DefenceTURK.com

HOBİLERİNİZ, TASARIM VE DİĞER KONULAR => Sohbet => Konuyu başlatan: KORAYKURT - 11 Ekim 2015, 16:56:21

Başlık: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: KORAYKURT - 11 Ekim 2015, 16:56:21
Millet, Ulus kavramı kısaca şöyle tarif ediliyor: ‘’Kıvançta ve tasada ortak olan, aynı kültürü, aynı geleneği ve aynı dili konuşan, aynı ortak geçmişi ve değerleri paylaşan ve gelecekte de birlikte yaşama iradesini ortaya koyan insan topluluğudur’’ deniliyor. Demek ki Millet olabilmek için evvela aynı duyguları paylaşmak gerekiyor muş.

Son terör saldırılarına verilen toplumsal tepkilerden öyle anlaşılıyor ki; insanlarımız kıvançta ve tasada artık aynı duyguları paylaşmıyorlar. Demek ki, millet kavramı zedelenmiştir veya tahrip edilmiştir. Peki, bunun müsebbipleri kimlerdir?

Devlet ise; ‘’ Toprak bütünlüğüne bağlı olarak, siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.‘’ şeklinde tanımlanmıştır. Demek ki, devlet olabilmek için ilk önce bir millet olabilmek gerekiyor. Millet olabilmek içinse; kıvançta ve tasada ortak duyguları paylaşmak gerektiğini zaten söylemiştik.

Milleti tek tek bireyler oluşturduğuna göre, bireylerin hayattan beklediği şeyler nelerdir? demiş olsak; bireylerin ilk önceliğinin can ve mal güvenliğini sağlamak olduğu açıktır. Pe ki bunu kim sağlayacak! Tabi ki Devlet… Devletin var olma amacı; en temelinde can ve mal güvenliğini sağlamak değil midir? Ortak duyguları paylaşan insanlar bir araya gelerek ilk önce bir millet oldular, sonrasında ise; ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla bir devlet kurdular. Devletin işlevi budur…

İnsanlar, eziyet çekmek veya horlamak için bir devlet kurmadıklarına göre; insanın aradığı şey nedir? diye sormuşlar. Birisi çıkmış demiş ki, insanın aradığı şey mutluluktur… Pe ki nasıl mutlu olabiliriz, insanı mutlu eden şey nedir? demişler… Bir görüşe göre bireylerin mutluluğu; bireysellik ile toplumsallığın bağımlılığı içerisinde gerçekleşir demiş. Yani bireysel mutluluklar ancak toplumsal mutlulukla mümkündür. Her şeyin parayla ölçüldüğü toplumlarda ise mutluluk zenginleşmektir şeklinde algılanmış. Yani paran varsa mutlusun paran yoksa insan bile değilsin! Karl Marx ise mutluluğu şöyle tarif etmiş; En mutlu olan, en çok sayıda insanı mutlu edendir.

Bu kadar girizgâhtan sonra işin özüne gelirsek; son terör saldırılarıyla birlikte; insanı insan yapan, toplumu toplum yapan, milleti millet yapan, devleti ise devlet yapan değerlerin tamamının zedelendiğine şahit oluyoruz. Pe ki bu vaziyetten kim çıkar elde edebilir size göre!? Yukarda mutluluğun tarifini yaparken gördüğümüz gibi; toplumun mutluluğunu değil de, bireyin mutluluğunu önceleyenler ancak bu işten bir çıkar umabilirler. Bireysel düşünenler ne diyorlardı; MUTLU OLMAK İÇİN ZENGİN OLMAK GEREKİR demiyorlar mıydı? Peki, bu memlekette kısa zaman zengin olanlar kimlerdir ! Benciller sadece kendilerini düşünürler, kendi çıkarları toplumun mutluluğundan üstündür.

Bireysel suçludan küresel suçluya doğru projektörleri çevirdiğimizde yine aynı manzara karşımıza çıkıyor. Ulus Devlet modelinden kim nefret ediyorsa, devleti devlet yapan değerlere saldıranlar da işte onlardır. Yerli işbirlikçileriyle birlikte; bireysel mutluluğu, toplumsal mutluluğa evla gören zihniyet; aynı zamanda toplumsal değerlerini de aşındırmış oldular. Neydi o kavramlar;  ‘’kıvançta ve tasada ortak duyguları’’ paylaşmak değil miydi? Bu değer yargıları aynı zamanda devletinde bileşenleridir. Demek ki kendi vatandaşının ölmesine seyirci kalanlar veya sevinenler; aynı şuursuzluk içerisinde devleti de yıpratmaktadır.   


Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: KORAYKURT - 11 Ekim 2015, 22:45:48
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, bir TV programında şöyle bir değerlendirme yaptı, dedi ki; '' Konuşmamda Türk milleti ifadesini kullanamayacağım, çünkü artık millet olma vasfını yitirmiştir ! O nedenle Türk halkı diyeceğim...Türk halkının başına gelecek daha çok belalar vardır ! '' dedi. Ben de bu düşüncesine aynen katılıyorum. Çünkü millet olabilmenin belli başlı kuralları vardır. Bu kurallar dikkate alınmıyorsa, artık orada bir millettin varlığından söz edilemez. Orada sadece bir insan topluluğu veya bir insan kalabalığı vardır diyebiliriz. Çünkü millet; kıvançta ve tasada bir olan insan topluluğu demektir.

Aynen evlilik yemini gibidir. Nikah memuru sorar; ''hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm sizi ayırana kadar birlikte olmaya yemin ediyor musunuz? '' der. Görünen odur ki, toplumun en az yarısı ile yapılan bu yemin bozulmuştur. Toplumun arasına fitne girmiştir. En temel insanlık davranışını bile sergilemekten aciz olanlar için hangi yeminden bahsedilebilir ki ! Diğer savunma forumlardan tanıyanlar, edenler bilir. Kendimi Türk milliyetçisi olarak tanımlayan biriyimdir. Ancak görüyorum ki, millet olma vasfını süratle yitiriyoruz. Zaten bu şekilde millet olabilmek mümkün değildir. Son derece üzüntü verici... Bu sayede bir gerçeği de görmüş olduk. Millet olmak için evvela insan olabilmek gerekiyormuş !   
Başlık: Ynt: Ölçüsüzlük Diz Boyu !
Gönderen: KORAYKURT - 14 Ekim 2015, 00:01:14
Ölçüsüzlük Diz Boyu !..

'' A Milli Futbol takımının İzlanda ile karşı karşıya geldiği EURO 2016 Elemeleri A Grubu'na son maçı öncesinde, Ankara katliamında hayatını kaybedenler için gerçekleştirilen saygı duruşuna tribünlerdeki seyirciler katılmadı. Saygı duruşunu ıslıkla protesto eden seyirciler, "Şehitler ölmez vatan bölünmez" ve "Ya Allah Bismillah Allahuekber" şeklinde sloganlar attı. ''

Haber bu...Ne denir ki ! İnsanlık için utanç verici. Öyle bir toplum yapısı meydana getirdiler ki, insanların ölüye bile saygısı kalmamıştır. Üstelik Ankara garında ölen insanlar bu memleketin insanlarıydı. Vatandaşlarımız, yurttaşlarımız ve suçsuz günahsız insanlardı.

Evet, başarılı oldular. En nihayetinde KİNDAR NESİL yaratmayı başardılar. Tebrik ederiz, işte devlet adamı dediğin böyle olur !!!!  Balık baştan kokar demişler doğruymuş. Balığın yarısından fazlası çürümüş- kokmuştur.



Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: Partikül - 14 Ekim 2015, 14:32:46
Geçen gün kaybettiğimiz güldürü ustası, merhum Levent Kırca' nın son mektubunda ki bir cümle çok ilgi çekiciydi.
Şöyle yazmış; '' İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir? ''
Çok ilginç öyle değil mi!..

İnsan olduğumuzu hatılatmak için tarih boyunca defalarca peygamberler gönerilmiştir. Peygamberler her gelişlerinde insanlara iyiyi, doğruyu, ahlaki olanı öğretmeye çalışmışlar. Ama nafile !.. Kur' an-ı Kerim' de bizzat ismi zikredilen -benim bildiğim- yirmibeş peygamber var. Bir hadise göre yüzyirmidörtbin peygamberin gönderildiğinden bahsediliyor. Şayet yüzyirmidörtbin rakamı doğruysa;demek ki insanoğlu, insanlık adına fazla bir yol katedememiş. Tabii olarak bu söylediğim şey dünya yüzeyinde ki toplumların tamamı için geçerli değildir. Örneğin izmit Köprü inşaatı sırasında, halatların kopmasından kendisini sorumlu tutan japon için ! Japon toplumun genel karakteritik özelliklerine baktığımızda; yüksek ahlak seviyelerinin ne kadar ilerde olduğunu görebiliyoruz. Örneğin grip,nezle olan bir japon; diğer insanlara da bulaştırmamak için maskesiz dolaşmazlar. İnsanlarda sorumluluk duygusu var, yüksek ahlak var, bilinç var. Bu özellikleri mesela bir ortadoğluiçin söylemek mümkün değildir. Ne yazık ki ülkemiz 13 yıllık AKP hükümetleri döneminde adeta bir Ortadoğu ülkesi haline getirilmiştir. Bilerek, isteyerek, planlayarak !..Asıl acı olan şey ise toplumun yarısının bu duruma göz yumması, çanak tutmasıdır. En nihayetinde toplumu Araplaştırmayı başardılar. Beterin betiri var düşüncesiyle; Allah beterinden saklasın demekten başka elden ne gelir. Henüz Afrikada ki Tutsi kabile değiliz çok şükür !

Levent Kırca' nın tespiti aslında yerindedir. '' insan olduğumuzu hatırlamak '' için galiba işimiz UZAYLILARA kaldı. Hani işimiz Allah' a kaldı der gibi !.. Haşa.  En son gönderilen Peygamberin Hz. Muhammet olduğunu biliyoruz. Bundan sonra peygamber gönderilmeyeceğini de biliyoruz. İnsanoğlunu adam etmek için galiba bu sefer Levent Kırca' nın dediği gibi Uzaylılar gelecektir ! İşte o zaman insanların adam olacağında zerre kadar kuşkum yoktur. Geçen gün Hawking ilginç bir laf etmiş, diyor ki; '' bir gün uzayın gizemini çözeceğiz, uzaylılarla tanışacağız; ancak benim için en gizemli varlıklar kadınlardır. Kadınların gisemini çözebileceğimizi sanmıyorum'' demiş ! Gülsem mi acaba diyorum... :)
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: nocen - 14 Ekim 2015, 14:47:58
Kutadgu Bilig'den bir alıntı;

Diyalog Hakan ile Vatandaş arasındadır

H--Yasalarıma uy
V- Adil ol,uyalım

H--Vergini ver
V-Paranın ayarıyla oynama,verelim

H--Dostumu dost düşmanımı düşman bil
V-Güvenliğimi sağla,biliriz
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: azarax - 14 Ekim 2015, 18:16:25
1000 yıdan fazla şeriatla yönetilmiş bir millet araplaşmamışsa birkaç onyılda bu mümkün değil. kafanı bunlara takma. ülkede pkk adında bir terör örgütü var ve adı gibi terörist militanları ülkeyi suriyeye çevirmeye çalışıyorlar. ister adına barış de ister temizlik ama farkında bile olmadığınız kafanızdaki pkk sempatizanlığından artık kurtulun. çözüm sürecinde veya bugün ölen yüzlerce şehidimiz için grev yapmayanlar, şehit ailesine 30.000tl parayı reva görenler bugün terör karşıtı oluvermeyin. terör kötüdür ve devlet sert yüzünü teröristlere göstermeli deyin ve eyleminizi öyle yapın.
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: SKYWOLF - 14 Ekim 2015, 19:48:55
Terörü yeniden hortlatanlar terörü temizlemekle yükümlü!
Aynı zamanda hesap vermek zorundalar!
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: Partikül - 14 Ekim 2015, 20:09:55
1000 yıdan fazla şeriatla yönetilmiş bir millet araplaşmamışsa birkaç onyılda bu mümkün değil. kafanı bunlara takma. ülkede pkk adında bir terör örgütü var ve adı gibi terörist militanları ülkeyi suriyeye çevirmeye çalışıyorlar. ister adına barış de ister temizlik ama farkında bile olmadığınız kafanızdaki pkk sempatizanlığından artık kurtulun. çözüm sürecinde veya bugün ölen yüzlerce şehidimiz için grev yapmayanlar, şehit ailesine 30.000tl parayı reva görenler bugün terör karşıtı oluvermeyin. terör kötüdür ve devlet sert yüzünü teröristlere göstermeli deyin ve eyleminizi öyle yapın.

Şu yukarda söylediğiniz şeylere katılmak mümkün değildir. Hele ki '' farkında olmadığımız, kafamızda ki PKK sempatizanlığı''  suçlamasına!.. Ancak benim tespitim daha başka; Türk toplumun büyük bir kesimi radikal dincidir ( Dindardır demiyorum, buraya dikkat ! ) ve bu durum Türkiye Cumhuriyeti için direkt olarak MİLLİ GÜVENLİK sorunudur. Toplumun Araplaştırılması ise son on yılın meselesi değildir, bin yılın meselesidir. Asırlar süren asimilasyon sürecinde Türkler, Türk olduklarını unutarak ümmete dönüşmüştür ( Aslınada o dönemlerde bile millet kavramı yoktu ). Aynı zamanda padişahın, sultanın reayası durumundaydılar. Türk olduklarından haberdar değillerdi. Fransız İhtilalinin eseri olan millet ve milliyetçilik kavramı; Osmanlı İmparatorluğu içerisinde en son Türklere sirayet edebilmiştir. Yani imparatorluğun tebaası durumunda ki Sırplar, Sırp olduklarını; Arnavutlar, Aranavut olduklarını; Yunan' lar, Yunan olduklarını vs. Türklerden önce keşfetmiştir. Bu keşif ise bir avuç aydın eliyle olmuştur. O da mecburiyetin bir sonucudur. Zaten imparaorluktan geriye, kala kala Türk' ten başka fazla bir şey de kalmamıştı! Bunlar tarihi gerçeklerdir, inkar etmek ise mümkün değildir.

Toplumda ki bilinçsizliğe örnekler vermeye kalksam sayfalar dolusu yazı yazmam gerekirdi. Örnek vermişsiniz; 30.000-TL şehit parası falan... Bunlar tutarlı söylemler değildir, çünkü; bu memlekette gaziler veya şehit yakınları '' Şeref Madalyalarını '' yerlere atarken, toplum büyük bir kesimi meselenin özüne kayıtsız kalmakta direniyordu ( Bizler hariç ! ). Millet at gözlüğü takmış haldeyeken; işbu kişilerin aklına '' bu gaziler niye şeref madalyalarını '' yerlere atıyorlar diye bir soru gelmedi. Çünkü bu kişiler, o sırada toplumu uyutmanın mekanizması-vasıtası olarak kullanılan; yandaş medyanın TV dizilerini seyrediyorlardı. Toplumun gerçeklerine kayıtsız kalanlar- Hükümetin gazlamasıyla- şimdi başımıza Milliyetçi kesildiler. Halbu ki gerçek kahramanlar; yapmadıkları bir darbe suçlamasıyla SİLİVRİ ZİNDANLARINDA yatar haldeyken !..

O kadar çok şey yazabilirim ki, ama gereği yok. Bildiğim bir gerçek var ki, bu milletin başına gelecek çok belalar vardır. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker çünkü.
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: azarax - 15 Ekim 2015, 19:02:07
Terörü yeniden hortlatanlar terörü temizlemekle yükümlü!
Aynı zamanda hesap vermek zorundalar!
be ve sen değiliz o zaman. keyfimize bakalım.
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: SKYWOLF - 15 Ekim 2015, 19:58:35
Pek keyfimize bakılacak bir durum yok! Her gün şehit haberleri geliyor. Bazen şehirlerde bombalar patlıyor. Vatandaşlarımız hayatını kaybediyor.  Tükenmiş olan terör yeniden bu hale nasıl geldi, balık hafızalarımızı biraz zorlayalım. Bakın bugün tam buna uygun bir yazı okudum...

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ahmet-hakan_131/baro-baskani-pkk-teror-orgutu-degil-deyince_30321397 (http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ahmet-hakan_131/baro-baskani-pkk-teror-orgutu-degil-deyince_30321397)

Bu yazıda belirtilen örnek gibi daha nice örnekleri gördük. Ama bazılarımız unuttu, bazılarımızda unutmadığı halde işine gelmediği için, birilerinin fanatiği oldukları için seslerini çıkarmıyorlar. Bazıları da buna rağmen utanmadan, ısrarla seslerini çıkarıp halen yanlışı savunuyorlar. Bu tip haberleri kimin medyası yapıyordu. Her gün kimleri ekrana  çıkarıyorlarsa o kişilerin tabi ki!

Hafızanızı biraz daha zorlayıp bunların talimatlarına uyanlara birkaç örnek daha verelim isterseniz...

Alıntı
Yalçın Akdoğan: Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var. Mesajları sürecin geleceğini düşünen bir hassasiyeti yansıtıyor.
 
Mehmet Metiner: Öcalan’ın durduğu yer, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. İmralı’da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor.
 
Yiğit Bulut: Abdullah Öcalan Ortadoğu'da Türkiye'nin önünü açıyor.
 
Yasin Aktay: Öcalan, dünyanın geleceğini iyi okuyup Kürtler’in, PKK’nın önüne yeni hedef koymuştur. Şartlarının iyileştirilmesi talepleri var. Bu talepler normaldir, meşrudur.
 
Beşir Atalay: Abdullah Öcalan Kürtler’in lideridir.
 
Bülent Arınç: Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı.
 
Sadullah Ergin: Öcalan bölgenin ve Türkiye’nin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor.
 
Nihal Bengisu Karaca: Bebek katili denen bu kişi çıktı Nevruz’da gerçekten kapsayıcı, insanlara geleceği gösteren ve helalleşme teklifi sunan bir konuşma yaptı.
 
Mehmet Barlas: Abdullah Öcalan bile zamanın ruhunu yakalamışken...
 
Hilal Kaplan: Bir zamanlar “Ölmeye hazırım” diyen Öcalan, şimdi “Yaşatmaya hazırım” diyor.
 
Abdulkadir Selvi: Öcalan bu süreçte sorumluluk bilinciyle hareket ediyor. İlerleyen aşamalarda Öcalan’ın konumunu Türkiye artık tartışmalı.
 
Emre Aköz: PKK bir terör örgütü değildir.


(https://pbs.twimg.com/media/CMx2BoTWcAAWfko.jpg)

(http://d.aktifhaber.com/news/747166.jpg)

Tükenmiş pkkyı kendi icraatleriyle yeniden güçlendirenler, zaten daha önce de mecliste olan pkknın uzantısının hiçbir engelle karşılaşmadan meclise girmesi için de ellerinden gelen propagandayı ve yardımı yaptılar. Bugün ise kendileri dışında herkesi suçluyorlar.

Saraydaki adam bile bugün demiş ki, "terör konusunda beni sorumlu gösterenler, terör örgütüyle yan yanadır!

Kusura bamasın ama, bir otobüs dolusu insanı bir yere götüren şöfor, kurallara uymayıp, uyarılarda bulunanları da tersleyip, sonunda kaza yaptığında, sorumluluk da kendisine aittir!


Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: azarax - 15 Ekim 2015, 20:07:01
bugnkü durumun sebebi üzerinde fikir ayrılığımız yok. bu yazını okuyunca bunu anlıyorum.
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: Partikül - 15 Ekim 2015, 21:35:26

...Kusura bamasın ama, bir otobüs dolusu insanı bir yere götüren şöfor, kurallara uymayıp, uyarılarda bulunanları da tersleyip, sonunda kaza yaptığında, sorumluluk da kendisine aittir!

Aynen katılıyorum, insanlar yaptıkları şeylerden sorumludur. '' Hayır efendim ben sorumlu falan değilim. Benim yaptığım hukuksuzluktan veya yanlış işten dolayı sorumlu olan kişi Çar Deli Petro' dur !.. Çar Deli Petro- ismi üzerinde- deli olduğu için zaten cezai ehliyeti yoktur. İşbu nedenle benim yapmış olduğun hukuksuzluk nedeniyle Deli Petro' da sorumlu tutulamaz ve ceza verilemez'' şeklinde akıl dışı bir mantık olabilir mi ya...!?  Gelin görün ki, aynen bu örnekteki mantık çerçevesinde davranan siyasetçiler ülkemizi yönetiyor. İyi bir şey olduğu zaman- eeee-  '' ben yaptım '' derler,  kötü bir şey olduğu zaman ise suçu başkasının üzerine atarlar. Tam anlamıyla ergen davranış modeli.

Lise çocukları da aynı şeyi yapar. İyi not aldıklarında; mesela matematik dersinden 100 üzerinde 85 aldıklarında; '' matematik dersinden 85 ALDIM '' derler. Zayıf not aldıklarında ise '' matematik hocası 15 VERMİŞ veya ALMIŞIM '' derler.  :)

İş sıkıya gelince '' Askerlik yan gelip yatma yeri değildir '' derler; kendi sorumluluk alanları içerisine giren bir konuda ki başarısızlığı- mesela İsmet Paşa' nın üzerine atarlar falan...

Ciddiye alınacak halleri yok aslında. Ancak prim veren de bir kitle var. Demek ki aynı kafa yapısını yaşıyorlar ! 
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: BATTLESTAR - 28 Kasım 2018, 21:20:12
Belki bilmiyenler vardır. Türkler tüm tarihlerinde silah üretmekte usta ve mahir bir millettir. Çok ciddiyim. Milattan önceleri bile orta asya da Türklerin yaptığı ok, yay, üzengi, zırh ve özellikle demirden savaş araçlarının kalitesi eşsizdi. Özbekler ve kazaklar demir işleme kabiliyeti zamanında günümüzdeki almanlardan çok ötedir.  Türkler barış zamanı en büyük düşman çine savaş aletleri satmaktadır düşünün. Şimdi amrikanın ruslardan silah aldığını düşününsene. Şimdi siz bu silahları sakın küçümsemeyin bunlar zamanının makialı tüfeği, tankı, uçağı, füzesi herşeyi . Çoğu ülkenin kapsamlı sahip olup kullamadığı şeyler.

Orta asya' dan  orta çağa kadar hunlar, avarlar, hazarlar yanlarındaki silahlarla yerel otoriteler tarafından dünyanın en gelişmiş silahlarını üreten ve bunu kabiliyetle kullanan bir millet olarak ortaya çıktılar. Türk silahlları hep zamanının en yüksek teknolojisini bozkırın verdiği tecrübeyle kullanmışlardır.

Tabi iş hazarla, avarla selçukluyla bitmiyor. Osmanlılar . Osmanlı baruthane-i amire, tophane-i amire, cebehane-i amire, tüfekhane-i amire, tershane-i amire ve bunların anadoludaki daha ufak imalathaneleri veya faktürileriyle DÜNYANIN İLK DEVLET GÜDÜMLÜ SAVUNMA SANAYİSİNİ kurmuş bir devlettir.

Onun yanında Osmanlı Ordusu dünyanın ilk top ve tüfeği standartize olarak birimlerinde kullanan ordusudur. Bu müthiş hassa ordusu yine döneminde makineli tüfek veya tank görevi gören görece zırhlı hızlı ve sayısal olarak devasa anadolu ve rumeli atlı okçu sipahileriyle birleşince ara kesintiler dışında kuruluşundan 1600-1650 lere kadar ki 300-350 yıl eder bu süreçte dünyanın en teknolojik ve güçlü ordusunu kullanmış olma sıfatına sahiptirler.

Sonrasında ne oldu çok şey oldu . Bunları uzun uzun anlatamam yarın hazırlanmam gereken bir sınav var. Ama şu durumumuzu açıklar ;


Kimin sözü unuttum ama; Milletler ilk böbürlenirler, sonra geriye düşerler ve daha sonra üstünlüğü kabul ederler. Bunu hayranlık ve daha sonraları da eziklik psikolojisi izler.


Ne yazıkki bizler zamanında bu işin biri olarak ve bu olay bizim genlerimizde olarak bu işi yaptık böbürlendik üstünlüğü kaybettik daha sonra ayak uyduramadık bir hayranlık yaşadık lale devridir vs. Benzemeye çalıştık yeniliklerle . Şimdide halk da ciddi bir biz yapamayız eziklik psikolojisi var. Bu üretilenler bu psikolojiden bir çıkışın örneği ve timsali.

Eğer ister ve çalışırsak kartları da doğru oynarsak herşeyi başarabiliriz. Çünkü bu bizim GENLERİMİZDE var.
Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: Partikül - 28 Kasım 2018, 23:44:20

...Ne yazık ki bizler zamanında bu işin biri olarak ve bu olay bizim genlerimizde olarak bu işi yaptık böbürlendik üstünlüğü kaybettik daha sonra ayak uyduramadık bir hayranlık yaşadık lale devridir vs. Benzemeye çalıştık yeniliklerle . Şimdide halk da ciddi bir biz yapamayız eziklik psikolojisi var...

Böbürlenmekten değil de özünü kaybetmekten, kendini bilmemekten... Ne diyor; EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN!. Türk milleti tarihin belli dönemlerinde benliğini kaybetmiş ve neticede esarete düşmüştür. Benzemeye çalışmıştır; Batıcı olmuştur, Arapçı olmuştur... Türklüğünü unutmuştur. Dikkat edilirse, ne zaman ki Türklüğünü unutmuştur; berbat olmuştur. Örneğin Osmanlı' nın yükseliş dönemine bakıyorsunuz; Türklüğün diri olduğunu, törenin ayakta olduğunu görüyorsunuz. Ne zaman ki Arapçılık başlamıştır, Türk milleti geri kalmıştır.

İki nedeni var

1-Benliğini kaybetmek
2-Benzemeye çalışmak

Oysaki sadece Türk olman, Türk gibi davranman, Türk gibi düşünmen, Türk gibi yaşaman yeterliydi. Çünkü Türk' ün tabiatında, düşünce dünyasında inancıda; sevgi, saygı, cesaret, mertlik ve akıl vardır. Orhun kitabelerin de diyor ki;

'' Akılsız hakanlar tahta oturmuş, kötü hakanlar tahta oturmuş. Kumandanları da akılsızmış, kötüymüş. Çin halkı hilekar ve sahtekar olduğu için, beylerle halkı karşılıklı kışkırtığı için, Türk halkı kurduğu devleti elden çıkarıvermiş''

demiş. Yarabbi, şu kadarcık yazıda bile ne büyük dersler var!

Hemen akıllara Büyük Atatürk' ümüzün ''Gençliğe Hitabesi'' geliyor. Ne diyordu;Kötü gidişatı sayıyor, sayıyor, sayıyor; nedenlerini sıralıyor, sıralıyor, sıralıyor...

'' Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine giriş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bir fiil işgal edilmiş olabilir ''

MEDED YA RABBEL ALEMİN - YETİŞ YA MUHAMMED, YETİŞ YA ALİ

Ve dualar kabul oluyor; nurlu göklerden, büyük kumandanımızı ''Hızır Aleyhisselam'' misali imdadımıza yetiştiriyor. Türk' ü titretip kendine getirdikten sonra; şimşek olup, kasırga olup düşman üzerine çullanıyorlar. Türk milleti işbu şekilde yok olmaktan kurtuluyor. 

Fakat sonra ne diyor; BÜTÜN BUNLARDAN DAHA ELİM VE DAHA VAHİM OLMAK ÜZERE...

Demek ki beterin de beteri varmış...

Ancak kurtuluş reçetesi de her daim hazırdır; Ey Türk Titre ve Kendine Dön!

Gençliğe Hitabenin son cümlesinde aynen şu şekilde ifade edilmiştir;

EY TÜRK İSTİKBALİNİN EVLADI!... MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.

Sanırsın ki ''Bilge Kaan'' Mustafa Kemal olup tekrar yeryüzüne indi!

Anlayana büyük ibretler vardır, vesselam.





Başlık: Ynt: Devlet-Millet Üzerine Düşünceler
Gönderen: SKYWOLF - 28 Kasım 2018, 23:51:41
Atam ne güzel demiş; Türk, öğün, çalış, güven.

Buradaki öğün kelimesi, öğden , yani akıldan geliyor. Öğün derken "aklını kullan" diyor atam. Ancak bunu övünmek olarak algıladı pek çoğu.  Bu nedenle aklını kullanmak yerine sadece biz Türküz, biz şöyleyiz, biz böyleyiz diye oturdukları yerden böbürlenen bir kaç nesil geldi geçti!

Maalesef cehalet kötü birşey. İnsanlar pek çok şeyi bilinçsiz yapıyor. Daha da kötüsü bilinçsiz yaptıkları bu şeyleri kalıplaştırarak kanuna bir çevirdikleri oluyor!