Gönderen Konu: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler  (Okunma sayısı 202858 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı VVOLKANN

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 64
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #400 : 27 Eylül 2011, 23:39:58 »
zımpara yapmak kelimesini özellikle kullandım ama sözlerimi açıp derinleştirmediğimden farklı algılamalar olmuş.bende iki ülkenin savaşacağını düşünmüyorum.ayrıca bu iki ülkenin savaşmasının zincirleme bir reaksyona dönüşme ihtimalide var.o yüzden biz sadece zımparalarız derken top yekün bir savaştan bahsetmemiştim aksi taktirde zımbalarız falan derdim yani aslında niyet aynı değil.gaza falan da gelme söz konusu değil.ilk arap israil savaşının tarafları şuan israilin komşuları olan mısır-lübnan-ürdün ve halen filen savaş halinde olduğu suriyedir.a birde sınırı olmasada ırak.israil filen lübnanla birkaç yıl önce savaşmıştır,suriye ile savaş halidedir golan tepeleri işgal altındadır,ürdün israille barış anlaşması imzalayan ilk ülke olsada kral abdullah israil için güvenilmez bir liderdir zor durumdaki suriyeye barış antlaşmalarına rağmen israil savaşında yardım etmiştir.bazı toprakları israilin işgali altındadir ve özellikle bir iki nehrin sularının paylaşımı konusu kritiktir.mısır derseniz sina yarım adasında kaybettiği toprakları hayla akıllarındadır.geçenlerdede arap baharından sonra bu barış antlaşmasının ilebet yürürlükte kalamıyacağını açıklamıştır.tam başbakanın ziyareti öncesi.halen ülke filen askerlerin yönetimindedir.arap baharı sonrası mübarek inince halkın anti israil düşüncesi ve barış antlaşmasını vicdanen kabul etmeyen tavrı yeni seçilecek yönetimi belirlemede etken olacaktır.ürdünde kral kalsada baskılara dayanamamış ve hükümeti değiştirmek zorunda kalmıştı.yani arapların gücü yettiğine insalar israili bir kaşık suda boğmak isteyecekleri açıktır.ama israil askeri olarak özelliklede hava kuvvetleri bakımından arapları korkutur.ayrıca nükleer tehtidde söz konusudur.ama tam da bu nedenledirki küçücük israil bu kadar militaristtir ve silahlıdır.çünkü bu gerçeklerle yaşamak zorundalar.
dönelim başa biz topyekün bir savaşa girmesekte israile hava ve deniz kuvvetlerimizle ciddi zaafiyet verecek bir hasar verebilecek bir ülkeyiz ben bunu zımparalamak olarak nitelendiriyorum.tabiki bizde çok yıpranırız bu işi yaparken ama israilin hava ve deniz kuvvetlerini inanılmaz sarsarız.böyle bir ortamda araplara istediği fırsatı sunabilir.onlarda bu fırsatı değerlendirmekten kaçınmaz.zayıfta olsa bu ülkelerin yekünde elle tutulur bir hava kuvvetleri vardır.israil yapılanmasını bu güne kadar bu gerçeğe göre oluşturmuştur.ama israilin bunların üstüne birde türk hava ve donanma gücüyle başedecek bir yapılanma içinde olmadığını kendileride bilir.o sebepledirki tabiki türkiyenin düşmanlarına beni türkiyeyle uğraşmaktan kurtar sende türkiyenin zımparalanacak durumundan faydalan.diyecek türkiyeyede bana yapmak istediğini bende yunanistan ile sana yaparım mesajını verecektir.
neyse çok uzattım daha uzatabilirim ama gereksiz zaten bende iki ülkenin tamda bu sebeblerle birbirleriyle savaşmak istemeyeceğine eminim.ama savaşırsak israil için yunanistan bizim üstümüzde etki yaratmak için güvenebileceği bir kapı olmaz.

Çevrimdışı Hellfire

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 135
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #401 : 28 Eylül 2011, 10:42:51 »
SKYWOLF üstadım mutlaka vardır bir bildiğin ama ne bileyim karamsar gördüm seni  :)

İsrail'in hava kuvvetleri bildiğim kadarıyla savaşa hazırlık açısından en iyi hava kuvvetleri olarak biliniyor veya en iyilerden birisi (öyle okumuştum birkaç yerde) bunun yanında askeri uydular,insansız hava araçları gibi ileri teknoloji unsurlarını da etkin biçimde kullanıyor ama İsrail'in bulunduğu konum itibariyle (hem coğrafi,hem siyasi hem de ekonomik) yok olmamak için girişebileceği bir savaş/çatışma hariç kolay kolay bir maceraya atılacağını sanmıyorum,hele hele bize nazaran daha zayıf olduğu donanma gücü açısından..Tabi burada bizim de "yaparız-ederiz" dediklerimizi yeri geldiğinde korkmadan yapabilmemiz,sıcak temas durumunda çuval olayındaki gibi pısırık davranmamamız lazım..

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44317
  • 615
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #402 : 28 Eylül 2011, 11:37:03 »
SKYWOLF üstadım mutlaka vardır bir bildiğin ama ne bileyim karamsar gördüm seni  :)


Karşıdaki Yunanistan, İran vs gibi bir ülke olsa Bu kadar karamsar olmazdım. Ama İsrail, kendisi teknoloji üreten bir ülke. Bir savaş durumunda bildiklerimiz dışında neler çıkabilir karşımıza bilmiyoruz.
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı altay

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 110
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #403 : 28 Eylül 2011, 11:51:46 »
SKYWOLF üstadım mutlaka vardır bir bildiğin ama ne bileyim karamsar gördüm seni  :)


Karşıdaki Yunanistan, İran vs gibi bir ülke olsa Bu kadar karamsar olmazdım. Ama İsrail, kendisi teknoloji üreten bir ülke. Bir savaş durumunda bildiklerimiz dışında neler çıkabilir karşımıza bilmiyoruz.

kesinlikle haklıınız  SKYWOLF  karşımıza nelerin çıkacağını sadece tahmin ediyoruz ve birazda  görmek istediğimizi söylüyoruz israil bizim için yeterince güçlü bir rakip

Çevrimdışı Hellfire

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 135
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #404 : 28 Eylül 2011, 14:54:26 »
SKYWOLF üstadım mutlaka vardır bir bildiğin ama ne bileyim karamsar gördüm seni  :)


Karşıdaki Yunanistan, İran vs gibi bir ülke olsa Bu kadar karamsar olmazdım. Ama İsrail, kendisi teknoloji üreten bir ülke. Bir savaş durumunda bildiklerimiz dışında neler çıkabilir karşımıza bilmiyoruz.

Ben kendi teknolojisini üreten "kapalı kutu" bir İsrail'den değilde bir çatışma/savaş durumunda ona arka çıkacak kankalarından endişe ediyorum ki bunların başında ABD var..

Çevrimdışı Ayyuk

  • YASAKLI
  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 70
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #405 : 28 Eylül 2011, 20:27:57 »
Yaşım 17. Neden sordun? Neden sorduğunu az çok tahmin ediyorum. Genelde hayal gücü esaret altında olan yetişkinler çocukların ilginç fikirlerini "yaşlarının küçük olmasıyla" bağdaştırırlar. Ama hayal gücü kapalı olan bir bireyden asla bir icat beklenemez. Benim söylediklerim gerçekleşemeyecek kadar saçma gelebilir. Ama unutmayın; zamanında insanlar mucitlerle "fazla hayalperest", "fazla iyimser", "fazla çocuk", "o söylediğin anca rüyalarda olur" diye dalga geçmişlerdi. Wright kardeşler rüyalarını gerçekleştirip uçtular. "Bundan adam olmaz" denilerek okuldan atılan Einstein atomu parçaladı. Farklı fikirler canınızı sıkmasın, sırf siz sıradan'ın dışına çıkıp sıradışı fikirler ortaya atamıyorsunuz diye...

Saygılar...

Çevrimdışı Deepfear

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 6
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #406 : 05 Ekim 2011, 04:47:16 »
Bir savaşta bana göre e önemli unsur elektronik harp yeteneğidir. Lakin hiçbir ülke çıkıpta benim EH yeteneğim şudur şukadardır diye açıklama yapmaz. Israil in 120 mil menzilli torpido taşıyan gemileri var. Ama belkide bizim EH yeteneğimiz bu torpidoları engeller. Kim bilebilir.
Ayrıca ikinci dünya savaşında asker sayısı çok önemliydi ama Japonya Çin'i yenmeyi başarmıştı. Kaldıki yirmibirinci yüzyılda artık insan gücü hiçbirşeydir. Sayılarla kıyaslama yapılamaz.

Çevrimdışı oflureis

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 30
  • 0
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #407 : 08 Ekim 2011, 20:22:55 »
israili yenmek mesele değil mesele abdyi yenmek   bunu enver sedatta demişti biz israili yenioruzda abd yi yenemiyoruz die meşhur bi lafi vardır  nükller bomba atilmadan gecilmez dedikleri hattı mısır kuvvetleri urettikleri basit bi sistemle  2 saatte gecmişti  ki israil bu hatta cok guveniyordu  dedigim gibi  sorun israili yenmek deil  abdyi gözünüze kesebiliormusunuz

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44317
  • 615
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #408 : 11 Ekim 2011, 09:34:25 »
"İsrail yeni bir harbe hazırlanıyor"
11 Ekim 2011

"İsrail’in ‘bekle gör’ politikasıyla yeni bir harbe hazırlandığını söyleyebilirim. Obama, 150 milyar dolarlık silahı Araplara sattı. Bunlar, İran’ın yer altındaki laboratuarlarını vurabilecek bombalar. Aynılarından İsrail hava kuvvetlerine de verildi. Tüm bunlar, hem Doğu Akdeniz’de ve Süveyş Kanalı civarında, hem de Basra Körfezi'nde çatışma yaşanacağının göstergesi."

Ortadoğu ülkeleri aylardır kaynıyor. “Arap Baharı” diye adlandırılan halk ayaklanmaları ve liderlerin koltuklarından birer birer dökülmelerini çoğu uzman “devrim” olarak nitelendirirken, bu ülkelerde istikrar ve huzur henüz tesis edilmiş değil. Öte yandan Türkiye de bu gerginliklerden nasibini alıyor, bir de üstüne üstlük İsrail ile ilişkiler bıçak sırtında ilerliyor. Bu sıcak gündemin içinde yanıtını arayan bir dolu soruyla, uluslararası hukuk ve güvelik alanlarında Türkiye’nin en yetkin isimlerinden biri olan Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın’ın kapısını çaldık. Genelkurmay Başkanlığı’nın danışmanlarından biri olan ve NATO hakkındaki çalışmalarıyla da tanınan Caşın, bölgedeki son gelişmeleri ve muhtemel senaryoları hurriyet.com.tr'ye değerlendirdi.

“ARAP BAHARI 1991’DE BAŞLADI”                   

Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarıyla başladık sohbete. Aslında bu konuda çok şey yazılıp çizildi, ancak bölgenin geçmişinin bugünkü halk hareketlerini nasıl şekillendirdiğine pek değinilmedi. Caşın’a göre bu, bakış açımızı daraltan bir eksiklik.

Bölgenin yakın tarihini bilmeden yapılan yorumların yetersiz kalacağına inanan Caşın, son olayları analiz edebilmek için Soğuk Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’nı iyi anlamak gerektiğini belirtiyor ve şu sözlerle devam ediyor:

“Arap Baharı denilen hadise bir siyasal değişimdir ve her siyasal değişim gibi tarih sürecine yayılmıştır. Başlangıcıysa Körfez Savaşı'na dayanır. ABD ve SSCB’nin iki kutuplu bir dünya düzeni oluşturduğu Soğuk Savaş döneminin Camp David anlaşmasıyla sona ermesi ve İran’da Humeyni Devrimi gibi kırılma noktalarından sonra süreç, Batı’nın İslamcı İran’a karşı Irak’ı desteklemesiyle devam etti. Bu iki ülke arasında sekiz yıl süren savaşın sonunda Irak’ın maddi kayıplarını telafi etmek için 1991’de Kuveyt’i işgal etmesiyle yeni dünya düzeni oluştu. Kuveyt işgali neden gösterilerek de Irak’a girildi.”

“YÜZ SENE BİLE SÜREBİLİR”                   

Arap Baharı’nın miladınının 1991 yılı olduğunu ifade eden Caşın’a göre, ABD o dönemde, özellikle İslam Devrimi etkisiyle İran, Irak, Libya ve Suriye’yi düşman devlet ilan etti. Bugün baktığımızda, Arap Baharı’nın da bu ülkelerde tomurcuklandığını görüyoruz. Irak çoktan devre dışı bırakıldı. Libya’da Kaddafi devrildi. Suriye üzerinde baskılar sürüyor.

Caşın, bundan sonra neler olacağı sorusunun yanıtının uzun zamana yayılacağını, belki de sürecin tamamlanmasının 100 seneyi bulacağını dile getiriyor.

Irak’ta zor kullanılmıştı, şimdiyse halklar harekete geçiriliyor. Bu taktik değişikliğine de dikkati çekiyor Caşın:

“1991 ile arada önemli bir fark var. O tarihte gerek Baba Bush gerekse Oğul Bush, bölgedeki rejimleri değiştirmenin ve demokratikleştirmenin askeri kuvvet yoluyla olacağını düşünüyordu. Ancak, Başkan Obama yönetimi “neo-liberalism” (yeni liberalizm) ve “neo-interventionism” (yeni müdahalecilik) yöntemlerini kullanıyor. İçerideki halkı harekete geçirmek suretiyle, onlarla işbirliği yapıp, savaşlarında yardım etmektir bu yöntem.”

“DEVRİMCİ MUHALİFLERİ ABD EĞİTMİŞ OLABİLİR”               

Caşın, ABD’nin işin içindeki parmağına rağmen, bunların birer devrim olduğunu belirtmeden geçmiyor. Sadece sosyal medya ile bir halkın harekete geçirilemeyeceğini, halkın da içinde bir isyan ve öfke olduğunu söylüyor.

Tam bu noktada soruyoruz: “Latin Amerika’daki sosyalizmle yönetilen ülkelerde rejim, yine bu ülkelerin vatandaşları arasından seçilip neoliberalizmin beşiği olan Chicago okulunda yetiştirilen gençler tarafından değiştirilmişti. Benzer bir uygulama Arap Baharı ülkelerinde de ABD tarafından uygulanmış olamaz mı?”

Profesör Caşın’ın bu soruya cevabı gerçekten dikkate değer: “Evet, bu da gayet olanaklı bir senaryo. ABD, bu ülkelerdeki rejim muhaliflerini eğitmiş ve onlara kimi ödüller vermiş olabilir, hatta belki de kurulacak yönetimlerde bu kişiler söz sahibi olacaklar. Bu söylediğim, “neo-liberalism”, “neo-interventionism” dediğimiz yeni müdahalecilik doktrinidir ve bunun gerekleri de yapılmaktadır.”     

“SIRADAKİ ÜLKELER CEZAYİR VE YEMEN”                     

 Arap Baharı’nın başka ülkelere sirayet edip etmeyeceğine de değiniyor Caşın:

“Önümüzdeki Kurban Bayramı'nda sırada Suriye var tabii ki. Esad istese bile, çevresindeki muhafazakâr gruplar reformlara karşı çıkıyor. Şam elitinin bu karmaşık durumun altından kalkabileceğini sanmıyorum. O halde iki senaryo mümkün görünüyor. İlki, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’da olduğu gibi yaptırım kararı alması. Ancak bu karara Çin ve Rusya karşı çıktı. Bu durumda ikinci seçenek olarak, BM kararı olmaksızın, “insani müdahale” kavramı kapsamında NATO ülkede askeri güç kullanabilir. Ben 2012’de Esad’ın bir siyasi lider olarak kalabileceğine inanmıyorum. Suriye’yi takiben Arap Baharı’ndan etkilenecek diğer ülkelerse Cezayir ve Yemen olabilir.”

“TÜRK ORDUSU ASLA SURİYE’YE GİRMEZ”                   

“Ya Suriye’de Esad yönetimi bırakmazsa, Türk ordusunun bu ülkeye girmesi söz konusu olur mu?” sorusunu yönelttiğimiz Caşın, net bir yanıt veriyor:

“Türkiye ordusunun politikasında işgal yoktur. Bir devletin topraklarına girmek, egemen bir toplumun toprak bütünlüğünü ihlal etmektir. Böyle bir ihlali gerçekleştirirsek Türkiye’nin önüne Kürt sorununu koyarlar. 'Onlara da egemenlik verin devletlerini kursunlar' diyenler olur. Aslında PKK’nın yapmak istediği de budur. Eylemlerini dağdan şehre indirip, bunlara 'Arap Baharı' havası verip, NATO dâhil olmak üzere uluslararası toplumun Türkiye’ye karşı kuvvet kullanmasını sağlamak istiyorlar. Türkiye asla bu tür tuzaklara düşmez.”

 “İSRAİL YENİ BİR HARBE HAZIRLANIYOR”             

Ortadoğu’daki “bahar”ı geçip İsrail’le ilgili gelişmelere geçiyoruz. Caşın, İsrail’in Mısır ile arasındaki gerginliğin yeni bir Arap-İsrail Savaşı'na sebebiyet verebileceğini düşünüyor ve iddialı açıklamalarda bulunuyor:

“İsrail’in ‘bekle gör’ politikasıyla yeni bir harbe hazırlandığını söyleyebilirim. Burada asıl belirleyici İran’ın statüsüdür. Suriye’nin Ortadoğu denklemini değiştirecek çok fazla gücü yok, ama Mısır ve İran çok farklı. Dikkat ederseniz, Obama yönetimi 150 milyar dolarlık silahı Araplara sattı. Bu, 1991’den beri yapılan en büyük silah satışıdır. Bu silahlar, özellikle İran’da yer altındaki laboratuvarları vurabilecek “penetration bomb” dediğimiz bombalardır. Aynı bombalardan İsrail Hava Kuvvetleri'ne de verildi. Tüm bunlar demek oluyor ki hem Doğu Akdeniz’de ve Suveyş Kanalı civarında, hem de Basra Körfezi’nde bir çatışma yaşanacaktır. Araplar belki de İran’a karşı harekât yapacaktır. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Irak’taki ABD kuvvetlerinin İran’a savaş açacağını öngörüyorum.”

 “LİBYA HAREKÂTI ÇİN’E KARŞI YAPILDI”                           

Caşın, böyle bir durumda İran’a ne Çin’in ne de Rusya’nın yardım edeceğini düşünüyor ve yeri gelmişken, Libya harekâtıyla ilgili çarpıcı bir tespitte bulunuyor:

“Libya harekâtı bir yönüyle Çin’e karşıdır. Harekâttan sonra Çin, 50 bin işçi çekti bu ülkeden. ABD aslında Kuzey Afrika ve Asya'da, petrol ve gaz kaynaklarıyla ilgili olarak Müslümanlardan değil Çin’den korkuyor. Bu harekâtın, Çin’i Libya’dan uzaklaştırmayı da amaçlayan çok boyutlu bir operasyon olduğunu söyleyebilirim. Askeri stratejik yönleriyle 2025’e dayanan ve Afganistan harekâtıyla paralel bir hareket olduğu görülüyor.”

“FİLİSTİN ANCAK ÖZEL STATÜ ELDE EDER”                 

İsrail deyince Filistin geliyor akla. BM sürecinin nasıl sonuçlanacağına dair fikrini sorduğumuz Caşın’dan iyimser bir yanıt alamıyoruz:

“Filistin’in devlet olma süreci oldukça uzun sürecektir. Başvurunun Genel Kurul’da kabulü bile şu an için zor görünüyor. Bu işin sonunda belki BM’de Filistin’e özel bir statü verilebilir, ama hâlihazırda egemen bir devlet olması şimdilik mümkün değil. Tabii, Filistin de, başvurusu kabul edilmezse yine intihar saldırılarına başlayacaktır.”

“İSRAİL İLE İLİŞKİLERİMİZ DAHA 10 YIL DÜZELMEZ”             

Caşın, İsrail’in, Doğu Akdeniz’de varlık göstermesi, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan ile işbirliğine girerek Rumların sondaj çalışmalarını desteklemesi hakkında da görüşlerini paylaşıyor bizimle. Türkiye ile İsrail’in sıcak bir çatışmaya girmesinin asla bu iki ülke arasında kalmayacağını savunan Profesör, Arap ülkelerinin de İsrail’e saldırabileceğini, durumun çok ciddileşebileceğini belirtiyor ve ekliyor:

“Türkiye bu bölgede hem İsrail ile hem ABD ile çatışacak askeri güce sahip değil. Ordumuzun silahlarının Amerikan malı olduğu düşünüldüğünde, ABD müttefiki İsrail’e vurmak bizim aleyhimize olur. Ancak, Türkiye’nin İsrail ile olan askeri anlaşmaları askıya alması, diplomatik heyetin sınır dışı edilmesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerekirse askeri güç kullanabileceğinin açıklanması çok ciddi tepkilerdir. Buradan, iki ülke arasında önümüzde 10 yıl içerisinde bir gerginlik yaşanacağı öngörülebilir.”

Gerginlik deyince hemen sıcak savaşı düşünmemek gerektiğinin de altını çiziyor Caşın:

“Gerginlik illa ki devletler arasında savaş anlamına gelmez. Çatışma yönetiminin üç aşaması vardır. İlkini diplomatik süreç oluşturur. Örneğin, BM raporu bu sürece dâhildir. Bizim konuyu Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne götürmemiz ikinci aşamadır. Buradan da Türkiye olumlu bir sonuç elde edemez ve İsrail de tutum değiştirmezse, üçüncü aşama olarak savaş kaçınılmazdır.”

“RUMLAR PLAN YAPMAYA 2002’DE BAŞLADI”                 

Konu siyasi gerginlikten açılmışken, hemen son dönemin sıcak konularından “sondaj krizini” soruyoruz. Caşın bu krizin yeni olmadığını vurguluyor ve açıklıyor:

“Bu kriz, aslında büyük bir sorunun sadece bir parçasıdır ve ‘Akdeniz yetki alanları uyuşmazlığı’ olarak tanımlanır. Türkiye açısından hayati bir uyuşmazlıktır. Görünürde Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, KKTC, İsrail ve Türkiye’nin yanı sıra Mısır, Suriye, Filistin, Lübnan gibi devletler, NATO, AB gibi örgütler, dışarıdan da ABD, Rusya, İngiltere’nin de katıldığı son derece karmaşık bir tabloyla karşı karşıyayız. Ayrıca, Rumlar bugünkü planları yapmaya 2002’de başladı, 2007’de 13 petrol sahası ilan edildi. Bu sahaların ruhsatına sahip olduklarını öne sürerek, Lübnan, Mısır ve İsrail ile anlaşmalar yaptılar. Ne ABD ne de Avrupa ülkeleri Doğu Akdeniz’de bir savaş olmasını tercih etmez, çünkü böyle bir durumda enerji yolları kapanır, gemiler buradan petrol taşıyamaz olur ve bu ülkeler enerjisiz kalır.”

“KRİZE NEDEN OLAN REZERVLER BELKİ DE YOK”               

Caşın, “Rumların amacı nedir, bu süreçten neler eldebilir?” sorusuna da şöyle yanıt veriyor:

“Rumlar, Türkiye’nin AB’ye girmesini sabote etmek istiyorlar. Ayrıca, NATO’ya girip Türkiye’yi burada da sıkıştırmak amacını güdüyorlar. Ayrıca, Yunanistan ve Rum kesiminin içinde bulunduğu ekonomik darboğazı düşünürsek, sondaj kriziyle iç siyaset gündemini de değiştiriyorlar. Rum Yönetimi, uluslararası hukuka aykırı davranmaya ve adanın tek hâkimi gibi uygulamalar yapmaya devam ederse, Türkiye de geçmişte olduğu gibi ciddi yaptırımlarda bulunur.”

Uğruna tüm bu fırtınanın koparıldığı rezervlerin var olduğuna dair kesin bir delilin bulunmadığını belirten Caşın, Türkiye’nin, Rumlara cevaben Doğu Akdeniz sularına Piri Reis’i yollamasının ise ‘Biz size burayı yar etmeyiz’ mesajını taşıdığını düşünüyor.

skutsal@hurriyet.com.tr

http://twitter.com/seblakutsal

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18947732.asp
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44317
  • 615
Ynt: İsrail İle İlgili Stratejik Değerlendirmeler ve Haberler
« Yanıtla #409 : 18 Ekim 2011, 08:31:33 »
Esir takasında Türkiye kilit rol oynayacak
Hamas ile İsrail arasındaki esir takasında Türkiye kilit ülke konumunda olacak.
17.10.2011 - 18:03

Hamas ile İsrail arasındaki esir takasına sadece bir gün kaldı. Anlaşmanın son anda bozulmasından çekinen ABD, takasın süreceği hafta boyunca Ortadoğu'da büyük bir hava tatbikatı başlattı
ABD VE İSRAİL UÇAKLARI HAZIR BEKLEYECEK

Akdeniz'den Hürmüz Körfezi'ne kadar tüm Ortadoğu semalarında cuma gününe kadar sürecek tatbikatla, ABD Hava Kuvvetleri Ortadoğu'da olası bir kriz halinde Hava Kuvvetleri'nin nakliye ve tahliye gücünü test etmeyi hedefliyor. İsrailli esir asker Gilad Şalit'in yarın bırakılacağı saatlerde ABD nakliye uçakları, İsrail ve Suudi Arabistan'a inerek herhangi bir olumsuzluğa karşı hazırlıklı olacaklar. Takasın yapılacağı saatlerde ayrıca İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ordusu alarm düzeyini en üst seviyeye çıkaracaklar.
FİLİSTİNLİ MAHKUMLAR TÜRKİYE'YE GELİYOR

Londra merkezli El Hayat gazetesine konuşan Hamaslı üst düzey yönetici Musa Ebu Marzuk, sürgün edilmeleri koşuluyla serbest bırakılacak 40 Filistinli mahkumu Türkiye, Katar ve Suriye'ye göndereceklerini söyledi. Marzuk bu üç ülkenin söz konusu mahkumları kabul edeceklerini taahhüt ettiklerini belirtti.

Adının açıklanmasını istemeyen bir Hamas yetkilisi de, Türkiye, Suriye ve Katar'ın Mısır ve Hamas'la birlikte mahkumların sevk edilme süreci konusunda iletişim içinde olduklarını söyledi.
İLK AŞAMADA 477 FİLİSTİNLİ SERBEST KALACAK

İsrail ile Hamas arasında Kahire'de dolaylı görüşmeler yoluyla imzalanan ve İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında bin 27 Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını öngören takas anlaşmasının ilk aşaması yarın gerçekleşecek. İlk aşamada Şalit ve 477 Filistinli tutuklunun takası gerçekleştirilecek. Hamas'ın El Aksa televizyonuna göre, Gilad Şalit yarın saat 11.00'de Mısır'ın Sina tarafına geçirilecek, oradan da İsrailli yetkililere teslim edilecek.
ŞALİT İÇİN ASKERİ TÖREN

Sınırdan İsrail tarafına askeri bir üsse geçirilecek olan Şalit, oradan da Tel Aviv'in güneyindeki Tel Nof askeri üssüne götürülecek. Tel Nof'ta ailesiyle buluşacak olan Şalit için, burada Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Ehud Barak, Genelkurmay Başkanı Beni Gantz'ın da katılacağı askeri tören yapılacak.

(ntvmsnbc)
http://www.ensonhaber.com/esir-takasinda-turkiye-kilit-rol-oynayacak-2011-10-17.html
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com