İki Mistral Cepte
Rusya’nın tartışmalı siparişi Mistral, şirketler arasında resmiyete döküldü. DCNS ve Rosboron Export, 25 Ocak’ta Rusya ve Fransa hükümetleri arasında imzalanan ön protokol kapsamında kontrat imzaladı.
Mistral sınıfı havuz doklu amfibik taaruz/çıkarma gemisi satışı, başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere NATO üyelerinin baskılarına rağmen şirketler arası anlaşmayla birlikte politik ve ticari tüm kilometre taşlarını geçmiş oldu. 2 adet Mistral sınıfı gemi, lojistik, eğitim ve teknoloji transferini içerek sözleşme St. Petersburg kentindeki Uluslararası Ekonomik Forum etkinliğinde Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’in de katıldığı törenle imzalandı.
DCNS’nin hem ana sistem, hem de iletişim sistemleri için ana yüklenici olduğu program dahilinde üretilecek platformlar için de Rus OSK ve Fransız STX arasında da bir sözleşme imzalandı. Platformların üretimi Rus OSK tersane firması yardımıyşa STX tersane firmasının Saint-Nazaire (Batı Fransa) tesislerinde gerçekleştirilecek.
2014 ve 2015 yıllarında teslim edilecek olan iki gemi, Fransa’da dört yıllık periyod içinde 1000 kişilik bir istihdam yaratırken, söz konusu ithalat Fransa için “Mistral İçin İlk Uluslararası Başarı”, Rusya için “İlk Silah İthalatı”, dünya içinse ilk kez bir NATO ülkesinin Rusya’ya silah satışı anlamına geliyor.
Ancak Ocak’ta imzalanan ön protokolde ikisi kesin, ikisi opsiyonlu olmak üzere (opsiyonlu olanların tamamı Rusya’da üretilecek) dört Mistral Helikopter Gemisinin satışı sözkonusuyken, şirketler arası anlaşmada sadece iki gemiden bahsedilmesi kafaları karıştırıyor. Sözleşmenin bedeli yine basına açıklanmadı ancak bir milyar avroyu geçtiğine kesin gözüyle bakılıyor. Zira Rus haber ajansı RIA Novosti 2010 yılı sonunda müzekerelere yakın olan bir kaynağa dayandırarak verdiği haberde Rusya’nın siparişi kesin olan ilk iki Mistral’den birincisine 720 milyon, ikincisine 650 milyon avro ödeyeceğini duyurmuştu ve hatta standart geminin 500 milyon avro olması teknoloji transferinin boyutları hakkında soru işaretleri oluşturmuştu.
SSNET Gündemini de çok kez işgal eden Mistral konusunda eski haberlerimizden alıntılayarak biraz daha bilgi vermek isteriz:
Ne olmuştu?
2008 Ağustosunda Rusya ve Gürcistan arasında tırmanan Abazya sorunu yerini çatışmaya bıraktığında Rusya mevcut Karadeniz Filosu‘yla Gürcistan’a asker sevkiyatı yapmış, müdahele Rusya adına başarıyla sonuçlansa da mevcut amfibik filonun efektif bir başarı sağlayamadığını kestirmişti. Müdahele sonrasında Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vladimir Sergeyeviç Vysozki bu durumu “Mistral gibi bir gemimiz olsaydı, Gürcistan’ı 40 dakikada yenerdik” şeklinde ifade etmişti.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra gemi inşası konusunda çok yol katedemeyen Rusya, bu olayla birlikte yeni nesil bir deniz platformu üretmek konusundaki kabiliyetinin eksikliğinin farkına vararak Karadeniz’de konuşlu 30 yıllık filosunu ithal ürünlerle yenileyebileceği yönünde bir karar aldı ve takıntılı bir biçimde yürüttüğü “yerli malı” uygulamasına istisnai olarak fikren son verdi ve büyük bir tabuyu yıktı.
90’lı yıllardan sonra Borey sınıfı balistik füze denizaltısı, bir adet Lada sınıfı dizel-elektrik denizaltısı, bir adet Gepard sınıfı firkateyn, bir adet Steregushchiy sınıfı firkateyn ve bir adet Buyan sınıfı hücumbot.. gibi konseptler dışında yeni dizayn geliştiremeyen ve üretemeyen Rusya, hem yaşlı su üstü platformları filosunu değiştirmek, hem de bu bağlamda yapacağı teknoloji transferi anlaşmalarıyla endüstrisini daha hızlı modernleştirmeyi amaçladı. Bu amacın ilk adımı ise operasyonel/doktrinel sebeplerle Karadeniz’de konuşlandırmak üzere havuz doklu amfibik çıkarma gemisi ihtiyacını gidermekti.
Rusya, bu kapsamda Hollanda, İspanya ve Fransa ile görüştükten sonra geçtiğimiz Mart ayı başında Fransa ile Mistral gemisi üzerinde görüşmelere başlamış, ancak bu görüşmeler gerek tarafların isteklerinin uzlaşmaması, gerekse Rusya üzerindeki NATO ve Baltık Ülkeleri baskısı sebebi ile bir nihayete ermemişti.
NATO İttifakının temellerine zarar vereceği, Baltık ülkeleri ile Fransa’nın arasını açacağı ve Avrupa’daki ortak teyamüllerin bozulacağı kaygısıyla çok çeşitli çevrelerden tepkiler alan Fransa, Çin ve Libya ile alışverişlerde gösterdiği tavrın aynısını göstererek Rusya ile de satış görüşmelerine pozitif bir şekilde devam etti.
Fransa bu alışverişle ilgili tezlerini, artık Rusya’nın Avrupa için tehdit olarak görünmemesi gerektiğini ve ülkemizi de çok yakından ilgilendiren 20 Temmuz 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi‘ne dayanarak bu gemilerin uzak denizlerde korsan faaliyetlerine yönelik kullanılacağı üzerine kurdu ancak Rusya’nın 2008’deki Gürcistan Müdahelesi’nde bir deniz kuvvetleri komutanının “Mistral gibi bir gemimiz olsaydı, Gürcistan’ı 40 dakikada yenerdik” sözünün etkisini kamufle edemedi.
Yazının devamı:http://www.savunmasanayi.net/mistral-dugumu-cozuldu-alan-memnun-satan-memnun/mistral-dugumu-cozuldu-alan-memnun-satan-memnun/
Kaynak
http://www.savunmasanayi.net/iki-mistral-cepte/iki-mistral-cepte/
