Gönderen Konu: TÜRKİYE'NİN KARARTILAN YENİ GÜNDEMİ "KÜRT AÇILIMI"  (Okunma sayısı 2642 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SEHİTLERİNSESİ

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 24
  • 0
TÜRKİYE’NİN KARARTILAN YENİ GÜNDEMİ “KÜRT AÇILIMI”

Günlerdir gündemin meşgul ettirilmesini ve Türk Milletinin uyutulmasını sağlayan sıradaki yeni konu “Kürt Açılımı” ısıttırılarak servis edilmiştir. Sağ olsun hükümetimiz AKP bu konunun çözümü için kollarını sıvamış ve daha önceden güzergahı okyanus ötesinden belirlenmiş yol haritasını hayata geçirmek ve de kendisine yüklenilmiş görevini yerine getirmek için düğmeye basmıştır. Bu konuyla ilgili açıklamalar ardı sıra gelmiştir. Kasıtlı şekilde de geniş bir tabana yaymaya çalışılmasındaki incelik Türkiye gündeminin bütün sütunlarıyla kapatılması içindir ki dikkat ediyorsanız akşam TV kanallarında canice katledilen Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun ne hikmetse bir türlü yakalanamayışından bahsettikten sonra ikinci gündemin en önemli konusu olan sözde Ergenekon Terör örgütü gündem ekranında yerini alıyor ve şimdi de bunlara ilave olarak AKP’nin deyişiyle Kürt Açılımı karşımıza çıkartılıyor. Bu konu Türkiye’nin gündeminden en az süreyle 5 (Beş) ay daha gündemin top on listesinde ilk sıralarında yer ettirilerek beyinlerimizi kayıtsız şekilde bu konuya odaklamanın ve de geniş çevrelerin nezdinde beyin çözülmesinin yolları aranarak devam ettirilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Kürt Açılımına ilişkin Kayseri de gazetecilerin sorularına ilişkin yaptığı yorum da “Türkiye bu çeşitli meseleleri demokrasinin standartlarını yükselterek, kendine öz güven duyarak, farklılıklarını zenginlik olarak halledecektir. Bunlar tartışılarak konuşularak, büyük bir sorumluluk duygusu içinde hep yapılacak şeylerdir. Bu açıdan bütün devlet organları başta olmak üzere Türkiye’nin düşünen insanları, aydınları, entelektüelleri, yazarları, çizerleri görüyorsunuz, gayet canlı bir tartışma da yapılıyor. Önemli olan burada ülkemizi problemlerden nasıl kurtarabiliriz ve ülkemizin önünü nasıl açabiliriz, bütün vatandaşlarımızı nasıl kazanabiliriz, Türkiye’nin bütün vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti’ne olan aidiyet duygusunu nasıl güçlendirebiliriz. Herkes, ben bu ülkenin en şerefli vatandaşıyım diye nasıl bunu hisseder, yapılacak şeyler bunlardır. Aslında Türkiye’nin demokratikleşme süreci, reform süreci de bununla ilgilidir. Türkiye’nin kendi sıkıntılarını problemlerini kendisini çözmesi iradesidir. Türkiye’nin birçok meselesi vardır. Bu meselelerimizi çözmekte bizim kendi insiyatifimiz de ne kadar çok gerçekleşirse, o kadar çok doğru olur. Bunlar da şu şekilde olacaktır. Türkiye’nin demokratik standartları toplu şekilde yükseltilince, problemler otomatik olarak zaten çözülecektir. Buna böyle bakmak lazım. Önemli olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin doğudan batıya, kuzeyden güneye herkesin bu ülkeye olan aidiyetini pekiştirmek, herkesi kendi ülkesinde mutlu mesut yapmak. Diğer taraftan demokratik standartlar en yüksek seviyede olacak. Bütün bunlar gerçekleştiğinde doğudan batıya bütün vatandaşlarımızın etnik yapısı ne olursa olsun Türküm der, Kürtüm der, başka bir şey söyleyebilir. Bunlar olabilir ama herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, Türkiye’nin eşit vatandaşıdır. Anayasamıza göre zaten her şey açıktır” dedi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı içeriği zenginleştirilmiş haliyle yorumsal açıklamasının satır aralarını dikkatlice incelediğinizde Türkiye’nin içine sürükleneceği girdabı açıkça görebilirsiniz. Sayın İçişleri Bakanımız Beşir Atalay’ın aynı konuya ilişkin yaptığı açıklamada da fazla bir farklılık yok olmakla birlikte kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışmaktadır. Buradan ülkemizin tüm dinamiklerine şunu belirtmek isterim ki; “ Bu ülkeyi sırf birilerini mutlu edebilmek için bölünmeye götürmeyin. Çünkü bunun acısını farklı şekilde de olsa Osmanlı döneminde çekerek yaşadık. Bizler sadece biz olduğumuz zaman kazanacağız. Başkalarını taklit etmek ve onların sözlerinin bütününe itibar etmek bizleri zamanla onların kölesi durumuna getirir”. Sağlıcakla kalın.

FİKRET ŞAHİN
30.07.2009
« Son Düzenleme: 04 Eylül 2009, 03:41:19 Gönderen: SKYWOLF »

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44315
  • 615
Ynt: TÜRKİYE'NİN KARARTILAN YENİ GÜNDEMİ "KÜRT AÇILIMI"
« Yanıtla #1 : 04 Eylül 2009, 03:40:51 »
Bir İnternet sitesinden konuyla ilgili güzel bir yorumu paylaşmak istiyorum...

Bunu Okuyacaksınız.!! AÇILIM MI? İHANETMİ??tekrar
 yorumluyorum81   02.09.2009 12:41:24

Yıl 1856 Sadrazam Mustafa Reşit Paşa Islahat Fermanı’nı duyduğunda ‘bu ihanet’ diye bağırmış. Halbuki ihanet dediği Tanzimat Fermanı’nı kendisi ilan etmişti. ‘Tanzimat Açılımı’ yapılırken ‘bu azınlıklar mutlaka başka haklarıda isteyecekler ve bu iş burada kalmayacak. Devreye batılı Hristiyan devletler girecek ve bize daha fazla taviz verdirmeye çalışacaklar’ denildiğinde kulaklarını tıkamıştı. Bu fermanların nedeni neydi? Söylemler bugünkü cümleleri andıran; eksiklerimizi giderelim ki yabancıların müdahalesine gerek kalmasın, bu düzenlemelerle azınlıklar bize bağlansın ve yabancıların müdahalelerini arzulamasınlar’dı.

Peki ne oldu? Bu açılımlar sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan azınlıklar İngiltere, Fransa ve Rusya’nın kışkırtmalarıyla baş kaldırıyor, kendi okullarını açıyor, kendi patrikhane meclislerini kuruyor, kendi adli işlemlerini yapabiliyor, kendi dillerini kullanabildiklerinden farklılaşıyor ve Osmanlı’dan kopmaya başlıyorlardı. Nitekim 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanlarının ardından Avrupa devletlerinin özellikle Rusya’nın kışkırttığı topluluklar bağımsızlıklarını ilan etmek için harekete geçtiler. 1866’da Girit isyanı patlak verdi tam bastırıldı derken Osmanlı’nın iç işlerine kolay karışabilen Avrupa 1868’de Girit’e yeni bir statü verilmesini sağladı. Rusya tarafından oluşturulan Bulgar elitleride Bulgarları ayaklandırmayı başardı. Her başkaldıran geniş haklara sahip oldu. Yetti mi? Yetmedi. 1908’de Bulgaristan bağımsızlığını kazandı. 1912 ‘de Girit Yunanistan’a bağlandı.

Bugün ki duruma bakıldığında yaşanan olayların benzerliği hemen göze çarpıyor. Çünkü zihinler zaman değişse de varlığını korumaktadır. Hele hele Haçlı Savaşları’ndan kalma kin sona erecek gibi değildir. Bilinmektedir ki ‘açılma, açılım’ gibi yöntemler sadece bir pansuman görevi görebilir. Belki kısa vadeyi orta vadeye taşır ama sürekliliği sağlamaktan uzaktır.

Başkalarının, özellikle de Pkk ve onun siyasal uzantısının ekmeğine yağ süren zihniyetin ayrıca Türkiye’yi diğer azınlıklara mensup ülkelerle karıştırması da diğer bir handikap olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ne İspanya’dır Bask modelini uygulasın nede İngiltere’dir İRA ile yapılan mücadeleyi tatbik etsin. Çünkü gaflet ve dalalet içinde bulunan zihniyetin Trakyalı Cemil ile Diyarbakırlı Halil’in Çanakkale’de koyun koyuna yatmasını, Antalyalı Mehmet ile Rizeli Hasan’ın Sarıkamış’ta sırt sırta donmasını, Yemen’de ekmeği bölüşüp yiyen kahramanları, 17 Ağustos depremindeki yası, milli maçlardan sonra yaşanan sevinç ve coşkuyu göz önüne almadan giriştikleri empoze etme çalışmaları bizlere nasıl bir yolda olduklarını ayan beyan göstermektedir. Tarihi Fırsat gibi gösterilen yol haritasının mimarı olan İmralı’da yatan alçak ile Pkk’nın siyasal uzantısının bütün Kürtlerin sözcüsü gibi muhatap kabul edilmesi Aziz Türk Milleti’nin kanına dokunmaktadır. Toplumu rahatsız etmekte ve halkı galeyana getirerek istemeye istemeye taraf olmasına neden olmaktadır.


Çanakkale’de, Sakarya’da, Yemen’de ve Sarıkamış’ta düşman namusumuza, mabetlerimize ve vatanımıza el sürmesin diye omuz omuza ölüme koşan Şanlı Türk Milleti’nin evlatları olarak üzerimizde oynanan oyunun farkına varacak kimsenin kenetlenmiş birlik ve beraberliğimize el uzatmasına meydan vermeyeceğiz. Çünkü biz horon kadar Karadeniz, zeybek kadar Ege’yiz, karşılama kadar Trakya, Halay kadar, semah kadar Doğu’nun Güneydoğu’nun ANADOLU’NUN 1000 yıldır sahibi olan Türk Milletinin evlatlarıyız
« Son Düzenleme: 04 Eylül 2009, 04:15:13 Gönderen: SKYWOLF »
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com