ADANA'dan kalkan uçak, saat 19.14te Etimesgut Havaalanına indi. Burada Onu başta; Milli Savunma Bakanı İlhami SANCAR olmak üzere Kuvvet Komutanları ve yüksek rütbeli subaylardan oluşan bir heyet karşıladı. Yapılan küçük törenden sonra, geceyi geçireceği Gülhane Askeri Hastanesine gönderildi. Tören sırasında göz yaşlarını tutamayan Milli Savunma Bakanı İlhami SANCAR, gazetecilerin sorularını "Teessürüm, bir şey söylememe engel oluyor." şeklinde cevap verecekti.
14 ağustos günü, başta Başbakan İsmet İNÖNÜ olmak üzere, bakanlar, kuvvet komutanları, milletvekilleri, senatörler, askeri erkan ve Cumhurbaşkanı adına Yaver Yzb. Talat TEKİN'in de hazır bulundukları bir tören düzenlendi. Cengiz TOPEL'in naaşı, hastaneden arkadaşlarının omuzları üzerinde çıkartılarak, Hava Kuvvetleri Komutanlığı önüne kadar bu şekilde götürüldü. Burada saat 10.20de yapılan saygı duruşu ve törenden sonra bir top arabasına yerleştirildi. Kortej, Genelkurmay Başkanlığı ve Sıhhiye'den geçerek, Orduevi önüne geldiği zaman, top arabasından alınarak bir ambulansa konuldu. Kortejde en önde, Cumhurbaşkanı adına katılan Yaver Yüzbaşı Talat TEKİN vardı. Onun peşi sıra Başbakan İsmet İNÖNÜ, kuvvet komutanları, milletvekilleri, senatörler, askeri ve mülki erkan ile Cengiz TOPEL'in silah arkadaşları geliyordu. Bu sırada yol kenarındaki polis kordonunu yaran yaşlı bir kadın, Başbakan İsmet İNÖNÜ'nün karşısına geçerek "Paşam öcümüzü kızıl papazda bırakmayın. Biz de daha ne Cengizler var! "diye bağırmış. Kadın, yetkililer tarafından zorlukla yatıştırılabilmiştir. Ambulans Etimesgut Havaalanına geldiği zaman iki uçak hazır halde bekliyordu. Org. İrfan TANSEL'i taşıyan uçak saat 12.05te havalanırken, Cengiz TOPEL'i taşıyan ETİ-38 numaralı C-47 ise, saat 12.00da İSTANBULa doğru havalandı.
Bu ana kadar gelişen olayları bir de TOPEL ailesi açısından inceleyelim. 8 Ağustos akşamı Cengiz TOPEL'in düştüğü haberi geldiği zaman oğluyla birlikte oturmakta olan anne Mebuse TOPEL 1.Üste çalışan personelin ön ayak olmasıyla İSTANBUL'daki akrabalarının yanına gönderildi. Yüreği yanık anne, 13 Ağustosa kadar oğlunun akibetinden habersizdi. O hala oğlunun Rumların elinde esir olduğunu sanıyordu. Bu acı gerçek, evdeki radyonun bozulması, mahalleye gazete satıcılarının sokulmaması ve eve başsaglığına gelenlere uyarıda bulunulması ile anneden gizlenebilmişti, ama 13 Agustos geldiği zaman, gerçeği daha fazla gizlemenin doğru olmayacağı kanısına varıldı. Çünkü ertesi gün cenaze töreni yapılacaktı.
ALMANYA'da bulunan ağabey Turgut TOPEL ile Abla Mürüvet TOPEL, yurda dönme hazırlıkları içindeydiler. Çünkü ağustos ayı içinde ağabey Turgut TOPEL'in evlenme töreni vardı. Turgut TOPEL, yanında ablası ve kayınvalidesi olduğu halde BULGARİSTAN'a geldiğinde, KIBRIS'a yapılan hava harekatını öğrendi. Bir pilotun da şehit olduğunu da biliyorlardı ama bu kardeşleri olamazdı. Çünkü ESKİŞEHİR, KIBRIS'a çok uzaktı.
İSTANBUL'a kadar içlerinde belli bir sıkıntı olduğu halde geldiler. Gerçeğin acı tokatı KADIKÖY�deki evlerine geldikleri zaman patladı. Kardeşinin şehadet haberini komşularından öğrendikten sonra hemen SULTANAHMET'e gittiler. Annesi, kayınvalidesinin evinde kalıyordu. Eve geldiklerinde olayı yeni öğrenmiş anneyi Kuran okurken buldular.
14 Agustos günü Org. İrfan TANSEL'i getiren uçak, saat 13.20de Yeşilköy Havaalanına indi. Org. İrfan TANSEL hemen şeref salonuna geçerek, burada beklemekte olan anne Mebuse TOPEL'i kucaklayarak; kendisi ve Hava Kuvvetleri adına başsağlığı dileklerinde bulundu. Cengiz TOPEL'i getiren uçak saat 13.35te havaalanına indiği zaman, Vali Niyazi AKI, Belediye Başkanı Haşim İŞCAN, Hava Kuvvetleri Komutanı Org.İrfan TANSEL, 1 .Ordu Komutanı Selami PEKİN ve Emniyet Genel Müdürü Haydar ÖZKİN, öğrencisi olduğu Eskişehir Ticari ve İlimler Akademisi Öğrencisi Cemiyeti Temsilcileri ve silah arkadaşları tarafından karşılandı. Yapılan karşılama töreninden sonra, bir ambulansa bindirilerek Kasımpaşa Deniz Hastenesine götürüldü.
İstanbul'da Yapılan Cenaze Töreni
Sultanahmet Camisinin önünde mahşeri bir kalabalık vardı. Cami yüz binlerce İstanbullu tarafından kuşatılmıştı. Caminin bahçesinde musalla taşında yatan Cengiz TOPEL'in başında ise Milisler ve silah arkadaşları nöbet tutuyorlardı. Caminin 16 şerefesine çıkmış olan 16 müezzin tarafından, okunan ikindi namazından sonra, cenaze namazı kılındı.
Öylesine bir kalabalık vardı ki, naaşın camiden çıkarılıp, kortejin önüne getirilmesi mümkün olmuyordu. Evlerinden, işlerinden kopup gelmiş yüz binlerce İstanbullu tabuta saldırıyor, ona yakın olmaya, Onu sinesine basmaya çalışıyordu. Diyebiliriz ki bu tören; Ata'sının cenaze töreninden sonra İSTANBUL'un gördüğü en büyük cenaze töreni idi. Cengiz TOPEL'in naaşı kortejin başındaki yerine saat 17.53te getirilebildi.
Kortejin yürüyüşüne başladığı zaman en önde top arabası olmak üzere yanlarına sıralanmış arkadaşlarıyla başladı. Onları şehidimizin fotoğrafını taşıyan bir havacı subay, kırmızı atlas torbalar içinde Kıbrıs toprağı taşıyan iki hava subayı onu takip ediyordu. Onların arkasında, acısını milleti ile
paylaşan anne Mebuse TOPEL, ağabey Turgut TOPEL ve abla Mürüvvet TOPEL yer almışlardı. Törene, Meclis Başkanı Fuat SİRMEN, Büyük Millet Meclisi Üyeleri, Hava Kuvvetleri Komutanı, Org.İrfan TANSEL, İstanbul Valisi Niyazi AKI, Belediye Başkanı Haşim İŞCAN, yüzlerce yüksek rütbeli subay, öğrencisi olduğu Eskişehir Ticari ve İktisadi İlimler Akademisi öğrenci temsilcileri ve yüz binlerce İstanbullu katılıyordu.
Bandonun çaldığı matem marşıyla yürüyüşe geçen kortej, yolun iki tarafına toplanmış olan halkın hıçkırık sesleri ve intikam sesleri arasında saat 18.30da Çarşıkapı'ya geldi. Burada top arabasından alınan tabut, bir cenaze arabasına yerleştirildi. Çarşıkapı'dan arabalarla hareket eden kortej, Ordu ve Vatan caddelerini geçerek saat 19.05'te Edirnekapı Şehitliğine geldi. Hava Şehitliğinde hazır bulunan binlerce kişinin gözyaşları arasında mezara indirilen cenazenin başında, bir hava teğmeni heyecanlı bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı diğer konuşmalar ve bir manga tarafından havaya üç el ateş edilmesi izledi.
Fakat, defin işlemi bir türlü gerçekleştirilemiyordu. Çünkü hocalar başında saatlerce Kuran okuyorlardı, ancak çok geç saatlerde defin işlemi tamamlanabildi ve tören son buldu.
Tarih sayfalarında adı duyulmaya başladığı günden beri, vatan uğruna canını verip nam alan Türk Milleti, bugüne kadar verdiği şehitlerine birini daha eklemişti. Bu şehit, onun şanlı tarihini yaratan son şehit olmayacaktı. Aziz milleti Onun vücudunu toprağa gömerken, hatırasını ve acısını kalbine gömdü.
İleti Sahibinin Yorumu.....
Yeni nesil bilemez , hatırlayamaz..Doğaldır..Üzücü olan yaşanılanları araştırma ve öğrenme zahmetine katlanma gereğinin duyulmamasıdır....Dr.Fazıl Küçük ve Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş birer kahramandır...KKTC , Bağımsızlığına onlar sayesinde kavuşmuşlardır..Ancak bugün , Bağımsızlık ve İstikbalin değerini bilemeyen siyasi gafiller ve bir kısım halk topluluğu elde edilen bu İstikbali kendi elleri ile teslim etme çaba ve gayreti içerisindedirler...YAZIKLAR OLSUN...
O GÜNLERİ YAŞAYAN BİR İNSAN OLARAK...TOPEL YÜZBAŞIMA , MEKANIN CENNET OLSUN DİYORUM...