ülkemizin ekonomik olarak tek kurtuluş yolu akdeniz de yada karadenizde doğalgaz yada petrol rezervi bulmaktan geçiyor.
Türkiye için tek kurtuluş yolu nedir biliyor musunuz; FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNMEK.
Nedir o ; Cumhuriyet Devrimlerine sahip çıkmak ve daha da ileri götürebilmek için vaz gücümüzle çalışmak.
Şimdi birileri çıkıp diyecektir ki; 1923 yılından beridir bu memlektte zulüm var!
O şekilde düşünen siyasetçi, akademisyen, tüccar, esnaf, memur, öğrenci, ev hanımı vs. her kim varsa artık; HALT ETMİŞLER.
Bir lokma boğazlardan geçen ekmekleri varsa insanların ve onurlu bir şekilde yaşayabiliyorlar ise; CUMHURİYET DEVRİMLERİ sayesindedir.Bahsedilen şey sadece olayın genel çerçevesidir. Ekonomi için de aynı şey gerçerlidir, dış siyaset için de aynı şey geçerlidir.
Cumhuriyeti kuranlar uzun yıllar düşündüler ve ülkemiz için en doğrusunun ne olacağını tesbit ettiler. Dediler ki; Avrupa medeniyetinden şu şu gerekçeler nedeniyle geri kaldık ve koskoca imparatorluk topraklarını kaybettik. Üstelik kaybederken de can vere vere kaybettik.Yani hem canımızı kaybettik, hem de malımızı kaybettik. Kaybettiğimiz malımızı- mülkümüzü ise asırlar öncesinde ki dedelerimiz can vere vere kazanmamış mıydı! Yani işin özü kaybımız çok büyük ölçülerde olmuştur. Bari bundan sonra doğru işler yapalım dediler. Dediler de ne yaptılar; CUMHURİYET DEVRİMLERİNİ YAPTILAR.
Ekonomik alanda; DEVLETÇİLİK,
Sosyal alanda; HALKÇILIK,
Siyasal alanda; CUMHURİYETÇİLİK,
Çağdaşlık- çağın gerisinde kalmama anlamında; İNKİLAPÇILIK,
Millet olabilmek için; MİLLİYETÇİLİK
Toplumsal barış için; LAİKLİK
gerektiğine vurgu yaptılar ve sistemi bu şekilde formüle ettiler. Formül doğru formüldür. Bu coğrafyada Türk milleti için geçerli olan formül işte tam da budur. Bir de buna ''YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ'' düstürunu da eklemek suretiyle; Türk milletinin gelişip güçlenebilmesi için gerekli olan barış ortamını veya zeminini yaratmaya çalıştılar.
Sonradan birileri çıktılar ve formülün içine ettiler. Ettiler de ne oldu yani; Kendilerinde çok büyük güçler olduğuna vehmettiler ve öyle de zannettiler. Türkiye olarak sanki dünyanın bir numaraları sanayi, askeri yada ekonomik gücüymüşüz gibi sağa sola caka satmaya kalktılar.
Meselenin özünde geçekler değilde vehimler, yanılsamalar, hayaller, rüyalar, kin ve nefretler olduğu için aklı selim düşünmek söz konusu olmamıştır. işin kötü tarafı ise peşlerine koskoca bir milleti de taktılar. Yani millet de ZANNETMİŞTİR! Gerçekler ortay birer ikişer çıkmaya başlayınca da; kandırıldık, aldatıldık v.s. demeye başladılar.
ZANNETMESEYDİN; KANDIRILMAZDIN!