık Fuarı'na katıldık. Hiçbir ülkenin insansız hava aracı şirketlerini uçakları ile katılmadığı ve uçmaya cesaret edemedeği bu fuarın ilk gününde 10 dakikalık bir uçuş yaptık. Canlı görüntüleri televizyon ekranı ile Sayın Genelkurmay Başkanımıza ve Milli Savunma Bakanımıza görüntüledik. Takdir ve desteklerini aldık.

Fuara iştirak eden yabancı firmalar  ve yabancı basın standımızı sık sık ziyaret ederek bilgi aldılar, bizleri tebrik ettiler. Yerli ve yabancı bas ında hakkımızda övgü dolu yazılar çıktı. Bilhassa ünlü Shepard's, Euro UVS News, Jane's dergilerinde “Türkiye'de imal edilen insansız hava araçları” başlığı altında resimli olarak Kırlangıç ve Doğan uçaklarımız dünyaya tanıtıldı ve yine TV kanalları gösteri uçuşumuzu görüntülediler.

İnsansız hava aracı sistemi sadece askeri maksatla değil aşağıda sıralanan

a-Orman yangınlarına karşı havadan gözetleme

b-Petrol boru hatlarında sabotaja ve sızıntılara karşı havadan gözetleme

c-Çevre temizliğini kontrol

d-Poliste trafik kontrolü ve terörist takip gibi hizmetler için kullanılıyor.

Bu maksatla 15.07.97 tarihinde Orman Bakanlığı'na müracaat ettik ve İzmir'de yapılan uçuşlarımızıza davet ettik. Bir cevap alamadık. Ancak İDEF 97 Fuarında sayın Orman Bakanı standımızı ziyaret ettiler ver Antalya'da 13-18 Ekim 1997 tarihlerinde yapılacak Dünya Ormancılık Fuarına davet ettiler.

Yine cesaret edip hiçbir yabancı devlet İHA şirketinin katılmadığı bu fuara biz katıldık ve stand açtık.

18 Ekim 1997 günü Orman Bakanı'nın huzurunda Antalya ormanları üstünde uçuş yaparak bakanlıkça 3 bölgede çıkarılan sahte yangın başlangıçlarını hemen harita koordinatları ile tesbit ettik. Antalya yerli basın ve yerli TV kanalı ve TRT1 bizden sitayişle bahsetti. Hatta sayın bakan bu sistemi alacağız veya kiralayacağız diye basına beyanat verdi.

Peki bu süreçte Milli Savunma Müsteşarlığı ne yapıyordu?

Sonradan detayları ile öğrendiklerimize göre bizi ve sistemimizi askeri kuruluşlara, sivil kuruluşlara ve bizimle ortak olmak isteyen büyük şirketlere yazılı ve sözlü olarak yalan yanlış ve sahte bilgilerle kötülüyorlarmış.

Biz bu arada Petrol Ofisi Gn.Md.lüğüne, Çevre Bakanlığı'na, Polise ve hatta MİT'e yazı yazarak ve broşür göndererek bilgiler verdik. Bazıları fabrikamıza gelerek bilgi aldı. Bazıları hiç cevap vermedi. Ama yukarda bahsettiğim Savunma Sanayi Müşteşarlığı'nın hakkımızdaki menfi propagandası yüzünde bu müracaatlarımızdan da bir sonuç alamadık.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı bunu neden yapıyordu?

Bu sorunun cevabı çok basit. Dış ihaleye çıkmak için hazırlık yapıldığı ve firmalara şartlandıkları için bizi safdışı bırakmak gayreti içinde idiler. Aşağıdaki olaylarda anlattığımız şekilde başarılı oldular. Yaptığımız etkinliklerden sonra Silahlı Kuvvetler'in İstihbarat birimleri konu ile çok ilgilendiler ve kendilerine gerekli bigileri verdik. Fabrikayı kurarken üretimde, yer değiştirmede, göksteriye katılma, devamlı bakım, idame için yaptığımız sarfiyatlar sonucu bütün paramızı ve mal varlığımızı bu projeye yatırdık. Ayrıca birkaç bankadan da kredi aldık. Bunu yaparken Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın kuruluşuna dair 3238 sayılı kanunun 1.maddesi olan “Savunma sanayinin gelişimini sağlamak” hükmüne güvenerek kredi alacağımıza inanıyorduk. Ayrıca yabancı ortaklı bir çok savunma sanayi şirketlerine, savunma sanayi destekleme fonundan kredi verdiklerini biliyorduk.

21 Ocak 1998 tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan uygun periyotlarla geri ödeme koşuluyla işletme kredisi istedik...

Yazılı müracaatlarımızdan sonra SSM ve yaptığımız ilk sözlü müracaatta İHA bölümünde çalışan ve yabancı firmalara şartlandığı zannedilen Demir ve Fatih isminde iki şahıs sistemimizi görmeden “sisteminiz teknik bakımdan yetersizdir. Size kredi veremeyiz” diyerek heyetimizi geri çevirdiler.

Aynı cevap Savunma Sanayi Müsterşarı Yalçın Burçak tarafından da tekrarlandı.

Bunun üzerine çok iyi dostum olduğunu zannettiğim Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin'e gittim. Kendisi “Böyle şey olmaz. Tabi ki kredi almak hakkınızdır. Yalnız Genelkurmay Başkanı'nın olurunu alın hemen verelim” dedi. Ayrıca “Ben şimdi telefon ediyorum. Yalçın Burçak'ı ziyaret et ve durumu anlat” dedi.

Eski bir dostum olan Yalçın Burçak'dan birkaç defa randevu talep ettim. Cevap alamadım.

Nihayet Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İ.Hakkı Karadayı'yı ziyaret ederek durumu arz ettim. Her zaman olduğu gibi Müsteşar Yalçın Burçak yurtdışındaydı. Bu sefer sayın bakan da onunla birlikte Paris'telerdi. Genelkurmay Başkanımız, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Sayın Korgeneral Tuncer Kılınç'a telefon ederek, “Bu sistemin uçuşunu İDEF 97 fuarında Bakanla birlikte seyrettik. Takdirlerimizi bildirdik. Kanuni hakkı olan kredinin şirkete verilmesi uygundur” buyurdular. Bunun üzerine müsteşar bakanı karşılamak üzere havaalanına gittiğinde durumu sayın bakana arz ediyor. Müsteşar onun yanında “Sistem teknik bakımdan çok yetersizdir. Kredi veremeyiz” diyor. Herhalde Paris seyahati bakanı değiştirmiş olmalı, o da müsteşarı tasdik ediyor.

Ben Bakanı tekrar ziyaret ettim. Durumu tekrar belgeler ile arz ettim. Bu sefer hemşerisi olduğunu ve müsteşar yardımcılığına atadığı E. General Zati Ergül'ü görmemi istedi. “tanırsın, git hem onu tebrik et hem de bu konu için bir yol bulmasını görüşün”dedi. Gittim görüştüm. Bu arada odasında İHA dairesine yeni atanan Hakan Yüzbaşıoğlu ve Demir dene şahsiyet vardı. Demir bana karşı nezaket dışı konuşma yaptı. Hakan bey, “Ben hallederim. Bize yazdığınız bütün yazıları gönderin” dedi ve bir de ofisinde toplantı teklif etti.

Ofisindeki toplantıya katılan fabrika genel müdürümüze, pazarlama müdürüne, Fatih ve Demir çok nezaket dışı konuşmalar yaparak görmediği, ellerinin dokunmadığı sistemimizi kötülemişler. Yalnız SSM heyetindeki Serdar isminde vatanperver bir uzman bizi destekliyor, yollar gösteriyor. Bir hafta sonra onu o görevden alıp başka bir bölüme veriyorlar. Bu toplantıdan sonra fabrikamıza geldiler, aynı nakarat devam etti.

Bu sefer Hakan Yüzbaşıoğlu da Hürriyet Gazetesi'nin 20 Haziran 98 nüshasının ekonomi sayfasında sayın Gülçin Telci'nin görüşüne uygun olarak çıkarı doğrultusunda bize cephe aldı. Onlarla bir grup oluşturdu. Bu grubun başında da DTP üyesi yaş haddi gelmiş Müsteşar Yardımcısı E. General Zati Ergül getirildi.

10 Mart 1998 tarihinde askeri bir heyetle tekrar gelip inceleme yapacaklardı. Bunu beklemeden 6 Mart 1998 tarihli sayın bakanın imzalı emriyle çok acayip ve çok enteresan gerekçelerle kredi talebimiz kati olarak ret edildi.

Gerekçeler ve cevaplarımız aşağıda belirtilmiştir;

 

A-EES özelliklerini kendisi belirleyerek imal ettiği bu çalışlmalar için firmaya görev verilmediği gibi Türk Silahlı Kuvvetlerince firmaya bir görev verilmemiştir. Firmanı çalışmaları kendi insiyatifi ile yapılmıştır.

CEVAP

sistemimizin özellikleri dünya standartlarındadır. Bu husus TÜBİTAK, Gn.Kur.Bşk.Hava Grubu, ODTÜ havacılık bölümü raporları ile sabittir. Silahlı Kuvvetler hiçbir zaman görev vererek firma kurndurmaz. Kurulmuş firmadaki üretim kendi ihtiyaçlarını karşılıyorsa görev verir. Nitekim aşağıda arz edeceeğim veçhile Genelkurmay Başkanlığı kapasitemizi ve teknik gücümüzü tespit edince firmamıza görev verildi.

Ayrıca fabrikamız kendi insiyatifimizle değil Savunma Sanayi Müsteşarlığının 14 Ocak 1997 tarih ve BO41SSM0060002 GNL sayılı müsadesi ve bilgisi tahtında kuruldu ve bizden de periyodik rapor istendi, verdik.

 

B-İHA kapsamında ihale hazırlıklarını tamamlanmak üzere bulunduğu aşamada tüm firmaların eşit koşullar altında ihaleye katılmasını sağlamak.

CEVAP

İhale dış ülkeler şirketlerine yapılıyordu. Bu maksatla Haziran 1998 ayı başında RFI denilen bilgi için istek formları yalnızca dış ülkelere gönderilmiş. Türkiye'ye yüksek teknoloji kazandıran bir Türk Firmasına yabancı sermayeye karşı destek verilmemesi yazısına Sayın Bakanım Savunma Bakanı olarak değil, Milli Savunma Bakanı olarak nasıl imza atıyor, bilemiyorum. Herhalde Paris gezisi ve yabancı firmalara şartlandı söylentisi etkiledi kendisini.


Kredi talebimiz reddedildikten sonra Genelkurmay Başkanlığı'na başvurarak bir kuvvetimizin acilen istediği özel teknik koşulları öngören milli ve gizli projeyi gerçekleştirebileceğimiz arz ettik. Genelkurmayca teşkil edilen yüksek seviyede uzmanlardan oluşan bir hava grubu tarafından fabrikamız teknolojik değerlendirmeye tabi tutuldu. Kuvvetin istediği özelliklere havi bir sistemi üretebileceğimiz Genelkurmay Başkanlığı'na rapor edildi. Biz bununla yetinmeyip ODTÜ Havacılık Mühendisliği Bölümü'ne müracaat ederek fabrikamızın ve sistemlerimizin teknolojiik değerlendirmeye tabi tutulmasını istedik.

 

Hocaların hocası Prof.Dr. Cahir Çıray başkanlığında üç doçent doktordan oluşan heyet fabrikamızda üçgün süreyle tetkik ve değerlendirme yaptı. Verdikleri beş sayfalık raporun sonuç bölümü aynen şöyleydi; “EES bugünkü haliyle göstermiş olduğu gelişme temposu ile tasarlama, gerekli AR-GE yapma ve yaptırma, gövde imalatı, motor, payload, navigasyon vev kontrol sistemleri entegrasyonu, gerekli yazılım kabiliyetine haiz, değişik uçuş modları ve görev ifasını yapacak İHA'ları ortaya çıkartabilecek nitelikleri bünyesinde toplamış olduğu görülmektedir.”

Bu raporlar sonucu Genelkurmay II.Başkan'ının başkanı olduğu Savunma Araştırma Danışma Kurulu (SADAK) toplanarak kuvvetin istediği çok yüksek irtifa ve çok uzun menzilli İHA sisteminin AR-GE projesi olarak üretimine geçilmesine ve ihtiyaç duyulan mali kaynağın, Milli Savunma Sanayinin geliştirilmesi kapsamında Savunma Sanayi Müsteşarılığı tarafından karşılanmasını 9 Haziran 1998 tarihli emirle Milli Savunma Bakanlığı'na bildirdi. Bu emre uygun olarak Milli Savunma Bakanı imzası ile 18 Haziran 1998 tarihli Milli Savunma Bakanlığı onayı yayınlandı. Bu onayda

“Proje kapsamında geliştirilecek prototipin GİZLİ ve MİLLİ BİR YAZILIMA SAHİP olması gerektiğinden, porjenin ilansız olarak gerçekleştirilmesini ve İHA geliştirilmesi konusunda BELLİ BİR ALTYAPISI BULUNAN EES A.Ş.'den teklif alınmasını ve sözleşme bedelinin Gn.Kur.Başkanlığı emri ile tahsisi öngörülen Savunma Sanayi Destekleme Fonu'ndan karşılanmasını”

“MSB ARGE Daire Başkanlığı koordinatörlüğünde oluşturulacak satın alma ve değerlendirme komisyonu tarafından incelenerek tedarikin gerçekleştirilmesi” paragrafları bulunuyordu.

Emir ve onay muvahecesinde MSB AR-Ge dairesinde sözleşme çalışmalarına başladık. Bu süre içinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı boş durmuyor, projenin kadük olması için Genelkurmay Başkanı'nın emekliliği ve Genelkurmay II.Başkanı'nın atanmasına kadar sözleşme müzakerelerinin uzatılması için başta sermayesi yüzde kırk dokuz Amerika'ya ait ve genel müdürü Amerikalı olan TAI olmak üzere bazı kuruluşlardla birlikte ilgili kuvvet, MSB ve Genelkurmay Başkanlığı nezdinde yazılı ve sözlü baskılar yaptırıyorlardı. İki ayı hedef alan uzatma gayreti çok şükür bir ay sürdü ve sözleşme taraflarca imzalandı.

Bunu öğrenen Savunma Sanayi Müsteşarlığı 4 Ağustos 1998 tarihinde “BAŞKA BİR KURUMUN PARASINI ÖDEMEYİZ” meailinde bir yazıyı yazıp Milli Savunma Bakanı'na onaylattırıyor.

Başka bir kuruluş dediği MSB AR-GE dairesidir. İhtisaslarına binaen bu projenin sözleşmesini yapmasını ve projenin takibini Genelkurmay Başkanlığı emretmişti. Maalesef bu husus şirkemizden gizli tutuluyor. Biz ancak aşağıda arz edeceğim bize kalleşçe ve şerefsizce oynanan üçüncü olaydan sonra öğrendik yoksa çetenin bu oyununa gelmezdik.

“Sayın Bakanım,

Biz birbirimizi çok seven insanlardık. Yasaklı dönemlerinizde herkes size arkasını dönerken ben maçlarda ayağa kalkar, sizi selamlar ve yer verirdim. Ve dönüşte arabamla sizi evinize götürürdüm. Hadi birincide kredi vermeme emrini imzaladıktan sonra oğluma 'stafım getirdi, mecbur oldum imzaladım' demiştiniz. Buna ne diyeceksiniz. Yukarıda içeriğini yazdığım onayınızı nasıl inkar edersiniz. Nasıl Genelkurmay Başkanı'nın emrinin yapılmamasını onaylarsınız ve size bağlı olan MSB AR-GE Dairesini nasıl başka bir kurum kabul edersiniz. Ya yaşlılığınız nedeniyle eskiyi hatırlamayarak imzaladınız ya da dış firmalara sizin de şartlandığını söylentisi ağır basarak mı imzaladınız?”
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Devamı yayınlandıkça eklenecek. Yorum da yapmıyorum çünkü olayın siyasi olduğu ve o tarihlerden günümüze kadar şehit olan askerlerimizin bi kısmının şehit edilmesinin dolaylı olarak sorumlusu da açıkça anlaşılıyor. Bana siyasi yorum yapıyom diye kızdığınız için ben yorum yapmıyorum.

AVCI:
Bu konunun en bilgili adamlarından biri forumumuzda zaten.Bildiğim kadarıyla Orko_8 zamanında EES firmasında staj yapmış tamda bu projelerin zamanında;bu konuda gerekli açıklamayı ve o dönemin şartlarını açıklayacaktır.

aktifkarbon:
İddialar dehşet ama ses getirir diyemiyeceğim. En büyük silah duymadık görmedik oyunu, ve bu sektörde çok güzel oynanıyor. Savunma sanayinin üyeleri ise acaba bir ihaleden olurmuyum diye konu ile en ufak şekilde polemiğe katılmaz.
Ama şunu unutmamak lazım her iyilik ve kötülük gerçek karşılığını er geç bulur.

Şimdi sektördeki kişilerden bir ses alabilecekmiyiz merak ediyorum. Tanıyanlarınız bizzat arayıp onların cevap yazmasını istemeli. Böyle bir iddia doğru veya yalan fark etmez üzerine gidilmeli.

Menfaat için sessiz kalanları görünce şehit olan gençlerimize daha çok yanıyorum.

shadowww:
Orko_8 bu firmada staj yaptıysa kesinlikle bu konuda çok şey duymuştur. EES nin gerçekten de iddaa ettiği kalitede bir iha yapıp yapmadığı, yaptıysa bu firmanın önünü kimlerin kestiği konusunda ve daha fazlasını biliyordur.

Navigasyon

[0] Mesajlar

Tam sürüme git