Gönderen Konu: DÜNYA TARİHİYLE YÜZLEŞMİYOR  (Okunma sayısı 1680 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SEHİTLERİNSESİ

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 24
  • 0
DÜNYA TARİHİYLE YÜZLEŞMİYOR
« : 12 Ocak 2010, 18:06:26 »
Dünya Tarihiyle Yüzleşmiyor
Star gazetesi yazarlarından Ergun Babahan’ın “Tüm dünya tarihiyle yüzleşiyor” başlıklı yazısına istinaden bu yazı kaleme alınmıştır. Ergun Bey, yazınızda sizin dediğiniz gibi öyle yüzleşmeler falan olmuyor. Bahsettiğiniz “Avustralya hükümeti, İngiltere’den küçük yaşta ülkelerine gönderilip burada kötü muameleye tabii tutulanlardan özür diledi” örneği maalesef yanlış olmuş. Sizin dediğiniz gibi gerçeklerin gizlenemediği bir dönemden geçiyoruz.
Avustralya da İngilizler 500 bin Aborjin’i sistematik bir şekilde katletmiş ve soykırım yapmıştır. Bu katliamları ve soykırımı da bizzat İngiliz Merkezî Hükümeti tarafından 1824 yılında çıkarılan savaş kanunları çerçevesinde uygulanmıştır. Böylelikle, sömürgelerde İngiliz Bölge Sömürge Yönetiminin her yaptığı insanlık dışı uygulamanın kanuni olarak tescili sağlanmış oldu. 1910-1970 yılları arasında tüm yerlileri öldürerek yok edemeyeceğini anlayan İngiliz sömürge yönetimi, başka bir soykırımcı yöntemi de işleme soktu ve yaklaşık 100.000 Avustralyalı yerli çocuğu ailelerinden zorla koparttı ve beyaz ailelerin yanında iş gücü olarak alıkoydu ve kültürel olarak zorla asimile etmeye çalıştı (Tıpkı, Hawai’de yerlilere yapıldığı gibi). Aynı zamanda, yerli kadınlar kendilerinin rızası olmaksızın kısırlaştırıldı.1788 yılında Kıta’da 750.000 siyah derili yerli Aborjin yaşamaktaydı.1911 yılına gelindiğinde, bu sayı 31.000 kişiye düşmüştü. Pek çok yerli, İngilizlerin yaydığı çiçek, tifo, dizanteri, tüberküloz, difteri, grip gibi hastalıklardan ve sömürgecilerce yerlilerin yiyecek tayınlarına zehir katılmasından dolayı kırıldı. Binlercesi ise vurularak öldürüldü. Büyük Britanya İmparatorluğu’nun yani İngilizlerin tarihte işledikleri soykırımları anlatmaya kalksak onlarca ansiklopedi oluşturulur. Bunlara mukabil Büyük Britanya İmparatorluğu ve onun devamı İngiltere kimden özür dilemiştir ve de hangi ülke kendi meclislerinden İngiltere’nin işlediği soykırımları yasalaştırarak geçirtmiştir? Cevabı çok basittir hiçbir ülke. Fakat iş Osmanlı İmparatorluğuna ve onun devamı Türkiye’ye gelince bütün ülkeler ne hikmetse sıraya girmiştir sözde Ermeni soykırımı meclislerinden geçirebilmek için. İsterseniz biraz daha devam edelim ki kimler neler yapmış büyük milletimiz de görsün. 1829’da Yunanistan bağımsızlığını kazanmasından sonra Mora’da 20 bin Türk soykırıma uğramış, sistematik şekilde katledilmiş ve göçe zorlanmıştır. 1.Dünya Savaşı’nın ardından Ruanda’nın yönetimi Belçikalılar’a verilmişti. Belçika’da sömürgesi altında bulunan Ruanda ve Kongo’da 10 milyondan fazla insanı sistematik bir şekilde soykırıma tabi tutarak katletmiştir. İtalya diktatörü Mussolini; Etiyopya'da ve Yugoslavya'da 300 bin insanı katletmiştir. Fransa, 1830 yılında Cezayir’i işgal etmiş ve 132 yıl boyunca Cezayir’i işgal altında tutmuştur. Fransa, 1954-1962 yılları arasında 1.5 milyon Cezayirliyi soykırıma tabi tutarak sistematik bir şekilde katletmiştir. Ayrıca yine Fransa kendisine bağlı sömürge ülkelerinde 1.Dünya Savaşı’nda 900 bin Afrikalı’yı katlederek soykırım yapmıştır. Amerikanın sicili de çok kabarıktır. Amerika yüz binlerce Kızıldereli’yi sistematik şekilde soykırıma tabi tutarak katletmeyle başlamıştır. Daha sonra İkinci Dünya Savaşında İngilizlerle birlikte  Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırmışlar, Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine uygulanan bombardıman sırasında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi katledilmiştir. Daha sonra yine Amerika Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu 135 bin masum sivil insanı katletmiştir. Daha sonra ABD Vietnam’da 70 bin kişinin ölümüne sebep olmuştur.
Bu katliamlar bu ülkeler tarafından başka milletlere sahip insanlara uygulanmışken ve de kimse bunlarla ilgili kendi meclislerinde soykırımları geçirterek yasalaştırmamışken Türkiye söz konusu olduğunda hepsi birden organize olmuş şekilde Türkiye Ermenilere soykırım yapmıştır diye meclislerinden geçirtebilmek için birbirleriyle yarışlara tutuşuyorlar. Sayın Babahan siz önce bizi yani ülkemizi bırakın da önce Avrupa ülkelerini, ABD’yi, İsrail’i tarihleriyle yüzleşmeleri için yazılar yazın ve oralarda o ülkelerin entelektüellerine paneller düzenleyerek kendi ülkelerinin işledikleri soykırım suçlarını kabul etmelerini ve bunu da halklarına beyan etmelerini sağlayın.
Yazınızın devamında belirttiğiniz “Türkiye bir imparatorluğun külleri üzerinde kuruldu. Yıkım tarihi İttihatçılar’ın ve yöntemlerinin yükseldiği döneme geldi. Ve unutmayın ki, Mustafa Kemal da dahil olmak üzere genç Cumhuriyet’in birçok yöneticisi bu parti kadrolarından geliyordu. Her hak talebi, her türlü farklılığı açığa koyma biçimi bu kadrolar için ülkenin bütünlüğüne dair bir tehdit teşkil ediyordu. Dünyanın koşulları da elverdiği için bu taleplere sert bir biçimde karşılık verdiler. Bu tarihimizin çok övünülecek bir yanı değil açıkçası. Ama yok sayılacak bir bölümü de değil. Hoşumuza gitse de, gitmese de bu tarih bizim” sözlerinizle son günlerde kutlu liderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’e saldırı modasına sizde mi uydunuz yoksa? Sayın Babahan, sizler nede çok meraklıymışsınız Nobel Barış ödülünü almaya. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunun tarihe karışıp gitmesi sizin belirttiğiniz gibi çağın gereği olan bir devletin uyruğu yurttaşların inanç, etnik köken, kültür, ifade özgürlüğü açısından özgür olmalarını taleplerini yerine getirmediğinden ötürü olmamıştır. Tam aksine çağın gereğini Osmanlı zaten tam anlamıyla bünyesinde fazlasıyla yaşattığından ötürü Osmanlı tebaası olan milletler bağımsızlık hareketlerine girişmiştir. Bağımsızlık hareketlerine girişmelerinin önünü açansa dış güçlerle birlikte Osmanlı tebaası olan ve devlet yönetiminde üst makamlarda bulunan gayri Müslimler tarafından devletin gücünü kullanarak ayrılıkçı örgütlenmelere yaptıkları yardımlar neticelerinde olmuştur. Ayrıca, sizi bilgili, kültürlü, entelektüel bir şahsiyet olarak bilen beni sizin gibi ulusal bir gazetede köşe yazarı olarak “ bireyler gibi devletlerin yaşam süreci de sınırlıdır. Öyle olmasa hala Moğol hakimiyetin de yaşıyor olurduk” sözleri sarf etmenize inanın kahkahalarla gülmemek elde değil. Sağlıcakla kalın,
Saygılarımla,
FİKRET ŞAHİN
17.11.2009