Rahmetli dedem vermişti bana yavruyu,yazın köy giderdik ailecek,yavru peşimi bakmıyordu,gel zaman git zaman bizim ateşle aynı odada yatmaya başladık gizli gizli ediyle büdü gibi olduk bizim istanbula dönme zamanı gelince bende kayış attı beraber yaylaya kaçtık bütün kasaba bizi aramış gece boyunca sabah orman işletmesinin memurları görmüş kasabaya haber vermişler geldiler aldılar bizi dedem sert adam kesinlikle vermez yavruyu, kasabaya indiğimiz akşam ben yorgan döşşek 40 derece ateş havale bizimkiler yusuf tabii çocuk gidecek diye hastane iğne falan sabah eve gelmece baktım dedem rahmetli tahtadan kafes yapıyor, bu seferde bizim valide istemiyor ateşi dedem bir bağırmaca annede susmaca.Ben ateşle beraber büyüdüm kardeş gibi oldu bana askere gittim yemekten kesildi serumla yaşattılar telefonun diafonundan konuştum onunla izine geldim ıslığma çelik teli koparttı geldi kendini ayarlıyamadı beni çamurlara yıktı manita ayağıyla itmeye kalktı tokatladın si çektim,son 6 ayı zor geçti ben yemeden içmeden kesildim,istanbulda götürmediğim veteriner kalmadı en son bostancıdaki veterinere kafa attım paket oldum uyutalım dediği için adamın ne suçu var,ama insan kardeşinden evladından vazgeçemiyor.öldüğünde çok ağladım ve annem bendende çok ağladı evden adam çıkmış gibi oldun oldusu fazla esasında herkes bu şekil bir sevğiyi yaşamasını isterim sanırım buna en yakın sevgide evlat sevgisidir,karşılk yok menfaat yok insan doğasındaki hiçbir olumsuzluk yok hani görürüsünüz ya kucağında bir fino yere göğe sırdıramıyor, o insandan mutlusu yoktur ekseri yaşlı insanlardır buı kişiler çocuğundan görmediği ilğiyi sevgiyi 2 kiloluk o fino fazlasıyla verir o insanda kendi dünyasında mutlu olur olayda budur.